Bu kaçıncı bahar?
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu kaçıncı bahar?
Deniz Kurmay Albay Berk Erden, beylik tabancasıyla intihar etti...
Devlet ona bu tabancayı ve kılıcını, ülkesi için savaşması ve onurunu
korumak için vermişti... Savaşamadan, onuru için hayatına, askerlik
hayatına son verdi!
Rahmetli Albayın, bir internet sitesindeki özel
hayatıyla ilgili iddiaları onuruna yediremediği için kendi canına
kıydığı söyleniyor... Fakat burada da “Ergenekon” iması var. Hangi melun
söylentide, tezviratta yok ki?
Güya Albayın eşinin gizli bir aşkı
varmış da Albaya, “Ergenekon bağlantını açıklarım” diye şantaj yapmış!
“Ergenekon” cadı kazanında, şerefli insanlar, askerler, böyle diri diri
yakılıyor!
Ve o eşin, Albayın cenazesinde, yürekleri yakan feryadı:
“Yaktılar bizi”!
“Yakanlar” malumken, bunlardan TARAF gazetesi,
utanmadan, timsah gözyaşları döküyor. Neredeyse, bu failleri belli
cinayetin de, “Ergenekon-Balyoz-Darbe” işi olduğunu yazacaklar...
Bekleyin!
Bu haysiyet cellâtlarının pişman olmaları için, daha kaç
onurlu subay ve kişinin ölmesi gerekiyor?
Albay Berk Erden, hayatının
baharında, mesleğinin yüksek kademelerinde, kendi canına kıyan ve bu
karanlık ortamda, şüpheli koşullarda ölen, tek kişi, tek subay değil!
Daha
önce Emekli Deniz Albay Birol Atakan, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda
görevli Deniz Tabip Yarbay Nursal Gedik, Emekli Jandarma Albay
Abdülkerim Kırcı, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkanı
Behçet Oktay, Deniz Kıdemli Yüzbaşı Olgun Ural, Deniz Askeri Hâkim Tanju
Ünal, Emekli Deniz Albay Belgütay Varımlı, Deniz Yarbay Ali Tatar,
intihar ettiler veya şüpheli koşullarda öldürüldüler! Bu, bir “onurlu
askerler” listesi!
Komutan patladı
Deniz
Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Albay Berk Erden’in
İstanbul’daki cenaze töreninde, gazetecilerin sormalarını beklemeden,
Albay Erdem’in ölümüyle ilgili olarak konuştu: “O resimler 5 sene önce
Ankara’da çekilmiş fotoğraflar. Herkese söylüyorum. Eşiniz, kız
kardeşiniz birinin evinin önünde olamaz mı? Bu arkadaşımızı tanıyoruz.
Çok mümtaz vasıfları olan bir arkadaşımız. Bu görümsetme günlerdir
yayınlanıyor ve Albay bunun stresi içinde intihar ediyor!”
Bir de,
bazı deniz subaylarının, “Ergenekon kapsamında” Amiral Yiğit’e ve başka
Amirallere, suikast yapacakları iddiası var. Amiral bu konuda; “Beni en
fazla üzen, böyle bir operasyonun, masum subaylarımın üzerine
yıkılmasıdır. İsmi geçen iki albay, bana bir hücum olursa, bana bir
mermi sıkılırsa, bana göğsünü siper edecek arkadaşlardır” dedi ve
nihayet patladı: “Ama böyle ithamlar karşısında susmak mümkün değil” .
Evet, Sayın Amiralim, bütün bu “ahval ve şerait dâhilinde” , artık
susmak mümkün değil.
Çünkü dava büyük; “Ergenekon”! Bu son olayda da
haysiyet cellâtlarının amacı Albayın özel hayatını sorgulamak,
araştırmak değildi. Bu vesileyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin imajına ve
onuruna “darbe” vurmaktı. Bunu hep yaparlar; silahlı kuvvetlerle
ilgili en küçük olayları, adi suçları ve ekseriya pespaye iddiaları,
Orduyu yıpratmak ve halk indindeki saygınlığına gölge düşürmek için,
vesile yaparlar... Onlar mezar soyguncularıdır!
Liberal
aydınlar
Aynı gün İstanbul’da, tetikçisi bulunsa da
yakınlarını tam olarak aydınlatılmamış cinayetlere kurban veren aileler,
“Hrant Dink davasını” vesile ederek, karanlıkta kalan cinayetlerin
sırrının ortaya çıkarılması için bir araya geldiler... Acıları büyük ve
kolay dinmez. Kurbanlar arasında benim de dostlarım, Abdi İpekçi ve Uğur
Mumcu var!
Ancak, şimdi Albay Erden’in faili hiç de meçhul olmayan
ölümü, öldürülmesi üzerine, sormak istiyorum: Bu sayın liberaller,
aydınlar, bu “haysiyet cellâtlığına” karşı, bıraktım toplantı yapmayı,
imza toplamayı, “Hepimiz Albay Erden’iz” demelerini, neden hiç tepki
göstermezler? Kaçı, bakalım ne yazacak? Onlar da suçu “Ergenekon
kapsamına” yüklerlerse, hiç şaşmam!
Çünkü o albaylar, subaylar Hrant
Dink değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurlu mensupları!
Devlet ona bu tabancayı ve kılıcını, ülkesi için savaşması ve onurunu
korumak için vermişti... Savaşamadan, onuru için hayatına, askerlik
hayatına son verdi!
Rahmetli Albayın, bir internet sitesindeki özel
hayatıyla ilgili iddiaları onuruna yediremediği için kendi canına
kıydığı söyleniyor... Fakat burada da “Ergenekon” iması var. Hangi melun
söylentide, tezviratta yok ki?
Güya Albayın eşinin gizli bir aşkı
varmış da Albaya, “Ergenekon bağlantını açıklarım” diye şantaj yapmış!
“Ergenekon” cadı kazanında, şerefli insanlar, askerler, böyle diri diri
yakılıyor!
Ve o eşin, Albayın cenazesinde, yürekleri yakan feryadı:
“Yaktılar bizi”!
“Yakanlar” malumken, bunlardan TARAF gazetesi,
utanmadan, timsah gözyaşları döküyor. Neredeyse, bu failleri belli
cinayetin de, “Ergenekon-Balyoz-Darbe” işi olduğunu yazacaklar...
Bekleyin!
Bu haysiyet cellâtlarının pişman olmaları için, daha kaç
onurlu subay ve kişinin ölmesi gerekiyor?
Albay Berk Erden, hayatının
baharında, mesleğinin yüksek kademelerinde, kendi canına kıyan ve bu
karanlık ortamda, şüpheli koşullarda ölen, tek kişi, tek subay değil!
Daha
önce Emekli Deniz Albay Birol Atakan, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda
görevli Deniz Tabip Yarbay Nursal Gedik, Emekli Jandarma Albay
Abdülkerim Kırcı, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkanı
Behçet Oktay, Deniz Kıdemli Yüzbaşı Olgun Ural, Deniz Askeri Hâkim Tanju
Ünal, Emekli Deniz Albay Belgütay Varımlı, Deniz Yarbay Ali Tatar,
intihar ettiler veya şüpheli koşullarda öldürüldüler! Bu, bir “onurlu
askerler” listesi!
Komutan patladı
Deniz
Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Albay Berk Erden’in
İstanbul’daki cenaze töreninde, gazetecilerin sormalarını beklemeden,
Albay Erdem’in ölümüyle ilgili olarak konuştu: “O resimler 5 sene önce
Ankara’da çekilmiş fotoğraflar. Herkese söylüyorum. Eşiniz, kız
kardeşiniz birinin evinin önünde olamaz mı? Bu arkadaşımızı tanıyoruz.
Çok mümtaz vasıfları olan bir arkadaşımız. Bu görümsetme günlerdir
yayınlanıyor ve Albay bunun stresi içinde intihar ediyor!”
Bir de,
bazı deniz subaylarının, “Ergenekon kapsamında” Amiral Yiğit’e ve başka
Amirallere, suikast yapacakları iddiası var. Amiral bu konuda; “Beni en
fazla üzen, böyle bir operasyonun, masum subaylarımın üzerine
yıkılmasıdır. İsmi geçen iki albay, bana bir hücum olursa, bana bir
mermi sıkılırsa, bana göğsünü siper edecek arkadaşlardır” dedi ve
nihayet patladı: “Ama böyle ithamlar karşısında susmak mümkün değil” .
Evet, Sayın Amiralim, bütün bu “ahval ve şerait dâhilinde” , artık
susmak mümkün değil.
Çünkü dava büyük; “Ergenekon”! Bu son olayda da
haysiyet cellâtlarının amacı Albayın özel hayatını sorgulamak,
araştırmak değildi. Bu vesileyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin imajına ve
onuruna “darbe” vurmaktı. Bunu hep yaparlar; silahlı kuvvetlerle
ilgili en küçük olayları, adi suçları ve ekseriya pespaye iddiaları,
Orduyu yıpratmak ve halk indindeki saygınlığına gölge düşürmek için,
vesile yaparlar... Onlar mezar soyguncularıdır!
Liberal
aydınlar
Aynı gün İstanbul’da, tetikçisi bulunsa da
yakınlarını tam olarak aydınlatılmamış cinayetlere kurban veren aileler,
“Hrant Dink davasını” vesile ederek, karanlıkta kalan cinayetlerin
sırrının ortaya çıkarılması için bir araya geldiler... Acıları büyük ve
kolay dinmez. Kurbanlar arasında benim de dostlarım, Abdi İpekçi ve Uğur
Mumcu var!
Ancak, şimdi Albay Erden’in faili hiç de meçhul olmayan
ölümü, öldürülmesi üzerine, sormak istiyorum: Bu sayın liberaller,
aydınlar, bu “haysiyet cellâtlığına” karşı, bıraktım toplantı yapmayı,
imza toplamayı, “Hepimiz Albay Erden’iz” demelerini, neden hiç tepki
göstermezler? Kaçı, bakalım ne yazacak? Onlar da suçu “Ergenekon
kapsamına” yüklerlerse, hiç şaşmam!
Çünkü o albaylar, subaylar Hrant
Dink değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurlu mensupları!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz