Referandum oyunu ve 'Özalvari baskın erken seçim' hazırlığı!
1 sayfadaki 1 sayfası
Referandum oyunu ve 'Özalvari baskın erken seçim' hazırlığı!
Ekonomik krizin etkileriyle, darbe söylentileriyle, sözde “açılım”la, itsürüsü terörüyle uğraşırken; iktidar, “abra kadabra” diyerek Anayasa değişikliği konusunda yapılacak referandumu gündemin ilk sırasına oturttu...
Bir iktidar, Anayasa’yı değiştirmek isteyebilir...
Bu onun, anasından emdiği süt kadar hakkıdır...
Eğer Meclis’teki sandalyeleri yetiyorsa bunu tek başına yapar, yoksa yapmak istedikleri değişiklikleri Meclis çatısı altına getirir ve diğer partilerin desteğini almaya çalışır...
Haaa...
Uzlaşma görüşmelerinden bir sonuç çıkmazsa...
Referandum ancak o zaman gündeme gelir...
***
Peki; AKP iktidarı ne yapıyor?
Anayasa’nın hangi maddelerini değiştirmek istediğini bile açıklamadan...
Sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, konunun uzmanlarının görüşünü bile almadan...
Demokrasinin olmazsa olmazı olan Meclis’e ve siyasi partilere bilgi vermeden...
Doğrudan “referandum” sürecini dayatıyor!
Böylece niyetinin “Anayasa’yı değiştirmek”, iddia ettiği gibi “Türkiye’nin daha da demokratikleşmesini sağlamak” olmadığını...
Asıl amacının bizzat “referandum”un kendisi olduğunu açık ediyor!
Ortada fol yok, yumurta yokken Meclis çatısı altına getirdiği bir yasa değişikliğiyle referandum kararı alındıktan sonra halkın konuyu özümsemesi için tanınan 3 aylık süreyi 45 güne indirmek istiyor!
***
Oysa demokrasilerde seçimler ve referandumlar (halk oylamaları) amaç değil, daha iyi bir demokrasi ve halkın daha mutlu yaşatılması için araçtır!
Kafasının arkasında başka “planlar” olmayan hiçbir iktidar, referanduma gitmek için yola çıkmaz...
Uzlaşmayı önce Meclis’te arar...
Peki; En Büyük Devlet Büyüğü ve partisi, neden ateşli bir şekilde “referandum” istiyor?
Bu sorunun yanıtını bulmak için dönemin ANAP Genel Başkanı ve Başbakanı
Turgut Özal’ın 1987’de yaptırdığı “Eski siyasetçilerin seçilme yasakları kalksın mı, kalkmasın mı” oylamasına bakmak yeterli...
“Liberal ve demokrat Özal”, bu referandumda ilginç bir şekilde, yasakların kalkmamasını savundu...
Bunun nedeni; diğer siyasi partilerin, yasakların kalkmasından yana tavır koyacağından adı kadar emin olmasıydı ...
Oysa halkın önemli bir bölümü eski siyasetçilerden bıkmıştı...
Özal bu “aykırı” tutumu sayesinde hem olası bir erken seçimde partisinin gücünü ölçecek, hem de o güne kadar partisine oy vermeyen ama yasakların kaldırılmasına da karşı çıkan kesimin ANAP’a yönelmesini sağlayacaktı...
***
Gittiği referandumu binde 5 gibi küçük bir farkla kaybetti; ama aslında kendisi bile bu kadar “Hayır” oyu çıkmasını beklemiyordu...
Bu sonucu görür görmez, referandum gecesi, erken seçime gitme kararını açıkladı...
Yapılan seçimlerde de partisinin oyunu yüzde 36’lık rekor seviyeye çıkarmayı başardı.
***
Bana göre; Sayın Büyük’ün planı da Özal’ınkiyle aynı...
Bu yüzden Meclis’teki partilerle uzlaşma arayışına girmiyor, doğrudan referandumu hedefliyor...
Böylece üç ciddi sonuç elde edeceğini düşünüyor:
1) Referandum sürecinde “demokratik değişiklikleri savunan tek parti AK Parti” izlenimini verecek ve hayatında AKP’ye oy vermemiş kişileri kendi saflarına çekecek...
2) Yaklaşan genel seçimler öncesinde iktidarına yönelen “sivil diktatör” tartışmalarını ve diğer olumsuz gelişmelerin tümünü gündem dışına itecek... Tek gündem maddesi referandum ve AKP’nin demokrasiyi ne kadar fazla istediği olacak... Böylece artan işsizlik, iflaslar, açılım paketinden sonraki itsürüsü şovları nedeniyle eriyen oyları yükselişe geçecek...
3) Bütün siyasi partileri “tek cephede” birleştireceği için Anayasa değişikliği kabul edilirse ya da beklenenden yüksek oy alınırsa hemen erken seçim kararını açıklayacak...
***
Bana göre referandumun ansızın hayatımıza girmesinin nedeni bu kadar basit!
***
GÜNÜN SORUSU
Sivas’ta bir öğretmen, Alevi bir öğrencisini namaz kılmadığı için dövmüş...
İnançları uğruna haksızlığa uğradıklarını düşündüğü başörtülü kızları hemen arayıp gönüllerini alan Sayın Büyük ve sevgili zevcesi, acaba bu çocuğumuzu da arayıp teselli etti mi?
Bir iktidar, Anayasa’yı değiştirmek isteyebilir...
Bu onun, anasından emdiği süt kadar hakkıdır...
Eğer Meclis’teki sandalyeleri yetiyorsa bunu tek başına yapar, yoksa yapmak istedikleri değişiklikleri Meclis çatısı altına getirir ve diğer partilerin desteğini almaya çalışır...
Haaa...
Uzlaşma görüşmelerinden bir sonuç çıkmazsa...
Referandum ancak o zaman gündeme gelir...
***
Peki; AKP iktidarı ne yapıyor?
Anayasa’nın hangi maddelerini değiştirmek istediğini bile açıklamadan...
Sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, konunun uzmanlarının görüşünü bile almadan...
Demokrasinin olmazsa olmazı olan Meclis’e ve siyasi partilere bilgi vermeden...
Doğrudan “referandum” sürecini dayatıyor!
Böylece niyetinin “Anayasa’yı değiştirmek”, iddia ettiği gibi “Türkiye’nin daha da demokratikleşmesini sağlamak” olmadığını...
Asıl amacının bizzat “referandum”un kendisi olduğunu açık ediyor!
Ortada fol yok, yumurta yokken Meclis çatısı altına getirdiği bir yasa değişikliğiyle referandum kararı alındıktan sonra halkın konuyu özümsemesi için tanınan 3 aylık süreyi 45 güne indirmek istiyor!
***
Oysa demokrasilerde seçimler ve referandumlar (halk oylamaları) amaç değil, daha iyi bir demokrasi ve halkın daha mutlu yaşatılması için araçtır!
Kafasının arkasında başka “planlar” olmayan hiçbir iktidar, referanduma gitmek için yola çıkmaz...
Uzlaşmayı önce Meclis’te arar...
Peki; En Büyük Devlet Büyüğü ve partisi, neden ateşli bir şekilde “referandum” istiyor?
Bu sorunun yanıtını bulmak için dönemin ANAP Genel Başkanı ve Başbakanı
Turgut Özal’ın 1987’de yaptırdığı “Eski siyasetçilerin seçilme yasakları kalksın mı, kalkmasın mı” oylamasına bakmak yeterli...
“Liberal ve demokrat Özal”, bu referandumda ilginç bir şekilde, yasakların kalkmamasını savundu...
Bunun nedeni; diğer siyasi partilerin, yasakların kalkmasından yana tavır koyacağından adı kadar emin olmasıydı ...
Oysa halkın önemli bir bölümü eski siyasetçilerden bıkmıştı...
Özal bu “aykırı” tutumu sayesinde hem olası bir erken seçimde partisinin gücünü ölçecek, hem de o güne kadar partisine oy vermeyen ama yasakların kaldırılmasına da karşı çıkan kesimin ANAP’a yönelmesini sağlayacaktı...
***
Gittiği referandumu binde 5 gibi küçük bir farkla kaybetti; ama aslında kendisi bile bu kadar “Hayır” oyu çıkmasını beklemiyordu...
Bu sonucu görür görmez, referandum gecesi, erken seçime gitme kararını açıkladı...
Yapılan seçimlerde de partisinin oyunu yüzde 36’lık rekor seviyeye çıkarmayı başardı.
***
Bana göre; Sayın Büyük’ün planı da Özal’ınkiyle aynı...
Bu yüzden Meclis’teki partilerle uzlaşma arayışına girmiyor, doğrudan referandumu hedefliyor...
Böylece üç ciddi sonuç elde edeceğini düşünüyor:
1) Referandum sürecinde “demokratik değişiklikleri savunan tek parti AK Parti” izlenimini verecek ve hayatında AKP’ye oy vermemiş kişileri kendi saflarına çekecek...
2) Yaklaşan genel seçimler öncesinde iktidarına yönelen “sivil diktatör” tartışmalarını ve diğer olumsuz gelişmelerin tümünü gündem dışına itecek... Tek gündem maddesi referandum ve AKP’nin demokrasiyi ne kadar fazla istediği olacak... Böylece artan işsizlik, iflaslar, açılım paketinden sonraki itsürüsü şovları nedeniyle eriyen oyları yükselişe geçecek...
3) Bütün siyasi partileri “tek cephede” birleştireceği için Anayasa değişikliği kabul edilirse ya da beklenenden yüksek oy alınırsa hemen erken seçim kararını açıklayacak...
***
Bana göre referandumun ansızın hayatımıza girmesinin nedeni bu kadar basit!
***
GÜNÜN SORUSU
Sivas’ta bir öğretmen, Alevi bir öğrencisini namaz kılmadığı için dövmüş...
İnançları uğruna haksızlığa uğradıklarını düşündüğü başörtülü kızları hemen arayıp gönüllerini alan Sayın Büyük ve sevgili zevcesi, acaba bu çocuğumuzu da arayıp teselli etti mi?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz