Başbakanlık uçağındaki o fotoğraf!
Sebahattin ÖNKİBAR1 sayfadaki 1 sayfası
Başbakanlık uçağındaki o fotoğraf!
tarafından Sebahattin ÖNKİBAR 2010-01-16, 04:19
Bugün tek adamlık ya da diktatörlük ithamlarını reddeden Başbakan Erdoğan’ın bırakın diğer uygulamalarını, son yaptığı Rusya seyahatinden bir fotoğraf sunmak istiyorum.
Malum, Başbakanlığın uçağına Başbakan’ın istedikleri yani davet ettikleri binebiliyor. İşte son Moskova seyahatine çağrılan gazeteler.
1) Vakit
2) Yenişafak
3) Bugün
4) Star Gazetesi
5) Zaman
6) Sabah
7) Radikal
Ve bunlara ilaveten Ertuğrul Özkök’ün yerine Hürriyet’e Genel Yayın Müdürü atanan Enis Berberoğlu ile Akşam’dan İsmail Küçükkaya!
Evet görüyorsunuz uçakta, bırakınYeniçağ, Sözcü ve Cumhuriyet gibi bağımsız gazeteleri, Milliyet, Vatan, Habertürk gibi ılımlılara bile yer yoktur.
Hayır bu tablo sadece bu seyahate özgü değildir. Başbakan’ın bütün seyahatlerinde durum budur.
O zaman sormak lazım; Tayyip Erdoğan’ın yaptığı nedir sizce?
Kendine iman edenleri uçağına çağırıp, diğerlerini yok saymanın adı ne zaman demokrasi olmuştur?
Sadece ve sadece bu ayrıntı bile Türkiye’de yürürlükte olan fiili rejimi tanımlamıyor mu?
Rusya gezisi dönüşü Esenboğa’da tek adamlık ya da diktatörlük ithamlarına cevap veren Erdoğan şöyle bir söz ediyor:
- “Diktatörlükte diktatörlere her soru sorulamaz ama siz bana her şeyi soruyorsunuz!”
Bu ifadeniz müthiş bir demagojidir Sayın Başbakan çünkü:
1) Size soru soracak muhabirler medya kurumlarında özel olarak seçilir ve hoşunuza gidecek soruları sormakla görevlendirilir. Kazara o görevi suiistimal(!) eden olursa, o muhabire Başbakanlık tarafından(Fatma Çözen misali) ambargo konur ve akreditasyonu iptal edilir.
2) Hoşunuza gitmeyecek soruları soracak olan Yeniçağ, Sözcü ve Cumhuriyet gibi gazetelerin muhabirleri soru sorma ortamına bile sokulmazlar.
3) Uçağınıza yukarıda sunduğumuz gibi bağımsız gazetecileri aldığınız görülmüş duyulmuş değildir. Çağırdıklarınız ya size iman edenlerdir ya da size yakınlıklarını gazeteciliklerine teminat sayanlardır.
4) AKP iktidar olalı beri, 4 büyük seçim yaşanmasına rağmen Başbakan’ın bir kez olsun ekranda muhalefet önderleri ile tartıştığı görülmemiştir. Oysa vasat demokrasilerde bile bu tartışma olmazsa olmazdır.
5) Keza yine bir kez olsun ekranda bağımsız gazetecilerin karşısına çıkılmamıştır.
Bırakın diğerlerini sadece bunlar bile Türkiye’deki fiili rejimi tarif etmektedir.
Buna; devletin kasasından kendine yandaş medya yaratmaktan, yandaş burjuvazi üretmeye, devletin bütün kurumlarını fetihten, karşıtlara ortaçağ metotlarını uygulatmaya kadar daha pek çok somut gerekçe ilave etmek mümkündür.
Evet sözün özü, Türkiye’nin hızla parti devlet modeline yani diktatörlüğe koştuğudur!
SÖZ BİTTİ...
Ümraniye bombaları kimin?
Jandarma Genel Komutanlığı Ergenekon soruşturmasının miladı olarak kabul edilen Ümraniye’de bulunan bombaların TSK’ya ait olmadığını açıkladı. Ayrıntılı ve tatmin edici bir şekilde yapılan bu açıklama sonrasında artık söz bitmiş demektir. Öyle ya aylar ve yıllardır askere mal edilen bu bombalar onlara ait değilse kime aittir? O bombalar kime aitse bu işlerin merkezinde onlar var demektir? Hatırlayın daha birkaç gün önce de devletin en önemli bilim kurumu TÜBİTAK yaptığı araştırma sonucu Ümraniye bomba tutanağının karakolda yani masa başında düzenlendiğini ortaya koymuştu. Bütün bunları alt alta getirdiğinizde Ergenekon hakkında var olan kuşkular haklılık kazanmıyor mu?
TAKVİM HESABI...
Papaz elbisesini giymek ve dokunulmazlığa referandum!
Başbakanımız “Referandumlara alışmalıyız” buyurmuş... Ne güzel.. Referandum pahalı ve külfetli olsa da doğrudan demokrasi için en iyi araçlardan biridir... Diyeceksiniz ki tek adamlıkla itham edilen Tayyip Bey’deki bu referandum önerisi niçin?.. Cevap net: Tek adamlığını halka onaylatmak için... Nasıl mı?.. Bakın Tayyip Erdoğan’ın yaşam paradigması kendi ifadesiyle sabit olduğu üzere “Amacım için gerekirse papaz elbisesi giyerim” anlayışıdır. Tayyip Bey bu sözü yıllar önce etmişti ve bugün kanaatimizce aynı yoldadır... Tayyip Bey’in referandum çıkışı birkaç amaçlıdır. Bunlar: 1) Yargıyı ele geçirmek yani Anayasa Mahkemesi ile HSYK üyelerini kendi seçmek için demokrasi paketi ambalajı ile halka gitmektir. 2) Bu pakete Kürtlerden oy almak için onların memnun edecek bazı maddeler konacaktır. 3) Keza AKP kendisi için yeni bir kapatılma davası beklediğinden parti kapatmalarının önüne geçecek düzenlemeleri yine bu referandumla Anayasa’ya almak istiyor.. Sürenin öne alınması tamamen parti kapatma girişimine karşı takvim hesabından ötürüdür. 4) Medyanın neredeyse tamamı ama direkt, ama endirekt artık elinde olduğundan bu paketi türlü karartma ve manipülasyonlarla halka onaylatacağını düşünmektedir... Evet Erdoğan ve AKP’nin referandum teşebbüsü bunlar içindir.. Ben muhalefetin yerinde olsam hemen şimdi Kürt açılımı ve dokunulmazlık için referandum önerirdim!
Malum, Başbakanlığın uçağına Başbakan’ın istedikleri yani davet ettikleri binebiliyor. İşte son Moskova seyahatine çağrılan gazeteler.
1) Vakit
2) Yenişafak
3) Bugün
4) Star Gazetesi
5) Zaman
6) Sabah
7) Radikal
Ve bunlara ilaveten Ertuğrul Özkök’ün yerine Hürriyet’e Genel Yayın Müdürü atanan Enis Berberoğlu ile Akşam’dan İsmail Küçükkaya!
Evet görüyorsunuz uçakta, bırakınYeniçağ, Sözcü ve Cumhuriyet gibi bağımsız gazeteleri, Milliyet, Vatan, Habertürk gibi ılımlılara bile yer yoktur.
Hayır bu tablo sadece bu seyahate özgü değildir. Başbakan’ın bütün seyahatlerinde durum budur.
O zaman sormak lazım; Tayyip Erdoğan’ın yaptığı nedir sizce?
Kendine iman edenleri uçağına çağırıp, diğerlerini yok saymanın adı ne zaman demokrasi olmuştur?
Sadece ve sadece bu ayrıntı bile Türkiye’de yürürlükte olan fiili rejimi tanımlamıyor mu?
Rusya gezisi dönüşü Esenboğa’da tek adamlık ya da diktatörlük ithamlarına cevap veren Erdoğan şöyle bir söz ediyor:
- “Diktatörlükte diktatörlere her soru sorulamaz ama siz bana her şeyi soruyorsunuz!”
Bu ifadeniz müthiş bir demagojidir Sayın Başbakan çünkü:
1) Size soru soracak muhabirler medya kurumlarında özel olarak seçilir ve hoşunuza gidecek soruları sormakla görevlendirilir. Kazara o görevi suiistimal(!) eden olursa, o muhabire Başbakanlık tarafından(Fatma Çözen misali) ambargo konur ve akreditasyonu iptal edilir.
2) Hoşunuza gitmeyecek soruları soracak olan Yeniçağ, Sözcü ve Cumhuriyet gibi gazetelerin muhabirleri soru sorma ortamına bile sokulmazlar.
3) Uçağınıza yukarıda sunduğumuz gibi bağımsız gazetecileri aldığınız görülmüş duyulmuş değildir. Çağırdıklarınız ya size iman edenlerdir ya da size yakınlıklarını gazeteciliklerine teminat sayanlardır.
4) AKP iktidar olalı beri, 4 büyük seçim yaşanmasına rağmen Başbakan’ın bir kez olsun ekranda muhalefet önderleri ile tartıştığı görülmemiştir. Oysa vasat demokrasilerde bile bu tartışma olmazsa olmazdır.
5) Keza yine bir kez olsun ekranda bağımsız gazetecilerin karşısına çıkılmamıştır.
Bırakın diğerlerini sadece bunlar bile Türkiye’deki fiili rejimi tarif etmektedir.
Buna; devletin kasasından kendine yandaş medya yaratmaktan, yandaş burjuvazi üretmeye, devletin bütün kurumlarını fetihten, karşıtlara ortaçağ metotlarını uygulatmaya kadar daha pek çok somut gerekçe ilave etmek mümkündür.
Evet sözün özü, Türkiye’nin hızla parti devlet modeline yani diktatörlüğe koştuğudur!
SÖZ BİTTİ...
Ümraniye bombaları kimin?
Jandarma Genel Komutanlığı Ergenekon soruşturmasının miladı olarak kabul edilen Ümraniye’de bulunan bombaların TSK’ya ait olmadığını açıkladı. Ayrıntılı ve tatmin edici bir şekilde yapılan bu açıklama sonrasında artık söz bitmiş demektir. Öyle ya aylar ve yıllardır askere mal edilen bu bombalar onlara ait değilse kime aittir? O bombalar kime aitse bu işlerin merkezinde onlar var demektir? Hatırlayın daha birkaç gün önce de devletin en önemli bilim kurumu TÜBİTAK yaptığı araştırma sonucu Ümraniye bomba tutanağının karakolda yani masa başında düzenlendiğini ortaya koymuştu. Bütün bunları alt alta getirdiğinizde Ergenekon hakkında var olan kuşkular haklılık kazanmıyor mu?
TAKVİM HESABI...
Papaz elbisesini giymek ve dokunulmazlığa referandum!
Başbakanımız “Referandumlara alışmalıyız” buyurmuş... Ne güzel.. Referandum pahalı ve külfetli olsa da doğrudan demokrasi için en iyi araçlardan biridir... Diyeceksiniz ki tek adamlıkla itham edilen Tayyip Bey’deki bu referandum önerisi niçin?.. Cevap net: Tek adamlığını halka onaylatmak için... Nasıl mı?.. Bakın Tayyip Erdoğan’ın yaşam paradigması kendi ifadesiyle sabit olduğu üzere “Amacım için gerekirse papaz elbisesi giyerim” anlayışıdır. Tayyip Bey bu sözü yıllar önce etmişti ve bugün kanaatimizce aynı yoldadır... Tayyip Bey’in referandum çıkışı birkaç amaçlıdır. Bunlar: 1) Yargıyı ele geçirmek yani Anayasa Mahkemesi ile HSYK üyelerini kendi seçmek için demokrasi paketi ambalajı ile halka gitmektir. 2) Bu pakete Kürtlerden oy almak için onların memnun edecek bazı maddeler konacaktır. 3) Keza AKP kendisi için yeni bir kapatılma davası beklediğinden parti kapatmalarının önüne geçecek düzenlemeleri yine bu referandumla Anayasa’ya almak istiyor.. Sürenin öne alınması tamamen parti kapatma girişimine karşı takvim hesabından ötürüdür. 4) Medyanın neredeyse tamamı ama direkt, ama endirekt artık elinde olduğundan bu paketi türlü karartma ve manipülasyonlarla halka onaylatacağını düşünmektedir... Evet Erdoğan ve AKP’nin referandum teşebbüsü bunlar içindir.. Ben muhalefetin yerinde olsam hemen şimdi Kürt açılımı ve dokunulmazlık için referandum önerirdim!
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
Similar topics1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz