Her iki yazarı okuyunca...

İki farklı yazar ve iki farklı yazı ! Her iki yazıyı okuyunca ikisinin arasında, tıpa tıp olmasa da, bir benzerlik olduğunu görürüz. Bu iki yazarı sevelim sevmeyelim, takdir edelim etmeyelim, önemli olan köşelerinde değindikleri konulardır.
Milliyet Gazetei yazarı, Hasan Cemal,”Dünya değişir, Baykal`ın CHP`si değişmez.” Başılık yazısında değişelim diyen CHP`nin değişmeyeceğine anlatıyor. Yazdıklarının çok doğru olduğunu yazıyı okuyunca daha iyi anlıyoruz. CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP içinde bir değişimden bahsetmişti. Bunu duyan Baykal, hemen harekete geçerek, değişim sözcüğünü kapatmak için, süslü püslü sözlere yöneldi ve değişim unutuldu gitti !
Ayrıca Bedri Baykam`ın öne sürdüğü” “Demokratik Devrim” de konuşulmaz oldu.
Yapılan İstanbul kongresinde, kürsülerden değişim için gene süslü püslü sözler söylendi ve seçim bitti. Sonuç; aynı tas aynı hamam !...
Hasan Celal`in yazısında belirtiği gibi, film hep aynı sadece tarihler farklı...
2007 yılında karaçarşaf açılım yapan CHP, umut ettiğini bulamadı ve ıkına sıkına meclise girdi...
Parti için demokrasisini işletmeyen bir genel başkan, elbetteki diğer partilerin tutumunu eleştiremez. Eleştirdiği takdirde, her zaman olduğu gibi, cevabını alır !
CHP yöneticileri artık anlamalıdırlar; bu kadro ile, yani eskimiş kadro ile iktidar olmak imkansızdır. Eğer değişim yapacaklarsa, derhal değişim mekanizmasını başlatılmalıdırlar. Karşıdevrim ilerlerken, süslü sözlerle zaman kazanmanın hiç bir anlamı olamaz.
Bilinen bir gerçek daha var ki o da şudur: Baykal ile şimdiye kadar CHP nasıl ileriye doğru bir adım atamıyorsa, şimden sonra da atamayacağı bes bellidir...
Onun için Diyojen`in sözü haıtlyarak deriz ki: “Gölge etme başka ihsan istemeyiz.
İl meclisi seçimleri göstermişti ki, Hasan Cemal`in ifade ettiği gibi, Baykal başta kaldıkça, dünya değişir, CHP değişmez !
Evet, CHP`de köklü bir değişime ihtiyaç var. Toplum Baykal`dan güzel sözler yerine icraat ve CHP örgütlerinin silkinerek ülkede kendisinden beklenen hizmetleri yerine getirilmesi bekleniyor.

Gelelim ünlü yazar, Birand`ın bugünkü “TSK`nın itibar zırhı deliniyor” yazısına.
Bay Birand, TSK`nın halk arasındaki güveninin kaybolabileceğinden endişeli görülüyor. Yazısında, ordunun en büyük gücü olan elindeki saygınlığın, yapılan araştırmalarda yüzde 20`li bir düşüş gösterdiğini ifade ediyor. Araştırmadan çıkan sayının doğru olup olmadığını bilemeyiz, ama bildiğimiz bir husus varsa o da, kuvvet komutanlarının söyledikleri sözlerdir. Genelkurmay Başkanı, kendisini ve ordusunu ne savunmaya ne de “Sabrın da bir sınır vardır, bizde bildiklerimizi anlatırız” demeye hiç ihtiyacı yoktur. “Ordunun morali bozuk” demeye de hiç hakkı yoktur ! Yapacağı en acil iş, toplumun bilmedikleri varsa derhal açıklanmasıdır. Sözlerin havada kalması, her zaman halk arasında bir kuşku uyandırır. Eski Genelkurmay Hilmi Özkük`ün “var da diyemem, yok da diyemem” sözünde olduğu gibi, "Sabrımız taşarsa elimizdeki belgeleri açıklarız" demek de karanlık noktaların her zaman mevcut gücün azalmasına bir zemin hazırlar. Özellikle askerin kısa ve öz konuşması ve elindeki bilgi ve belgeleri topluma açıklaması, toplum arasında olduğu gibi, siyasetçiler arasında da etkili olur ! Önemli olan, toplumda saygınlığı olan ve en güvenilir TSK`nın güç ve itibar kaybetmemesidir.

Dr. Yüksel Cavlak