AKP; Gazetecilere ne verdi?
1 sayfadaki 1 sayfası
AKP; Gazetecilere ne verdi?
10 Ocak, ülkemizde Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor.
Gazetecilere 212 Sayılı Yasa ile önemli haklar bugün verilmişti.
Veren ise, 27 Mayıs İhtilali'ni yapan Milli Birlik Komitesi idi.
Sakın; darbecileri övdüğümü sanmayın.
Lakin; 27 Mayısçıların demokrasi anlayışı ile bugünkü sivil iktidarın demokrasi anlayışını karşılaştırmak; bizleri ilginç ve düşündürücü sonuçlara ulaştıracaktır.
27 Mayısçılar, gazetecileri fikir işçisi saymışlar; onlara ekonomik anlamda ve iletişim özgürlüğü konusunda çok önemli haklar vermişlerdir.
Sonraki dönemde ise gazetecilere 1961'de verilen haklar ağır ağır yok edildi.
Bugün; 10 Ocak'ta bizler bayram yapmıyoruz; matem tutuyoruz. Yandaş medya dediğimiz basın kanadında da durum farklı değil. Oradaki gerçek gazeteciler de bizler gibi sıkıntı içindeler.
Varsa hayatından memnun bir gazeteci söylesin de biz kendisini kutlayalım; ondan da bu mutluluğun formülünü isteyelim.
İYİCE KUŞATILDIK
2010'daki gazeteciler 1961'den çok daha geridedir. Özellikle gazetecilerin sendikal hakları ellirinden alınarak onların demokratik hak talepleri tamamen yok edildi. En okumuş kesimi oluşturan gazetecilerin en sendikasız kesim olduğunu söylersem; içinde bulunduğumuz yakıcı durumu anlatmış olurum.
Ne yazık ki sendikanın yok edilmesinde; patron işbirlikçisi şu çok meşhur gazeteciler akıncı beyi gibi davranmışlardır. Bugün gerçek gazetecilik yapanların çoğu 212 Sayılı Yasa'nın dışında çalıştırılıyor. Resmen; gazeteci köleliği var.
Bunları Başbakan Erdoğan da biliyor. Sayın Başbakan; Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili olarak konuşurken demiş ki: ''Basın mensuplarının haklarının korunması, çalışma şartlarının günün ihtiyaçlarına göre güncelleştirilmesi ve iyileştirilmesi şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir.''
Şimdi soruyorum: Sayın Erdoğan 2003'ten 2010'a kadar, bunca yıllık AKP iktidarı döneminde gazetecilerin hayatını kolaylaştırmak; basın üzerindeki baskıyı kaldırmak için ne yaptınız?
Hiçbir şey...
Üstüne üstlük; AKP iktidarları zamanında basın üzerinde müthiş bir baskı yaratıldı. Hükümeti eleştiren veya tarafsız haber veren basın organları cezalandırıldı. Gazeteciler; yazarlar korkutuldu. Birçoğu işinden edildi. AKP iktidarları dönemi; çalışan gazeteciler açsından yakın tarihin en sıkıntılı dönemidir. Bugün yüzde 90'ı iktidarın emrine sokulmuş bir gazetecilik (ve televizyonculuk) düzeni içindeyiz.
İnanmayanlar lütfen bir düşünsünler: Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül; gazetecileri ikiye ayırmış durumdalar. AKP'yi öven gazeteciler dışında kimseyi yanlarına yaklaştırmıyorlar. Gezilerinde; özel röportajlarında hep onlar var. Yani; hükümet ve hükümet çizgisindeki başka temsil noktaları; basını bile bile ikiye böldüler. Bizden olan ve olmayanlar diye... Olmayanlar; hızla yok ediliyor.
Bakın gazeteleri; göreceksiniz. Beğenmediğiniz Ertuğrul Özkök'ten sonra Hürriyet'in ne hale getirildiğine de bir dikkat edin; 10 Ocak'ın bayram mı yoksa yas günü mü olduğunu anlayacaksınız.
Peki nerede şu demokrasi şampiyonları? Avrupa Birliği'nin çok demokrat komiserleri Türkiye'de basının susturulduğunu niye görmezden geliyor?
Türkiye, biz gazeteciler için hiç bu kadar karanlık olmamıştı...
EĞİTİM-İŞ'Lİ ÖĞRETMENLER ARASINDA
Eski bir öğretmen olarak; kendimi en mutlu hissettiğim anlar; öğretmenlerin içinde olduğum anlardır. İlahiyatçı yazar ve öğretmen Cemil Kılıç; beni Eğitim-İş'li öğretmenlerin toplantısına davet ettiğinde sevinçle kabul ettim. Önce Eğitim- İş'in Kadıköy'deki 2 Nolu şubesinin açılışına katıldım. Oradaki öğretmenleri görünce de Türkiye'nin geleceğine olan güvenim daha bir arttı. Çünkü; Mustafa Kemal düşüncesine sıkı sıkıya bağlı çağdaş kişilikli öğretmenlerdi bunlar.
Pazar günü de Eğitim-İş'in İTÜ Maçka tesislerinde verdiği kahvaltıda konuştum. Ve özellikle de kadın öğretmenlere seslenerek; 'Çağdaş yaşam tarzına yönelik saldırı öncelikle kadınlarımızı tehdit ediyor.' dedim.
Gördüm ki ırkçılığa da gericiliğe de emperyalizme de karşı olan; Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlı bir öğretmen kuşağı var karşımda.
Bütün öğretmenleri Eğitim-İş'te buluşmaya davet ediyorum.
Gazetecilere 212 Sayılı Yasa ile önemli haklar bugün verilmişti.
Veren ise, 27 Mayıs İhtilali'ni yapan Milli Birlik Komitesi idi.
Sakın; darbecileri övdüğümü sanmayın.
Lakin; 27 Mayısçıların demokrasi anlayışı ile bugünkü sivil iktidarın demokrasi anlayışını karşılaştırmak; bizleri ilginç ve düşündürücü sonuçlara ulaştıracaktır.
27 Mayısçılar, gazetecileri fikir işçisi saymışlar; onlara ekonomik anlamda ve iletişim özgürlüğü konusunda çok önemli haklar vermişlerdir.
Sonraki dönemde ise gazetecilere 1961'de verilen haklar ağır ağır yok edildi.
Bugün; 10 Ocak'ta bizler bayram yapmıyoruz; matem tutuyoruz. Yandaş medya dediğimiz basın kanadında da durum farklı değil. Oradaki gerçek gazeteciler de bizler gibi sıkıntı içindeler.
Varsa hayatından memnun bir gazeteci söylesin de biz kendisini kutlayalım; ondan da bu mutluluğun formülünü isteyelim.
İYİCE KUŞATILDIK
2010'daki gazeteciler 1961'den çok daha geridedir. Özellikle gazetecilerin sendikal hakları ellirinden alınarak onların demokratik hak talepleri tamamen yok edildi. En okumuş kesimi oluşturan gazetecilerin en sendikasız kesim olduğunu söylersem; içinde bulunduğumuz yakıcı durumu anlatmış olurum.
Ne yazık ki sendikanın yok edilmesinde; patron işbirlikçisi şu çok meşhur gazeteciler akıncı beyi gibi davranmışlardır. Bugün gerçek gazetecilik yapanların çoğu 212 Sayılı Yasa'nın dışında çalıştırılıyor. Resmen; gazeteci köleliği var.
Bunları Başbakan Erdoğan da biliyor. Sayın Başbakan; Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili olarak konuşurken demiş ki: ''Basın mensuplarının haklarının korunması, çalışma şartlarının günün ihtiyaçlarına göre güncelleştirilmesi ve iyileştirilmesi şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir.''
Şimdi soruyorum: Sayın Erdoğan 2003'ten 2010'a kadar, bunca yıllık AKP iktidarı döneminde gazetecilerin hayatını kolaylaştırmak; basın üzerindeki baskıyı kaldırmak için ne yaptınız?
Hiçbir şey...
Üstüne üstlük; AKP iktidarları zamanında basın üzerinde müthiş bir baskı yaratıldı. Hükümeti eleştiren veya tarafsız haber veren basın organları cezalandırıldı. Gazeteciler; yazarlar korkutuldu. Birçoğu işinden edildi. AKP iktidarları dönemi; çalışan gazeteciler açsından yakın tarihin en sıkıntılı dönemidir. Bugün yüzde 90'ı iktidarın emrine sokulmuş bir gazetecilik (ve televizyonculuk) düzeni içindeyiz.
İnanmayanlar lütfen bir düşünsünler: Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül; gazetecileri ikiye ayırmış durumdalar. AKP'yi öven gazeteciler dışında kimseyi yanlarına yaklaştırmıyorlar. Gezilerinde; özel röportajlarında hep onlar var. Yani; hükümet ve hükümet çizgisindeki başka temsil noktaları; basını bile bile ikiye böldüler. Bizden olan ve olmayanlar diye... Olmayanlar; hızla yok ediliyor.
Bakın gazeteleri; göreceksiniz. Beğenmediğiniz Ertuğrul Özkök'ten sonra Hürriyet'in ne hale getirildiğine de bir dikkat edin; 10 Ocak'ın bayram mı yoksa yas günü mü olduğunu anlayacaksınız.
Peki nerede şu demokrasi şampiyonları? Avrupa Birliği'nin çok demokrat komiserleri Türkiye'de basının susturulduğunu niye görmezden geliyor?
Türkiye, biz gazeteciler için hiç bu kadar karanlık olmamıştı...
EĞİTİM-İŞ'Lİ ÖĞRETMENLER ARASINDA
Eski bir öğretmen olarak; kendimi en mutlu hissettiğim anlar; öğretmenlerin içinde olduğum anlardır. İlahiyatçı yazar ve öğretmen Cemil Kılıç; beni Eğitim-İş'li öğretmenlerin toplantısına davet ettiğinde sevinçle kabul ettim. Önce Eğitim- İş'in Kadıköy'deki 2 Nolu şubesinin açılışına katıldım. Oradaki öğretmenleri görünce de Türkiye'nin geleceğine olan güvenim daha bir arttı. Çünkü; Mustafa Kemal düşüncesine sıkı sıkıya bağlı çağdaş kişilikli öğretmenlerdi bunlar.
Pazar günü de Eğitim-İş'in İTÜ Maçka tesislerinde verdiği kahvaltıda konuştum. Ve özellikle de kadın öğretmenlere seslenerek; 'Çağdaş yaşam tarzına yönelik saldırı öncelikle kadınlarımızı tehdit ediyor.' dedim.
Gördüm ki ırkçılığa da gericiliğe de emperyalizme de karşı olan; Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlı bir öğretmen kuşağı var karşımda.
Bütün öğretmenleri Eğitim-İş'te buluşmaya davet ediyorum.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz