Abe noldu be Manisacıkda?
1 sayfadaki 1 sayfası
Abe noldu be Manisacıkda?
“Nüfusa kayıtlı olduğum yer, İzmir’in Konak İlçesi’ne bağlı Kahramanlar Mahallesi... 1423 numaralı sokağında doğdum” diye yazmış Ertuğrul Özkök.
*
Benimki 1258 sokak.
*
Zaten aslına bakarsanız, aynı gazeteye iki İzmir Kahramanlarlı fazla olduğu için görevini bırakmak zorunda kaldı!
*
Neyse...
Ertuğrul ağabeyin de anlattığı gibi, Alsancak’ın kıyısında, önümüz Fuar, arkamız “Tenekeli Mahalle”ydi. Bildiğin tenekeden yaparlardı evlerini... “Asfalt Osman”ın, yani Osman Kibar’ın belediye başkanlığı döneminde, apartmanlar yapıldı oraya... Ki, Çingeneler otursun. Oturdular hakikaten... Ama gene tenekeli! Çünkü, veletler ha bire camları indirdiği için, pencerelere teneke takarlar. Gidin bakın bugün, 4’üncü kat balkonunda faytoncu beygiri görebilirsiniz mesela... Kapıdan araklamasınlar diye, merdivenden çıkarıp, sağlam sağlam balkona bağlarlar.
*
“Roman” demeleri boşuna değil... Marquez romanlarından fırlamış gibidir Tenekeli Mahalle... Bienal’dir... Binayı yeşile boyar, yeşilin o tonu renk skalasında yok, kapı mor... Özgür kadınları, hayatı kırmızı bir karanfil gibi takarlar saçlarına.
*
Tantanlar sınırdır, Kahramanlar ile Tenekeli Mahalle arasında... Siz hemzemin geçit dersiniz, biz İzmirliler “tantan” deriz... İnip kalkarken bariyer, tan tan tan diye uyarır, ki, trenin altında kalmayasın... O zamanki çocuk parkı yoksulluğunda, oyuncak gibi binerdik, Çingene cumhuriyetiyle bizi ayıran tantanlara... Ölümle oynamaktan korkmazdık ama, çocuk aklı işte, ölümüne korkardık, geçmezdik öbür tarafa.
*
Sonra büyüdük azıcık... Gördük ki, sınır mınır yok aslında hayat coğrafyasında.
*
Döviz yasaktı... Atatürk Lisesi’nin arkasına park eden Çingene faytonculardan çeyrek dolar alır, Amerikalılara ait hastanenin çikolata makinelerine dalardık. Kısmet Taksi’nin araba yıkayıcısı “Ceksın” vardı, pek meşhur... Asıl adı, Tahir... İlkokula bile gitmemişti ama, şakır şakır İngilizce konuşurdu, Amerikalılar da ona “Jackson” derdi... Türkiye’de spor ayakkabı kavramı bile yokken, hayatımın ilk Converse’ini almıştım Ceksın’dan... Yabancı sigara da yasak o zamanlar, Samsun’dan odun çıkıyor, Kuruçay’a, Hilal’e giderdik geceleri, Marlboro almaya... Memleket Sovyetler gibi yaşarken, İzmir’in ithalatçılarıydı(!) Çingeneler... Baktılar ki, müşteri keriz, Johnnie Walker diye,
güzel güzel şişeleyip, çay satarlardı resmen!
*
Müjdat Gezen’in tiplemesi, orijinal Darbukatör Baryam’larla tanıştık sonra... İkiçeşmelik’te “sanatçı kahvesi”nde takılırlardı. Düğün mü yapacaksın, sünnet mi? Davul, zurna, klarnet, hatta bayılma numarası yapan ayı, ne ararsan... Urla’dan bir dansözler gelirdi, sanırsın Ukrayna’dan geldi, bembeyaz ten, gözler mavi... Çingeneyim diye yemin etse, bin şahit ister.
*
Ve, gazeteciliğe başladık...
Polis muhabiriyim.
Haftada 7 gün Boğaziçi Karakolu’na giderdik... Çünkü, Allah sizi inandırsın, her Allah’ın günü bir Çingene vatandaş vukuatı yaşanırdı. Kavga, gürültü, yaygara, gırla... En güzel tarafı da neydi biliyor musunuz, 2 saniyede kapışırlar, 1 saniyede barışırlar. Dünyanın en önemli meselesiymiş gibi bağıra çağıra gelirler karakola, güle oynaya, çıkarlar kol kola.
*
Sabırlı, ikna kabiliyeti olan...
Hulusi Kentmen misali...
Bi tek babacan polis yeter.
*
O nedenle, İzmir Emniyeti’nin en tecrübeli komiserlerini verirler Boğaziçi Karakolu’na... Çünkü ak saçlı emniyetçiler bilir ki, çömeze denk gelirse, incir çekirdeğini doldurmayacak mevzular, mahalle çatışmalarına dönüşebilir.
*
45 bin Çingene yaşıyor İzmir’de, senede 45 bin olay olur, tatlıya bağlanmayanı yoktur.
*
Manisa’ya gelirsek...
Alt tarafı; Çingene vatandaş kahvede sigara içmiş, öbürü içme demiş, vay sen bana nasıl öyle dersin filan... Babacan bir komiserin tık diye halledebileceği iş, devlet sorunu haline geldi.
*
Tehcire döndü, iyi mi!
*
Tenekeli Mahalle’nin sınırında büyümüş bir polis muhabiri olarak diyorum ki... Nişantaşı’nı dünyanın merkezi zanneden gazetecilerin “ırkçı” köpürtmelerine sakın
kulak asmayın.
*
Manisa’da olan biten, tecrübesiz emniyet, basiretsiz jandarma ve beceriksiz valinin eseridir... Bana sorarsanız, Darbukatör Baryam bile bunlardan iyi yöneticidir.
*
Benimki 1258 sokak.
*
Zaten aslına bakarsanız, aynı gazeteye iki İzmir Kahramanlarlı fazla olduğu için görevini bırakmak zorunda kaldı!
*
Neyse...
Ertuğrul ağabeyin de anlattığı gibi, Alsancak’ın kıyısında, önümüz Fuar, arkamız “Tenekeli Mahalle”ydi. Bildiğin tenekeden yaparlardı evlerini... “Asfalt Osman”ın, yani Osman Kibar’ın belediye başkanlığı döneminde, apartmanlar yapıldı oraya... Ki, Çingeneler otursun. Oturdular hakikaten... Ama gene tenekeli! Çünkü, veletler ha bire camları indirdiği için, pencerelere teneke takarlar. Gidin bakın bugün, 4’üncü kat balkonunda faytoncu beygiri görebilirsiniz mesela... Kapıdan araklamasınlar diye, merdivenden çıkarıp, sağlam sağlam balkona bağlarlar.
*
“Roman” demeleri boşuna değil... Marquez romanlarından fırlamış gibidir Tenekeli Mahalle... Bienal’dir... Binayı yeşile boyar, yeşilin o tonu renk skalasında yok, kapı mor... Özgür kadınları, hayatı kırmızı bir karanfil gibi takarlar saçlarına.
*
Tantanlar sınırdır, Kahramanlar ile Tenekeli Mahalle arasında... Siz hemzemin geçit dersiniz, biz İzmirliler “tantan” deriz... İnip kalkarken bariyer, tan tan tan diye uyarır, ki, trenin altında kalmayasın... O zamanki çocuk parkı yoksulluğunda, oyuncak gibi binerdik, Çingene cumhuriyetiyle bizi ayıran tantanlara... Ölümle oynamaktan korkmazdık ama, çocuk aklı işte, ölümüne korkardık, geçmezdik öbür tarafa.
*
Sonra büyüdük azıcık... Gördük ki, sınır mınır yok aslında hayat coğrafyasında.
*
Döviz yasaktı... Atatürk Lisesi’nin arkasına park eden Çingene faytonculardan çeyrek dolar alır, Amerikalılara ait hastanenin çikolata makinelerine dalardık. Kısmet Taksi’nin araba yıkayıcısı “Ceksın” vardı, pek meşhur... Asıl adı, Tahir... İlkokula bile gitmemişti ama, şakır şakır İngilizce konuşurdu, Amerikalılar da ona “Jackson” derdi... Türkiye’de spor ayakkabı kavramı bile yokken, hayatımın ilk Converse’ini almıştım Ceksın’dan... Yabancı sigara da yasak o zamanlar, Samsun’dan odun çıkıyor, Kuruçay’a, Hilal’e giderdik geceleri, Marlboro almaya... Memleket Sovyetler gibi yaşarken, İzmir’in ithalatçılarıydı(!) Çingeneler... Baktılar ki, müşteri keriz, Johnnie Walker diye,
güzel güzel şişeleyip, çay satarlardı resmen!
*
Müjdat Gezen’in tiplemesi, orijinal Darbukatör Baryam’larla tanıştık sonra... İkiçeşmelik’te “sanatçı kahvesi”nde takılırlardı. Düğün mü yapacaksın, sünnet mi? Davul, zurna, klarnet, hatta bayılma numarası yapan ayı, ne ararsan... Urla’dan bir dansözler gelirdi, sanırsın Ukrayna’dan geldi, bembeyaz ten, gözler mavi... Çingeneyim diye yemin etse, bin şahit ister.
*
Ve, gazeteciliğe başladık...
Polis muhabiriyim.
Haftada 7 gün Boğaziçi Karakolu’na giderdik... Çünkü, Allah sizi inandırsın, her Allah’ın günü bir Çingene vatandaş vukuatı yaşanırdı. Kavga, gürültü, yaygara, gırla... En güzel tarafı da neydi biliyor musunuz, 2 saniyede kapışırlar, 1 saniyede barışırlar. Dünyanın en önemli meselesiymiş gibi bağıra çağıra gelirler karakola, güle oynaya, çıkarlar kol kola.
*
Sabırlı, ikna kabiliyeti olan...
Hulusi Kentmen misali...
Bi tek babacan polis yeter.
*
O nedenle, İzmir Emniyeti’nin en tecrübeli komiserlerini verirler Boğaziçi Karakolu’na... Çünkü ak saçlı emniyetçiler bilir ki, çömeze denk gelirse, incir çekirdeğini doldurmayacak mevzular, mahalle çatışmalarına dönüşebilir.
*
45 bin Çingene yaşıyor İzmir’de, senede 45 bin olay olur, tatlıya bağlanmayanı yoktur.
*
Manisa’ya gelirsek...
Alt tarafı; Çingene vatandaş kahvede sigara içmiş, öbürü içme demiş, vay sen bana nasıl öyle dersin filan... Babacan bir komiserin tık diye halledebileceği iş, devlet sorunu haline geldi.
*
Tehcire döndü, iyi mi!
*
Tenekeli Mahalle’nin sınırında büyümüş bir polis muhabiri olarak diyorum ki... Nişantaşı’nı dünyanın merkezi zanneden gazetecilerin “ırkçı” köpürtmelerine sakın
kulak asmayın.
*
Manisa’da olan biten, tecrübesiz emniyet, basiretsiz jandarma ve beceriksiz valinin eseridir... Bana sorarsanız, Darbukatör Baryam bile bunlardan iyi yöneticidir.
YILMAZ ÖZDİL- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 97
Yaş : 59
ŞEHİR : izmir
Meslek : Gazeteci-Yazar
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 18/12/07
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz