Çaresiz değiliz
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rauf DENKTAŞ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Çaresiz değiliz
Avrupa Parlamentosu Rum ve Yunan üyelerinin doğrultusunda beklenilen
kararını açıkladı. Türk askeri adadan çıkmalı ve Kıbrıs görüşmelerine
böylelikle ivme kazandırılmalıdır. Aynı maksatla Maraş Rumlara iade
edilmeli ve “yerleşikler” konusu ele alınmalıdır.
Türk askeri
Kıbrıs’a niçin geldi? Türk askeri gelinceye kadar adada neler oldu?
Gelmeseydi neler olacaktı? Geldiği halde masum insanlarımız köylerden
toplanıp toplu mezarlara nasıl ve niçin gömüldü? Soran yok. Adada,
tarafların anlaştıkları bir ateşkes anlaşması var; BM Genel Sekreterinin
gözetiminde taraflar görüşmektedirler, araya girmemek gerekir. Dinleyen
yok. Avrupa Parlamentosunda Kıbrıs Türk Parlamenterleri yok. Niye yok
diye soran ilgilenen de yok. Kıbrıs, sanki Rum’un, Yunanın adası. Sanki
Kıbrıs meselesini yaratan Türk askeridir ve bu mesele 1974’de Türk
askerinin adaya gelişi ile başladı.
Rum ve Yunan parlamenterler,
bilinen propaganda taktikleri ile Kıbrıs meselesini, kendi bildikleri
şekilde anlatıp kabul ettirmişler. Kutlasak yeridir. Ancak demokrasi ve
adalet şampiyonluğu yapan bu Avrupa Parlamenterlerine şu soruyu sormak
hakkımızdır: “Ey demokrasi, eşitlik, hak, adalet şampiyonu
parlamenterler! Kıbrıs’ta iki ayrı demokrasi olduğunu bilmiyor musunuz?
Rumların, uluslararası antlaşmalarla meydana gelen bir ortaklık
devletinin, sadece unvanını, terörizmle, toplu mezarlarla gasp
ettiklerinin farkında değil misiniz? Öyle olmasaydı BM’nin 46 yıldır
Kıbrıs’ta işi ne diye sormaz mısınız? Rumlara, Yunanlılara kanıp Kıbrıs
meselesi 1974’de başlayan bir işgal meselesinden kaynaklanmıştır
yalanını nasıl yutarsınız? Böyle kuyruklu bir yalana kanarak, Kıbrıs’ta
tarafların ateşkes anlaşması ile bulunan Türk askerine ’hemen adadan
çekil’demek hakkını nereden buluyorsunuz? BM Güvenlik Konseyi
kararlarına göre iki eşit ortaktan birini dinlemeden suçlu, eli kanlı,
geçmişi bozuk, 16 günlük bebekleri, ilkokul çağındaki çocukları,
seksenlik, doksanlık ihtiyarları toplu mezarlara gömmüş olan bu
insanlara nasıl inanırsınız? Bu gerçekler Avrupa Parlamenterlerine
anlatıldı mı? Bu konuda dünyaya yayılmakta olan Rum-Yunan propagandası
karşısında KKTC’nin harcadığı çaba ve para ne kadardır? Lehimize yazılan
kitaplardan hükümet kaç adet almış ve nerelere dağıtmıştır? Bilen var
mı? Bunları geçelim. Uluslararası kuruluşlardan veya dost-müttefik
addedilen ülkelerden hak ve adalet beklemenin boş olduğunu hâlâ
anlamadık mı? Uzlaşma olacak diye bağımsızlığımızın, egemenliğimizin ve
devletimizin pazarlık konusu yapılmayacağını bütün dünyaya, kararlılıkla
ve bir bütün olarak haykırmanın zamanı şimdidir diyenleri dinleyen var
mı? O halde nerede onların gür sesleri? Masada halledilmesi gereken
konuların uluslararası yargı organlarında nasıl silâh haline
getirildiğini görmüyor muyuz? BM Güvenlik Konseyi, üç celsede, taraflara
eşit davranarak halledilecek bir meseleyi 47 yıldır, Amerikalılarla
İngilizlerin güdümünde halledemedi çünkü bunların arzularına uyup
Kıbrıs’ı Yunan koloni idaresine verdirmedik. AB, hiç sıkılmadan, eli
kanlı Rum idaresini, 1960 Antlaşmalarına bakmaksızın, adada cereyan eden
katliamları umursamaksızın,Türkiye’nin AB yolunu tıkamak için “Kıbrıs”
olarak üye yapmış, Türkiye’ye şantaj yapmakla meşgul: “Kıbrıs
meselesini, hallet, yoksa üye olamazsın” diyor. Bizimkiler hâlâ
“görüşmelere AB de karışsın” diyorlar. Sakat başlayan, yanlış yolda
gittiğini söylediğimiz Kıbrıs müzakerelerinin kritik bir anında BM Genel
Sekreterinin ziyaretine denk düşürülerek Orams davasındaki yüz
kızartıcı karar çıkarılır; icra için bir aylık mühlet talebi bile ret
edilir; hemen arkasından Avrupa Parlamentosunun komisyon kararı ve
Parlamentonun oturup bu kararı, antidemokratik bir şekilde, onaylaması.
Ders almıyor muyuz? Hâlâ, Annan Planına evet demekle uluslararası
arenada ilerledik hayali ile mi yaşayacağız? Anlamıyor muyuz? Kıbrıs’ı
Rum’a mal edecekler; Rum-Yunan ikilisi de “AB üyeliği eşittir Enosis”
diyor. Biz hâlâ Türkiyesiz AB üyeliği hayal etmeğe devam mı edeceğiz?
Rum
liderliği, Meclisi ve Kilisesi, gençliği ve basını ile, Federasyon,
ortaklık, değişimli başkanlık, ağırlıklı oy istemediğini her gün
kanıtlamaktadır. Yüzde 97’lik bir oranla Garanti Anlaşmalarını
istemiyor; Türk tarafı güya Garanti Anlaşmasını kırmızı çizgisi yapmış!
Rum tarafı “Kıbrıs AB üyesidir; yapacağımız anlaşmaya AB normları hakim
olacaktır” diyor, biz ne demek istediğini anlamak istemiyoruz.
Görüşmelere tek halk, tek devlet, tek egemenlik esaslarını temel yaparak
başladığımız için, içinden çıkılmaz bir teslimiyet sonucuna doğru
gitmekte olduğumuzu görüyor, fakat frene basamıyoruz. Seçimler geliyor.
Adaylar ne diyecek? Göreceğiz. Devletin, egemenliğini, Türkiye’nin fiili
ve etkin Garantisinin devamı; Türkiye AB üyesi olmadan KKTC AB üyesi
olamaz diyen aday herhalde seçim ipini rahatlıkla göğüsleyecektir. Bu
uzlaşmazlık değildir. Rum’un 1960 Antlaşmalarına rağmen bize
yaptıklarını bir daha yapamayacağı sağlam, kalıcı bir barıştan yana
olmak demektir. Dünya dediğimiz ilgili ülkelerin bu kararlılığımızı
görmeleri kaçınılmaz olmuştur.
kararını açıkladı. Türk askeri adadan çıkmalı ve Kıbrıs görüşmelerine
böylelikle ivme kazandırılmalıdır. Aynı maksatla Maraş Rumlara iade
edilmeli ve “yerleşikler” konusu ele alınmalıdır.
Türk askeri
Kıbrıs’a niçin geldi? Türk askeri gelinceye kadar adada neler oldu?
Gelmeseydi neler olacaktı? Geldiği halde masum insanlarımız köylerden
toplanıp toplu mezarlara nasıl ve niçin gömüldü? Soran yok. Adada,
tarafların anlaştıkları bir ateşkes anlaşması var; BM Genel Sekreterinin
gözetiminde taraflar görüşmektedirler, araya girmemek gerekir. Dinleyen
yok. Avrupa Parlamentosunda Kıbrıs Türk Parlamenterleri yok. Niye yok
diye soran ilgilenen de yok. Kıbrıs, sanki Rum’un, Yunanın adası. Sanki
Kıbrıs meselesini yaratan Türk askeridir ve bu mesele 1974’de Türk
askerinin adaya gelişi ile başladı.
Rum ve Yunan parlamenterler,
bilinen propaganda taktikleri ile Kıbrıs meselesini, kendi bildikleri
şekilde anlatıp kabul ettirmişler. Kutlasak yeridir. Ancak demokrasi ve
adalet şampiyonluğu yapan bu Avrupa Parlamenterlerine şu soruyu sormak
hakkımızdır: “Ey demokrasi, eşitlik, hak, adalet şampiyonu
parlamenterler! Kıbrıs’ta iki ayrı demokrasi olduğunu bilmiyor musunuz?
Rumların, uluslararası antlaşmalarla meydana gelen bir ortaklık
devletinin, sadece unvanını, terörizmle, toplu mezarlarla gasp
ettiklerinin farkında değil misiniz? Öyle olmasaydı BM’nin 46 yıldır
Kıbrıs’ta işi ne diye sormaz mısınız? Rumlara, Yunanlılara kanıp Kıbrıs
meselesi 1974’de başlayan bir işgal meselesinden kaynaklanmıştır
yalanını nasıl yutarsınız? Böyle kuyruklu bir yalana kanarak, Kıbrıs’ta
tarafların ateşkes anlaşması ile bulunan Türk askerine ’hemen adadan
çekil’demek hakkını nereden buluyorsunuz? BM Güvenlik Konseyi
kararlarına göre iki eşit ortaktan birini dinlemeden suçlu, eli kanlı,
geçmişi bozuk, 16 günlük bebekleri, ilkokul çağındaki çocukları,
seksenlik, doksanlık ihtiyarları toplu mezarlara gömmüş olan bu
insanlara nasıl inanırsınız? Bu gerçekler Avrupa Parlamenterlerine
anlatıldı mı? Bu konuda dünyaya yayılmakta olan Rum-Yunan propagandası
karşısında KKTC’nin harcadığı çaba ve para ne kadardır? Lehimize yazılan
kitaplardan hükümet kaç adet almış ve nerelere dağıtmıştır? Bilen var
mı? Bunları geçelim. Uluslararası kuruluşlardan veya dost-müttefik
addedilen ülkelerden hak ve adalet beklemenin boş olduğunu hâlâ
anlamadık mı? Uzlaşma olacak diye bağımsızlığımızın, egemenliğimizin ve
devletimizin pazarlık konusu yapılmayacağını bütün dünyaya, kararlılıkla
ve bir bütün olarak haykırmanın zamanı şimdidir diyenleri dinleyen var
mı? O halde nerede onların gür sesleri? Masada halledilmesi gereken
konuların uluslararası yargı organlarında nasıl silâh haline
getirildiğini görmüyor muyuz? BM Güvenlik Konseyi, üç celsede, taraflara
eşit davranarak halledilecek bir meseleyi 47 yıldır, Amerikalılarla
İngilizlerin güdümünde halledemedi çünkü bunların arzularına uyup
Kıbrıs’ı Yunan koloni idaresine verdirmedik. AB, hiç sıkılmadan, eli
kanlı Rum idaresini, 1960 Antlaşmalarına bakmaksızın, adada cereyan eden
katliamları umursamaksızın,Türkiye’nin AB yolunu tıkamak için “Kıbrıs”
olarak üye yapmış, Türkiye’ye şantaj yapmakla meşgul: “Kıbrıs
meselesini, hallet, yoksa üye olamazsın” diyor. Bizimkiler hâlâ
“görüşmelere AB de karışsın” diyorlar. Sakat başlayan, yanlış yolda
gittiğini söylediğimiz Kıbrıs müzakerelerinin kritik bir anında BM Genel
Sekreterinin ziyaretine denk düşürülerek Orams davasındaki yüz
kızartıcı karar çıkarılır; icra için bir aylık mühlet talebi bile ret
edilir; hemen arkasından Avrupa Parlamentosunun komisyon kararı ve
Parlamentonun oturup bu kararı, antidemokratik bir şekilde, onaylaması.
Ders almıyor muyuz? Hâlâ, Annan Planına evet demekle uluslararası
arenada ilerledik hayali ile mi yaşayacağız? Anlamıyor muyuz? Kıbrıs’ı
Rum’a mal edecekler; Rum-Yunan ikilisi de “AB üyeliği eşittir Enosis”
diyor. Biz hâlâ Türkiyesiz AB üyeliği hayal etmeğe devam mı edeceğiz?
Rum
liderliği, Meclisi ve Kilisesi, gençliği ve basını ile, Federasyon,
ortaklık, değişimli başkanlık, ağırlıklı oy istemediğini her gün
kanıtlamaktadır. Yüzde 97’lik bir oranla Garanti Anlaşmalarını
istemiyor; Türk tarafı güya Garanti Anlaşmasını kırmızı çizgisi yapmış!
Rum tarafı “Kıbrıs AB üyesidir; yapacağımız anlaşmaya AB normları hakim
olacaktır” diyor, biz ne demek istediğini anlamak istemiyoruz.
Görüşmelere tek halk, tek devlet, tek egemenlik esaslarını temel yaparak
başladığımız için, içinden çıkılmaz bir teslimiyet sonucuna doğru
gitmekte olduğumuzu görüyor, fakat frene basamıyoruz. Seçimler geliyor.
Adaylar ne diyecek? Göreceğiz. Devletin, egemenliğini, Türkiye’nin fiili
ve etkin Garantisinin devamı; Türkiye AB üyesi olmadan KKTC AB üyesi
olamaz diyen aday herhalde seçim ipini rahatlıkla göğüsleyecektir. Bu
uzlaşmazlık değildir. Rum’un 1960 Antlaşmalarına rağmen bize
yaptıklarını bir daha yapamayacağı sağlam, kalıcı bir barıştan yana
olmak demektir. Dünya dediğimiz ilgili ülkelerin bu kararlılığımızı
görmeleri kaçınılmaz olmuştur.
Rauf DENKTAŞ- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 57
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 15
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rauf DENKTAŞ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz