Fırsat eşitliğinden söz etmeden önce
1 sayfadaki 1 sayfası
Fırsat eşitliğinden söz etmeden önce
Fırsat eşitliğinden söz etmeden önce
Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin Avrupa ekinde şöyle bir yazı gözüme çarptı: “Fırsat eşitliği veya kim sorumlu”
Sayın Celal Özcan`ın yazmış olduğu bu yazıyı Almanya dışında yaşayanlar okuyunca,” Helal olsun ! Yazı baştan aşağı gerçekleri dile getiriyor. Bu yazının altına bir değil iki imza bile atarım” der. Ama kazın ayağının öyle olmadığını Almanya`da yaşayanlar bilirler. Şimdi Sayın Celal Özcan`ın yazısının çok kısa bir özetini size aktarıyorum:
“Bertelsmann Vakfı`nın yaptığı bir araştırmaya göre Almanya`da 1,1 milyon öğrenci düzenli özel ders alıyor. Nedeni, çocuklar okullarda yeteri kadar iyi eğitim alamıyorlarmış. Öğrencilere şans eşitliği tanınmış olsaymış, özel derslere gerek kalmazmış. Sayın Özcan, fırsat eşitliğini anlatmaya Münih kentinden gelen bir yazı ile başlamış. Bu yazıda, bir Türk babanın eve geç geldiğini, yemekten sonra hemen kahveye gittiğini, annenin de para kazanmak için evden çıktığını ve okuldan gelen çocuğun da yalnız kaldığını, kimseden yardım göremediğini anlatılıyor. Bu anlatılan olay, Almanya`da sadece Münih`te değil, hemen bütün kentlerde, kasabalarda yaşanmaktadır.
Şimdi size soruyorum: Bu yazıda anlatılmak istenilen fırsat eşitliği ile nasıl bir bağlantısı olabilir ? Böyle bir zihniyette nasıl fırsat eşitliği aranır ? Bir gerçek var Almanya`da hem de yıllara süren gerçek; eğitim düzeyi düşük olan aileler, nasıl, vakitleri olsa bile, nasıl çocukları ile ilgilenebilecekler bu bir ? İkincisi ise, çocuklar ,belirli dersler için, para karşılığı (bu çoğu kez 45 dakikası 10 ila 15 Euro arası değişir) Almanya`da Nachhilfe denilen yardım alırlar. Bunu bile vermeyen ailelerin çocukları için fırsat eşitliğinden konuşmanın bir mantığı olur mu ? 3 milyona yakın Türk`ün yaşadığı Almanya`da çok az aileler ki, bunlar iyi eğitim almış ailelerdir, çocuklarına gereken desteği verdiği gibi, çocuğun zayıf olan dersine yardım edebilecek parayı da esirgememektedir. O halde burada önemli olan “Efendim, fırsat eşitliği olursa çocukların başarıları da o derece iyi olur” demek değildir. Önemli olan da, aileleri durmadan bilgilendirmek, yetiştirmektir. Türk aydınlarının yaptıkları en büyük hata, temele inmeden yani cehalet bataklığını kurutmadan, tek tek olaylar uğraşmaktır. Bu davranış, burada da böyle, Türkiye`de de böyle! Biliyorsunuz, Türkiye`de 8 yıllık zorunluğu eğitimden sonra gençler, liseye gidebilmek özel dersanelerde milyarlar harcayarak lise imtihanlarına hazırlanıyor. Aynı şey, ünüversite giriş imtihanları için söz konusudur. Parası olan parasına, olmayan da beyinine güvenerek bu engelleri aşmaya çalışıyor. Peki böyle bir sistem de fırsat eşitliği var mı ? Zengin, paralı= eğitim, fakir, parasız =değildir, eğitim. Almanya`da böyle bir durum yoktur. Okuyan, sonuna kadar engelsiz ilerliyor. Sadece zayıf olduğu dersler için ( özellikle matematik ve Almanca ) ya emekli hocalar ya da çalışkan öğrenciler tarafından para karşılığı destekleniyor.
Yani şu bilinen deyimi ters ifade edelim:
“Çuvaldızı kendimize iğneyi de başkasına batıralım.”
Dr. Yüksel Cavlak
Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin Avrupa ekinde şöyle bir yazı gözüme çarptı: “Fırsat eşitliği veya kim sorumlu”
Sayın Celal Özcan`ın yazmış olduğu bu yazıyı Almanya dışında yaşayanlar okuyunca,” Helal olsun ! Yazı baştan aşağı gerçekleri dile getiriyor. Bu yazının altına bir değil iki imza bile atarım” der. Ama kazın ayağının öyle olmadığını Almanya`da yaşayanlar bilirler. Şimdi Sayın Celal Özcan`ın yazısının çok kısa bir özetini size aktarıyorum:
“Bertelsmann Vakfı`nın yaptığı bir araştırmaya göre Almanya`da 1,1 milyon öğrenci düzenli özel ders alıyor. Nedeni, çocuklar okullarda yeteri kadar iyi eğitim alamıyorlarmış. Öğrencilere şans eşitliği tanınmış olsaymış, özel derslere gerek kalmazmış. Sayın Özcan, fırsat eşitliğini anlatmaya Münih kentinden gelen bir yazı ile başlamış. Bu yazıda, bir Türk babanın eve geç geldiğini, yemekten sonra hemen kahveye gittiğini, annenin de para kazanmak için evden çıktığını ve okuldan gelen çocuğun da yalnız kaldığını, kimseden yardım göremediğini anlatılıyor. Bu anlatılan olay, Almanya`da sadece Münih`te değil, hemen bütün kentlerde, kasabalarda yaşanmaktadır.
Şimdi size soruyorum: Bu yazıda anlatılmak istenilen fırsat eşitliği ile nasıl bir bağlantısı olabilir ? Böyle bir zihniyette nasıl fırsat eşitliği aranır ? Bir gerçek var Almanya`da hem de yıllara süren gerçek; eğitim düzeyi düşük olan aileler, nasıl, vakitleri olsa bile, nasıl çocukları ile ilgilenebilecekler bu bir ? İkincisi ise, çocuklar ,belirli dersler için, para karşılığı (bu çoğu kez 45 dakikası 10 ila 15 Euro arası değişir) Almanya`da Nachhilfe denilen yardım alırlar. Bunu bile vermeyen ailelerin çocukları için fırsat eşitliğinden konuşmanın bir mantığı olur mu ? 3 milyona yakın Türk`ün yaşadığı Almanya`da çok az aileler ki, bunlar iyi eğitim almış ailelerdir, çocuklarına gereken desteği verdiği gibi, çocuğun zayıf olan dersine yardım edebilecek parayı da esirgememektedir. O halde burada önemli olan “Efendim, fırsat eşitliği olursa çocukların başarıları da o derece iyi olur” demek değildir. Önemli olan da, aileleri durmadan bilgilendirmek, yetiştirmektir. Türk aydınlarının yaptıkları en büyük hata, temele inmeden yani cehalet bataklığını kurutmadan, tek tek olaylar uğraşmaktır. Bu davranış, burada da böyle, Türkiye`de de böyle! Biliyorsunuz, Türkiye`de 8 yıllık zorunluğu eğitimden sonra gençler, liseye gidebilmek özel dersanelerde milyarlar harcayarak lise imtihanlarına hazırlanıyor. Aynı şey, ünüversite giriş imtihanları için söz konusudur. Parası olan parasına, olmayan da beyinine güvenerek bu engelleri aşmaya çalışıyor. Peki böyle bir sistem de fırsat eşitliği var mı ? Zengin, paralı= eğitim, fakir, parasız =değildir, eğitim. Almanya`da böyle bir durum yoktur. Okuyan, sonuna kadar engelsiz ilerliyor. Sadece zayıf olduğu dersler için ( özellikle matematik ve Almanca ) ya emekli hocalar ya da çalışkan öğrenciler tarafından para karşılığı destekleniyor.
Yani şu bilinen deyimi ters ifade edelim:
“Çuvaldızı kendimize iğneyi de başkasına batıralım.”
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz