Akılda bir tek cami bombalamak kalacak
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Can ATAKLI :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Akılda bir tek cami bombalamak kalacak
Sevgili okurlar; artık çok belli oldu ki, darbe planlarından bir süre daha kurtuluş yok. Bir yandan yeni darbe planları piyasaya sürülürken, diğer yandan maskeliler “Durun bakalım daha arkası var” diye gevrek gevrek gülüyorlar. Demek ki piyasaya sürülecek planlar çoktandır elde tutuluyor ve sırayla yayınlanıyor.
‘Aaa her gazeteye gidiyor’
Gariptir, ne kadar gizli plan, darbe hazırlığı, ses kaydı varsa hemen hemen hepsi belli bir gazeteye gidiyor. Sonra sözde gazeteciler buraya gidip sanki bilmiyorlarmış gibi “Bunları nasıl bir gazetecilik başarısı ile elde ettiniz?” diye soruyorlar. Onlar da “Aaa olur mu, bunlar herkese geliyor ama hiçbiri yayınlamaya cesaret edemiyor” yanıtını veriyor.
Hiç utanmıyorlar da
Bu savunmaya sözde gazeteciler ise hiç seslerini çıkarmıyorlar bile. Demiyorlar ki “Bize gelmedi.” Ya da demiyorlar ki “Gider gitmez genel yayın müdürümüze soracağız.” Hayret ediyorum, milleti bu kadar aptal yerine koyup da hiç utanmamak nasıl bir duygudur. Ama oluyor işte. Sözüm ona demokrat ve özgürlükçüler ya. Kendi yöneticileri de alkışlıyor besbelli.
Bu gazetenin işlevi
Bazen soranlar oluyor, “Bu malum gazete nedir, parasını nereden bulur, bu bilgiler nasıl gelir?” diye. Ben bilmiyorum açıkçası. Ama oynanan oyunu görebiliyorum. Amaç olabildiğince Türkiye aleyhine yayın yapmak, Türkiye’yi küçük düşürmek, halkı kendi kimliğinden soğutmak. Bunu yapmak için ticari bir kaygı duymaya gerek yok.
Medyanın desteği
Dikkat ediyor musunuz, konu darbe ise tüm medya hep bu gazeteyi referans gösteriyor. Bu gazetenin çok satmasına gerek yok, çünkü zaten her medya kuruluşu yazılanları tekrarlıyor. Örneğin darbe ile ilgili her haberde bu gazetenin üç manşeti mutlaka gösteriliyor, üstelik her kanalda: “AKP ve Gülen’i bitirme planı”, “Camiler bombalanacaktı” ve “Kendi uçağımızı düşürecektik”.
Zihinde kalacak olan
Haberlerin altı önemli değil. Önemli olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir, dine karşı; iki, hükümete karşı; üç, kendi halkına karşı göstermek. Bütün ekranlarda haftalarca aynı manşetleri göstermek “bilinçaltı kurgu” denilen en etkili beyin yıkama silahıdır. Böylelikle insanların beynine, kendi iradelerine rağmen bu üç faktör adeta vidalanıyor.
20 yıl geçse bile
Şimdi, diyelim ki aradan 20 yıl geçsin. 2010 yılları konuşulduğunda ve darbe konusu hatırlandığında zihinlerden çıkacak cümleler “Asker camilerimizi bombalayacak ve kendi uçağını düşürecekti” olacaktır. Nedeni ya da sonucu ne olursa olsun, bilinçaltına sokulan budur. Kendi ordusuna, kendi kimliğine düşman edilen bir topluma her şeyi yaptırabilirsiniz.
Her şeyin planı var
Sevgili okurlar; bir konu aklıma çok takılıyor. Bu maskeliler her gün yeni bir darbe planı ortaya çıkarıyorlar ve inanılmaz ayrıntılarla herkesi dehşete düşürüyorlar da, yaşadığımız bazı olayların planı nedense ortada yok. Örneğin, Danıştay saldırısını askerlerin yaptığı söyleniyor ve iddianamede bile var da bu, nedense hiçbir planda Danıştay’dan söz edilmiyor. Planlara yapılmayanlar yazılmış da yapılanlar neden yazılmamış acaba?
Dink cinayeti kimin işi?
Örneğin, Hrant Dink’i de darbecilerin öldürdüğünü söylüyorlar avaz avaz. Ama darbe planlarında yapılacak pek çok suikasttan söz ediliyor, hatta Milli Eğitim Müdür yardımcısının bile kim olacağı var da Dink’in öldürülmesi yok. Acaba bu başarılı gazeteciler Dink cinayetini anlatan darbe planını neden bulamıyorlar?
Gazeteci listeleri
Geçen hafta başarılı(!) gazetecilerin ortaya çıkardığı darbe planlarında bir de gazeteciler listesi vardı. Malum gazete 36 “demokrat” gazetecinin “kaleminin kırılacağını” yazdı. Yüz bilmem kaç kişinin adı ise “darbeye destek olacaklar” diye tanımlandı. Özellikle ikinci listeye girenlerin bazıları “ne kadar demokrat olduklarını” anlatmaya çabaladılar hafta boyu.
Benim durumum
Ben ikinci listedeyim. Yani darbeye destek olacaklar arasında. Adımın buraya sonradan eklendiğine inanıyorum. Çünkü 2002 yılında askerlerin beni darbeciler listesine koyması mümkün değildi. Şimdiki gibi yine demokrasiyi savunduğum için kimi askerler beni “Erbakancı” sanıyordu çünkü. Asker gözünde zaten “yok” sayılıyordum, ayrıca şimdi de durum pek farklı değil. Bu iyi bir şey tabii.
Hiç gocunmadım
Buradan açıkça söyleyeyim, darbeci olmadığım, bugüne kadar demokrasi ve hukuk mücadelesi yaptığım, yaşamımın her döneminde ilerici, çağdaş tavır içinde olduğum için gocunacak bir şeyim de yok. “Bana ne beni koymuşlarsa” diyorum. Ama bu listeyi hiç utanmadan, vicdani hiçbir rahatsızlık duymadan basabilen zihniyeti ise kınıyorum.
Bu gazetecilik değil
Bir gazetenin, sırf eline bir belge geçti diye yüzün üzerinde gazeteciyi karalamaya kalkması utanç verici. Üstelik bunu yaparken kendi zihniyetleri çerçevesinde katagorize etmesi, bir tarafı güya küçük düşürmeye çalışması akıl alacak gibi değil. Ama bu gazetenin asıl işlevini bilince aldırmıyorsunuz.
Beterin de beteri
Ama son olarak bir noktaya daha değinmek istiyorum. Bugüne kadar hiç böyle liste içinde yer almamıştım. Bu ilk oldu. Adı ne olursa olsun böyle bir listede bulunmaktan açıkçası hiç hoşlanmıyorum. Olmadığım bir yerde gösterilmek, beni bilenler nezdinde yaralamaz ama listede olduğum için üzgünüm. Yine de şükür, beterin de beteri var.
Ya öteki liste olsaydı
Düşünüyorum da, adım ille geçecekse ya birinci listede olsaydım? Herhalde utançtan yerin dibine geçerdim. O listeye bakınca insanın içi ürperiyor. Bu listedekilerin pek çoğu hemen her gün “Türkiye sevgisizliğinde kim birinci?” yarışması yapıyorlar sanki. Maazallah o liste içinde olsaydım, bunun utancını üzerimden atabilmek için ne kadar çaba harcamam gerektiğini düşünüyorum da, işin içinden çıkamıyorum.
Hilmi Özkök olayı
Aylardır süren darbe tartışmalarına rağmen, darbelerin planlandığı ileri sürülen dönemin en önemli ismi hakkında hiçbir şey yapılmıyor. İnsan şaşırıyor, “Bu nasıl ordu, bu nasıl Genelkurmay Başkanı?” diye. Hilmi Özkök döneminde neredeyse her gün bir darbe planı yapılmış, ama hazret kılını bile kıpırdatmamış.
Onun yerine konuşanlar
Hilmi Özkök bu planlarla ilgili hiçbir şey söylemiyor, sadece kafa karıştırmaya çalışıyor ama, onun adına konuşan iktidar şakşakçıları “O gerçek bir demokrattı, o olmasa darbe olurdu” diyebiliyorlar. İyi de bu nasıl bir demokrat ve hukuktan yana bir komutandır ki, darbeyi önlemiştir de hesabını sormamıştır. Yani görevini yapmamıştır.
Bu planlar varsa
Bu nedenle diyorum ki “Eğer bu planlar varsa, o dönemin Genelkurmay Başkanı da hesap vermelidir. Ya bu planları hazırlamaktan yargılanmalıdır ya da görevini kötüye kullanmaktan.” Hem demokrasiden, hukuktan söz edeceksiniz, hem de bütün iddiaların ortasındaki Hilmi Özkök’e hiç dokunmayacaksınız. Olacak iş değil.
Kısa bir süre istiyorum
Sevgili okurlar, bu hafta son olarak sizden küçük bir izin ricam var. Birkaç gün yurt dışında olacağım. Bu süre içinde dinlenmek değil ama biraz enerji toplamak istiyorum. Bu nedenle birkaç gün yazmayacağım. Cumartesi günü yine birlikte olacağız.
Hepinize iyi haftalar...
‘Aaa her gazeteye gidiyor’
Gariptir, ne kadar gizli plan, darbe hazırlığı, ses kaydı varsa hemen hemen hepsi belli bir gazeteye gidiyor. Sonra sözde gazeteciler buraya gidip sanki bilmiyorlarmış gibi “Bunları nasıl bir gazetecilik başarısı ile elde ettiniz?” diye soruyorlar. Onlar da “Aaa olur mu, bunlar herkese geliyor ama hiçbiri yayınlamaya cesaret edemiyor” yanıtını veriyor.
Hiç utanmıyorlar da
Bu savunmaya sözde gazeteciler ise hiç seslerini çıkarmıyorlar bile. Demiyorlar ki “Bize gelmedi.” Ya da demiyorlar ki “Gider gitmez genel yayın müdürümüze soracağız.” Hayret ediyorum, milleti bu kadar aptal yerine koyup da hiç utanmamak nasıl bir duygudur. Ama oluyor işte. Sözüm ona demokrat ve özgürlükçüler ya. Kendi yöneticileri de alkışlıyor besbelli.
Bu gazetenin işlevi
Bazen soranlar oluyor, “Bu malum gazete nedir, parasını nereden bulur, bu bilgiler nasıl gelir?” diye. Ben bilmiyorum açıkçası. Ama oynanan oyunu görebiliyorum. Amaç olabildiğince Türkiye aleyhine yayın yapmak, Türkiye’yi küçük düşürmek, halkı kendi kimliğinden soğutmak. Bunu yapmak için ticari bir kaygı duymaya gerek yok.
Medyanın desteği
Dikkat ediyor musunuz, konu darbe ise tüm medya hep bu gazeteyi referans gösteriyor. Bu gazetenin çok satmasına gerek yok, çünkü zaten her medya kuruluşu yazılanları tekrarlıyor. Örneğin darbe ile ilgili her haberde bu gazetenin üç manşeti mutlaka gösteriliyor, üstelik her kanalda: “AKP ve Gülen’i bitirme planı”, “Camiler bombalanacaktı” ve “Kendi uçağımızı düşürecektik”.
Zihinde kalacak olan
Haberlerin altı önemli değil. Önemli olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir, dine karşı; iki, hükümete karşı; üç, kendi halkına karşı göstermek. Bütün ekranlarda haftalarca aynı manşetleri göstermek “bilinçaltı kurgu” denilen en etkili beyin yıkama silahıdır. Böylelikle insanların beynine, kendi iradelerine rağmen bu üç faktör adeta vidalanıyor.
20 yıl geçse bile
Şimdi, diyelim ki aradan 20 yıl geçsin. 2010 yılları konuşulduğunda ve darbe konusu hatırlandığında zihinlerden çıkacak cümleler “Asker camilerimizi bombalayacak ve kendi uçağını düşürecekti” olacaktır. Nedeni ya da sonucu ne olursa olsun, bilinçaltına sokulan budur. Kendi ordusuna, kendi kimliğine düşman edilen bir topluma her şeyi yaptırabilirsiniz.
Her şeyin planı var
Sevgili okurlar; bir konu aklıma çok takılıyor. Bu maskeliler her gün yeni bir darbe planı ortaya çıkarıyorlar ve inanılmaz ayrıntılarla herkesi dehşete düşürüyorlar da, yaşadığımız bazı olayların planı nedense ortada yok. Örneğin, Danıştay saldırısını askerlerin yaptığı söyleniyor ve iddianamede bile var da bu, nedense hiçbir planda Danıştay’dan söz edilmiyor. Planlara yapılmayanlar yazılmış da yapılanlar neden yazılmamış acaba?
Dink cinayeti kimin işi?
Örneğin, Hrant Dink’i de darbecilerin öldürdüğünü söylüyorlar avaz avaz. Ama darbe planlarında yapılacak pek çok suikasttan söz ediliyor, hatta Milli Eğitim Müdür yardımcısının bile kim olacağı var da Dink’in öldürülmesi yok. Acaba bu başarılı gazeteciler Dink cinayetini anlatan darbe planını neden bulamıyorlar?
Gazeteci listeleri
Geçen hafta başarılı(!) gazetecilerin ortaya çıkardığı darbe planlarında bir de gazeteciler listesi vardı. Malum gazete 36 “demokrat” gazetecinin “kaleminin kırılacağını” yazdı. Yüz bilmem kaç kişinin adı ise “darbeye destek olacaklar” diye tanımlandı. Özellikle ikinci listeye girenlerin bazıları “ne kadar demokrat olduklarını” anlatmaya çabaladılar hafta boyu.
Benim durumum
Ben ikinci listedeyim. Yani darbeye destek olacaklar arasında. Adımın buraya sonradan eklendiğine inanıyorum. Çünkü 2002 yılında askerlerin beni darbeciler listesine koyması mümkün değildi. Şimdiki gibi yine demokrasiyi savunduğum için kimi askerler beni “Erbakancı” sanıyordu çünkü. Asker gözünde zaten “yok” sayılıyordum, ayrıca şimdi de durum pek farklı değil. Bu iyi bir şey tabii.
Hiç gocunmadım
Buradan açıkça söyleyeyim, darbeci olmadığım, bugüne kadar demokrasi ve hukuk mücadelesi yaptığım, yaşamımın her döneminde ilerici, çağdaş tavır içinde olduğum için gocunacak bir şeyim de yok. “Bana ne beni koymuşlarsa” diyorum. Ama bu listeyi hiç utanmadan, vicdani hiçbir rahatsızlık duymadan basabilen zihniyeti ise kınıyorum.
Bu gazetecilik değil
Bir gazetenin, sırf eline bir belge geçti diye yüzün üzerinde gazeteciyi karalamaya kalkması utanç verici. Üstelik bunu yaparken kendi zihniyetleri çerçevesinde katagorize etmesi, bir tarafı güya küçük düşürmeye çalışması akıl alacak gibi değil. Ama bu gazetenin asıl işlevini bilince aldırmıyorsunuz.
Beterin de beteri
Ama son olarak bir noktaya daha değinmek istiyorum. Bugüne kadar hiç böyle liste içinde yer almamıştım. Bu ilk oldu. Adı ne olursa olsun böyle bir listede bulunmaktan açıkçası hiç hoşlanmıyorum. Olmadığım bir yerde gösterilmek, beni bilenler nezdinde yaralamaz ama listede olduğum için üzgünüm. Yine de şükür, beterin de beteri var.
Ya öteki liste olsaydı
Düşünüyorum da, adım ille geçecekse ya birinci listede olsaydım? Herhalde utançtan yerin dibine geçerdim. O listeye bakınca insanın içi ürperiyor. Bu listedekilerin pek çoğu hemen her gün “Türkiye sevgisizliğinde kim birinci?” yarışması yapıyorlar sanki. Maazallah o liste içinde olsaydım, bunun utancını üzerimden atabilmek için ne kadar çaba harcamam gerektiğini düşünüyorum da, işin içinden çıkamıyorum.
Hilmi Özkök olayı
Aylardır süren darbe tartışmalarına rağmen, darbelerin planlandığı ileri sürülen dönemin en önemli ismi hakkında hiçbir şey yapılmıyor. İnsan şaşırıyor, “Bu nasıl ordu, bu nasıl Genelkurmay Başkanı?” diye. Hilmi Özkök döneminde neredeyse her gün bir darbe planı yapılmış, ama hazret kılını bile kıpırdatmamış.
Onun yerine konuşanlar
Hilmi Özkök bu planlarla ilgili hiçbir şey söylemiyor, sadece kafa karıştırmaya çalışıyor ama, onun adına konuşan iktidar şakşakçıları “O gerçek bir demokrattı, o olmasa darbe olurdu” diyebiliyorlar. İyi de bu nasıl bir demokrat ve hukuktan yana bir komutandır ki, darbeyi önlemiştir de hesabını sormamıştır. Yani görevini yapmamıştır.
Bu planlar varsa
Bu nedenle diyorum ki “Eğer bu planlar varsa, o dönemin Genelkurmay Başkanı da hesap vermelidir. Ya bu planları hazırlamaktan yargılanmalıdır ya da görevini kötüye kullanmaktan.” Hem demokrasiden, hukuktan söz edeceksiniz, hem de bütün iddiaların ortasındaki Hilmi Özkök’e hiç dokunmayacaksınız. Olacak iş değil.
Kısa bir süre istiyorum
Sevgili okurlar, bu hafta son olarak sizden küçük bir izin ricam var. Birkaç gün yurt dışında olacağım. Bu süre içinde dinlenmek değil ama biraz enerji toplamak istiyorum. Bu nedenle birkaç gün yazmayacağım. Cumartesi günü yine birlikte olacağız.
Hepinize iyi haftalar...
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Can ATAKLI :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz