Arınç'ın, Cübbeli-Baykal görüşmesi ajitasyonunda bilinmeyenler
1 sayfadaki 1 sayfası
Arınç'ın, Cübbeli-Baykal görüşmesi ajitasyonunda bilinmeyenler
TEKEL işçileri ayakta! Kamuoyu işçilere destek veriyor. Derken Ocak ayı enflasyon rakamları açıklandı.
Artış aylık yüzde ikiye yakın ki, her ay böyle olsa enflasyon yıl sonu yüzde 20’leri aşacak.
Kürt açılımı işi ele-yüze bulaşmış!
İşsizlik çığ gibi, toplumda hoşnut
suzluk katlanıyor.
İşte tam bu noktada AKP taarruza geçti.
Önce Tayyip bey GATA’daki türban hikayesini gündeme getirdi.
MHP, Peygamber konusuyla karşılık verince Meclis’te başkanlık odasını basan Bülent Arınç bu konularla hiç alakası olmayan bir konuyu dillendirdi.
- “Deniz Baykal Cübbeli Ahmet Hoca ile ne konuştu sorun bakalım!”
Kafalar karıştı.
CHP liderine yakıştırmalar yapıldı.
Derken hakikat ortaya çıktı.
Epey bir süre önceydi...
AKP eski Afyon Milletvekili Mahmut Koçak, Deniz Baykal’ı arar.
Yoğun olan Baykal bu aramaya ertesi günün akşamında cevap verir.
Tesadüf ya, o arama anında Mahmut Koçak’ın yanında Cübbeli Ahmet Hoca vardır.
İkilinin konuşması sonunda Mahmut Koçak, Baykal’a, hasta olan Cübbeli Ahmet Hoca’ya geçmiş olsun deyip demeyeceğini sorar.
Deniz Bey insanlığın gereği olarak, elbette der ve geçmiş olsun dileğinde bulunur.
Evet Mahmut Koçak’ın dün medyaya teyid ettiği gibi olay bundan ibarettir.
Tam bu noktada soralım:
Hadise bu ise Bülent Arınç bunu niçin gündeme getirdi ve zihin bulandırdı?
Şimdi birileri çıksa ve bunun adı fitne çıkarma teşebbüsüdür dese ne cevap verecek?
İslâm’da gıybet yani başkaları hakkında atıp tutmak haram değil mi? Yoksa Bülent Arınç bu tür günahlardan kendini muaf mı addediyor?
Öyle ya içeriği sadece geçmiş olsun olan masum bir telefon görüşmesini imalarla ters-yüz etmek ve farklı anlamlar yüklemek en hafif ifadeyle ajitasyon değil midir?
Bir başka şey, merak ettim Bülent Arınç bu konuşmayı nereden öğrendi?
AKP’den ayrılıp daha sonra ANAP’a geçen Mahmuk Koçak, ben bu görüşmeyi kimseyle paylaşmadım diye yemin ediyor.
Yoksa Baykal, Koçak ve Cübbeli’nin telefonları mı dinleniyor?
Diyeceksiniz ki Cübbeli anlatmış olamaz mı?
Mümkün değil çünkü Ahmet Hoca öyle böyle değil, AKP’ye bayağı bir muhalif.
Nereden mi biliyorum?
Saadet Partisi lideri Numan Kurtulmuş’dan.
Fevzi Hoca isimli balıkçıda yemek yediğim Kurtulmuş, Cübbeli’nin cemaatın bazı mensuplarının aksine AKP’ye değil, Saadet Partisi’ne oy verdiğini söyledi bana.
Dahası yine Kurtulmuş’a göre Cübbeli Ahmet Hoca’nın bu tutumu AKP’liler tarafından biliniyor ve ona müthiş kızılıyor.
Son bir ayrıntı ki dün ODA TV onu gündeme getirdi.
Cübbeli dinler arası diyalog olayını misyonerlik olarak görüyor ve dolayısı ile o kesimlerin de boy hedefi.
Şimdi bütün bunları bir araya getirin ve Bülent Arınç için verin hükmünüzü!
AMAÇ BAŞKA!...
Medyayı tehdit etme diyene bak!
Güleriz ağlanacak halimize derler ya, bu olay buna tam uyuyor. Haberiniz oldu mu bilmiyorum Tayyip Bey önceki gün muhtemelen mesajlarım ve beyin yıkamalarım Televizyonlarda naklen yayında duyulsun diye topladığı partisinin Kadınlar Kolu’nda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi kastederek, “Medya’yı tehdit ediyor, işte faşizm bu” dedi... Vallahi insaf... Emin olun böyle bir sözü Tayyip Erdoğan ve avanesi dışında hiç kimse etmez çünkü medyaya baskı Tayyip Bey’in uzmanlık alanı! İşte Uzanlar örneği ortada. Aydın Doğan’a kesilen vergi cezaları ortada. Yazılı açıklama ile değil, parti kongrelerinde canlı yayında milyonların önünde medyayı tehdit eden ve süre veren Erdoğan değil mi?? Bu satırların yazarı dahil kovdurduğu gazeteci örnekleri ortada. Hal bu iken hiç sıkılmadan nasıl bütün bunları söyleyebiliyor anlamak zor... Bir başka şey Bahçeli’nin elinde
Tayyip Bey misali devlet imkanları yok, kimseye vergi müfettişi gönderemez yani o tehdit etse bile bir anlam taşımaz, bunu Erdoğan da biliyor ama amacı zihin bulandırmak!
AKP’NİN TEYİD MAKAMI MI?..
Çankaya Köşkü’nün Müdürü!
Vallahi ön yargım yok. Dahası ondan şahsen bir zarar görmüş değilim. Daha önce de yazdım 1991’de Mebus seçildiğinde Prof. Yalçıntaş, “Benim asistanımdır, sana emanet” demişti bana.. Dolayısı ile yazacaklarım şahsi değil, ülke adınadır.. Kastettiğim isim Abdullah Gül’dür ve onun Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı gibi değil de adeta Tayyip Erdoğan’ın atadığı müdür gibi göründüğünü söylemek istiyorum. Dikkat edin Erdoğan ya da AKP’nin yaptıklarını teyid makamı gibidir. Son olarak Emasya’nın kaldırılmasından TEKEL işçisi direnişine kadar verdiği mesajlara bakın sanki AKP sözcüsü gibi... Tamam güya uyum adına AKP iktidarından gelen her şeye Noter misali basıyorsun imzayı ama yahu sen Anayasaya göre devletin başısın, bir gün olsun ona uygun yani bağımsız ve yansız davransana... Çankaya Köşkünün imajı hiç bu
kadar aşağı düşmemişti.
BU NE SALTANAT...
TRT Müdürü değil, padişah!
TRT, Hayrünnisa Hanımın elini bile sıkmayan şu malum İbrahim Şahin isimli şahsa hediye edildi de haberimiz mi olmadı. Adam kamu kurumu olan TRT’nin görevlisi değil de sanki onun sahibi ya da ülke Padişahı havalarında... Önceki akşam TRT’de bir programda sanatçılar çoşuyor ve süresi biten programı uzattırmak için yayın aracılığı ile “Sayın İbrahim Şahin ne olur buyruk verip programımızı uzatın” temennisinde bulunuyor... Aaa o da ne? TRT Müdürü çeviriyor telefonu, veriyor süre uzatım emrini.. Dedik ya, adam orayı babasının çiftliği gibi algılıyor. Kural, ciddiyet tanımıyor. Soruyorum size bu tutumun 12 Eylül sürecinde Kenan Evren’in TRT’de bir programda bacak bacak üstüne atan bir programcıya kızmasından ne farkı var.. Evren hiç olmazsa ihtilalın önderi, peki bu İbrahim Şahin kimdir Allah aşkına? Buraya not düşüyorum, AKP’nin gittiği gün yargı karşısına çıkacak ilk bürokrat bu Şahin olacak.
Artış aylık yüzde ikiye yakın ki, her ay böyle olsa enflasyon yıl sonu yüzde 20’leri aşacak.
Kürt açılımı işi ele-yüze bulaşmış!
İşsizlik çığ gibi, toplumda hoşnut
suzluk katlanıyor.
İşte tam bu noktada AKP taarruza geçti.
Önce Tayyip bey GATA’daki türban hikayesini gündeme getirdi.
MHP, Peygamber konusuyla karşılık verince Meclis’te başkanlık odasını basan Bülent Arınç bu konularla hiç alakası olmayan bir konuyu dillendirdi.
- “Deniz Baykal Cübbeli Ahmet Hoca ile ne konuştu sorun bakalım!”
Kafalar karıştı.
CHP liderine yakıştırmalar yapıldı.
Derken hakikat ortaya çıktı.
Epey bir süre önceydi...
AKP eski Afyon Milletvekili Mahmut Koçak, Deniz Baykal’ı arar.
Yoğun olan Baykal bu aramaya ertesi günün akşamında cevap verir.
Tesadüf ya, o arama anında Mahmut Koçak’ın yanında Cübbeli Ahmet Hoca vardır.
İkilinin konuşması sonunda Mahmut Koçak, Baykal’a, hasta olan Cübbeli Ahmet Hoca’ya geçmiş olsun deyip demeyeceğini sorar.
Deniz Bey insanlığın gereği olarak, elbette der ve geçmiş olsun dileğinde bulunur.
Evet Mahmut Koçak’ın dün medyaya teyid ettiği gibi olay bundan ibarettir.
Tam bu noktada soralım:
Hadise bu ise Bülent Arınç bunu niçin gündeme getirdi ve zihin bulandırdı?
Şimdi birileri çıksa ve bunun adı fitne çıkarma teşebbüsüdür dese ne cevap verecek?
İslâm’da gıybet yani başkaları hakkında atıp tutmak haram değil mi? Yoksa Bülent Arınç bu tür günahlardan kendini muaf mı addediyor?
Öyle ya içeriği sadece geçmiş olsun olan masum bir telefon görüşmesini imalarla ters-yüz etmek ve farklı anlamlar yüklemek en hafif ifadeyle ajitasyon değil midir?
Bir başka şey, merak ettim Bülent Arınç bu konuşmayı nereden öğrendi?
AKP’den ayrılıp daha sonra ANAP’a geçen Mahmuk Koçak, ben bu görüşmeyi kimseyle paylaşmadım diye yemin ediyor.
Yoksa Baykal, Koçak ve Cübbeli’nin telefonları mı dinleniyor?
Diyeceksiniz ki Cübbeli anlatmış olamaz mı?
Mümkün değil çünkü Ahmet Hoca öyle böyle değil, AKP’ye bayağı bir muhalif.
Nereden mi biliyorum?
Saadet Partisi lideri Numan Kurtulmuş’dan.
Fevzi Hoca isimli balıkçıda yemek yediğim Kurtulmuş, Cübbeli’nin cemaatın bazı mensuplarının aksine AKP’ye değil, Saadet Partisi’ne oy verdiğini söyledi bana.
Dahası yine Kurtulmuş’a göre Cübbeli Ahmet Hoca’nın bu tutumu AKP’liler tarafından biliniyor ve ona müthiş kızılıyor.
Son bir ayrıntı ki dün ODA TV onu gündeme getirdi.
Cübbeli dinler arası diyalog olayını misyonerlik olarak görüyor ve dolayısı ile o kesimlerin de boy hedefi.
Şimdi bütün bunları bir araya getirin ve Bülent Arınç için verin hükmünüzü!
AMAÇ BAŞKA!...
Medyayı tehdit etme diyene bak!
Güleriz ağlanacak halimize derler ya, bu olay buna tam uyuyor. Haberiniz oldu mu bilmiyorum Tayyip Bey önceki gün muhtemelen mesajlarım ve beyin yıkamalarım Televizyonlarda naklen yayında duyulsun diye topladığı partisinin Kadınlar Kolu’nda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi kastederek, “Medya’yı tehdit ediyor, işte faşizm bu” dedi... Vallahi insaf... Emin olun böyle bir sözü Tayyip Erdoğan ve avanesi dışında hiç kimse etmez çünkü medyaya baskı Tayyip Bey’in uzmanlık alanı! İşte Uzanlar örneği ortada. Aydın Doğan’a kesilen vergi cezaları ortada. Yazılı açıklama ile değil, parti kongrelerinde canlı yayında milyonların önünde medyayı tehdit eden ve süre veren Erdoğan değil mi?? Bu satırların yazarı dahil kovdurduğu gazeteci örnekleri ortada. Hal bu iken hiç sıkılmadan nasıl bütün bunları söyleyebiliyor anlamak zor... Bir başka şey Bahçeli’nin elinde
Tayyip Bey misali devlet imkanları yok, kimseye vergi müfettişi gönderemez yani o tehdit etse bile bir anlam taşımaz, bunu Erdoğan da biliyor ama amacı zihin bulandırmak!
AKP’NİN TEYİD MAKAMI MI?..
Çankaya Köşkü’nün Müdürü!
Vallahi ön yargım yok. Dahası ondan şahsen bir zarar görmüş değilim. Daha önce de yazdım 1991’de Mebus seçildiğinde Prof. Yalçıntaş, “Benim asistanımdır, sana emanet” demişti bana.. Dolayısı ile yazacaklarım şahsi değil, ülke adınadır.. Kastettiğim isim Abdullah Gül’dür ve onun Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı gibi değil de adeta Tayyip Erdoğan’ın atadığı müdür gibi göründüğünü söylemek istiyorum. Dikkat edin Erdoğan ya da AKP’nin yaptıklarını teyid makamı gibidir. Son olarak Emasya’nın kaldırılmasından TEKEL işçisi direnişine kadar verdiği mesajlara bakın sanki AKP sözcüsü gibi... Tamam güya uyum adına AKP iktidarından gelen her şeye Noter misali basıyorsun imzayı ama yahu sen Anayasaya göre devletin başısın, bir gün olsun ona uygun yani bağımsız ve yansız davransana... Çankaya Köşkünün imajı hiç bu
kadar aşağı düşmemişti.
BU NE SALTANAT...
TRT Müdürü değil, padişah!
TRT, Hayrünnisa Hanımın elini bile sıkmayan şu malum İbrahim Şahin isimli şahsa hediye edildi de haberimiz mi olmadı. Adam kamu kurumu olan TRT’nin görevlisi değil de sanki onun sahibi ya da ülke Padişahı havalarında... Önceki akşam TRT’de bir programda sanatçılar çoşuyor ve süresi biten programı uzattırmak için yayın aracılığı ile “Sayın İbrahim Şahin ne olur buyruk verip programımızı uzatın” temennisinde bulunuyor... Aaa o da ne? TRT Müdürü çeviriyor telefonu, veriyor süre uzatım emrini.. Dedik ya, adam orayı babasının çiftliği gibi algılıyor. Kural, ciddiyet tanımıyor. Soruyorum size bu tutumun 12 Eylül sürecinde Kenan Evren’in TRT’de bir programda bacak bacak üstüne atan bir programcıya kızmasından ne farkı var.. Evren hiç olmazsa ihtilalın önderi, peki bu İbrahim Şahin kimdir Allah aşkına? Buraya not düşüyorum, AKP’nin gittiği gün yargı karşısına çıkacak ilk bürokrat bu Şahin olacak.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz