'Sayın Büyük'ün elindeki en büyük koz, tarih oluyor!
1 sayfadaki 1 sayfası
'Sayın Büyük'ün elindeki en büyük koz, tarih oluyor!
En Büyük Devlet Büyüğü, tam yedi yıldır kameraların karşısına her geçtiğinde önceki iktidardan aldıkları borç yükünü anlatıyordu...
Bunu neredeyse ayda iki kez yapıyordu...
Diyordu ki:
“Bizden önceki iktidar döneminde IMF’den 30 milyar dolar borç alındı... Bize ne kadar borçla devrettiler biliyor musunuz? 23.5 milyar dolar! Bu borçları biz ödedik.”
Bu sözleri bugüne kadar belki yüzlerce kez söyledi...
Yüzlerce kez, IMF’yle anlaşma karşılığında borç almanın ne kadar yanlış bir iş olduğunu anlattı...
Bunu büyük bir koz olarak kullandı ve her seçim meydanında, her bütçe konuşmasında muhalefeti bununla vurdu...
Kendilerinden önceki koalisyon hükümetinin ortaklarını, ülkeyi borç batağına sürüklemekle ve beceriksizlikle suçladı...
Son iki yıldır bir yandan bunları söylerken, diğer yandan da kendisine bağlı ekonomi yöneticilerinin IMF’yle yeni bir program için masaya oturmasına itiraz etmedi...
Sonunda dün bombayı patlattı:
“IMF ile olan görüşmeler büyük ölçüde, şu anda aşılmış noktada... Bu konuyla ilgili olarak, artık ‘Herhalde gün, hafta... Bu iş burada çözülecektir’ diye düşünüyorum.”
***
Peki...
Sayın Büyük’ün söylediği olursa...
Yani IMF’yle yeni bir anlaşma imzalanırsa, bu ne anlama gelecek?
Türkiye, IMF’nin istediği bir takım önlemleri hayata geçirmeyi taahhüt edecek...
Karşılığında da 25-40 milyar dolar arası kredi alacak...
Bir de “anlaşmanın yaratacağı havayla”, dış borçlanmayı daha ucuz ve sorunsuz hale getirecek...
***
Böyle bir anlaşmanın iyi mi yoksa kötü mü olacağını sorgulamıyorum...
“Madem ekonomik kriz Türkiye’yi teğet geçti, madem borçlarımızı kendi olanaklarımızla çevirebiliyoruz; o zaman böyle bir ortamda bu anlaşmaya ne gerek vardı” tartışmalarına da girmiyorum...
Bunlar, ekonomistlerin işi...
Zaten yeterince tartışıyorlar da...
Ben daha çok, önceki iktidarın (hele hele öylesine ciddi bir kriz ortamında) IMF’den borç almasını tam yedi yıldır eleştiren Sayın Büyük’ün, kendi imzasını taşıyacak olan yeni anlaşmayı halka nasıl izah edeceğini merak ediyorum...
Bundan sonra da çıkıp, IMF’den borç alan eski iktidarı eleştirecek mi?
O koalisyonun ortaklarını seçim meydanlarında yine yerin dibine sokacak mı?
Yoksa...
“Biz iktidara geldiğimizde IMF’ye 23,5 milyar dolar borcumuz vardı... Biz bunu 25-40 milyar dolar yaptık. Halkımızdan özür dileriz” mi diyecek?
Kendisinin Türkiye Cumhuriyeti’ni IMF’ye en fazla borçlandıran En Büyük Devlet Büyüğü haline geldiğini görüp, geçmişteki o sözlerinden dolayı pişmanlık mı duyacak?
Yani...
Hatice’ye değil, neticeye bakmayı başaracak mı?
***
Siyaset gerçekten zor iştir...
Bu nedenle iyi siyasetçilerin bin düşünüp bir konuşmaları gerekir...
Eğer ağzınıza her geleni söylerseniz...
Dün yediğiniz hurmalar...
Gün gelir...
Kaşıntıya neden olur...
***
GÜNÜN SORUSU
Soru, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’dan gazetecilere:
“Bir hâkim kozmik odayı arıyor. Ses çıkmıyor. Biz Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda inceleme yapınca, neden yer yerinden oynuyor?”
***
‘Elli altı atış’ta sıfır isabet!
Hatırlarsınız; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Adalet Bakanlığı müfettişlerinden gelen talebe uyarak 56 hâkim ve savcı hakkında “dinleme izni” verdiği ortaya çıkmıştı...
Ankara büromuzdan Kemal Göktaş’ın haberine göre, telefonları dinlenen 56 yargı mensubunun hiçbirinin Ergenekon Terör Örgütü’yle ilişkisi ortaya çıkarılamamış...
O nedenle, dinleme tutanaklarının imhasına karar verilmiş...
Üstelik bu dinleme taleplerinin Adalet Bakanlığı’nın yetkisi dahilinde olmadığı netleşmiş...
Yani Bakanlık, hem düpedüz “haddini” aşmış!
Hem de “56 atış”ın hepsinde ıska geçmiş... Şüphelendiği hâkim ve savcıların birinde bile isabet kaydememiş...
***
Sen sıradan vatandaş... Sorum sana:
Sen Adalet Bakanı olsaydın, böyle bir skandaldan sonra ne yapardın?
Bunu neredeyse ayda iki kez yapıyordu...
Diyordu ki:
“Bizden önceki iktidar döneminde IMF’den 30 milyar dolar borç alındı... Bize ne kadar borçla devrettiler biliyor musunuz? 23.5 milyar dolar! Bu borçları biz ödedik.”
Bu sözleri bugüne kadar belki yüzlerce kez söyledi...
Yüzlerce kez, IMF’yle anlaşma karşılığında borç almanın ne kadar yanlış bir iş olduğunu anlattı...
Bunu büyük bir koz olarak kullandı ve her seçim meydanında, her bütçe konuşmasında muhalefeti bununla vurdu...
Kendilerinden önceki koalisyon hükümetinin ortaklarını, ülkeyi borç batağına sürüklemekle ve beceriksizlikle suçladı...
Son iki yıldır bir yandan bunları söylerken, diğer yandan da kendisine bağlı ekonomi yöneticilerinin IMF’yle yeni bir program için masaya oturmasına itiraz etmedi...
Sonunda dün bombayı patlattı:
“IMF ile olan görüşmeler büyük ölçüde, şu anda aşılmış noktada... Bu konuyla ilgili olarak, artık ‘Herhalde gün, hafta... Bu iş burada çözülecektir’ diye düşünüyorum.”
***
Peki...
Sayın Büyük’ün söylediği olursa...
Yani IMF’yle yeni bir anlaşma imzalanırsa, bu ne anlama gelecek?
Türkiye, IMF’nin istediği bir takım önlemleri hayata geçirmeyi taahhüt edecek...
Karşılığında da 25-40 milyar dolar arası kredi alacak...
Bir de “anlaşmanın yaratacağı havayla”, dış borçlanmayı daha ucuz ve sorunsuz hale getirecek...
***
Böyle bir anlaşmanın iyi mi yoksa kötü mü olacağını sorgulamıyorum...
“Madem ekonomik kriz Türkiye’yi teğet geçti, madem borçlarımızı kendi olanaklarımızla çevirebiliyoruz; o zaman böyle bir ortamda bu anlaşmaya ne gerek vardı” tartışmalarına da girmiyorum...
Bunlar, ekonomistlerin işi...
Zaten yeterince tartışıyorlar da...
Ben daha çok, önceki iktidarın (hele hele öylesine ciddi bir kriz ortamında) IMF’den borç almasını tam yedi yıldır eleştiren Sayın Büyük’ün, kendi imzasını taşıyacak olan yeni anlaşmayı halka nasıl izah edeceğini merak ediyorum...
Bundan sonra da çıkıp, IMF’den borç alan eski iktidarı eleştirecek mi?
O koalisyonun ortaklarını seçim meydanlarında yine yerin dibine sokacak mı?
Yoksa...
“Biz iktidara geldiğimizde IMF’ye 23,5 milyar dolar borcumuz vardı... Biz bunu 25-40 milyar dolar yaptık. Halkımızdan özür dileriz” mi diyecek?
Kendisinin Türkiye Cumhuriyeti’ni IMF’ye en fazla borçlandıran En Büyük Devlet Büyüğü haline geldiğini görüp, geçmişteki o sözlerinden dolayı pişmanlık mı duyacak?
Yani...
Hatice’ye değil, neticeye bakmayı başaracak mı?
***
Siyaset gerçekten zor iştir...
Bu nedenle iyi siyasetçilerin bin düşünüp bir konuşmaları gerekir...
Eğer ağzınıza her geleni söylerseniz...
Dün yediğiniz hurmalar...
Gün gelir...
Kaşıntıya neden olur...
***
GÜNÜN SORUSU
Soru, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’dan gazetecilere:
“Bir hâkim kozmik odayı arıyor. Ses çıkmıyor. Biz Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda inceleme yapınca, neden yer yerinden oynuyor?”
***
‘Elli altı atış’ta sıfır isabet!
Hatırlarsınız; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Adalet Bakanlığı müfettişlerinden gelen talebe uyarak 56 hâkim ve savcı hakkında “dinleme izni” verdiği ortaya çıkmıştı...
Ankara büromuzdan Kemal Göktaş’ın haberine göre, telefonları dinlenen 56 yargı mensubunun hiçbirinin Ergenekon Terör Örgütü’yle ilişkisi ortaya çıkarılamamış...
O nedenle, dinleme tutanaklarının imhasına karar verilmiş...
Üstelik bu dinleme taleplerinin Adalet Bakanlığı’nın yetkisi dahilinde olmadığı netleşmiş...
Yani Bakanlık, hem düpedüz “haddini” aşmış!
Hem de “56 atış”ın hepsinde ıska geçmiş... Şüphelendiği hâkim ve savcıların birinde bile isabet kaydememiş...
***
Sen sıradan vatandaş... Sorum sana:
Sen Adalet Bakanı olsaydın, böyle bir skandaldan sonra ne yapardın?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz