İnsanoğlu insankızı
1 sayfadaki 1 sayfası
İnsanoğlu insankızı
Dilimize yapışıp kalmış: İnsanlıktan söz ederken hep insanoğlu diyoruz. Böylelikle de dünya nüfusunun yarısını, yani erkekleri kastediyoruz. Ama bu kullanım zaman zaman da işe yaramıyor değil.
Mesela savaştan söz açtığınızda “insanoğlu” demenizden daha doğru bir kullanım olamaz.
Çünkü savaşları insanoğlu yapıyor, insankızı değil. Eğer Amazon söylencesini saymazsanız tarih boyunca yüz milyonlarca erkek birbirine giriyor, dönemin silahlarıyla birbirini parçalıyor.
İnsankızları ise çocuk doğuruyor, besleyip büyütüyor, savaşa gönderiyor ve sonra da yasını tutuyor.
Bu yüzden “Savaş bir erkek davranışıdır!” dersek pek de haksız olmayız.
Erkek yığınlarının alışkanlığı bu.
Belki çözüm de burada.
Dünyanın yönetiminde kadınların ağırlığı ne kadar artarsa, savaş tehlikesi de o oranda azalır.
Bir kadın, erkek gibi yok edici olamaz.
Çünkü bir insan doğurmanın ve yetiştirmenin ne demek olduğunu bilir.
Erkek gibi dölleyip yoluna gitmemiştir o. Çocuk doğurmanın acısını, sancısını çekmiş, canından can kopmasının şiddetini yaşamıştır.
Sonra o çocuğu emzirmiş, beslemiş, yirmi yıl üstüne titremiştir.
Erkekler çocuğu alır, asker yapar, cepheye gönderirler ve “bum!”; çocuk artık yok!
Kadınlar, bu yok oluşun ne derece yanlış, vahşi ve doğaya aykırı bir durum olduğunu iliğinde kemiğinde duyar.
Hırslarına kapılmış ve egemenlik peşindeki erkekler anlayamaz bunu.
Çocukluğumuzdan beri böyle yetiştirildiğimiz için, savaşı ülkelere ve insan soyuna mal ediyoruz.
Oysa anlamalıyız ki savaş sözünü ağzımıza aldığımız anda erkeklerden söz etmekteyiz.
Bugün bazı ordularda, göstermelik bir miktar kadın subaya da yer veriliyor ama bu durum, savaş vahşetini bir kadın davranışına dönüştürmeye yetmiyor.
Belki de ileride, bu çıldırmış dünyayı kadınlar düzeltecek.
Mesela savaştan söz açtığınızda “insanoğlu” demenizden daha doğru bir kullanım olamaz.
Çünkü savaşları insanoğlu yapıyor, insankızı değil. Eğer Amazon söylencesini saymazsanız tarih boyunca yüz milyonlarca erkek birbirine giriyor, dönemin silahlarıyla birbirini parçalıyor.
İnsankızları ise çocuk doğuruyor, besleyip büyütüyor, savaşa gönderiyor ve sonra da yasını tutuyor.
Bu yüzden “Savaş bir erkek davranışıdır!” dersek pek de haksız olmayız.
Erkek yığınlarının alışkanlığı bu.
Belki çözüm de burada.
Dünyanın yönetiminde kadınların ağırlığı ne kadar artarsa, savaş tehlikesi de o oranda azalır.
Bir kadın, erkek gibi yok edici olamaz.
Çünkü bir insan doğurmanın ve yetiştirmenin ne demek olduğunu bilir.
Erkek gibi dölleyip yoluna gitmemiştir o. Çocuk doğurmanın acısını, sancısını çekmiş, canından can kopmasının şiddetini yaşamıştır.
Sonra o çocuğu emzirmiş, beslemiş, yirmi yıl üstüne titremiştir.
Erkekler çocuğu alır, asker yapar, cepheye gönderirler ve “bum!”; çocuk artık yok!
Kadınlar, bu yok oluşun ne derece yanlış, vahşi ve doğaya aykırı bir durum olduğunu iliğinde kemiğinde duyar.
Hırslarına kapılmış ve egemenlik peşindeki erkekler anlayamaz bunu.
Çocukluğumuzdan beri böyle yetiştirildiğimiz için, savaşı ülkelere ve insan soyuna mal ediyoruz.
Oysa anlamalıyız ki savaş sözünü ağzımıza aldığımız anda erkeklerden söz etmekteyiz.
Bugün bazı ordularda, göstermelik bir miktar kadın subaya da yer veriliyor ama bu durum, savaş vahşetini bir kadın davranışına dönüştürmeye yetmiyor.
Belki de ileride, bu çıldırmış dünyayı kadınlar düzeltecek.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz