'Yetenek Sizsiniz' ve halkımızın seçim kriterleri!
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
'Yetenek Sizsiniz' ve halkımızın seçim kriterleri!
Pazar akşamı Acun Ilıcalı’nın yapımcılığını üstlendiği “Yetenek Sizsiniz Türkiye”nin yarı final elemelerini izledim. Amacım kısır siyasi çekişmelerden uzaklaşmak, hoş saatler geçirmekti!
Ama... Ne mümkün!
Siyasetin hasının içinde buldum kendimi...
Ve sevgili halkımızın “seçim” kriterlerini, bir kez daha soğuk bir duş alırcasına tüm hücrelerimde hissettim.
***
Yetenek Sizsiniz Türkiye, gerçekten bugüne kadar kimsenin cesaret edemediği bir işe soyundu ve ülke çapında büyük bir “yetenek avcılığına” başladı.
Seçici kurul üyeleri, Edirne’den Erzurum’a kadar Türkiye’nin dört bir yanına gidip elemelere katıldı. Birazcık yetenek ışığı gördüğü tüm yarışmacıları yarı finale taşıdı.
Sonunda da 60 yarışmacının yarışacağı yarı final ayaklarının ilki pazar gecesi yapıldı.
İlk elemelerde 12 yarışmacı yeni performanslarıyla sahne aldı. Biri hariç; 11’i, yarışmanın İngiltere’deki aslının finallerinde yarışacak kadar yetenekliydi...
İnanılmaz illüzyon numaralarını, dünyayı ayağa kaldırabilecek jimnastik ve dans gösterilerini, insanı kendinden geçiren müzik ziyafetlerini başarıyla sergilediler.
Asla kırmak, üzmek istemem ama; bu 12 finalistin bana göre şansı en az olanı, görme engelli Bilal isimli gençti.
Çok sıradan bir darbuka dinletisi eşliğinde Ferdi Tayfur’un bir türküsünü okudu.
Ve... Her fırsatta, “Allah”tan söz etti... “Benim torpilim Allah’tan” diyerek son derece ince bir mesaj verdi.
***
Sonunda sıra oylamaya geldi:
Finale sadece iki yarışmacı kalacak ve bunlardan biri halkımızın SMS oylarıyla belirlenecekti.
Daha Bilal’in türküsünü dinleyince kendi kendime, “Birinci bu olacak” demiştim.
Çünkü Bilal, tam halkımızın aradığı adamdı.
Gözlerinden dolayı “mağdur ve mazlum”du.
Fazlasıyla “yerel”di.
Ve “dindarlığını” dile getirmekte hiçbir sakınca görmüyordu...
Bu üç “sihir” birleşince, tahminim doğru çıktı ve “yetenek” açısından en tartışmalı sayılabilecek yarışmacı, “yetenek yarışmasının birincisi” olarak finale çıktı.
***
Bilal’i sevgiyle kucaklıyor, “başarısından” dolayı kutluyorum.
Ama kendimi, elenen 10 yarışmacının yerine koyuyorum.
Siz gerçekten Allah vergisi yeteneklere sahip olacaksınız...
Bunları geliştirip, parlatmak için insan üstü bir çabayla yıllarca çalışacaksınız...
Sonunda da bu yeteneğinizi gösterebileceğiniz bir fırsat yakalayacaksınız...
Ama... Tamamen başka kriterlere uymadığınız için eleneceksiniz...
Sorarım size:
Böylesine “adil olmayan” bir sonucu hayatının başında yaşayan bir genç olsaydınız, içinde yaşadığınız o topluma karşı büyük bir güvensizlik duymaz mıydınız?
***
Önceki yıllardaki yarışmalarda da hep böyle oldu. Halkımız, nerede bir “gariban” bulsa oy yağdırdı. “Allah”ın adını ağzına alanı ihya etti.
Ama; kısa bir süre sonra, tarihin çöplüğüne attı!
Örnek vermem gerekirse...
Bayhan desem anımsar mısınız?
Bu durumda... “Türkiye’nin yeteneği” diye ortaya çıkarılan Bilal’in başına da benzer şeylerin gelmeyeceğini garanti edebilir misiniz?
***
Yetenek Sizsiniz Türkiye; bize bir kez daha halkımızın “seçim kriterlerini” hatırlattı:
“Yeteneklisini” böylesine duygusal kriterle seçen bir halktan, “yöneticilerini” seçerken objektif olmasını bekleyebilir misiniz?
*****
GÜNÜN SORUSU
Sayın Devlet Büyüğümüz bir özel hastaneyi hizmete açarken, sağlık sisteminde yaptıkları değişiklikleri övmüş...
Aynı konuşmayı herhangi bir devlet hastanesinde de yapabilir mi?
*****
Üniversiteye giriş skandalı!
Danıştay 8. Dairesi, Yüksek Öğretim Kurulu’nun üniversitelere girişte farklı katsayı puanı uygulamasını düzenleyen kararını ikinci kez iptal etti...
Böylece tarihimizde ilk kez, üniversite giriş sınavlarının zamanında yapılamaması olasılığı ortaya çıktı.
Böyle bir skandal başka bir ülkede yaşansaydı; bu sonuca yol açanlar anında istifa eder ya da görevden alınırdı.
Göreceksiniz; bizimkiler hiçbir şey olmamamış gibi kameraların karşısına geçip, “Yola devam” diyecekler.
Faturayı ise; bu sınava hazırlanan 1.5 milyon genç ödeyecek.
Gerçekten yazık!
Ama... Ne mümkün!
Siyasetin hasının içinde buldum kendimi...
Ve sevgili halkımızın “seçim” kriterlerini, bir kez daha soğuk bir duş alırcasına tüm hücrelerimde hissettim.
***
Yetenek Sizsiniz Türkiye, gerçekten bugüne kadar kimsenin cesaret edemediği bir işe soyundu ve ülke çapında büyük bir “yetenek avcılığına” başladı.
Seçici kurul üyeleri, Edirne’den Erzurum’a kadar Türkiye’nin dört bir yanına gidip elemelere katıldı. Birazcık yetenek ışığı gördüğü tüm yarışmacıları yarı finale taşıdı.
Sonunda da 60 yarışmacının yarışacağı yarı final ayaklarının ilki pazar gecesi yapıldı.
İlk elemelerde 12 yarışmacı yeni performanslarıyla sahne aldı. Biri hariç; 11’i, yarışmanın İngiltere’deki aslının finallerinde yarışacak kadar yetenekliydi...
İnanılmaz illüzyon numaralarını, dünyayı ayağa kaldırabilecek jimnastik ve dans gösterilerini, insanı kendinden geçiren müzik ziyafetlerini başarıyla sergilediler.
Asla kırmak, üzmek istemem ama; bu 12 finalistin bana göre şansı en az olanı, görme engelli Bilal isimli gençti.
Çok sıradan bir darbuka dinletisi eşliğinde Ferdi Tayfur’un bir türküsünü okudu.
Ve... Her fırsatta, “Allah”tan söz etti... “Benim torpilim Allah’tan” diyerek son derece ince bir mesaj verdi.
***
Sonunda sıra oylamaya geldi:
Finale sadece iki yarışmacı kalacak ve bunlardan biri halkımızın SMS oylarıyla belirlenecekti.
Daha Bilal’in türküsünü dinleyince kendi kendime, “Birinci bu olacak” demiştim.
Çünkü Bilal, tam halkımızın aradığı adamdı.
Gözlerinden dolayı “mağdur ve mazlum”du.
Fazlasıyla “yerel”di.
Ve “dindarlığını” dile getirmekte hiçbir sakınca görmüyordu...
Bu üç “sihir” birleşince, tahminim doğru çıktı ve “yetenek” açısından en tartışmalı sayılabilecek yarışmacı, “yetenek yarışmasının birincisi” olarak finale çıktı.
***
Bilal’i sevgiyle kucaklıyor, “başarısından” dolayı kutluyorum.
Ama kendimi, elenen 10 yarışmacının yerine koyuyorum.
Siz gerçekten Allah vergisi yeteneklere sahip olacaksınız...
Bunları geliştirip, parlatmak için insan üstü bir çabayla yıllarca çalışacaksınız...
Sonunda da bu yeteneğinizi gösterebileceğiniz bir fırsat yakalayacaksınız...
Ama... Tamamen başka kriterlere uymadığınız için eleneceksiniz...
Sorarım size:
Böylesine “adil olmayan” bir sonucu hayatının başında yaşayan bir genç olsaydınız, içinde yaşadığınız o topluma karşı büyük bir güvensizlik duymaz mıydınız?
***
Önceki yıllardaki yarışmalarda da hep böyle oldu. Halkımız, nerede bir “gariban” bulsa oy yağdırdı. “Allah”ın adını ağzına alanı ihya etti.
Ama; kısa bir süre sonra, tarihin çöplüğüne attı!
Örnek vermem gerekirse...
Bayhan desem anımsar mısınız?
Bu durumda... “Türkiye’nin yeteneği” diye ortaya çıkarılan Bilal’in başına da benzer şeylerin gelmeyeceğini garanti edebilir misiniz?
***
Yetenek Sizsiniz Türkiye; bize bir kez daha halkımızın “seçim kriterlerini” hatırlattı:
“Yeteneklisini” böylesine duygusal kriterle seçen bir halktan, “yöneticilerini” seçerken objektif olmasını bekleyebilir misiniz?
*****
GÜNÜN SORUSU
Sayın Devlet Büyüğümüz bir özel hastaneyi hizmete açarken, sağlık sisteminde yaptıkları değişiklikleri övmüş...
Aynı konuşmayı herhangi bir devlet hastanesinde de yapabilir mi?
*****
Üniversiteye giriş skandalı!
Danıştay 8. Dairesi, Yüksek Öğretim Kurulu’nun üniversitelere girişte farklı katsayı puanı uygulamasını düzenleyen kararını ikinci kez iptal etti...
Böylece tarihimizde ilk kez, üniversite giriş sınavlarının zamanında yapılamaması olasılığı ortaya çıktı.
Böyle bir skandal başka bir ülkede yaşansaydı; bu sonuca yol açanlar anında istifa eder ya da görevden alınırdı.
Göreceksiniz; bizimkiler hiçbir şey olmamamış gibi kameraların karşısına geçip, “Yola devam” diyecekler.
Faturayı ise; bu sınava hazırlanan 1.5 milyon genç ödeyecek.
Gerçekten yazık!
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz