Büyük ahlaki çöküş
1 sayfadaki 1 sayfası
Büyük ahlaki çöküş
Yalnız Türkiye’nin değil, bütün dünyanın ahlaki bir çöküş içinde bulunduğunu söylediğim zaman kimsenin hak vermemesine alışmış birisi olarak susuyordum.
Çünkü son yıllarda cebi biraz para görmüş eski solcular, böyle görüşleri dinozorluk olarak niteliyorlardı.
Baksanıza hayat ne güzeldi: Lüks lokantalar, büyük alışveriş merkezleri, Türkbükü tatilleri, Batı’yı kıskandıracak eğlence merkezleri...
“Bu değirmenin suyu nereden geliyor” diye sormak eski kafalılık haline gelmişti.
Hele gelir dağılımı adaletsizliğinden, yarı aç yarı tok yaşayan geniş halk kitlelerinden söz etmek iyice gericilikti, çağı anlamamaktı.
Önemli olan işsizlik, açlık değil hangi şarabın iyi olduğu, hangi lokantanın neyi iyi pişirdiğiydi.
Bizim gibilere kötümser dinozor gözüyle bakıyorlardı.
Nasıl olsa gazeteler de halk için değil, elitler için çıkıyordu.
***
Son günlerde iki dostun haber vermesi sayesinde okuduğum iki makale, büyük ahlaki çürüme konusunda yanılmadığımı göstermesi bakımından sevindirici oldu.
Birincisi Edgar Morin’in Le Monde’da yayınlanan yazısı.
Fransız düşünür, büyük bir çürüme yaşadığımızı ama bunun bir metamorfoza uğraması olasılığını dile getirmiş.
Eric Hobsbawm ise yeni bir dünya savaşı için bütün koşulların oluştuğu fikrinde.
Bunlar çok ciddi beyinler.
Batı’da alarm zilleri çoktan çalmaya başladı ama buralardan hâlâ duyulmuyor.
Kapitalizmin nimetleri sayılıp dökülüyor.
Oysa Harvard Business School’un yani kapitalizmin Mekke’si olan okulun yönetim kurulunda bulunan bir arkadaşım, son toplantıyı anlattı.
Orada bulunan herkes vahşi kapitalizmin bittiğini, artık geriye dönüşün mümkün olmadığını belirtmiş, yeni bir düzenin gelmekte olduğunda fikir birliğine varılmış.
Böyle fikirler az gelişmiş ülke aydınına geç ulaşır ama bir gün mutlaka ulaşır.
Çünkü son yıllarda cebi biraz para görmüş eski solcular, böyle görüşleri dinozorluk olarak niteliyorlardı.
Baksanıza hayat ne güzeldi: Lüks lokantalar, büyük alışveriş merkezleri, Türkbükü tatilleri, Batı’yı kıskandıracak eğlence merkezleri...
“Bu değirmenin suyu nereden geliyor” diye sormak eski kafalılık haline gelmişti.
Hele gelir dağılımı adaletsizliğinden, yarı aç yarı tok yaşayan geniş halk kitlelerinden söz etmek iyice gericilikti, çağı anlamamaktı.
Önemli olan işsizlik, açlık değil hangi şarabın iyi olduğu, hangi lokantanın neyi iyi pişirdiğiydi.
Bizim gibilere kötümser dinozor gözüyle bakıyorlardı.
Nasıl olsa gazeteler de halk için değil, elitler için çıkıyordu.
***
Son günlerde iki dostun haber vermesi sayesinde okuduğum iki makale, büyük ahlaki çürüme konusunda yanılmadığımı göstermesi bakımından sevindirici oldu.
Birincisi Edgar Morin’in Le Monde’da yayınlanan yazısı.
Fransız düşünür, büyük bir çürüme yaşadığımızı ama bunun bir metamorfoza uğraması olasılığını dile getirmiş.
Eric Hobsbawm ise yeni bir dünya savaşı için bütün koşulların oluştuğu fikrinde.
Bunlar çok ciddi beyinler.
Batı’da alarm zilleri çoktan çalmaya başladı ama buralardan hâlâ duyulmuyor.
Kapitalizmin nimetleri sayılıp dökülüyor.
Oysa Harvard Business School’un yani kapitalizmin Mekke’si olan okulun yönetim kurulunda bulunan bir arkadaşım, son toplantıyı anlattı.
Orada bulunan herkes vahşi kapitalizmin bittiğini, artık geriye dönüşün mümkün olmadığını belirtmiş, yeni bir düzenin gelmekte olduğunda fikir birliğine varılmış.
Böyle fikirler az gelişmiş ülke aydınına geç ulaşır ama bir gün mutlaka ulaşır.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz