Darbe oyunu-Harp oyunu-'Büyük oyun'
1 sayfadaki 1 sayfası
Darbe oyunu-Harp oyunu-'Büyük oyun'
Türk ordusunu, karanlık emelleri karşısında en büyük engel gören, iç ve dış düşmanlar, bir “şeytan ittifakı” kurmuşlar; “darbe darbe” diye, asıl balyozu TSK’ya vuruyorlar. Son olarak Taraf gazetesi “Balyoz” belgelerini yayınlandı. Ve de şeytan ittifakı AKP yandaşı ve cemaat organlarında eş zamanda tefrika edilmekte. Bu, Atatürk Cumhuriyetine, devrimlerine bir “Karşı Devrim” darbesidir!
Kim bunlar?
Her şeyden önce bu ittifak mensupları, Taraf ve şerikleri ve bu “bilgileri” bulan ve maalesef, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ödüllendirilen, “muhbir” Mehmet Baransu’nun kim olduğu, geçmişi ve fesat kaynakları araştırılmalı. Bunlar ortaya çıkınca, fesat ve tezviratın amaçları daha iyi anlaşılır.
Taraf’ın başyazarı Ahmet Altan, her yazısında Orduya, komutanlara kin kusan ve son olarak, “Askerlik kaldırılmalı” diyen biri! Atatürk’e de karşı! Eş başyazar “yıldızların ötesinden iyi haberler alan” Yasemin Çongar’la birlikte, Kandil dağına gidip itsürüsü eşkıyasıyla yatan adam!
Demokratik bir ülkede Ordu ve Komutanlar eleştirilebilir. Elde somut belgeler varsa, yayımlanabilir! Bir tarafları işkilli olanlar askerlik yapmayı ret edebilirler! Ama Taraf ve yandaşlarının, yazar ve muhbirlerinin yaptıkları gibi dinmez bir kin ve hışımla yapılınca, anlaşılır ki, genetik ve kuyruk acılarından da öte, başka şeyler var. Muhakkak başka amaçlar, hesaplar var. Ve tabii dış düşmanların “Büyük Oyunu” var!
Demokrasi, daha iyisi olmayınca gerekli bir yönetim tarzı. Basın özgürlüğü de herkese lazım ama bir sınıra kadar! Ülkemizi en hassas bir dönemde alt üst eden fesat ve tezvirat “çanlarına”, bir noktadan sonra “ot tıkamak” vacip oluyor! Türk milleti, şu bağlamda simetrisi asimetrisi filan kalmamış bir varoluş mücadelesi veriyor! Böylesine bir savaşta, bozgunculuğun, casusluğun cezası bellidir!
Benim duruşum
“Balyoz Planı”, daha çok yalan yanlış yorum götürecek! Ben de, bu konudaki düşüncelerimi yazacağım. Ancak daha önce, genel ve de özel olarak, “Belgede” adı geçen gazetecilerden biri olarak, duruşumu belirtmek isterim! Önce, mutluyum; “Balyoz Planında” hangi taraf koymuşsa Orduya yakın gazetecilerden olarak geçiyorum. Öyle olmasaydı, çok üzülürdüm, şimdi onur duyuyorum! Evet, ben TSK’ya yakın ve zamanı geldiğinde Orduma; vatandaş olarak, gazeteci olarak, emekli hatta “çağdışı” yedek üsteğmen olarak savaşta, barışta her alanda hizmet edecek bir kişiyim!
Ordu düşmanları, Mehmet Baransu kim? Fesat, tezvirat kaynakları, köstebekler kim? En gizli, “kozmik” bölge olması gereken Genelkurmay’da, eğer köstebekler varsa, onları meydana çıkarmak, öncelikle “Askeri İstihbarata”, bir an evvel açıklamak da, Genelkurmaya düşüyor. Artık, bu işin “nezaketi” kalmadı.
“Balyoz” konusunda herkes doğru yanlış yazıyor. Askerlikle ilgisi olmayanlar Harp Oyunları senaryoları ve en kötü ihtimallere karşı tedbirler tasarlamasının, olağan ve gerekli olduğunu galiba bilmiyorlar.
Çekirge atlamış
Ama bilgili, dürüst bir gazeteci olduğunu bildiğim Fatih Çekirge’nin, yorumuna doğrusu hayret ettim. Acaba istihza mı ediyor, latife mi yapıyor diye düşündüm! Çekirge, eğer doğru anlamışsam, Soğuk Savaş, Sovyet tehlikesi ortadan kalktıktan ve NATO’nun misyonu ve bu misyonda Türkiye’nin yeri ve Ordusunun görevi bitiğini ve de İç hizmet yasasının 35’inci maddesinin, T.C.’yi korumak ve kollamak görevinin kadük olduğunu iddia ediyor!
Sovyet tehlikesi artık yok ama irtica ve bölücülük tehlikesi yok mu ve TSK bunlara karşı mücadele etmeyecek mi, sayın kardeşim Çekirge? Bu tehditlere karşı, asıl mücadeleyi kim yapacak? Kısaca hatırlatayım; İç Hizmet Talimatnamesinin, Cumhuriyeti “korumak, kollamak” görevi NATO misyonu gereği düşünülmemişti, daha evvel de vardı. Atatürk orduya bu görevi, çok daha önce vermişti...
Kim bunlar?
Her şeyden önce bu ittifak mensupları, Taraf ve şerikleri ve bu “bilgileri” bulan ve maalesef, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ödüllendirilen, “muhbir” Mehmet Baransu’nun kim olduğu, geçmişi ve fesat kaynakları araştırılmalı. Bunlar ortaya çıkınca, fesat ve tezviratın amaçları daha iyi anlaşılır.
Taraf’ın başyazarı Ahmet Altan, her yazısında Orduya, komutanlara kin kusan ve son olarak, “Askerlik kaldırılmalı” diyen biri! Atatürk’e de karşı! Eş başyazar “yıldızların ötesinden iyi haberler alan” Yasemin Çongar’la birlikte, Kandil dağına gidip itsürüsü eşkıyasıyla yatan adam!
Demokratik bir ülkede Ordu ve Komutanlar eleştirilebilir. Elde somut belgeler varsa, yayımlanabilir! Bir tarafları işkilli olanlar askerlik yapmayı ret edebilirler! Ama Taraf ve yandaşlarının, yazar ve muhbirlerinin yaptıkları gibi dinmez bir kin ve hışımla yapılınca, anlaşılır ki, genetik ve kuyruk acılarından da öte, başka şeyler var. Muhakkak başka amaçlar, hesaplar var. Ve tabii dış düşmanların “Büyük Oyunu” var!
Demokrasi, daha iyisi olmayınca gerekli bir yönetim tarzı. Basın özgürlüğü de herkese lazım ama bir sınıra kadar! Ülkemizi en hassas bir dönemde alt üst eden fesat ve tezvirat “çanlarına”, bir noktadan sonra “ot tıkamak” vacip oluyor! Türk milleti, şu bağlamda simetrisi asimetrisi filan kalmamış bir varoluş mücadelesi veriyor! Böylesine bir savaşta, bozgunculuğun, casusluğun cezası bellidir!
Benim duruşum
“Balyoz Planı”, daha çok yalan yanlış yorum götürecek! Ben de, bu konudaki düşüncelerimi yazacağım. Ancak daha önce, genel ve de özel olarak, “Belgede” adı geçen gazetecilerden biri olarak, duruşumu belirtmek isterim! Önce, mutluyum; “Balyoz Planında” hangi taraf koymuşsa Orduya yakın gazetecilerden olarak geçiyorum. Öyle olmasaydı, çok üzülürdüm, şimdi onur duyuyorum! Evet, ben TSK’ya yakın ve zamanı geldiğinde Orduma; vatandaş olarak, gazeteci olarak, emekli hatta “çağdışı” yedek üsteğmen olarak savaşta, barışta her alanda hizmet edecek bir kişiyim!
Ordu düşmanları, Mehmet Baransu kim? Fesat, tezvirat kaynakları, köstebekler kim? En gizli, “kozmik” bölge olması gereken Genelkurmay’da, eğer köstebekler varsa, onları meydana çıkarmak, öncelikle “Askeri İstihbarata”, bir an evvel açıklamak da, Genelkurmaya düşüyor. Artık, bu işin “nezaketi” kalmadı.
“Balyoz” konusunda herkes doğru yanlış yazıyor. Askerlikle ilgisi olmayanlar Harp Oyunları senaryoları ve en kötü ihtimallere karşı tedbirler tasarlamasının, olağan ve gerekli olduğunu galiba bilmiyorlar.
Çekirge atlamış
Ama bilgili, dürüst bir gazeteci olduğunu bildiğim Fatih Çekirge’nin, yorumuna doğrusu hayret ettim. Acaba istihza mı ediyor, latife mi yapıyor diye düşündüm! Çekirge, eğer doğru anlamışsam, Soğuk Savaş, Sovyet tehlikesi ortadan kalktıktan ve NATO’nun misyonu ve bu misyonda Türkiye’nin yeri ve Ordusunun görevi bitiğini ve de İç hizmet yasasının 35’inci maddesinin, T.C.’yi korumak ve kollamak görevinin kadük olduğunu iddia ediyor!
Sovyet tehlikesi artık yok ama irtica ve bölücülük tehlikesi yok mu ve TSK bunlara karşı mücadele etmeyecek mi, sayın kardeşim Çekirge? Bu tehditlere karşı, asıl mücadeleyi kim yapacak? Kısaca hatırlatayım; İç Hizmet Talimatnamesinin, Cumhuriyeti “korumak, kollamak” görevi NATO misyonu gereği düşünülmemişti, daha evvel de vardı. Atatürk orduya bu görevi, çok daha önce vermişti...
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz