Başbuğ Paşa boyuna gürlüyor!
1 sayfadaki 1 sayfası
Başbuğ Paşa boyuna gürlüyor!
Önceki günkü İlker Başbuğ fotoğrafı ülke ve TSK adına bühtanı yansıtıyordu!
Çok değil birkaç yıl öncesinde TSK’dan yapılan yazılı açıklamaya bile hazırola geçenler, şimdi Genelkurmay Başkanı’nın masaları yumruklamasını bile umursamıyor!
Aman ne güzel, demokrasi geldi mi dediniz!
Ah keşke öyle olsa da nerdee!
Bütün ülkenin kanunsuz bir şekilde dinlendiği, iktidarı eleştirenlerin sorgusuz sualsız zindanlara atıldığı, biad etmeyenin tasfiye edildiği bir yerde demokrasiden söz etmek, Hitler’in demokrat olduğunu iddia etmekle aynı şeydir.
Gelinen nokta demokrasi ambalajı ile TSK’nın sür’atle tasfiye edilmesidir ve bu süreç işlemektedir.
Yapılması gereken artık sadece gürlemek değil, yağmak olmalıdır!
Nutuk atmakla sonuç alınsaydı, yaşanan buhran çoktan aşılmış olurdu.
Hatırlayın Orgeneral Başbuğ neredeyse her ay sert mesejlar veriyor!
Üstelik bunu anlamlı fotoğraflar vererek ya da seremonilerle yapıyor.
Bir gün karargahta 30 küsur generalle, bir başka gün savaş gemisinde savaş kıyafeti ile kamuoyunun karşısına çıkıyor!
Peki sonuç mu?
Acı ama gerçek, TSK artık Taraf gibi kıytırık bir gazete kadar bile etkili olamıyor!
Tamam bu aşınmada İlker Paşa’nın belki dahli yok, sorumluluğun büyüğü TSK’nın başına çuval geçirilirken susan ve AKP yörüngesine girip TSK’nın imajını paspas yapan Özkök ile Yaşar Büyükanıt gibilerin ama sonuç ortada!
Maalesef TSK bugün evine söz geçiremeyen huysuz ve vizyonsuz bir ihtiyar konumuna oturtulmak isteniyor!
Defalarca yazdık, bir kere daha tekrarlıyoruz!
Silahlı Kuvvetler gibi yapıların önceliği diplomasi değil, eylemdir!
Kuşkusuz koyacağı eylemin elbette bir politikası olur lakin önceliği bu değildir!
Ülkesine ya da kendine kesin ve direkt bir tehdit gördü mü önce gereğini yapar, akabinde gerekçesini açıklar.
Bugün yapılan tam tersi, yani gerekçe bahanesiyle boyuna sızlanmadır!
Neredeyse rutin hale gelen bu sızlanmalar bazı çevrelerce, komuta heyetinin alt kadrolarının gazını alması şeklinde bile sunulmaya başlandı!
Peki ne mi yapılmalı?
Yahu kimsenin darbeyi falan istediği yok, sadece oynanan oyunda perde kalksın yani kozlar açıktan paylaşılsın!
Öyle çünkü darbe istismarlarından siyasi çıkarların hedeflendiğini bizzat Orgeneral Başbuğ ifade etmiyor mu? Dahası Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın TSK’ya yapılanlara karşı kayıtsız olduğunu söylemiyor mu?
İş bu noktaya gelmiş ise artık nutuk mevsimi geçmiş, başka şeylerin zamanı gelmiş demektir!
Başka şeyler şudur:
Karşı psikolojik operasyonlar yapacaksınız!
Küçük bir örnek, mesela Taraf gazetesinin ardındakileri direkt olarak deşifre edeceksiniz!
Tamam endişeniz devlette kaos ihtimali ve AKP’nin bu hadiseyi ters-yüz etmesidir ama öyle bir psikolojik harekat yapınız ve elinizdeki bilgileri öyle kullanınız ki, AKP’nin soluğu kesilsin! Ben TSK’nın bunu yapabilecek kabiliyetinin olduğunu düşünüyorum. Bu yapılmaz ise emin olun TSK çok sürmez Yeniçeri’nin akıbeti ile yüz yüze gelecektir...
AMBALAJ....
Güneydoğu’ya sansür!
Evet bir süredir Güneydoğuda yaşanan olaylara sansür uygulanıyor. Bölgede uç veren kalkışma görüntülerinden rahatsız olan ve basını tehdit eden Başbakan, amacına ulaştı ve sansür gerçekleşti. Çok değil birkaç gün önce Hakkari, Yüksekova ve Iğdır’da meydana gelen olaylar halktan saklandı ve haberleri çok sınırlı olarak verildi. Oysa her iki merkezden aldığım iki ayrı telefona göre neredeyse bütün şehir alt-üst olmuş ve açık bir isyan ya da kalkışma yaşanmış. Hal bu iken bu görüntüler AKP iktidarı zarar görmesin, Kürt açılımı etkilenmesin diye kamuoyundan saklanmıştır. Görüyorsunuz, Türkiye demokrasi ambalajı ile her saat ve gün Baasçı bir kimliğe bürünüyor.
UMURSAMIYOR...
TİB olayında Anayasa Mahkemesini takmayan Başbakan
Telekomünikasyon İdaresi Başkanlığı, malum telefon dinleme ya da istihbarat birimlerinde koordinasyon için AKP tarafından kurulmuş bir yapı. Başkanından müstahdemine kadar burada çalışanların tamamını Tayyip Erdoğan’ın atadığını, eski kabine arkadaşı Abdüllatif Şener ifade etmişti. İşte bu hayati kurumda yapılan bu atamalar için Anayasa Mahkemesi aylar önce bir karar verdi ve Tayyip Bey’in yaptığı başkan atamasını iptal etti... Peki sonra mı? Büyük Mahkemenin aldığı bu karara rağmen o başkan görevde!.. Evet Anayasa Mahkemesi, yapılan yanlışı düzelt diyor ama Başbakan takmıyor.. Soruyorum size mahkeme kararını bile umursamayan bir Başbakan bırakın demokrat olmayı, nasıl güvenilir olur? Dahası, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen görevde kalabilen TİB Başkanı nasıl tarafsız kalabilir?
ESKİ HESAP...
Yasemin Çongar’ın TSK’dan intikamı!
Yasemin Çongar, Ankara gazetecisidir ve tek özelliği iyi İngilizce bilmesidir. Bu özelliği sebebiyle de Milliyet’in Washington temsilcisi olmuştur. İlk dönem dengeli haberler yapan Çongar’ın, ABD’li bir istihbaratçı ile yaptığı evlilik sonrasında rotası değişmiş ve TSK aleyhine haberler yapmaya başlamıştır. Bu haberler yoğunlaşınca Genelkurmay, Çongar’ın yönlendirildiği kuşkusunu Aydın Doğan’a aktarmıştır. Aydın Doğan da bunun üzerine Çongar’ı Milliyet’ten kovmuştur. Dahası, bu gerekçeyle kovulan Çongar, hiçbir gazetede iş bulamamıştır. Yasemin işini kaybedince kocasını da kaybetmiş ve zorunlu olarak Türkiye’ye dönmüştür. Peki sonra mı?.. TSK’ya kinlenen Çongar, TSK’yı sabote için çıkarılan Taraf gazetesine koşa koşa gitmiştir... Evet Çongar’ın Taraf’daki durumu budur. Yani kinlendiği TSK’dan intikam alma olayıdır.
Çok değil birkaç yıl öncesinde TSK’dan yapılan yazılı açıklamaya bile hazırola geçenler, şimdi Genelkurmay Başkanı’nın masaları yumruklamasını bile umursamıyor!
Aman ne güzel, demokrasi geldi mi dediniz!
Ah keşke öyle olsa da nerdee!
Bütün ülkenin kanunsuz bir şekilde dinlendiği, iktidarı eleştirenlerin sorgusuz sualsız zindanlara atıldığı, biad etmeyenin tasfiye edildiği bir yerde demokrasiden söz etmek, Hitler’in demokrat olduğunu iddia etmekle aynı şeydir.
Gelinen nokta demokrasi ambalajı ile TSK’nın sür’atle tasfiye edilmesidir ve bu süreç işlemektedir.
Yapılması gereken artık sadece gürlemek değil, yağmak olmalıdır!
Nutuk atmakla sonuç alınsaydı, yaşanan buhran çoktan aşılmış olurdu.
Hatırlayın Orgeneral Başbuğ neredeyse her ay sert mesejlar veriyor!
Üstelik bunu anlamlı fotoğraflar vererek ya da seremonilerle yapıyor.
Bir gün karargahta 30 küsur generalle, bir başka gün savaş gemisinde savaş kıyafeti ile kamuoyunun karşısına çıkıyor!
Peki sonuç mu?
Acı ama gerçek, TSK artık Taraf gibi kıytırık bir gazete kadar bile etkili olamıyor!
Tamam bu aşınmada İlker Paşa’nın belki dahli yok, sorumluluğun büyüğü TSK’nın başına çuval geçirilirken susan ve AKP yörüngesine girip TSK’nın imajını paspas yapan Özkök ile Yaşar Büyükanıt gibilerin ama sonuç ortada!
Maalesef TSK bugün evine söz geçiremeyen huysuz ve vizyonsuz bir ihtiyar konumuna oturtulmak isteniyor!
Defalarca yazdık, bir kere daha tekrarlıyoruz!
Silahlı Kuvvetler gibi yapıların önceliği diplomasi değil, eylemdir!
Kuşkusuz koyacağı eylemin elbette bir politikası olur lakin önceliği bu değildir!
Ülkesine ya da kendine kesin ve direkt bir tehdit gördü mü önce gereğini yapar, akabinde gerekçesini açıklar.
Bugün yapılan tam tersi, yani gerekçe bahanesiyle boyuna sızlanmadır!
Neredeyse rutin hale gelen bu sızlanmalar bazı çevrelerce, komuta heyetinin alt kadrolarının gazını alması şeklinde bile sunulmaya başlandı!
Peki ne mi yapılmalı?
Yahu kimsenin darbeyi falan istediği yok, sadece oynanan oyunda perde kalksın yani kozlar açıktan paylaşılsın!
Öyle çünkü darbe istismarlarından siyasi çıkarların hedeflendiğini bizzat Orgeneral Başbuğ ifade etmiyor mu? Dahası Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın TSK’ya yapılanlara karşı kayıtsız olduğunu söylemiyor mu?
İş bu noktaya gelmiş ise artık nutuk mevsimi geçmiş, başka şeylerin zamanı gelmiş demektir!
Başka şeyler şudur:
Karşı psikolojik operasyonlar yapacaksınız!
Küçük bir örnek, mesela Taraf gazetesinin ardındakileri direkt olarak deşifre edeceksiniz!
Tamam endişeniz devlette kaos ihtimali ve AKP’nin bu hadiseyi ters-yüz etmesidir ama öyle bir psikolojik harekat yapınız ve elinizdeki bilgileri öyle kullanınız ki, AKP’nin soluğu kesilsin! Ben TSK’nın bunu yapabilecek kabiliyetinin olduğunu düşünüyorum. Bu yapılmaz ise emin olun TSK çok sürmez Yeniçeri’nin akıbeti ile yüz yüze gelecektir...
AMBALAJ....
Güneydoğu’ya sansür!
Evet bir süredir Güneydoğuda yaşanan olaylara sansür uygulanıyor. Bölgede uç veren kalkışma görüntülerinden rahatsız olan ve basını tehdit eden Başbakan, amacına ulaştı ve sansür gerçekleşti. Çok değil birkaç gün önce Hakkari, Yüksekova ve Iğdır’da meydana gelen olaylar halktan saklandı ve haberleri çok sınırlı olarak verildi. Oysa her iki merkezden aldığım iki ayrı telefona göre neredeyse bütün şehir alt-üst olmuş ve açık bir isyan ya da kalkışma yaşanmış. Hal bu iken bu görüntüler AKP iktidarı zarar görmesin, Kürt açılımı etkilenmesin diye kamuoyundan saklanmıştır. Görüyorsunuz, Türkiye demokrasi ambalajı ile her saat ve gün Baasçı bir kimliğe bürünüyor.
UMURSAMIYOR...
TİB olayında Anayasa Mahkemesini takmayan Başbakan
Telekomünikasyon İdaresi Başkanlığı, malum telefon dinleme ya da istihbarat birimlerinde koordinasyon için AKP tarafından kurulmuş bir yapı. Başkanından müstahdemine kadar burada çalışanların tamamını Tayyip Erdoğan’ın atadığını, eski kabine arkadaşı Abdüllatif Şener ifade etmişti. İşte bu hayati kurumda yapılan bu atamalar için Anayasa Mahkemesi aylar önce bir karar verdi ve Tayyip Bey’in yaptığı başkan atamasını iptal etti... Peki sonra mı? Büyük Mahkemenin aldığı bu karara rağmen o başkan görevde!.. Evet Anayasa Mahkemesi, yapılan yanlışı düzelt diyor ama Başbakan takmıyor.. Soruyorum size mahkeme kararını bile umursamayan bir Başbakan bırakın demokrat olmayı, nasıl güvenilir olur? Dahası, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen görevde kalabilen TİB Başkanı nasıl tarafsız kalabilir?
ESKİ HESAP...
Yasemin Çongar’ın TSK’dan intikamı!
Yasemin Çongar, Ankara gazetecisidir ve tek özelliği iyi İngilizce bilmesidir. Bu özelliği sebebiyle de Milliyet’in Washington temsilcisi olmuştur. İlk dönem dengeli haberler yapan Çongar’ın, ABD’li bir istihbaratçı ile yaptığı evlilik sonrasında rotası değişmiş ve TSK aleyhine haberler yapmaya başlamıştır. Bu haberler yoğunlaşınca Genelkurmay, Çongar’ın yönlendirildiği kuşkusunu Aydın Doğan’a aktarmıştır. Aydın Doğan da bunun üzerine Çongar’ı Milliyet’ten kovmuştur. Dahası, bu gerekçeyle kovulan Çongar, hiçbir gazetede iş bulamamıştır. Yasemin işini kaybedince kocasını da kaybetmiş ve zorunlu olarak Türkiye’ye dönmüştür. Peki sonra mı?.. TSK’ya kinlenen Çongar, TSK’yı sabote için çıkarılan Taraf gazetesine koşa koşa gitmiştir... Evet Çongar’ın Taraf’daki durumu budur. Yani kinlendiği TSK’dan intikam alma olayıdır.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz