Darbe iddialarının kaynağı Başbakan Erdoğan mı?
1 sayfadaki 1 sayfası
Darbe iddialarının kaynağı Başbakan Erdoğan mı?
Darbe iddialarının kaynağı Başbakan Erdoğan mı?
Türkiye 3 yıldır, 'Asker AKP'ye karşı darbe planladı!' iddiaları ile çalkalanıyor. Bu iddiaları yayımlatmak için de özel kurulmuş Taraf gazetesine sahte belgeler verilip piyasaya sürülüyor. Bu belgeler; benim en başından beri iddia ettiğim gibi; bazı normal askeri bilgilerin yanına, darbe görüntüsü verecek kasıtlı bilgiler eklenerek imal ediliyor.
Bakın, Türkiye'nin en deneyimli istihbaratçılarından eski MİT elemanı Prof. Dr. Mahir Kaynak bu konuda ne demiş: 'TSK'daki bazı dokümanlar ele geçirildi ve buhnlar bir darbe hazırlığına uygun biçimde yeniden düzenlenerek kamuoyuna sunuldu. Böylece, darbe karşıtlığının yerleşmesi ve bu tavrın genele yayılması sağlandı.'
İstihbarat uzmanı Kaynak, 'Bu belgelerin sahteliği yakında ortaya çıkacak.' diyor ve askerin böylece yeniden prestij kazanacağını ileri sürüyor.
Görüldüğü üzere; darbe planının kendisinin bir oyun olduğu iddia ediliyor..
ÖFKELİ İTİRAF
Başbakan Erdoğan; Prof. Mahir Kaynak'ın uydurma dediği darbe planlarına gerçek gözüyle bakıyor. Bunu; pazar günkü Sakarya konuşmasında dile getirdi. 'Gizli kapılar arkasında bu iş artık kalmıyor. Bir gün bunların hepsi ortaya çıkıyor. Artık yok böyle bir şey falan. Çıkıyor, çıkıyor. Bundan sonra kimbilir neler çıkacak?'
Dikkat ediniz; benim iki yıldır yazdığım bir gerçeği Başbakan bu konuşmasında itiraf ediyor. 'Bundan sonra kimbilir neler çıkacak?' demesi; budur. Ben; AKP'nin iktidarda kalabilmesi için sürekli darbe iddiaları gündeme getirilecek; işin içine suikast de sokulacak derken; siyasal bir hesap kitap yaparak yazıyordum. AKP'nin ne yapacağını tahmin eden bu yazılarımı, gelişmeler ve Başbakan Erdoğan'ın konuşmaları açıkça destekliyor.
Bu konuşmaya bakınca da artık şunları soruyorum: Darbe iddiaları; Başbakan Erdoğan'ın bilgisi ve oluru dahilinde hazırlanarak mı piyasaya veriliyor?
İşin içinde MİT, Polis ve Türkiye İletişim Başkanlığı da var mı? Ergenekon soruşturması da bu amaçla düzenlenmiş olamaz mı? Çünkü; özü itibariyle Ergenekon soruşturması, Başbakan Erdoğan'ın sahip çıktığı darbe iddialarından başka bir şey değil.
ERDOĞAN'IN ÖZEL TİMİ Mİ?
O sıralar yandaşlaştırılmamış olan Sabah Gazetesi'nin 11 Temmuz 2003 tarihli sayısında 'Erdoğan'ın Özel Timi' başlıklı bir özel haber vardı. Deneyimli gazeteci Yavuz Donat'ın hazırladığı bu habere göre; 'Yolsuzlukları araştırmak (!) üzere, doğrudan Başbakan'a bağlı bir organizasyon kurulduğu' ileri sürülüyor ve bunun çalıştığı karargahın da gizlendiği belirtiliyordu. İşin içinde İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı da bulunuyordu.
Sonrasında; bu gizli organizasyonun içinde 35 kişilik CIA operasyon heyetinin; MİT ve Polis içinde oluşturulan Fethullahçı ekibin, içlerindeki Altay Tokat'ın da yer aldığı bazı emekli askerlerin bulunduğu iddia edilmiş ve konu TBMM'de gensoruya da yol açmıştı.
Bu örgütün imal ettiği sahte belgeleri yayımlamak için de Ahmet Altan-Yasemin Çongar ikilisinin görevlendirilip ellerine de yeni bir gazete verildiği gelişmelerden anlaşılmaktadır.
İşte Türkiye; devlet içinde yeniden oluşturulan bu organizasyonun imal ettiği sahte darbe belgeleri ve sahte suikast iddiaları ile meşgul edilmekte; ülkedeki demokratik kuruluşlar, hukuk organları, basın, ilerici-devrimci istekler; hatta işçi hakları baskı altına alınmaktadır.
CHP DİKTATÖR MÜYDÜ?
Bütün bu gelişmeler; aklı başında ve tarafsız aydınlar tarafından; Türkiye'nin tek parti (AKP) diktatörlüğüne doğru götürülmesi gibi yorumlanmaya başladı. Bu yorumlar; Başbakan Erdoğan'ı çok kızdırıyor. O, kendisini savunmak için 'Tek parti diktatörlüğü CHP'nin işidir.' anlamında açıklamalar yapıyor.
Hemen belirtelim ki; Başbakan Erdoğan'ın bugün ülkenin tek yöneticisi haline gelmesine izin veren demokratik sistemi kuran parti CHP'dir.
Bu parti, daha önceki tek kişi (tek aile) egemenliğine dayanan padişahlık sistemini yıkmış ve cumhuriyeti kurmuştur. CHP'nin kurduğu Meclis'te 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' yazılı idi. Bugün, bizzat Başbakan Erdoğan, CHP'nin 1920'de ortaya koyduğu bu demokratik tavrı içine sindirebilmiş değildir. Kendisi; 'Egemenlik Allahındır!' diyerek, demokrasinin en temel ilkesini hazmedemediğini göstermemiş midir?
CHP; daha bu isimle oluşmadan; Kurtuluş Savaşı'nı başlatarak çağın demokratik dünyasının gerisindeki Osmanlı Devleti'ni de tarihe gömen ekibin partisidir.
Öyle ki eğitimsiz, padişahlığa alışmış bir toplumda, cumhuriyetin kurulmasından bir sene sonra yeni bir partinin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası) kurulmasına bile izin verilmiştir. Yani; CHP'nin mayası demokrat; AKP'nin mayası ise Osmanlıcı ve diktacıdır.
Yarınki yazımda AKP'nin Hürriyet ve İtilaf Partisi'ne dayanan geçmişini irdeleyeceğim.
Türkiye 3 yıldır, 'Asker AKP'ye karşı darbe planladı!' iddiaları ile çalkalanıyor. Bu iddiaları yayımlatmak için de özel kurulmuş Taraf gazetesine sahte belgeler verilip piyasaya sürülüyor. Bu belgeler; benim en başından beri iddia ettiğim gibi; bazı normal askeri bilgilerin yanına, darbe görüntüsü verecek kasıtlı bilgiler eklenerek imal ediliyor.
Bakın, Türkiye'nin en deneyimli istihbaratçılarından eski MİT elemanı Prof. Dr. Mahir Kaynak bu konuda ne demiş: 'TSK'daki bazı dokümanlar ele geçirildi ve buhnlar bir darbe hazırlığına uygun biçimde yeniden düzenlenerek kamuoyuna sunuldu. Böylece, darbe karşıtlığının yerleşmesi ve bu tavrın genele yayılması sağlandı.'
İstihbarat uzmanı Kaynak, 'Bu belgelerin sahteliği yakında ortaya çıkacak.' diyor ve askerin böylece yeniden prestij kazanacağını ileri sürüyor.
Görüldüğü üzere; darbe planının kendisinin bir oyun olduğu iddia ediliyor..
ÖFKELİ İTİRAF
Başbakan Erdoğan; Prof. Mahir Kaynak'ın uydurma dediği darbe planlarına gerçek gözüyle bakıyor. Bunu; pazar günkü Sakarya konuşmasında dile getirdi. 'Gizli kapılar arkasında bu iş artık kalmıyor. Bir gün bunların hepsi ortaya çıkıyor. Artık yok böyle bir şey falan. Çıkıyor, çıkıyor. Bundan sonra kimbilir neler çıkacak?'
Dikkat ediniz; benim iki yıldır yazdığım bir gerçeği Başbakan bu konuşmasında itiraf ediyor. 'Bundan sonra kimbilir neler çıkacak?' demesi; budur. Ben; AKP'nin iktidarda kalabilmesi için sürekli darbe iddiaları gündeme getirilecek; işin içine suikast de sokulacak derken; siyasal bir hesap kitap yaparak yazıyordum. AKP'nin ne yapacağını tahmin eden bu yazılarımı, gelişmeler ve Başbakan Erdoğan'ın konuşmaları açıkça destekliyor.
Bu konuşmaya bakınca da artık şunları soruyorum: Darbe iddiaları; Başbakan Erdoğan'ın bilgisi ve oluru dahilinde hazırlanarak mı piyasaya veriliyor?
İşin içinde MİT, Polis ve Türkiye İletişim Başkanlığı da var mı? Ergenekon soruşturması da bu amaçla düzenlenmiş olamaz mı? Çünkü; özü itibariyle Ergenekon soruşturması, Başbakan Erdoğan'ın sahip çıktığı darbe iddialarından başka bir şey değil.
ERDOĞAN'IN ÖZEL TİMİ Mİ?
O sıralar yandaşlaştırılmamış olan Sabah Gazetesi'nin 11 Temmuz 2003 tarihli sayısında 'Erdoğan'ın Özel Timi' başlıklı bir özel haber vardı. Deneyimli gazeteci Yavuz Donat'ın hazırladığı bu habere göre; 'Yolsuzlukları araştırmak (!) üzere, doğrudan Başbakan'a bağlı bir organizasyon kurulduğu' ileri sürülüyor ve bunun çalıştığı karargahın da gizlendiği belirtiliyordu. İşin içinde İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı da bulunuyordu.
Sonrasında; bu gizli organizasyonun içinde 35 kişilik CIA operasyon heyetinin; MİT ve Polis içinde oluşturulan Fethullahçı ekibin, içlerindeki Altay Tokat'ın da yer aldığı bazı emekli askerlerin bulunduğu iddia edilmiş ve konu TBMM'de gensoruya da yol açmıştı.
Bu örgütün imal ettiği sahte belgeleri yayımlamak için de Ahmet Altan-Yasemin Çongar ikilisinin görevlendirilip ellerine de yeni bir gazete verildiği gelişmelerden anlaşılmaktadır.
İşte Türkiye; devlet içinde yeniden oluşturulan bu organizasyonun imal ettiği sahte darbe belgeleri ve sahte suikast iddiaları ile meşgul edilmekte; ülkedeki demokratik kuruluşlar, hukuk organları, basın, ilerici-devrimci istekler; hatta işçi hakları baskı altına alınmaktadır.
CHP DİKTATÖR MÜYDÜ?
Bütün bu gelişmeler; aklı başında ve tarafsız aydınlar tarafından; Türkiye'nin tek parti (AKP) diktatörlüğüne doğru götürülmesi gibi yorumlanmaya başladı. Bu yorumlar; Başbakan Erdoğan'ı çok kızdırıyor. O, kendisini savunmak için 'Tek parti diktatörlüğü CHP'nin işidir.' anlamında açıklamalar yapıyor.
Hemen belirtelim ki; Başbakan Erdoğan'ın bugün ülkenin tek yöneticisi haline gelmesine izin veren demokratik sistemi kuran parti CHP'dir.
Bu parti, daha önceki tek kişi (tek aile) egemenliğine dayanan padişahlık sistemini yıkmış ve cumhuriyeti kurmuştur. CHP'nin kurduğu Meclis'te 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' yazılı idi. Bugün, bizzat Başbakan Erdoğan, CHP'nin 1920'de ortaya koyduğu bu demokratik tavrı içine sindirebilmiş değildir. Kendisi; 'Egemenlik Allahındır!' diyerek, demokrasinin en temel ilkesini hazmedemediğini göstermemiş midir?
CHP; daha bu isimle oluşmadan; Kurtuluş Savaşı'nı başlatarak çağın demokratik dünyasının gerisindeki Osmanlı Devleti'ni de tarihe gömen ekibin partisidir.
Öyle ki eğitimsiz, padişahlığa alışmış bir toplumda, cumhuriyetin kurulmasından bir sene sonra yeni bir partinin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası) kurulmasına bile izin verilmiştir. Yani; CHP'nin mayası demokrat; AKP'nin mayası ise Osmanlıcı ve diktacıdır.
Yarınki yazımda AKP'nin Hürriyet ve İtilaf Partisi'ne dayanan geçmişini irdeleyeceğim.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz