Asimetrik-simetrik vesayet
1 sayfadaki 1 sayfası
Asimetrik-simetrik vesayet
Asimetrik-simetrik vesayet
Son yıllarda yeni terimler ortaya çıktı, yeni kelimeler öğrendik...
“Süreç”, “kapsam”, “açılım” eski sözcükler, yeni anlamlar aldılar.
“Simetri” , “Asimetri” de matematik derslerinden bildiğimiz kavramlar.
Türkçe’de bunlara “bakışımlı”, “bakışımsız” ve “asimetrik”e
“eyşimetrik” deniyormuş. Fakat bunları bir tarafa bırakarak, biz gene,
“simetrik, asimetrik” demeye devam edelim!
Bu bağlamda, tatbikatta
gerçek olan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un deyimiyle,
“TSK’ya karşı asimetrik bir psikolojik savaşın” sürdürülmesi! Ve biz
Ordumuzla birlikte bu savaşı kaybetmekteyiz! Çok açık görülüyor ki,
“ötekilerin”, Ordu karşıtlarının saldırılarında kullandıkları
yöntemler, araçlar, örgütler, Genelkurmay’ın kullanamadığı,
kullanamayacağı şeyler... Türk Ordusu, komutanları, o seviyelere
inemiyorlar! “Demokraside Ordunun ’vesayeti’ olamaz” üstelik bu “AB
yolunda ve AB kriterlerine aykırı” deyince “akan sular durur”
sanıyorlar.
Vesayet
Başta, “vesayetten” ne
anladıkları, önemli. Türk Ordusunun geleneksel, yasal, “Cumhuriyeti
korumak ve kollamak” görevi “vesayet” değildir. Fakat Türkiye’nin,
şimdi, irticanın, cemaatlerin ve “tek adam” ve “tek partinin” vesayeti
altına girmesi tehlikesi karşısında, her bakımdan “güçlü” bir orduya
gerek vardır. Üstelik onların bu “orantısız, asimetrik” duruma kılıf
olarak kullandıkları “demokrasi anlayışı” da çarpık. Gerçek şu ki,
fiiliyatta “gerçek dünyada, gerçek Türkiye’de”, Cumhuriyetin en etkili
savunma gücü, göz göre göre “demokrasi” adına yıpratılıyor.
Bu yolda
bir “asimetrik” adım daha; TBMM, askerî cezaevlerinde inceleme yapma
kararı aldı. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun, bir alt komisyonu,
askerî cezaevlerindeki insan hakları ihlali iddialarını araştıracak.
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki ‘kozmik oda’nın bir sivil
hâkim tarafından aranması gibi, bu araştırma da, askerlerin de, “sivil
yargıya” tabi olmaları hususundaki, yasa değişikliğinin icabı, ama
anlamı/maksadı ve oluşturacağı “emsal” belli. Bundan sonra olacakların
habercisi!
Komisyon Başkanı Zafer Üskül, “Komisyonumuz nerede
inceleme yapacağına kendisi karar verir” diye adeta meydan okumuş! Yani
Genelkurmay’ın görüşü önemli değil!
YAŞ kararları
Bundan
sonra, Yüksek Askeri Şûra kararlarınım da sivil yargıya tabi tutulması
adımı gelecek. AKP iktidarı, bunu özellikle ister. Bazı ihraç, emekliye
sevk etme kararlarında, Cumhurbaşkanı ve Başbakan hep çekimser oy
kullanırlar!
YAŞ kararlarının sivil yargıya tabi olması, bir
formalite meselesi değil; Ordunun iç hizmetlerine, yapısına,
disiplinine karşı bir darbe! Bilhassa, dincilik ve cemaatçilikten
dolayı ihraç veya emekli edilenlerin Danıştay’a müracaat etmeleri yolu
açılırsa, bunların göreve iade edilmeleri halinde, Ordunun iç düzeni,
disiplini alt üst edilir, Ordunun yıpratılmasında ileri bir adım daha
atılmış olur. Ordu Tapu Genel Müdürlüğü değildir. Genelkurmay,
Komutanlar, yasalara saygılıdırlar. Demokrasiye ve gereklerine,
içtenlikle inanırlar ve ülkenin, kurumlar arasındaki çatışma yüzünden,
kargaşaya düşmesini istemezler! Pekâlâ, Komutanlar Türk Ordusunun,
böyle adım adım yıpratılması karşısında ne yapmalıdırlar? “Asimetrik”
bir ikilem, açmaz da bu!
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal diyor ki;
“TSK’nın yüreğine yönelik bir soruşturma haftalardır sürdürülüyor. Bu
soruşturmanın altında bir itham var, hedefi ordudur. Brezilya’da
silâhlı kuvvetlere yönelik bir soruşturma girişimi olmuş, komutanlar
’derhal istifa ediyoruz’demişler. Onun üzerine soruşturma konusu da
askıya alınmış.”
Ordudan “kurtulmak” isteyenler böyle manidar bir
hareketin manasını anlarlar mı? Yoksa bunu zaaf mı sayarlar? İşte
mesele bu! Yandaş Fehmi Koru, Baykal’ın önerisini Brezilya’daki
şartların aynı olmadığı yolundaki “bilgileriyle”, cerh etmeye
kalkışmış. Önce, yeri gelmişken, Koru’nun geçenlerde “Askerin vesayeti
sivil vesayetten daha mı iyi” sorusuna, açıkça cevap vereyim: Eğer
sorun “Vesayetse”, Ordunun “vesayeti”, irticanın, cemaatlerin, AKP’nin,
tek partinin “vesayetinden” tabii çok daha iyi. Ama bu konuda,
Baykal’ın önerisinde önemli olan, “Brezilya koşulları” ile mukayese
değil; toplu bir istifanın, bu gidişatı önleyip önleyemeyeceği. Şartlar
gerektirdiğinde!
NOT: Sevgili dostum, Ülkü arkadaşım Reha Oğuz Türkkan’ın vefatını öğrendim. Kendisine Allah’tan rahmet ailesine sabır dilerim.
Son yıllarda yeni terimler ortaya çıktı, yeni kelimeler öğrendik...
“Süreç”, “kapsam”, “açılım” eski sözcükler, yeni anlamlar aldılar.
“Simetri” , “Asimetri” de matematik derslerinden bildiğimiz kavramlar.
Türkçe’de bunlara “bakışımlı”, “bakışımsız” ve “asimetrik”e
“eyşimetrik” deniyormuş. Fakat bunları bir tarafa bırakarak, biz gene,
“simetrik, asimetrik” demeye devam edelim!
Bu bağlamda, tatbikatta
gerçek olan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un deyimiyle,
“TSK’ya karşı asimetrik bir psikolojik savaşın” sürdürülmesi! Ve biz
Ordumuzla birlikte bu savaşı kaybetmekteyiz! Çok açık görülüyor ki,
“ötekilerin”, Ordu karşıtlarının saldırılarında kullandıkları
yöntemler, araçlar, örgütler, Genelkurmay’ın kullanamadığı,
kullanamayacağı şeyler... Türk Ordusu, komutanları, o seviyelere
inemiyorlar! “Demokraside Ordunun ’vesayeti’ olamaz” üstelik bu “AB
yolunda ve AB kriterlerine aykırı” deyince “akan sular durur”
sanıyorlar.
Vesayet
Başta, “vesayetten” ne
anladıkları, önemli. Türk Ordusunun geleneksel, yasal, “Cumhuriyeti
korumak ve kollamak” görevi “vesayet” değildir. Fakat Türkiye’nin,
şimdi, irticanın, cemaatlerin ve “tek adam” ve “tek partinin” vesayeti
altına girmesi tehlikesi karşısında, her bakımdan “güçlü” bir orduya
gerek vardır. Üstelik onların bu “orantısız, asimetrik” duruma kılıf
olarak kullandıkları “demokrasi anlayışı” da çarpık. Gerçek şu ki,
fiiliyatta “gerçek dünyada, gerçek Türkiye’de”, Cumhuriyetin en etkili
savunma gücü, göz göre göre “demokrasi” adına yıpratılıyor.
Bu yolda
bir “asimetrik” adım daha; TBMM, askerî cezaevlerinde inceleme yapma
kararı aldı. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun, bir alt komisyonu,
askerî cezaevlerindeki insan hakları ihlali iddialarını araştıracak.
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki ‘kozmik oda’nın bir sivil
hâkim tarafından aranması gibi, bu araştırma da, askerlerin de, “sivil
yargıya” tabi olmaları hususundaki, yasa değişikliğinin icabı, ama
anlamı/maksadı ve oluşturacağı “emsal” belli. Bundan sonra olacakların
habercisi!
Komisyon Başkanı Zafer Üskül, “Komisyonumuz nerede
inceleme yapacağına kendisi karar verir” diye adeta meydan okumuş! Yani
Genelkurmay’ın görüşü önemli değil!
YAŞ kararları
Bundan
sonra, Yüksek Askeri Şûra kararlarınım da sivil yargıya tabi tutulması
adımı gelecek. AKP iktidarı, bunu özellikle ister. Bazı ihraç, emekliye
sevk etme kararlarında, Cumhurbaşkanı ve Başbakan hep çekimser oy
kullanırlar!
YAŞ kararlarının sivil yargıya tabi olması, bir
formalite meselesi değil; Ordunun iç hizmetlerine, yapısına,
disiplinine karşı bir darbe! Bilhassa, dincilik ve cemaatçilikten
dolayı ihraç veya emekli edilenlerin Danıştay’a müracaat etmeleri yolu
açılırsa, bunların göreve iade edilmeleri halinde, Ordunun iç düzeni,
disiplini alt üst edilir, Ordunun yıpratılmasında ileri bir adım daha
atılmış olur. Ordu Tapu Genel Müdürlüğü değildir. Genelkurmay,
Komutanlar, yasalara saygılıdırlar. Demokrasiye ve gereklerine,
içtenlikle inanırlar ve ülkenin, kurumlar arasındaki çatışma yüzünden,
kargaşaya düşmesini istemezler! Pekâlâ, Komutanlar Türk Ordusunun,
böyle adım adım yıpratılması karşısında ne yapmalıdırlar? “Asimetrik”
bir ikilem, açmaz da bu!
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal diyor ki;
“TSK’nın yüreğine yönelik bir soruşturma haftalardır sürdürülüyor. Bu
soruşturmanın altında bir itham var, hedefi ordudur. Brezilya’da
silâhlı kuvvetlere yönelik bir soruşturma girişimi olmuş, komutanlar
’derhal istifa ediyoruz’demişler. Onun üzerine soruşturma konusu da
askıya alınmış.”
Ordudan “kurtulmak” isteyenler böyle manidar bir
hareketin manasını anlarlar mı? Yoksa bunu zaaf mı sayarlar? İşte
mesele bu! Yandaş Fehmi Koru, Baykal’ın önerisini Brezilya’daki
şartların aynı olmadığı yolundaki “bilgileriyle”, cerh etmeye
kalkışmış. Önce, yeri gelmişken, Koru’nun geçenlerde “Askerin vesayeti
sivil vesayetten daha mı iyi” sorusuna, açıkça cevap vereyim: Eğer
sorun “Vesayetse”, Ordunun “vesayeti”, irticanın, cemaatlerin, AKP’nin,
tek partinin “vesayetinden” tabii çok daha iyi. Ama bu konuda,
Baykal’ın önerisinde önemli olan, “Brezilya koşulları” ile mukayese
değil; toplu bir istifanın, bu gidişatı önleyip önleyemeyeceği. Şartlar
gerektirdiğinde!
NOT: Sevgili dostum, Ülkü arkadaşım Reha Oğuz Türkkan’ın vefatını öğrendim. Kendisine Allah’tan rahmet ailesine sabır dilerim.
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz