Başsavcı'nın avukatı Kazan: 'Baskını yapan savcıyla mahkemeliğiz!'
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Başsavcı'nın avukatı Kazan: 'Baskını yapan savcıyla mahkemeliğiz!'
Türkiye’de art arda “ilk”leri yaşamaya başladık:
Önceki gün cumhuriyet tarihinde ilk kez ordu komutanı olan bir orgeneral, şüpheli sıfatıyla
ifade vermeye çağırıldı. On gün içinde ifade vermeye gitmezse, zorla
götürüleceği açıklandı...
Dün de yine cumhuriyet tarihinde ilk
kez görevdeki bir başsavcının makam odasına ve evine “baskın” yapıldı,
bazı evraklara el konuldu, kendisi gözaltına alındı...
İkisine de
yöneltilen suçlama aynı:
“Ergenekon Terör Örgütü’ne üye
olmak...”
***
Tüm bu operasyonların 2
Kasım 2007’ye kadar gittiğini dün yazmıştım.
Erzincan Cumhuriyet
Başsavcılığı, 2 Kasım 2007’de İsmailağa Cemaati’nin okul öncesi
çocuklara eğitim verdiği ihbarı üzerine, 16 ilde 235 şüpheliye yönelik
bir soruşturma için düğmeye basmıştı.
Ama soruşturma daha sonra
Erzurum’daki 9 cemaat üyesiyle sınırlı kalmıştı...
Sonra da bu
operasyona katılan herkes, “büyük bir rastlantı eseri” Ergenekon
şüphelisi konumuna düşmüştü!
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan
Cihaner hakkında da “görevi kötüye kullanmak” suçlamasıyla Tunceli Ağır
Ceza Mahkemesi’nde 26 yıl hapis istemiyle son soruşturma açılmasına
karar verilmişti...
Dava Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde
görülecekti...
Fakat dün ne olduysa; Erzurum Özel Yetkili
Cumhuriyet Savcısı, Erzincan Başsavcısı’na eşi benzeri görülmemiş bir
“baskın” yaptı...
Bu baskını Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı’nın
avukatı Turgut Kazan’a sordum... O da yapılanların hukuka ve yasalara
aykırı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
***
“Erzincan
Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in makam odasında ve evinde arama
yapılması dehşet vericidir ve Türkiye’de bir ilktir. Kesinlikle kural
dışıdır. Tam bir hukuk devleti ihlalidir.
2802 Sayılı Hâkimler ve
Savcılar Yasası’nın 90 ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 250/3 maddeleri
çok açıktır. Müvekkilimin yargılanacağı yer Yargıtay 11. Ceza
Dairesi’dir. Zaten, İsmailağa soruşturmasındaki eylemi esas alınarak,
görevi kötüye kullandığı iddiasıyla dava açılmıştır. Bu dava 11. Ceza
Dairesi esasına kaydolmuştur. Yakında duruşması başlayacaktır.
Bir
eylem için, başka soruşturma, başka dava açılamaz. Dolayısıyla, yapılan
arama, yasaya aykırıdır, hukuka aykırıdır. Üstelik, soruşturmaya gelen
Savcı Osman Şanal’ın kıdemi, müvekkilimin kıdeminden düşüktür. Kendisi;
hakkında soruşturma izni istediğimiz, verilmeyince dava açtığımız
biridir. Ankara 1. İdare Mahkemesi’nin 2009/2113 esasına kayıtlı olan
davamız halen derdesttir. Dolayısıyla, arama güvenliği açısından da
büyük kuşku duyduğumu belirtmek istiyorum.
Yargıtay’da başlayacak
yargılamaya güvenilemediği için, yasaya aykırı olan bir yolun
seçildiğini düşünüyorum.”
***
Eğer
Turgut Kazan’ın iddiaları ve kaygıları doğruysa...
O zaman durum
sandığımızdan da vahim demektir!
***
GÜNÜN
SORUSU
Önceki gün ilk kez bir ordu komutanı ifadeye
çağrıldı... Dün ilk kez bir başsavcı gözaltına alındı, evi ve makam
odası arandı...
Bakalım bugün “Türkiye’deki ilk olma” piyangosu
hangi kamu görevlisine vuracak?
***
‘Adlarını ağzıma almayacağım!’
“Bundan sonra
da fevkalade bir durum yaşanmadıkça, ne Sayın Baykal’ın, ne de Sayın
Bahçeli’nin adlarını ağzıma kolay kolay almam.”
“Sayın Baykal”
kim?
Ana muhalefet partisi lideri...
“Sayın Bahçeli” kim?
Meclis’te
grubu bulunan üçüncü büyük partinin genel başkanı...
Peki;
onların adlarını ağızlarına almamaya karar veren kişi kim?
İktidar
partisinin genel başkanı ve bu ülkenin Başbakanı...
Sözüm ona
“demokratik açılım”ı hayata geçirmeye çalışıyor ama Türkiye’nin en büyük
ikinci ve üçüncü partilerinin liderlerini yok sayıyor!
***
Demokrasinin
özünde “uzlaşma” ve karşı siyasi düşüncelere saygı yatar...
Siyasi
aktörleri yok saymak ise sadece “baskıcı tek parti rejimleri” nin
benimsediği bir yöntemdir!
Hadi; yeni baştan tartışalım:
Türkiye
sivil diktatörlüğe gidiyor mu, gitmiyor mu?
Ve bir de basit
soru:
“Yok sayma”nın ardından hangi tavır gelir?
Önceki gün cumhuriyet tarihinde ilk kez ordu komutanı olan bir orgeneral, şüpheli sıfatıyla
ifade vermeye çağırıldı. On gün içinde ifade vermeye gitmezse, zorla
götürüleceği açıklandı...
Dün de yine cumhuriyet tarihinde ilk
kez görevdeki bir başsavcının makam odasına ve evine “baskın” yapıldı,
bazı evraklara el konuldu, kendisi gözaltına alındı...
İkisine de
yöneltilen suçlama aynı:
“Ergenekon Terör Örgütü’ne üye
olmak...”
***
Tüm bu operasyonların 2
Kasım 2007’ye kadar gittiğini dün yazmıştım.
Erzincan Cumhuriyet
Başsavcılığı, 2 Kasım 2007’de İsmailağa Cemaati’nin okul öncesi
çocuklara eğitim verdiği ihbarı üzerine, 16 ilde 235 şüpheliye yönelik
bir soruşturma için düğmeye basmıştı.
Ama soruşturma daha sonra
Erzurum’daki 9 cemaat üyesiyle sınırlı kalmıştı...
Sonra da bu
operasyona katılan herkes, “büyük bir rastlantı eseri” Ergenekon
şüphelisi konumuna düşmüştü!
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan
Cihaner hakkında da “görevi kötüye kullanmak” suçlamasıyla Tunceli Ağır
Ceza Mahkemesi’nde 26 yıl hapis istemiyle son soruşturma açılmasına
karar verilmişti...
Dava Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde
görülecekti...
Fakat dün ne olduysa; Erzurum Özel Yetkili
Cumhuriyet Savcısı, Erzincan Başsavcısı’na eşi benzeri görülmemiş bir
“baskın” yaptı...
Bu baskını Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı’nın
avukatı Turgut Kazan’a sordum... O da yapılanların hukuka ve yasalara
aykırı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
***
“Erzincan
Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in makam odasında ve evinde arama
yapılması dehşet vericidir ve Türkiye’de bir ilktir. Kesinlikle kural
dışıdır. Tam bir hukuk devleti ihlalidir.
2802 Sayılı Hâkimler ve
Savcılar Yasası’nın 90 ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 250/3 maddeleri
çok açıktır. Müvekkilimin yargılanacağı yer Yargıtay 11. Ceza
Dairesi’dir. Zaten, İsmailağa soruşturmasındaki eylemi esas alınarak,
görevi kötüye kullandığı iddiasıyla dava açılmıştır. Bu dava 11. Ceza
Dairesi esasına kaydolmuştur. Yakında duruşması başlayacaktır.
Bir
eylem için, başka soruşturma, başka dava açılamaz. Dolayısıyla, yapılan
arama, yasaya aykırıdır, hukuka aykırıdır. Üstelik, soruşturmaya gelen
Savcı Osman Şanal’ın kıdemi, müvekkilimin kıdeminden düşüktür. Kendisi;
hakkında soruşturma izni istediğimiz, verilmeyince dava açtığımız
biridir. Ankara 1. İdare Mahkemesi’nin 2009/2113 esasına kayıtlı olan
davamız halen derdesttir. Dolayısıyla, arama güvenliği açısından da
büyük kuşku duyduğumu belirtmek istiyorum.
Yargıtay’da başlayacak
yargılamaya güvenilemediği için, yasaya aykırı olan bir yolun
seçildiğini düşünüyorum.”
***
Eğer
Turgut Kazan’ın iddiaları ve kaygıları doğruysa...
O zaman durum
sandığımızdan da vahim demektir!
***
GÜNÜN
SORUSU
Önceki gün ilk kez bir ordu komutanı ifadeye
çağrıldı... Dün ilk kez bir başsavcı gözaltına alındı, evi ve makam
odası arandı...
Bakalım bugün “Türkiye’deki ilk olma” piyangosu
hangi kamu görevlisine vuracak?
***
‘Adlarını ağzıma almayacağım!’
“Bundan sonra
da fevkalade bir durum yaşanmadıkça, ne Sayın Baykal’ın, ne de Sayın
Bahçeli’nin adlarını ağzıma kolay kolay almam.”
“Sayın Baykal”
kim?
Ana muhalefet partisi lideri...
“Sayın Bahçeli” kim?
Meclis’te
grubu bulunan üçüncü büyük partinin genel başkanı...
Peki;
onların adlarını ağızlarına almamaya karar veren kişi kim?
İktidar
partisinin genel başkanı ve bu ülkenin Başbakanı...
Sözüm ona
“demokratik açılım”ı hayata geçirmeye çalışıyor ama Türkiye’nin en büyük
ikinci ve üçüncü partilerinin liderlerini yok sayıyor!
***
Demokrasinin
özünde “uzlaşma” ve karşı siyasi düşüncelere saygı yatar...
Siyasi
aktörleri yok saymak ise sadece “baskıcı tek parti rejimleri” nin
benimsediği bir yöntemdir!
Hadi; yeni baştan tartışalım:
Türkiye
sivil diktatörlüğe gidiyor mu, gitmiyor mu?
Ve bir de basit
soru:
“Yok sayma”nın ardından hangi tavır gelir?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz