Alışacaksınız

tarafından **Rıza ZELYUT** 2010-01-17, 10:47

Bana yazıp, hükümetten şikayet eden vatandaş en sonunda diyor ki: 'Emekliyim; adımı lütfen yazmayın!'
Hiç deniz yolculuğu yapmamış bir adam, gemiye binmiş. Bir süre sonra yel çıkmış, deniz azmış; dalgalar gemiyi dövmeye başlamış. Bu adamcağız, 'Battık, batıyoruz! Öldük, ölüyoruz!' diye bağırmaya başlamış. Yolcular onu bir türlü sakinleştirememişler. Kaptan, tayfalara emir vermiş; adamın beline bir halat bağlamışlar ve kendisini kaldırıp denize atmışlar. Adam batmış çıkmış, çırpınmış, su yutmuş, perişan olmuş.
Kaptan emir vermiş, çırpınan yolcuyu çekip yukarı almışlar...
Kaptan sormuş: Nasılsın, iyi misin?
Adam: Allah razı olsun kaptan; alıştım; bu dalgalar beni artık korkutmuyor.
Bizi de milletçek denize atacak bir kaptana ihtiyaç var. Öyle ya; sıradan insanların bile 'başına bir şey gelmesinden korkması' kadar kötü bir şey olabilir mi? Adını bilip de ne yapacaklar be mübarek...

AKP'nin öğretmeni böyle olur
Türkiye'nin ne hale geldiğini anlamayanlara; okulları gösterin. Artık okullar; medrese çevrildi ve yobaz takımının eline bırakıldı.
Biliyorum ki inanmıyorsunuz. Öyleyse buyurun son örneği...
Yer: Yine Sivas. Alibaba Mahallesi, Atatürk Lisesi.
Öğretmen: Orhan Paşazade.
Öğrenci: Eda.
Devletin bir liseye 'tarih öğretmeni' sıfatıyla atadığı adam, kız öğrencisine soruyor: 'Namaz kılar mısın?'
Cevap: 'Hayır, öğretmenim.'
Öğretmen devam ediyor: 'Sen abdest de almazsın!'
Öğrenci: 'Hayır öğretmenim.'
Sonrası daha vahim: Ders zili çalıyor. Öğrencinin arkasından koridora çıkan bu adam, bu kız öğrencinin saçlarından tutup yerlerde sürüklüyor ve çığlık atan kızın burnuna yumruğu vuruyor! Ruhu Alevi düşmanlığı ile kararmış bir adam; çocuklarımıza yön veriyor, veremediğine de dayak atıyor.
Biliyorum ki Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu yine susacak; bu olayı duyan Başbakan Erdoğan; 'Eee ne yapalım yani, Sünnilerin de sorunu var!' diyecek. Kız öğrenciyi döven yobaz öğretmen de bir süre sonra Milli Eğitim'de yönetici yapılacak.
İşte demokratik açılımın ne olduğunu soranlara verilen cevap budur...

Türküye türban takmak
Diyeceksiniz Rıza Bey, sen de iyice azıttın. Türküye nasıl türban giydirilirmiş; anlat bakalım.
Anlatmayayım da yazayım. İşte size o güzelim türkünün nakaratı:
'Al Fadime'm bal Fadime'm
Yanakları gül Fadime'm.
Uyan uyan sabah oldu
Namazını kıl Fadime'm'
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup düşünün. Bu türküde, bir genç sevdiği Fadime'ye sesleniyor. Fadime'nin al yanaklı, bal gibi, gül gibi olduğunu söyledikten sonra 'Namazını kıl!' der mi hiç? Hele hele öncesinde 'Kurban olam güzel gelin/Gel helkeni burdan doldur.' diyerek onu çeşme başına çağırdıktan sonra...
Demez; demez çünkü; türkünün namazlı kısmı şöyledir: 'Su başına gel Fadime'm.'
Ne yapmışlar; burayı atıp türküye türban takmışlar.
İşte bizim TRT eskiden beri böyleydi; şimdi artık ilahihane oldu...
Daha Neşet Ertaş'ın adını bile bilmeyen yarım oktav sesli popçu kızları ekrana taşıyarak modernlik cilvesi yapsalar da artık kimse TRT'yi önemsemiyor.
Bir türküler ve şarkılar vardı.
Onları da sürgün ettikten sonra...

Hey gidi Ozan
Ümit Yaşar Oğuzcan; bizim gençliğimizde aşk şiirlerini okuduğumuz ozanların başında geliyordu. Onun şiirlerini başta rahmetli Avni Anıl olmak üzere birçok bestekar da bestelemişti. Garip Şiirler Antolojisi isimli güldestesinde kendisine de şöyle takılmıştı:
Ulan Ümit Oğuzcan
Ulah hergele
Ulan ekşimiş ayran
Ulan düdüklü tencere
Edebiyat senin nene
Behey mantar kafalı
Behey çengelliiğne
Behey çamaşır mandalı
Ne desem azdır sana
Behey hacıyatmaz
Bırak şiiri bir yana
Ulan adam ol biraz.
Ben de aynı şiiri kendime gönderiyorum...
Bu çağda bizim gibi insanlara ancak böyle söylenebilir. Çünkü; herkes aldı başını gitti, biraz biz kaldık işte...

Unakıtan mı kaldı?
Şu bizim devlet işleri gerçekten de çok alem.
Geçen gün Gelirler İdaresi Başkanlığı'nın internet odasına girdim. Odada gezinirken bir yerde karşıma kim çıksa beğenirsiniz. Kemal Unakıtan.
Bakan Bey'den 'Maliye Bakanı' diye söz ediliyor. O yakışıklı fotoğrafı da var.
Ondan sonra sanırım iki bakan daha geldi ama Kemal Bey, hala Maliye Bakanı...
Dedim ya teknolojiyi çok iyi kullanıyoruz, caaanım...

Derin soru
Baba, oğluna sordu:
-Aslan mı kıymetlidir, eşek mi?
Her yediği tokatın eşekle geldiğini hatırlayan çocuk hemen cevap verdi:
-Elbette aslan kıymetlidir.
-Haklısın oğlum. İnsanoğlu böyledir. Kendisini taşıyanı değil de paralayanı kıymetli sanır.
Bu küçük hikayeyi siyasete de uygularsanız, karşınıza parlak neticeler çıkacaktır...

Adnan Polat'a önerİ
Galatasaraylılar, Fenerbahçe'yi yenememenin sıkıntısı ile yaşamamalı. Bunun çözümü de var. Adnan Bey; Tokatspor'u satın alsın; bir iki takviye ile bunları Fener maçına çıkarsın. Bakın bakalım; ne olacak...

Sitemize hoş geldiniz sayın

Misafir

Alışacaksınız

Alışacaksınız