Türkiye -İsrail kavgası oy için çıkartıldı
1 sayfadaki 1 sayfası
Türkiye -İsrail kavgası oy için çıkartıldı
İsrail hükümeti, bizim büyükelçiyi açıkça aşağıladı. Bunu da basını çağırarak bütün dünyaya gösterdi. Millet olarak bu aşağılamaya çok kızdık.
İyi ama bu kötü manzara niçin ortaya çıktı? İsrail ile Türkiye arasında doğan gerilimde sadece o taraf mı suçlu? Duygularımızı değil aklımızı kullanarak bu soruya cevap bulmalıyız.
Herkes biliyor ki İsrail ile kavgayı Başbakan Erdoğan, Davos'ta başlattı. Onun 'Van Minüt' çıkışından sonra AKP'nin ülke içindeki prestiji arttı ve bu oylara da yüksek biçimde yansıdı.
İşte bu durumu gören AKP Lideri Erdoğan; içeride her sıkıştığı anda; İsrail'e saldırarak iç politikada avantaj sağlamaya çabaladı. Bunun için de İsrail'in Filistin'e yaptığı saldırıları kullandı. Sayın Erdoğan; 'Filistin'in koruyucusu' gibi görünerek; İslam dünyasından çok, ülkemizdeki dinsel duyarlılığı yüksek kesimleri elinde tutmak istedi. Bu yüzden de Müslümanların koruyucu lideri gibi bir görüntü vermeye çalıştı.
IRAK'I HİÇ GÖRMEDİ
Başbakan Erdoğan'ın İsrail ile Filistin yüzünden kavga çıkarması; iç siyasete yönelik bir yatırımdır derken; boşuna konuşmuyorum. Çünkü; Sayın Erdoğan, eğer insan hakları bakımından bir tavır takınıyor olsa idi; Irak'ta bir milyondan fazla insan katledilirken bu durumu da eleştirirdi. Lakin, AKP Lideri; Irak'taki ABD katliamını eleştiren tek bir söz etmedi. Hatta; ABD askerlerinin kayıp vermeden ülkelerine dönmeleri için dua ettiğini söyledi.
Eğer Başbakan Erdoğan; katledilen Müslümanlar için tavır takınmış olsaydı; yine Irak'ta kanı akıtılan Müslümanlar için bir ses verirdi. Irak'ta camiler bile bombalanırken; kadınların ırzına geçilirken susanların; Filistin için bu kadar tepki göstermesi, asla normal değildir.
Yani; İsrail ile Başbakan Erdoğan arasındaki kavga; tamamen AKP'ye içeriden oy devşirmek için başlatılmış bir kavgadır.
İç siyasette iktidar partisine oy toplamak için yürütülen ve sık sık parlatılan bu kavgada; yitiren Türkiye oluyor.
Bu yapay çatışmayı fırsat bilen yobaz takımı da Yahudi düşmanlığını hızla parlatıyor. Türk tarihinde hiç görülmemiş biçimde bir Yahudi karşıtlığı oluşturuluyor.
İşte bu tutum; bizi bütün dünya önünde güç durumda bırakacaktır.
Buradan uyarıyorum: Başbakan Erdoğan; içerideki dindarların oyunu almak için başlattığı bu yanlış politikadan hemen vazgeçmelidir.
2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ BU İSTANBUL MU?
Kimse farkında değil ama içinde bulunduğumuz yıl, 'İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti' yılı. İki senedir propagandası yapılan bu işin hiçbir anlamının olmadığını yaşadığımız şu günler gösteriyor.
Çünkü; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu kültür başkenti kavramını anlayacak, buna uygun etkinlik yapacak görüşaçısı yok. Bunlar için İstanbul; bir cami; bir kule, popçuların okuduğu ipe sapa gelmez parçalar ve yüzyıllarca önce meydanlarda yapılan basit şenliklerin hatırlanmasından ibaret.
Afişlerine bakın; Kadir Topbaş ve ekibinin dargörüşlülüğünü anlayın...
Bize yollanan bir 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul afişine bakınca şaşırdım. Çünkü; bu afiş; 2010 İstanbul'unu eski, basit sünnet şenliklerindeki görüntülerle anlatıyordu. Yani; Kadir Topbaş ve ekibinin, 2010 yılına özgü İstanbul'u gösterecek bir sembolleri, bir eserleri yoktu da Osmanlı padişahlarının şenliklerinden medet umuyorlardı.
Lakin; bu iş için İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı diye bir ajans kurulmuş. İşte bu ajans aracılığıyla; hükümete ve Kadir Topbaş'a yakın yazarlara, tiyatroculara, şarkıcılara milyonlarca dolar aktarılmış. İki gün sonra resmi açılış yapıp anmayı başlatacaklarmış. Bekleyin göreceksiniz: Başbakan'ın süslü nutku, havai fişekler ve bol bol ipe sapa gelmez pop müzik. İşte bunların Avrupa kültürüne başkentlik yapma vizyonları...
İyi ama bu kötü manzara niçin ortaya çıktı? İsrail ile Türkiye arasında doğan gerilimde sadece o taraf mı suçlu? Duygularımızı değil aklımızı kullanarak bu soruya cevap bulmalıyız.
Herkes biliyor ki İsrail ile kavgayı Başbakan Erdoğan, Davos'ta başlattı. Onun 'Van Minüt' çıkışından sonra AKP'nin ülke içindeki prestiji arttı ve bu oylara da yüksek biçimde yansıdı.
İşte bu durumu gören AKP Lideri Erdoğan; içeride her sıkıştığı anda; İsrail'e saldırarak iç politikada avantaj sağlamaya çabaladı. Bunun için de İsrail'in Filistin'e yaptığı saldırıları kullandı. Sayın Erdoğan; 'Filistin'in koruyucusu' gibi görünerek; İslam dünyasından çok, ülkemizdeki dinsel duyarlılığı yüksek kesimleri elinde tutmak istedi. Bu yüzden de Müslümanların koruyucu lideri gibi bir görüntü vermeye çalıştı.
IRAK'I HİÇ GÖRMEDİ
Başbakan Erdoğan'ın İsrail ile Filistin yüzünden kavga çıkarması; iç siyasete yönelik bir yatırımdır derken; boşuna konuşmuyorum. Çünkü; Sayın Erdoğan, eğer insan hakları bakımından bir tavır takınıyor olsa idi; Irak'ta bir milyondan fazla insan katledilirken bu durumu da eleştirirdi. Lakin, AKP Lideri; Irak'taki ABD katliamını eleştiren tek bir söz etmedi. Hatta; ABD askerlerinin kayıp vermeden ülkelerine dönmeleri için dua ettiğini söyledi.
Eğer Başbakan Erdoğan; katledilen Müslümanlar için tavır takınmış olsaydı; yine Irak'ta kanı akıtılan Müslümanlar için bir ses verirdi. Irak'ta camiler bile bombalanırken; kadınların ırzına geçilirken susanların; Filistin için bu kadar tepki göstermesi, asla normal değildir.
Yani; İsrail ile Başbakan Erdoğan arasındaki kavga; tamamen AKP'ye içeriden oy devşirmek için başlatılmış bir kavgadır.
İç siyasette iktidar partisine oy toplamak için yürütülen ve sık sık parlatılan bu kavgada; yitiren Türkiye oluyor.
Bu yapay çatışmayı fırsat bilen yobaz takımı da Yahudi düşmanlığını hızla parlatıyor. Türk tarihinde hiç görülmemiş biçimde bir Yahudi karşıtlığı oluşturuluyor.
İşte bu tutum; bizi bütün dünya önünde güç durumda bırakacaktır.
Buradan uyarıyorum: Başbakan Erdoğan; içerideki dindarların oyunu almak için başlattığı bu yanlış politikadan hemen vazgeçmelidir.
2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ BU İSTANBUL MU?
Kimse farkında değil ama içinde bulunduğumuz yıl, 'İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti' yılı. İki senedir propagandası yapılan bu işin hiçbir anlamının olmadığını yaşadığımız şu günler gösteriyor.
Çünkü; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu kültür başkenti kavramını anlayacak, buna uygun etkinlik yapacak görüşaçısı yok. Bunlar için İstanbul; bir cami; bir kule, popçuların okuduğu ipe sapa gelmez parçalar ve yüzyıllarca önce meydanlarda yapılan basit şenliklerin hatırlanmasından ibaret.
Afişlerine bakın; Kadir Topbaş ve ekibinin dargörüşlülüğünü anlayın...
Bize yollanan bir 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul afişine bakınca şaşırdım. Çünkü; bu afiş; 2010 İstanbul'unu eski, basit sünnet şenliklerindeki görüntülerle anlatıyordu. Yani; Kadir Topbaş ve ekibinin, 2010 yılına özgü İstanbul'u gösterecek bir sembolleri, bir eserleri yoktu da Osmanlı padişahlarının şenliklerinden medet umuyorlardı.
Lakin; bu iş için İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı diye bir ajans kurulmuş. İşte bu ajans aracılığıyla; hükümete ve Kadir Topbaş'a yakın yazarlara, tiyatroculara, şarkıcılara milyonlarca dolar aktarılmış. İki gün sonra resmi açılış yapıp anmayı başlatacaklarmış. Bekleyin göreceksiniz: Başbakan'ın süslü nutku, havai fişekler ve bol bol ipe sapa gelmez pop müzik. İşte bunların Avrupa kültürüne başkentlik yapma vizyonları...
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz