'Vehbi'nin kerrakesi'
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
'Vehbi'nin kerrakesi'
Bugünkü yazıma iki alıntıyla başlamak istiyorum... Birisi, siyasetçilere ve de herkese öğüt: “Hiç bir zaman fevri davranmayın, sonu iyi olmaz”... İkincisi; Akademyaya, aydınlara dair: Diplomatların görevi, düşmanları saldırmaya gerek olmadığına ikna etmek; askerlerin görevi, bu çabalara rağmen bu saldırılar olunca ülkeyi savunmak; akademisyenlerin, liberal aydınların da işleri, olup bitenlerden sonra, diplomatların ve askerlerin ‘hatalarının’ düşmanları haklı kıldığı hususunda, “fildişi kulelerinden (kürsü ve köşelerinden) ahkâm kesmektir”.
Birinci alıntı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tutum ve tavırlarına denk düşüyor. Erdoğan, kızdıkça, fevri konuşuyor, sağa sola, her kesime saldırıyor ve açıklar veriyor! Hiç temenni etmem ama korkarım, sonunda öfkesi içinde boğulacak! Muhalefet için, en doğru taktik onu öfkelendirmek!
Önceki günlerde yaşananlar, TBMM’de peygamber benzetmesinden dolayı olanlar üzerine Başbakanın çıkışları, son örnekler..
“Gördünüz mü Vehbi’nin kerrakesini” diye bir söz vardır. “Kerrake” bir nevi cübbe... Vehbi “ases” yani mahalle bekçisi; mahallenin namusu ona emanet... Fakat bir gün şeytana uymuş, mahallede bir kadını “ziyarete” gitmiş!... Evi mahalleliler tarafından basılınca, Vehbi, kaçarken “kerrakeyi” orada unutmuş... O gün, bugün gerçekler ortaya çıkınca, “Gördünüz mü Vehbi’nin kerrakesini?” denir!...
Teşbihte hata olmaz; Erdoğan son fevri çıkışlarıyla, söyledikleri ve söyleyemedikleriyle, içinin, Ordu konusunda ne kadar dolu olduğunu, imadan öte ifade etmiş oldu!
Önce, TBMM’deki yumruklaşma olaylarını tetikleyen, eşi Emine Hanımefendinin, başı türbanlı olduğu için, GATA’ya Nejat Uygur’u ziyarete gidemediği şikâyeti... TBMM’deki kavgadan sonra, asabına hâkim olamadan söylediği şu sözler: “Gerekli olanlara, gereken yerlere söyledim... Yaşadığım başka şeyler de var... Söyleyecek çok daha şeyler var ama anlatırsam ülke kaldıramaz... Ben ülkemde gerilim istemiyorum. Belki sonra kaleme alacağım”.
Erdoğan’ın içi doluymuş! Sayın Başbakan’dan rica ederim; “Konuşun, içinizi dökün. Bunları anılarınıza bırakmayın...” Ordudan şikâyetlerinizi, açıkça söyleyin ve Başbakan olarak, gerekenleri yapın! Konuşulmadık anlaşılmadık ne kaldı ki? Ama böyle imalı, cinaslı konuşmalar, muğlâk ifadeler, ülkede gerilimi büsbütün arttırıyor! Konuşun ki, “Vehbi’nin kerrakesinin” nerede olduğu da anlaşılsın!
Türban-Başörtüsü
“Türban” saptırıldı... TSK’nın “türbana” karşı çıkmasının, Ordunun, geleneksel başörtüsüne karşı çıktığı iddiasına, kasten dönüştürüldü...
Geçen akşam eski MHP milletvekili Dr. Nesrin Ünal, bu konuya açıklık getirdi; Kısacası, kendisi başörtüsüyle GATA’ya, başka mekânlara gitmiş, kimse engel olmamış... Ama Sayın Doktor Ünal, Milletvekili seçilince, kurallara, düzene uymak için Merve Kavakçı gibi, şov yapmamış, Genel Kurula “kerrakesi-türbanıyla” gelmemiş! Diyor ki: “Başörtüsünün simgesi olmaz. Başını örten herkesin inandığı için başını örttüğünü düşünüyorum.” Simge olan türban başka, geleneksel başörtüsü başka! İşin aslı faslı, kısacası “Vehbi’nin kerrakesi” de bu!
Sözde aydınlara soruyorum
Ergenekon’daki açık hukuk ihlalleri, telefon ve ortam dinlemeleri hususundan neden suskunsunuz?... Kürtlerin haklarını Ermenilerin haklarını vb.. savunursunuz, “diplomatların ve askerlerin ’hatalarının’düşmanları haklı kıldığını” söyleyip durursunuz da “Türklerin haklarını” neden hiç savunmazsınız... Ve TEKEL işçilerinin, hal ve hakları hususunda neden pek yazmaz, konuşmazsınız?
Ben söyleyeyim; çünkü sizler “kerrakeleri” her alanda, özellikle Orduya düşmanlığınızdan belli, “ampulden” ışık alan, “aydınlarsınız”!
Birinci alıntı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tutum ve tavırlarına denk düşüyor. Erdoğan, kızdıkça, fevri konuşuyor, sağa sola, her kesime saldırıyor ve açıklar veriyor! Hiç temenni etmem ama korkarım, sonunda öfkesi içinde boğulacak! Muhalefet için, en doğru taktik onu öfkelendirmek!
Önceki günlerde yaşananlar, TBMM’de peygamber benzetmesinden dolayı olanlar üzerine Başbakanın çıkışları, son örnekler..
“Gördünüz mü Vehbi’nin kerrakesini” diye bir söz vardır. “Kerrake” bir nevi cübbe... Vehbi “ases” yani mahalle bekçisi; mahallenin namusu ona emanet... Fakat bir gün şeytana uymuş, mahallede bir kadını “ziyarete” gitmiş!... Evi mahalleliler tarafından basılınca, Vehbi, kaçarken “kerrakeyi” orada unutmuş... O gün, bugün gerçekler ortaya çıkınca, “Gördünüz mü Vehbi’nin kerrakesini?” denir!...
Teşbihte hata olmaz; Erdoğan son fevri çıkışlarıyla, söyledikleri ve söyleyemedikleriyle, içinin, Ordu konusunda ne kadar dolu olduğunu, imadan öte ifade etmiş oldu!
Önce, TBMM’deki yumruklaşma olaylarını tetikleyen, eşi Emine Hanımefendinin, başı türbanlı olduğu için, GATA’ya Nejat Uygur’u ziyarete gidemediği şikâyeti... TBMM’deki kavgadan sonra, asabına hâkim olamadan söylediği şu sözler: “Gerekli olanlara, gereken yerlere söyledim... Yaşadığım başka şeyler de var... Söyleyecek çok daha şeyler var ama anlatırsam ülke kaldıramaz... Ben ülkemde gerilim istemiyorum. Belki sonra kaleme alacağım”.
Erdoğan’ın içi doluymuş! Sayın Başbakan’dan rica ederim; “Konuşun, içinizi dökün. Bunları anılarınıza bırakmayın...” Ordudan şikâyetlerinizi, açıkça söyleyin ve Başbakan olarak, gerekenleri yapın! Konuşulmadık anlaşılmadık ne kaldı ki? Ama böyle imalı, cinaslı konuşmalar, muğlâk ifadeler, ülkede gerilimi büsbütün arttırıyor! Konuşun ki, “Vehbi’nin kerrakesinin” nerede olduğu da anlaşılsın!
Türban-Başörtüsü
“Türban” saptırıldı... TSK’nın “türbana” karşı çıkmasının, Ordunun, geleneksel başörtüsüne karşı çıktığı iddiasına, kasten dönüştürüldü...
Geçen akşam eski MHP milletvekili Dr. Nesrin Ünal, bu konuya açıklık getirdi; Kısacası, kendisi başörtüsüyle GATA’ya, başka mekânlara gitmiş, kimse engel olmamış... Ama Sayın Doktor Ünal, Milletvekili seçilince, kurallara, düzene uymak için Merve Kavakçı gibi, şov yapmamış, Genel Kurula “kerrakesi-türbanıyla” gelmemiş! Diyor ki: “Başörtüsünün simgesi olmaz. Başını örten herkesin inandığı için başını örttüğünü düşünüyorum.” Simge olan türban başka, geleneksel başörtüsü başka! İşin aslı faslı, kısacası “Vehbi’nin kerrakesi” de bu!
Sözde aydınlara soruyorum
Ergenekon’daki açık hukuk ihlalleri, telefon ve ortam dinlemeleri hususundan neden suskunsunuz?... Kürtlerin haklarını Ermenilerin haklarını vb.. savunursunuz, “diplomatların ve askerlerin ’hatalarının’düşmanları haklı kıldığını” söyleyip durursunuz da “Türklerin haklarını” neden hiç savunmazsınız... Ve TEKEL işçilerinin, hal ve hakları hususunda neden pek yazmaz, konuşmazsınız?
Ben söyleyeyim; çünkü sizler “kerrakeleri” her alanda, özellikle Orduya düşmanlığınızdan belli, “ampulden” ışık alan, “aydınlarsınız”!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz