DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Uyusun da büyüsün

Aşağa gitmek

Uyusun da büyüsün Empty Uyusun da büyüsün

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2010-01-10, 05:20

Candan Erçetin’in son albümündeki “Ninni” şarkısını dinlediniz mi? Müziği aslında bildiğimiz Ninni melodisi, ama Candan Erçetin-Aylin Atalay’ın sözleriyle müthiş anlam kazanmış. Sözleri bir okuyun, sonra yorumunu siz yapın, bakalım neye uyuyor bu sözler..

Uyusun da büyüsün ninni,

Tıpış tıpış yürüsün ninni.

Dertlerini sürüsün ninni,

Oğlum kızım uyusun ninni.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...

Çok da uzun olmayan belli bir zaman önce...

Çok da uzak olmayan çok güzel diyarın birinde...

Bereketi dillerden düşmeyen bir köy varmış.

Denizi de bilirmiş, dağı da bilirmiş, bu güzel köyün insanı.

Yağmurda yürür, karda kayar ama güneşli günleri severmiş.

Meze yaparmış bu köylüler iki kadehe tüm acılarını...

Böylece birden unutuverirmiş geçmiş dargınlıklarını.

Aslına bakacak olursan çok zenginmiş tarlaları.

Ama nedeni bilinmez bu köylüler her daim fakir.

Yokmuş galiba köydeki kargaların bunda bir etkisi...

Böyle gelmiş böyle gidermiş...

Ne de olsa alın yazısı.

Dayanamamış biri sonunda kargalara baş kaldırmış!!!

(Kim acaba!?)

Hakkımızı yiyorlar diyip bütün köyü ayaklandırmış.

Sonunda başa çıkmış köyü istila eden kargalarla...

Ama kendisi de göçüp gitmiş tabii eninde sonunda.

Uyusunda büyüsün ninni,

Tıpış tıpış yürüsün ninni.

Dertlerini sürüsün ninni,

Oğlum kızım uyusun ninni.

Ardından ağlamış köydeki herkes çok uzun yıllarca.

Ağlarken ağlarken köy unutmuş kargaları tamamıyla.

Üzülüp dövünüp dururken birden övünmeye başlamış.

Ancak övünüp durduğu sadece hatıraymış.

Günün birinde köyün üstüne kapkara bulutlar yerleşmiş,

Kimse bulutları kargaların getirdiğini fark etmemiş...

Köydekiler yaz yağmurudur gelir geçer zannetmişler.

Ama bu kara bulutlar kopacak fırtınanın habercisiymiş.

Kargaların çalacağı emekten medet uman bazı kurnazlar,

Köylüye ninniler söyleyip apaçık hedef şaşırtmışlar...

Soytarısıyla, yalancısı bu köyün bir gün gelmiş el ele vermiş.

Bildik beyaz camın içine girip siyah yalanlar söylemiş.

Onların baktığı yerden bütün köy çok aptalmış,

Çünkü aptal olmasalar böyle aldanmazlarmış.

Değil mi ki bütün köy olana bitene ses çıkarmadan bakmış.

O zaman başlarına gelenlere müstahaklarmış...

Ah ne güzel ninniymiş bu cehalet, herkes dalıp uyumuş nihayet...

Top atsan uyanmazmış ne rehavet, e benim köyüme ee ee...

Aslında köyün akıllısı çokmuş.

Alimi, dedesi, filozofu çokmuş...

Var diye bas bas bağırıyorlar ama hiçbirinin söz hakkı yokmuş,

Çünkü bilene düşünene yazana kargaların itirazı çokmuş.

Ve onlardan öğrendikleriyle kurnazlar herkesi uyutmuş.

Güzel köyüm ne zaman uyanırsın,

Bu duruma ne kadar dayanırsın,

Sanma ki uyurken kazanırsın,

Hadi köyüm ne zaman uyanırsın...



*****


Dizilerde yerli araba kullanalım da

Okurlardan Metin Yaykınlıoğlu, Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’ın “Güney Vietnam” diye bir ülke keşfetmesinden sonra bir mesaj gönderdi. Sizinle paylaşayım istedim: “Can Bey; Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan’ın Güney Vietnam’a ihracat haberini okuyunca, Sayın Bakan’la ilgili bir ilginç olayı da ben yazayım dedim.

Bir de diyorlar ki ülkede mizah ölüyor, hükümetin mizaha tahammülü yok. Nereden çıkarıyorlar bunu. Ne ölmesi? Mizah artık günlük hayatımızın bir parçası oldu, bizimle birlikte yaşıyor. Baksanıza TV’lerde yayınlanan dizilerde gizli reklam yapılıyor diye RTÜK tarafından anormal cezalar kesilen ülkemizde, bu uygulamadan habersiz olan Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, yerli otomotiv sektörünü desteklemek için dizi filmlerde yerli araba kullanılmasını istemiş. Ama ne garip tesadüftür ki, aynı günlerde 4 bakana 2010 model gıcır gıcır ‘Mercedes S’ makam arabası tahsis edilmiş. Sanırım diğer bakanların araçları da yoldadır.

Ankara caddelerinde vızır vızır dolaşan son model Mercedes, Audi, BMW ve çeşitli markalarda resmi araçlarını Sayın Çağlayan’dan gizli kim sokuyor bu memlekete acaba? Bu da birilerinin provokasyonu olmasın.”


*****


İşte bu pazarın fıkraları

İki hafta Yıldırım Tuna fıkralarının sayısı az olunca bir kıyamettir koptu. “Nerede bu fıkralar” diye o kadar çok soran oldu ki anlatamam. Ama ne yapayım, Yıldırım Bey de yeni yılı dünyanın en güzel köşelerinden birinde karşıladı. Ona rağmen yine fıkra ve yazılar göndermeyi ihmal etmedi de sayısı az oldu biraz. İşte bir dolu yeni Yıldırım Tuna fıkrası...

Görmemiş

“Alican” diye seslenmiş çocuğun annesi, “Buzdolabının üzerindeki kavanozda 2 dilim kek vardı, bu sabah baktım sadece 1 tane kalmış.. Bir izahı olmalı bunun yavrum. Değil mi?” Küçük çocuk “Var tabii” demiş, “Dün gece mutfak çok karanlıktı, herhalde onun için diğerini görememişim!”

Elma ucuzdur

Kilo verme kampındaki toplantıda diyetisyen bir elinde elmayı diğer elinde bir şeker çubuğunu yukarı kaldırıp “Elmanın özelliğini kim söyleyecek?” diye sormuş. Kampa katılanlardan gelen “Kalorisi düşük.. Zengin bir fiber kaynağı” cevaplarından sonra diyetisyen de elmanın sadece yararlı değil ucuz bir beslenme kaynağı olduğunu eklemiş ve “Her şeyi bir yana bırakın arkadaşlar ben şu uyduruk şekere 2 lira para verdim” demiş. En arkadan bitkin bir ses duyulmuş “Kardeş sen o şekeri şimdi bana ver benden sana vallahi helalinden beş lira!”

Sel bastı

Şehirde aşırı yağmurdan bütün dereler taşmış, yüzyılın en büyük sel felaketi yaşanıyormuş. Adamın biri Acil İmdat Servisi’ni telefonla aramış “Yetişin su ayak bileklerime kadar yükseldi” demiş. “Saçmalamayın” diye karşılık vermiş operatör gülerek, “Biz bu kadar ufak ihbarları dikkate almıyoruz.” Adam “Tamam da” demiş, “Ben dördüncü katta oturuyorum!”

Arabadaki köpek

Süpermarketin otoparkına park ettim. Arabamdaki köpeğim Bigi havasız kalmasın diye arka camları iki parmak aşağı indirdim. Kapıları kilitledim. Arka koltuktan ön tarafa atlaması için de arabadan uzaklaşırken işaret parmağımı sallayarak “Orada dur kımıldama” diye de sertçe tembih ettim. Tam yanıma park eden sarışın kız yüzüme tuhaf tuhaf bakarak “Aa, deli mi ne?” dedi. “Kardeşim makine söz dinler mi? Öyle saçmalayacağınıza arabanın el frenini çeksenize.”

Anket

Sarhoş, otel resepsiyonunu arayıp “Odamı değiştirin” demiş. “Ama otelimizin en güzel odasında kalıyorsunuz?” diye cevap vermiş görevli memur. “Size hemen değiştirin dedim” diye bağırmış sarhoş. “Tamam efendim. Sizi 502 numaralı odadan 555’e aldım.. Ama lütfen neden odanızı beğenmediğinizi söyler misiniz?” diye sormuş memur. Sarhoş cevaplamış: “Kardeşim sigaramdan perdeler tutuştu, yangın çatır çatır üzerime geliyor, sen ise hâlâ anket peşindesin yahu.”
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz