İktidara talip bütün partiler, bu yazıyı kesip saklayın!
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
İktidara talip bütün partiler, bu yazıyı kesip saklayın!
Muhalefet partileri pek farkında değil ama büyük bir olasılıkla en geç gelecek
yıl bugünlerde seçim sürecine girmiş olacağız.
Klasikleşmiş siyasetin klasikleşmiş aktörleri de meydanlarda “yüce divan” nutukları
atmaya başlayacak.
Eleştirinin, iddianın bini bir paraya düşecek;
suçlamalar, hakaretler, saldırılar gırla gidecek.
Tansiyon yükselecek ama havanda su dövülecek!
Çünkü halkın önemli bir bölümü yine “oy verecek parti bulamamaktan” yakınacak...
***
Muhalefet partilerinin sayın liderleri:
Elbette yapılan haksızlıkların hesabı sorulmalı, elbette iktidarın yanlış icraatları eleştirilmeli...
Ama; seçmen artık sizden “takvim” istiyor!
Bugünden tezi yok üç alternatifli bir program hazırlamalısınız:
İktidar koltuğuna tek parti, koalisyonun büyük ortağı ya da küçük ortağı olarak oturduğunuzda
ilk 100 günde, birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü yıllarda neler
yapacağınızı halka tek tek anlatmak durumundasınız.
Kürt sorununa nasıl baktığınızı...
İşsizlikle ve yoksullukla mücadele yöntemlerinizi...
Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda ne gibi bir tavır alacağınızı...
Siyasi partiler ve seçim yasaları ile anayasa başta olmak üzere “demokratikleşme” yolunda yapacağınız değişiklikleri...
Eğitimde, sağlıkta, ekonomide yapacağınız işleri...
Uluslararası ilişkiler konusundaki önceliklerinizi anlatıp...
Bunları hayata geçireceğiniz kadrolarınızı tanıtmak durumundasınız...
***
Biliyorum; Türk tipi siyaset anlayışına pek uygun değil bu talebim... Ama unutmayın,
halk artık “vaat” değil “icraat” istiyor.
Hepiniz; tek başınıza ya da koalisyon ortağı olarak önceliklerinizi ve bunları hayata
geçireceğiniz süreleri bir kağıda yazıp, altına imzanızı basmalısınız...
Yani bize bir tür “resmi senet” vermelisiniz!
Önümüzdeki dört yılın
boş lakırdılarla, kısır çekişmelerle geçmeyeceğini garanti etmelisiniz.
***
Meclis’te yumruklaşmalara, gereksiz polemiklere ayıracak vaktiniz kalmadı
artık...
Partilerinizin yetkili kurullarını toplayıp, programınızı yapmanın zamanı geldi de geçiyor.
Bu ülkenin işçisine, memuruna, emeklisine, yetimine, duluna dört yıllık
iktidarınızda en az kaç lira zam yapacağınızı...
Dolaylı-dolaysız vergileri ne kadar azaltacağınızı...
Bu giderleri karşılamak için nereden kaynak bulacağınızı yazın hazırlayacağınız “senet”lere...
Dinimizle, dilimizle, birliğimizle, sınırlarımızla oynamayacağınızın en açık
garantisini verin!
***
Eğer karşımıza yine yapacaklarınızla değil de mevcut iktidarın yapamadıklarıyla çıkacak
olursanız; belki iktidar oy kaybedecek...
Ama bilin ki; kazanan siz olmayacaksınız...
Çünkü kazanmak için hiçbir şey yapmamış olacaksınız!
***
GÜNÜN SORUSU
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili darbe ve komutanlara suikast iddialarına sinirlenmiş ve “Böyle rezillik olur mu? Yeter yahu, sabrımız taştı”
demiş...
Acaba bu sözleri kimleri kast ederek söyledi?
***
Sevigen’den inanılmaz gaf!
Kayıp çocukların yakınları dün Meclis’teydi... Onlara CHP İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen sahip çıktı. Daha da önemlisi, diğer
partilerin grup yetkilileriyle görüştürerek, kayıp 1800 çocuk hakkında
bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için gerekli adımı attı.
Buraya kadar her şey çok iyi...
Sevigen’in çabası da; diğer partilerin yaklaşımı da takdire değer...
Fakat...
Sevigen gelişmeleri anlatmak için çıktığı NTV canlı yayınında Oğuz Haksever’le konuşurken
öyle büyük bir pot kırdı ki; hem yaptığı işi berbat etti, hem de ekran
başındaki yüz binlere, “Pes” dedirtti.
Kayıp çocuklarının ailerinin acılarının büyüklüğünü anlatırken, “Ölüsü olan bir gün ağlar,
delisi olan her gün” deyiverdi... Sonra da saçmaladığını fark etti ve
düzeltmeye çalıştı.
Ama ne yazık ki laf ağızdan çıkmıştı bir kez!
***
İşte; size ülkemizden ortalama bir siyasetçi tipi...
Her şeyin içinde, her yere yetişiyor...
Ama; “Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir” atasözünün ne anlama geldiğini
hâlâ bilmiyor!
yıl bugünlerde seçim sürecine girmiş olacağız.
Klasikleşmiş siyasetin klasikleşmiş aktörleri de meydanlarda “yüce divan” nutukları
atmaya başlayacak.
Eleştirinin, iddianın bini bir paraya düşecek;
suçlamalar, hakaretler, saldırılar gırla gidecek.
Tansiyon yükselecek ama havanda su dövülecek!
Çünkü halkın önemli bir bölümü yine “oy verecek parti bulamamaktan” yakınacak...
***
Muhalefet partilerinin sayın liderleri:
Elbette yapılan haksızlıkların hesabı sorulmalı, elbette iktidarın yanlış icraatları eleştirilmeli...
Ama; seçmen artık sizden “takvim” istiyor!
Bugünden tezi yok üç alternatifli bir program hazırlamalısınız:
İktidar koltuğuna tek parti, koalisyonun büyük ortağı ya da küçük ortağı olarak oturduğunuzda
ilk 100 günde, birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü yıllarda neler
yapacağınızı halka tek tek anlatmak durumundasınız.
Kürt sorununa nasıl baktığınızı...
İşsizlikle ve yoksullukla mücadele yöntemlerinizi...
Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda ne gibi bir tavır alacağınızı...
Siyasi partiler ve seçim yasaları ile anayasa başta olmak üzere “demokratikleşme” yolunda yapacağınız değişiklikleri...
Eğitimde, sağlıkta, ekonomide yapacağınız işleri...
Uluslararası ilişkiler konusundaki önceliklerinizi anlatıp...
Bunları hayata geçireceğiniz kadrolarınızı tanıtmak durumundasınız...
***
Biliyorum; Türk tipi siyaset anlayışına pek uygun değil bu talebim... Ama unutmayın,
halk artık “vaat” değil “icraat” istiyor.
Hepiniz; tek başınıza ya da koalisyon ortağı olarak önceliklerinizi ve bunları hayata
geçireceğiniz süreleri bir kağıda yazıp, altına imzanızı basmalısınız...
Yani bize bir tür “resmi senet” vermelisiniz!
Önümüzdeki dört yılın
boş lakırdılarla, kısır çekişmelerle geçmeyeceğini garanti etmelisiniz.
***
Meclis’te yumruklaşmalara, gereksiz polemiklere ayıracak vaktiniz kalmadı
artık...
Partilerinizin yetkili kurullarını toplayıp, programınızı yapmanın zamanı geldi de geçiyor.
Bu ülkenin işçisine, memuruna, emeklisine, yetimine, duluna dört yıllık
iktidarınızda en az kaç lira zam yapacağınızı...
Dolaylı-dolaysız vergileri ne kadar azaltacağınızı...
Bu giderleri karşılamak için nereden kaynak bulacağınızı yazın hazırlayacağınız “senet”lere...
Dinimizle, dilimizle, birliğimizle, sınırlarımızla oynamayacağınızın en açık
garantisini verin!
***
Eğer karşımıza yine yapacaklarınızla değil de mevcut iktidarın yapamadıklarıyla çıkacak
olursanız; belki iktidar oy kaybedecek...
Ama bilin ki; kazanan siz olmayacaksınız...
Çünkü kazanmak için hiçbir şey yapmamış olacaksınız!
***
GÜNÜN SORUSU
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili darbe ve komutanlara suikast iddialarına sinirlenmiş ve “Böyle rezillik olur mu? Yeter yahu, sabrımız taştı”
demiş...
Acaba bu sözleri kimleri kast ederek söyledi?
***
Sevigen’den inanılmaz gaf!
Kayıp çocukların yakınları dün Meclis’teydi... Onlara CHP İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen sahip çıktı. Daha da önemlisi, diğer
partilerin grup yetkilileriyle görüştürerek, kayıp 1800 çocuk hakkında
bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için gerekli adımı attı.
Buraya kadar her şey çok iyi...
Sevigen’in çabası da; diğer partilerin yaklaşımı da takdire değer...
Fakat...
Sevigen gelişmeleri anlatmak için çıktığı NTV canlı yayınında Oğuz Haksever’le konuşurken
öyle büyük bir pot kırdı ki; hem yaptığı işi berbat etti, hem de ekran
başındaki yüz binlere, “Pes” dedirtti.
Kayıp çocuklarının ailerinin acılarının büyüklüğünü anlatırken, “Ölüsü olan bir gün ağlar,
delisi olan her gün” deyiverdi... Sonra da saçmaladığını fark etti ve
düzeltmeye çalıştı.
Ama ne yazık ki laf ağızdan çıkmıştı bir kez!
***
İşte; size ülkemizden ortalama bir siyasetçi tipi...
Her şeyin içinde, her yere yetişiyor...
Ama; “Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir” atasözünün ne anlama geldiğini
hâlâ bilmiyor!
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz