Mikis'ten gelen üzücü mesaj
1 sayfadaki 1 sayfası
Mikis'ten gelen üzücü mesaj
Mikis Theodorakis’ten çok üzücü bir mesaj aldım.
Bu mesaj eski değerlerin nasıl hızla yıprandığını anlatması bakımından önemli.
Mesaj, Nâzım Hikmet, Yannis Ritsos ve Mikis Theodorakis’le ilgili.
Neyse; yorumu bırakıp konuyu anlatayım bir an önce.
Biliyorsunuz; Yannis Ritsos Yunanistan’ın en büyük şairlerinden birisi.
Aynı zamanda Nâzım Hikmet’in yakın arkadaşı.
Oturup Nâzım’ın “Kar altında” şiirini Yunancaya çeviriyor.
Mikis Theodorakis de alıp bu şiire nefis bir beste yapıyor.
Üç devin imzasını taşıyan çok güzel bir parça çıkıyor ortaya.
Yannis Ritsos ve Nâzım Hikmet öleli yıllar oluyor. Mikis ise 85 yaşında.
Geçen gün Yannis Ritsos’un kızı Fransız ve Yunan telif hakları birliklerinden bir ihtarname alıyor.
Acaba Yannis Ritsos bu şiiri çevirmek için Nâzım Hikmet’ten yazılı bir izin almış mı?
Almışsa bu belgeyi derhal göndermeleri gerekiyormuş.
Yoksa çeviri ve beste kaçak duruma düşüyormuş.
Ritsos’un kızı bu yazıya “Nâzım ve Ritsos yakın dosttular ve dostlar arasında yazılı bir şey imzalanmamıştı” diye cevap vermiş.
Theodorakis de duruma çok üzülmüş.
“Nazım’ın mirasçısı olarak Mehmet Andaç Borzeçki ismini bildiriyorlar. Şimdi ne yapmam gerekir?” diye soruyor.
Hale bakın: Koca Nâzım, koca Ritsos, koca Mikis.
Bir zamanlar bu isimlerin ortak yaratıları dünyada heyecan fırtınaları estirirdi.
Şimdi ne yazık ki sadece para bakımından ilgi çekiyorlar ve yıllar sonra mahkemelere konu olacaklar.
***
Mikis’e cevap verdim ve ne yazık ki benim de başımın bazı mirasçılarla dertte olduğunu bildirdim.
Türkiye asker çizmesi altında inim inim inlerken, bestelediğimiz şiirlerin hesabını sıkıyönetim mahkemelerinde verirken, yasaklarla, iftiralarla, basın linçleriyle uğraşırken ortalıkta olmayan mirasçılar şimdi ortaya çıkıp bu eserleri engellemeye çalışıyor.
O büyük isimlere leke sürülmesin diye kan tükürüp kızılcık şerbeti içtik diyoruz ama neler çektiğimizi bir de bize sorun.
Bu olayı duyacak olsa herhalde Nâzım da çok üzülürdü, diğer büyük şairler de...
***
Mektubu aldıktan sonra kızımla konuştum ve dedim ki:
“Biliyorsun, ben her isteyene bestelerimi veriyorum. Kimseden esirgemiyorum. Ben öldükten sonra senin de aynı yolu izlemeni vasiyet ediyorum. Sakın üç kuruş beş kuruş diye şarkılarımı, kitaplarımı, filmlerimi engelleme.”
Şimdi içim rahat!
Bu mesaj eski değerlerin nasıl hızla yıprandığını anlatması bakımından önemli.
Mesaj, Nâzım Hikmet, Yannis Ritsos ve Mikis Theodorakis’le ilgili.
Neyse; yorumu bırakıp konuyu anlatayım bir an önce.
Biliyorsunuz; Yannis Ritsos Yunanistan’ın en büyük şairlerinden birisi.
Aynı zamanda Nâzım Hikmet’in yakın arkadaşı.
Oturup Nâzım’ın “Kar altında” şiirini Yunancaya çeviriyor.
Mikis Theodorakis de alıp bu şiire nefis bir beste yapıyor.
Üç devin imzasını taşıyan çok güzel bir parça çıkıyor ortaya.
Yannis Ritsos ve Nâzım Hikmet öleli yıllar oluyor. Mikis ise 85 yaşında.
Geçen gün Yannis Ritsos’un kızı Fransız ve Yunan telif hakları birliklerinden bir ihtarname alıyor.
Acaba Yannis Ritsos bu şiiri çevirmek için Nâzım Hikmet’ten yazılı bir izin almış mı?
Almışsa bu belgeyi derhal göndermeleri gerekiyormuş.
Yoksa çeviri ve beste kaçak duruma düşüyormuş.
Ritsos’un kızı bu yazıya “Nâzım ve Ritsos yakın dosttular ve dostlar arasında yazılı bir şey imzalanmamıştı” diye cevap vermiş.
Theodorakis de duruma çok üzülmüş.
“Nazım’ın mirasçısı olarak Mehmet Andaç Borzeçki ismini bildiriyorlar. Şimdi ne yapmam gerekir?” diye soruyor.
Hale bakın: Koca Nâzım, koca Ritsos, koca Mikis.
Bir zamanlar bu isimlerin ortak yaratıları dünyada heyecan fırtınaları estirirdi.
Şimdi ne yazık ki sadece para bakımından ilgi çekiyorlar ve yıllar sonra mahkemelere konu olacaklar.
***
Mikis’e cevap verdim ve ne yazık ki benim de başımın bazı mirasçılarla dertte olduğunu bildirdim.
Türkiye asker çizmesi altında inim inim inlerken, bestelediğimiz şiirlerin hesabını sıkıyönetim mahkemelerinde verirken, yasaklarla, iftiralarla, basın linçleriyle uğraşırken ortalıkta olmayan mirasçılar şimdi ortaya çıkıp bu eserleri engellemeye çalışıyor.
O büyük isimlere leke sürülmesin diye kan tükürüp kızılcık şerbeti içtik diyoruz ama neler çektiğimizi bir de bize sorun.
Bu olayı duyacak olsa herhalde Nâzım da çok üzülürdü, diğer büyük şairler de...
***
Mektubu aldıktan sonra kızımla konuştum ve dedim ki:
“Biliyorsun, ben her isteyene bestelerimi veriyorum. Kimseden esirgemiyorum. Ben öldükten sonra senin de aynı yolu izlemeni vasiyet ediyorum. Sakın üç kuruş beş kuruş diye şarkılarımı, kitaplarımı, filmlerimi engelleme.”
Şimdi içim rahat!
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz