Ölümcül kumarda restleşme
1 sayfadaki 1 sayfası
Ölümcül kumarda restleşme
Ölümcül kumarda restleşme
“Balyoz”,
ülkede kasten yaratılan gerginliğin zirvesi. Türkiye’nin, Türk
milletinin varoluşu üzerinden ölümcül bir kumar oyunu oynanmakta! Bu
“oyunun” son perdesi, aşaması “restleşme”. Artık bütün kartlar
gösteriliyor! Kimin kazançlı çıkacağı belli değil ama muhakkak ki bu
oyun, çok tehlikeli bir oyun! Birileri ateşle oynuyor ve netice ne
olursa olsun, sonunda galibi yok... Daha doğrusu, bir “galip” olsa
bile bedeli herkes için ağır olacak!
Artık kimsenin şüphesi
kalmamalı; bu oyunda “karşı tarafın” maksadı Atatürk’ün kurduğu
T.C.’ye, devrimlerine, “karşı devrim”! Karşı devrimcilerin, “şeytan
ittifakının” bacakları ve organları mâlum. “Taraf” Amiral gemisi ise,
destroyerler, denizaltılar, mayınlar, AKP yandaşları yalakaları,
cemaate bağlı gazeteler ve TV kanalları. İlk hedefleri Türk Ordusu.
Batırılırsa, gerisi kolay!
Bu ne cesaret!
Taraf’ın,
artan küstahlığı ve pervasızlığı nereden kaynaklanıyor ve bu gazete
nereden besleniyor, cesaret alıyor, kimlerden bilgi alıyor? Asıl ortaya
çıkarılması gereken bu!
Küstahlığının son örnekleri “Genelkurmay
yalan söylüyor” manşeti ve başta Ahmet Altan, yazarların yazıları. Ve
her yeni tefrikada “Balyoz’un” ayrıntıları, açıklanıyor. Son
tefrikada, Balyoz senaryosunda, Ordu içine de nifak sokuldu. Balyoz
sürecinde isimleriyle 823 muvazzaf subayın da, “tasfiye edileceği”
iddiası var! “Şuyuu vukuundan beter”. Maksat da zaten bu! Camilerin
bombalanacağı iddiası da öyle değil miydi?
Ama
küstahlığın-terbiyesizliğin son örneği Taraf’ın önceki günkü
“Genelkurmaya Çağrı” sürmanşetinde idi. Meydan okuyorlardı: “Birinci
Orduda seminer görüntüsü altında yapılan darbe toplantısıyla ilgili
bütün bilgiler, belgeler, emirler, -kendi kaydettikleri konuşmalar-
görev kâğıtları, fişlemeler elimizde!” Ve sıkı durun; Türk Ordusun
Genelkurmayına, Genelkurmay Başkanına diyorlar ki: “Eğer gerçeklerle
yüzleşecek cesaretiniz ve gerçekleri gördükten sonra gereğini yapacak
dirayetiniz varsa elimizdeki bütün belgeleri size vermeye hazırız.
Hazır olduğunuzda bize haber verin!”
Bu, ancak düşmanın Türk
Ordusuna verebileceği bir ultimatom, bir meydan okuma! “Merdi Kıpti
sirkatin söyler” derler. Bu, sözde mert hainler, açıkça casusluklarını
ve Ordudaki gizli bilgileri “çaldıklarını” itiraf ediyorlar. Ve
bununla övünüyorlar! Bu “casusluk” basım özgürlüğü uğruna, cezasız
kalabilir mi?
Fakat başka, daha vahim bir “restleşme” de var. Başbakan Erdoğan’la, CHP Genel Başkanı Baykal arasında!
Erdoğan’ın,
bu konuda tarafı zaten belli. AKP’nin Genel Başkanı olarak değil,
Türkiye’nin “Başbakanı” olarak “Balyoz” iddiaları hususunda tarafsız
kalması ve iddiaları objektif yöntemlerle tahkik ettirmesi gerekirken,
muğlâk konuşuyor ve iddialara adeta prim veriyor! Diyor ki: “Gizli
kapılar arkasında bu iş artık kalmıyor. Bir gün bunların hepsi ortaya
çıkıyor. Artık yok böyle bir şey filan. Çıkıyor, çıkıyor. Bundan sonra
kim bilir neler çıkacak?” Ve Baykal’a meydan okuyor: “Açıkla.
Darbeden yana mısın? Çık adam gibi açıkla”.
Baykal’ın dediği gibi, Demokrasi bilek güreşi, restleşme midir? Erdoğan’ın anlayışı ve bu anlayış ülkeyi felakete götürür.
Gene
Baykal; ‘Erdoğan, Genelkurmay Başkanı’nın ya da kuvvet komutanlarının
doğrudan işin içinde bulunduğuna kani olmuşsa, onları görevden almalı’
diyor! Erdoğan kaçak oynuyor. Baykal ona “göster kartlarını” diyor
Ancak çok tehlikeli sonuçları olabilecek bir “restleşme” durumu bu! Erdoğan’la, Baykal arasında kalmayacak!
Taraf
zevkten dört köşe; kendi tezviratının değil, Ordunun, ülkeyi yorduğunu
söylüyor ve “yurdun dört köşesinden” Orduya husumet mitingleri
yapıldığını müjdeliyor.
Ateşle oynayan bu “ateşbazların” umurunda
değil! Sonunda bütün bunlar, itsürüsü eylemleriyle de eşleşince, maazallah
bir iç çatışma çıkarsa mutlu olacaklar. Amaçları bu! Ordu gidince
“yorgan” -ülke- kalır mı? Yorganı paylaşmayı bekleyen dış güçler çok.
“Barış güçleri” olarak Türkiye’ye üşüşürler. O zaman görev, gene
“Kuvvayı-ı Milliye” ye, Müdafaa-i Hukuk’a düşecek. Eğer geç
kalınmadıysa! Benden de “rest” bu!
SON DAKİKA: Bu yazı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ konuşmadan önce yazıldı. Genelkurmay’da Kazım Karabekir
Paşayı anma toplantısı çok anlamlı.
“Balyoz”,
ülkede kasten yaratılan gerginliğin zirvesi. Türkiye’nin, Türk
milletinin varoluşu üzerinden ölümcül bir kumar oyunu oynanmakta! Bu
“oyunun” son perdesi, aşaması “restleşme”. Artık bütün kartlar
gösteriliyor! Kimin kazançlı çıkacağı belli değil ama muhakkak ki bu
oyun, çok tehlikeli bir oyun! Birileri ateşle oynuyor ve netice ne
olursa olsun, sonunda galibi yok... Daha doğrusu, bir “galip” olsa
bile bedeli herkes için ağır olacak!
Artık kimsenin şüphesi
kalmamalı; bu oyunda “karşı tarafın” maksadı Atatürk’ün kurduğu
T.C.’ye, devrimlerine, “karşı devrim”! Karşı devrimcilerin, “şeytan
ittifakının” bacakları ve organları mâlum. “Taraf” Amiral gemisi ise,
destroyerler, denizaltılar, mayınlar, AKP yandaşları yalakaları,
cemaate bağlı gazeteler ve TV kanalları. İlk hedefleri Türk Ordusu.
Batırılırsa, gerisi kolay!
Bu ne cesaret!
Taraf’ın,
artan küstahlığı ve pervasızlığı nereden kaynaklanıyor ve bu gazete
nereden besleniyor, cesaret alıyor, kimlerden bilgi alıyor? Asıl ortaya
çıkarılması gereken bu!
Küstahlığının son örnekleri “Genelkurmay
yalan söylüyor” manşeti ve başta Ahmet Altan, yazarların yazıları. Ve
her yeni tefrikada “Balyoz’un” ayrıntıları, açıklanıyor. Son
tefrikada, Balyoz senaryosunda, Ordu içine de nifak sokuldu. Balyoz
sürecinde isimleriyle 823 muvazzaf subayın da, “tasfiye edileceği”
iddiası var! “Şuyuu vukuundan beter”. Maksat da zaten bu! Camilerin
bombalanacağı iddiası da öyle değil miydi?
Ama
küstahlığın-terbiyesizliğin son örneği Taraf’ın önceki günkü
“Genelkurmaya Çağrı” sürmanşetinde idi. Meydan okuyorlardı: “Birinci
Orduda seminer görüntüsü altında yapılan darbe toplantısıyla ilgili
bütün bilgiler, belgeler, emirler, -kendi kaydettikleri konuşmalar-
görev kâğıtları, fişlemeler elimizde!” Ve sıkı durun; Türk Ordusun
Genelkurmayına, Genelkurmay Başkanına diyorlar ki: “Eğer gerçeklerle
yüzleşecek cesaretiniz ve gerçekleri gördükten sonra gereğini yapacak
dirayetiniz varsa elimizdeki bütün belgeleri size vermeye hazırız.
Hazır olduğunuzda bize haber verin!”
Bu, ancak düşmanın Türk
Ordusuna verebileceği bir ultimatom, bir meydan okuma! “Merdi Kıpti
sirkatin söyler” derler. Bu, sözde mert hainler, açıkça casusluklarını
ve Ordudaki gizli bilgileri “çaldıklarını” itiraf ediyorlar. Ve
bununla övünüyorlar! Bu “casusluk” basım özgürlüğü uğruna, cezasız
kalabilir mi?
Fakat başka, daha vahim bir “restleşme” de var. Başbakan Erdoğan’la, CHP Genel Başkanı Baykal arasında!
Erdoğan’ın,
bu konuda tarafı zaten belli. AKP’nin Genel Başkanı olarak değil,
Türkiye’nin “Başbakanı” olarak “Balyoz” iddiaları hususunda tarafsız
kalması ve iddiaları objektif yöntemlerle tahkik ettirmesi gerekirken,
muğlâk konuşuyor ve iddialara adeta prim veriyor! Diyor ki: “Gizli
kapılar arkasında bu iş artık kalmıyor. Bir gün bunların hepsi ortaya
çıkıyor. Artık yok böyle bir şey filan. Çıkıyor, çıkıyor. Bundan sonra
kim bilir neler çıkacak?” Ve Baykal’a meydan okuyor: “Açıkla.
Darbeden yana mısın? Çık adam gibi açıkla”.
Baykal’ın dediği gibi, Demokrasi bilek güreşi, restleşme midir? Erdoğan’ın anlayışı ve bu anlayış ülkeyi felakete götürür.
Gene
Baykal; ‘Erdoğan, Genelkurmay Başkanı’nın ya da kuvvet komutanlarının
doğrudan işin içinde bulunduğuna kani olmuşsa, onları görevden almalı’
diyor! Erdoğan kaçak oynuyor. Baykal ona “göster kartlarını” diyor
Ancak çok tehlikeli sonuçları olabilecek bir “restleşme” durumu bu! Erdoğan’la, Baykal arasında kalmayacak!
Taraf
zevkten dört köşe; kendi tezviratının değil, Ordunun, ülkeyi yorduğunu
söylüyor ve “yurdun dört köşesinden” Orduya husumet mitingleri
yapıldığını müjdeliyor.
Ateşle oynayan bu “ateşbazların” umurunda
değil! Sonunda bütün bunlar, itsürüsü eylemleriyle de eşleşince, maazallah
bir iç çatışma çıkarsa mutlu olacaklar. Amaçları bu! Ordu gidince
“yorgan” -ülke- kalır mı? Yorganı paylaşmayı bekleyen dış güçler çok.
“Barış güçleri” olarak Türkiye’ye üşüşürler. O zaman görev, gene
“Kuvvayı-ı Milliye” ye, Müdafaa-i Hukuk’a düşecek. Eğer geç
kalınmadıysa! Benden de “rest” bu!
SON DAKİKA: Bu yazı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ konuşmadan önce yazıldı. Genelkurmay’da Kazım Karabekir
Paşayı anma toplantısı çok anlamlı.
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz