DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Cem Yılmaz, Danny Kaye gibi şov yapmalı

Aşağa gitmek

Cem Yılmaz, Danny Kaye gibi şov yapmalı Empty Cem Yılmaz, Danny Kaye gibi şov yapmalı

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2010-02-14, 13:04

Dünyanın en ünlü komedi sanatçılarından Danny Kaye, bir dönem tıpkı Cem Yılmaz
gibi büyük bir orkestrayı yönetmişti. Ancak Kaye’in şovu sadece bir
konser için orkestrayı yönetmekten çok daha ileriydi ve çok önemli bir
anlamı vardı.

Danny Kaye, New York Filarmoni Orkestrası ile
çocuklara yönelik bir “klasik müzik” şovu hazırlamıştı.

Amaç, çocukların klasik müzik hakkında bilgi sahibi olmaları ve bu müziği
sevmelerini sağlamaktı.

Müthiş bir komedyen, sinema ve tiyatro sanatçısı olan Kaye, aynı zamanda şarkı da söylüyordu. Ama müzikle ilgisi bu kadardı. Buna karşın düzenlediği şovla klasik müziğin bütün
özelliklerini çocukların anlayacağı bir dille ve kırıp geçiren
esprilerle süsleyerek anlatıyordu.

Bu şovlar televizyonlarda da yayınlanıyordu ve bu sayede tüm dünyada milyonlarca çocuk klasik müzikle tanışmış ve bu müziğe ilgi duymaya başlamıştı.

Danny Kaye’in şovlarını ilk izlediğimden beri hayalimde hep bunun yerli versiyonunu
yapmak gelirdi. Ama açıkçası Cem Yılmaz’ın şovuna kadar bunu yapabilecek
kimse aklıma gelmemişti.

Cem Yılmaz hem olağanüstü sevilmesi hem de görüldüğü kadarıyla klasik müziğe yatkınlığı ile çocuklar için böyle bir şov hazırlayabilir. Bunun maddi desteğini sağlamaya istekli pek çok
reklamveren de çıkar.

Bu şovlarla Cem Yılmaz hem klasik müziğin sihriyle çocukları tanıştırır hem de çok sesliliğin güzelliğini anlatır.

Sanıyorum böyle bir çalışma Cem Yılmaz’ın çok başarılı sanat hayatında çok önemli
bir “kalite abidesi” olur.

*****

Klasik müzikle demokrasi nasıl anlatılır?

Cem Yılmaz’a Danny Kaye’in çocuklara klasik müziği anlatan ve sevdiren şovlarını önerirken,
çok sesli müzikle demokrasinin daha iyi anlatılabileceğini düşünüyorum.

Ne yazık ki ülkemizdeki müzik kültürü “çok sesli” müzikle pek
bağdaşmıyor. Elbette Türk müziğinin değeri de tartışılmaz ama “çok
sesli” müziğin gerçek değerinin anlaşılması sanıyorum insanların
“demokrasi” konusundaki görüşlerini de daha sağlamlaştırabilir.

Bakın çok sesli müzikle demokrasiyi nasıl anlatabiliriz:

Bir senfoni orkestrası 95-110 sanatçı ve enstrümandan oluşur.

Bir senfoninin ana teması vardır. Zaman zaman tüm müzik aletleri aynı temayı
seslendirir.

Ancak bir senfonide her enstrüman için aynı müzik
yazılır.

Bu müzikler aslında ana temaya uygundur ama farklı
seslerle icra edilir.

Senfoninin güzelliği nota olarak
birbirinden farklı olan seslerin olağanüstü uyumudur.

Bir senfonide bütün sesleri kısıp sadece bir enstrümanın sesini duyarsanız,
bu kulağa kötü gelebilir.

Sadece o sesi duyarsanız senfoninin kötü bir şey olduğunu zannedebilirsiniz.

Ve hemen her senfoni kreşendo denilen tüm enstrümanların seslerini giderek yükseltmesi ve
finalde müthiş bir tempoya ulaşmaları ile sona erer.

İşte Cem Yılmaz bir klasik müzik programıyla demokrasiyi, çok sesliliği bu yolla
anlatabilir.

Senfoninin ana teması, demokrasideki asgari ortak
payda.

Senfonideki çok seslilik demokrasideki farklı fikirler.

Senfonideki çok sesliliğin olağanüstü uyumu, demokraside uzlaşma kültürü olarak
çocuklara anlatılabilir.

Sadece bir tek sesin dinlenmesinin vereceği rahatsızlık ise demokrasi dışı yollara sapılarak baskıyla tek
fikrin kabul ettirilmesi olarak tanımlanır.

Ve senfonilerin sonundaki kreşendo ise iktidarların seçimle değişmesi ve bu değişimdeki
coşku olarak sunulabilir.

*****

Tek fıkra

Bu hafta Yıldırım Tuna’dan tek fıkra var. Tuna, Cezayir’de, aslında fıkra gönderdi ama bu haftalık saklıyorum. Hatfaya bol bol var ama:

Anaokulunda öğretmen çocuklara boya kitabını açtırmış ve elinde şemsiye tutan ördeğin bulunduğu sayfayı buldurup “Hadi çocuklar” demiş, “Şimdi ördeği sarıya, şemsiyeyi yeşile
boyayacaksınız!” Sıraların arasında gezerken Alihan’ın ördeği itfaiye
arabası gibi kıpkırmızı boyadığını görünce “Alihan” demiş hafif
kızarak, “Sen kaç kere kırmızı ördek gördün bakayım?” Alihan
“Öğretmenim” diye ayağa kalkmış, “Siz elinde şemsiye ile gezen ördeği
kaç kere gördüyseniz o kadar!”

*****

Tekel


Kendisini “AlterLATİF yazar” olarak tanıtan Ömür Eyüpkurum
kendi yazdığı bir dolu esprili yazı göndermiş. Bu hafta “güncelliği”
nedeniyle Tekel ile ilgili olanını sizlerle paylaşıyorum;

*
TEKELİN merhemi olsa başına sürer.

* TEKEL TEKEL gelin ulen.

*
AKP takkasi düştü teKEL göründü.

* TEKEL işçisi patlama
noktasında “4C”likten “C4”lüğe.

*****

Anadolu’dan manili fıkralar

Okurlardan Erhan Tığlı göndermiş. İçinde
şiir duygusu olan Anadolu insanı, söylemek isediği bazı şeyleri
manilerde dile getirir. İşte bunlardan üç örnek...

Bahçelerde kayısı

Kız çiftlik sahibi zengin bir delikanlıyla
nişanlanmıştı. Genç onu görmeye geldi. Kız nişanlısını heyecanla
karşıladı. Genç, getirdiği paketi masaya koydu, gülerek:

“Sana kendi ellerimle kayısı toplayıverdim bahçemizden” dedi.

Onun çiçek getireceğini sanan kız bozuldu ama belli etmedi. Bizimki tatlı
sözler edeceğini uman kıza tarla bahçe işlerinden, havadan sudan söz
etti. Kız onun için süslenmiş, kuaförde saçını yaptırmıştı ama delikanlı
bunları ya görmedi ya da görmezlikten geldi.

Biraz sonra nişanlısı gitmek için ayağa kalktı. Kız bir şeyler yazdı, delikanlıya
verdi, “Bunu evde aç” dedi. O da “Peki” deyip sevinçle evine gitti.
Evde annesi babası ne olduğunu sordular. Delikanlı sevinçle,
“Buluşmamız çok güzel geçti. Kız beni çok beğendi, hatta bana şiir
yazdı” diyerek cebinden kızın yazdığı yazıyı çıkardı.

“Aç oku” dediler. Delikanlı açıp okudu. Notta şunlar yazılıydı:

“Bahçelerde kayısı

Haber verdi dayısı

Hiç mi ağız bilmezsin

Be Allah’ın ayısı!”

Ev sahibi ile konuk

Eve konuk gelmişti ama bir türlü gitmek bilmiyordu. Ev sahibi yüzüne karşı
söylemeye çekindi. Bir kâğıda şunları yazıp onun görebileceği bir yere
koydu.

“Konuk birinci gün baldır,

İkinci gün olur şeker,

Üçüncü gün gitmezse

Odur eşekten beter.”

Bir süre sonra
konuktan şöyle bir yanıt geldi:

“Ey eşekten olma katır

Hiç bilmezsin gönül hatır

Konuk, gittiği yerde

İstediği kadar kalır.”

Kahveciyle müşteri

Kahveci kahveye zam yapacaktı
ama bu kararını onların yüzüne karşı söylemeye çekindi. Bir kâğıda şu
dizeleri yazıp duvara astı:

“Kahve Yemen’den gelir

Geldiği yol çok ırak

On lira yetmiyor

On beş lira bırak”

Bir süre sonra müşterilerden bir yanıt geldi. Orada şöyle yazılıydı:

“Kahve Yemen’den gelir

Yolları çok sapa

On lira yetmiyorsa

Kahveni hemen kapa!”
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz