Pazar fıkralarına buyurun
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Can ATAKLI :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Pazar fıkralarına buyurun
Geçen
hafta Yıldırım Tuna’dan sadece bir fıkra vardı. Amanın, bir tepki bir
tepki... “Her pazar alıştık, bu hafta niye böyle” diye soran o kadar
okur oldu ki... Ama söz verdiğim gibi bu hafta bol bol fıkra sunuyorum
Yıldırım Tuna’dan sizlere...
Tanrının ordusu
John
kiliseden çıkarken herkesin tek tek elini sıkan rahip onu görünce
sıktığı eli bırakmayıp onu kenara çekmiş ve “Tanrı’nın ordusuna
katılsana John” demiş. “Ben zaten Tanrı’nın ordusundayım efendim?..”
diye cevap vermiş John. “Ama sizi Noel’in dışında kilisede göremiyorum
ki” demiş rahip. “Şşşşştt!” diyerek fısıldamış John, “Ben gizli
servisteyim!”
Patlak lastik
DelİkanlI
motosikletiyle giderken yolun sağında lastiği patlamış bir araba görmüş.
Lastiği onarmaya çalışan yaşlı adamın çamura bulanmış ayakkabılarını,
kravatını, gömleğini ve kıpkırmızı olmuş yüzünü görünce “Yardım etmemi
ister misiniz efendim?” demiş nazikçe. “Çok sevinirim” diye cevap vermiş
yaşlı adam yerden zorlukla doğrulmaya çalışırken “Karım bu konuda da
müthiş bir uzman.. Eğer bu lastiğin nasıl değiştirilmesi konusunda
kendisiyle şu açık camdan bir mücadele verebilirseniz ben de başladığım
şu kirli işe konsantre olur, işi iki dakikada bitirebilirim!..”
İdrar
örneği
Jill doktorunun muayenehanesinde test sonuçlarını
beklerken doktor içeri girip “Jill bu getirdiğin idrar örneği değil
kızım” demiş, “Bu elma suyu!” Jill “Ama Tanrım!” diye yerinden zıplamış
“Acilen telefon edebilir miyim? Sanırım asıl şişe kocamın öğle yemeği
kutusunda!..”
Dördüncü koca
Tom Cruise kadar
yakışıklı bir adam kaldırımda bir kadına yanlışlıkla çarpınca hemen özür
dilemiş. “Önemli değil” demiş kadın bakışlarını ondan ayıramadan,
“Dördüncü kocama benziyorsunuz!” Yakışıklı “Gerçekten mi?” demiş “Kaç
kere evlendiniz ki?” Kadın cevaplamış: “Üç!”
Yarı fiyatına
KarI-koca
alışverişe gitmişler. Adam bir kutuda ikili paketlenmiş rakı şişelerini
raftan alıp sepete koyunca “Ne yaptığını zannediyorsun?” diye atılmış
karısı. Adam “Bunlarda bugün kampanya var karıcığım.. İkisi 26 liraya
inmiş” diye yanıtlamış. Kadın “Yerine bırak” demiş, “Şu anda onları
alamayız!..” Birkaç raf sonra bu sefer kadın raftan yüz kremi alıp
sepete koyunca “Hey, ağır ol bakalım” demiş adam, “Ne aldın öyle?”
Kadın “Yüz kremi” demiş “55 liraya inmiş kaçıramam, beni
güzelleştiriyor.” Adam “Pöh!” demiş, “Benim rakılar da öyle.. İçince
seni aynen bir fıstık gibi görüyorum, hem de yarı fiyatına!”
Kontakt
lens
Genç kız okuldan dönerken yolda kontakt lensini
kaybetmiş, aramış, bulamamış. Eve dönünce olayı annesine anlatmış.
Annesi hemen işini gücünü bırakıp okul yoluna fırlamış ve yarım saat
sonra elinde kızının kontakt lensi ile dönmüş eve. “Aa” demiş kızı
şaşırarak, “Anne nasıl bulabildin onu?” Annesi “Sen yolda küçük bir
plastik parçası arıyordun kızım” demiş, “Ben ise tam 150 dolar!”
Kayıp
viski
Adam tren garındaki “Kayıp Eşya” bürosuna gitmiş,
“Dün gece geldiğim trende bir şişe viski unutmuşum acaba onu size
getiren oldu mu?” diye sormuş. “Hayır” diye cevap vermiş ilgili memur,
“Ama o şişeyi bulan adamı getirdiler!”
*****
Sahnede
nişan
Geçen pazar. Sevgililer Günü. Ali Poyrazoğlu “İyi
günde kötü günde” adlı oyununu bitiriyor, sanatçılar izleyiciyi
selamlarken biri fırlıyor sahneye. Ali Poyrazoğlu’nun yanında durup
elindeki “tek taş” yüzüğü gösterip “Bu anlamlı günde nişan yüzüğümüzü
takar mısınız?” diyor.
Ali Poyrazoğlu adama bakıyor sonra dönüp
seyircilerin arasındaki “nişanlı adayını” süzüyor ve soruyor: “Senin
haberin var mı bundan?” Genç kız kızararak “Hayır yok” diyor. Bunun
üzerine Poyrazoğlu, “O zaman buyrun sahneye” deyince genç kız “Böyle
olmaz ama, bana henüz teklif bile etmedi” cevabını veriyor ve yerine
oturuyor.
Ali Poyrazoğlu “Ne yapması lazım yani?” diye sorunca
genç kız cevaplıyor: “Gelsin, diz çöksün ve evlilik teklif etsin.” Genç
adam sevgilisinin yanına gidiyor, diz çöküyor ve evlenme teklif ediyor.
Sonra el ele sahneye çıkıyorlar, Ali Poyrazoğlu yüzükleri takıyor.
Sonra damat adayına dönüp “Nikâhına da çağıracaksın ama” diyor. Genç
adam dünden razı “Tabii olmaz mı” der demez Ali Poyrazoğlu darbeyi
vuruyor. “Bütün salonu ama.” Genç adam dehşet içinde “Yooo, o kadarına
yetemem ki batarım” diyor.
*****
Bir
bilgeye sormuşlar
- Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
- Terzimi severim.
- Aman üstad, dünyada sevecek o
kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?
-
Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim
ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda
karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.
Bir
bilgeye sormuşlar...
- Dünyada en güzel şey ne?
-
Sevmek.
- Peki sonra?
- Sevilmek.
- Neden sevmek
sevilmekten önce geliyor?
- İnsan sevdiğine sevildiğinden daha
çok emindir.
Bir bilgeye sormuşlar...
- Nasıl insan
oluruz?
- Üç adım atlama gibi.
- Yani?
- Önce
sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir. İnsanlığa attığın ilk
adım budur... Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise ikinci
büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik
yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin
zaman insan olursun...
Bir bilgeye sormuşlar...
- Nasıl bu
kadar doğru kararlar alabiliyorsunuz?
- Deneyim.
- O
deneyimi nasıl kazandınız?
- Hatalarımla...
Bir bilgeye
sormuşlar...
- Canınız ne istiyor?
- Canım hiçbir şey
istememeyi istiyor. Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur...
Bir
bilgeye sormuşlar...
- Bir insanın zekâsını nereden anlarsınız?
-
Konuşmasından.
- Ya hiç konuşmazsa?
- O kadar akıllı
insan yoktur ki!..
Bir bilgeye sormuşlar...
- En mutlu
insan kimdir?
- Dağdaki çobandır.
- Neden?
- Çünkü
insan bildikleriyle yaşar, onun bildikleri koyunları ve çevresiyle
sınırlı, kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir
bilgiye sahip değil.
hafta Yıldırım Tuna’dan sadece bir fıkra vardı. Amanın, bir tepki bir
tepki... “Her pazar alıştık, bu hafta niye böyle” diye soran o kadar
okur oldu ki... Ama söz verdiğim gibi bu hafta bol bol fıkra sunuyorum
Yıldırım Tuna’dan sizlere...
Tanrının ordusu
John
kiliseden çıkarken herkesin tek tek elini sıkan rahip onu görünce
sıktığı eli bırakmayıp onu kenara çekmiş ve “Tanrı’nın ordusuna
katılsana John” demiş. “Ben zaten Tanrı’nın ordusundayım efendim?..”
diye cevap vermiş John. “Ama sizi Noel’in dışında kilisede göremiyorum
ki” demiş rahip. “Şşşşştt!” diyerek fısıldamış John, “Ben gizli
servisteyim!”
Patlak lastik
DelİkanlI
motosikletiyle giderken yolun sağında lastiği patlamış bir araba görmüş.
Lastiği onarmaya çalışan yaşlı adamın çamura bulanmış ayakkabılarını,
kravatını, gömleğini ve kıpkırmızı olmuş yüzünü görünce “Yardım etmemi
ister misiniz efendim?” demiş nazikçe. “Çok sevinirim” diye cevap vermiş
yaşlı adam yerden zorlukla doğrulmaya çalışırken “Karım bu konuda da
müthiş bir uzman.. Eğer bu lastiğin nasıl değiştirilmesi konusunda
kendisiyle şu açık camdan bir mücadele verebilirseniz ben de başladığım
şu kirli işe konsantre olur, işi iki dakikada bitirebilirim!..”
İdrar
örneği
Jill doktorunun muayenehanesinde test sonuçlarını
beklerken doktor içeri girip “Jill bu getirdiğin idrar örneği değil
kızım” demiş, “Bu elma suyu!” Jill “Ama Tanrım!” diye yerinden zıplamış
“Acilen telefon edebilir miyim? Sanırım asıl şişe kocamın öğle yemeği
kutusunda!..”
Dördüncü koca
Tom Cruise kadar
yakışıklı bir adam kaldırımda bir kadına yanlışlıkla çarpınca hemen özür
dilemiş. “Önemli değil” demiş kadın bakışlarını ondan ayıramadan,
“Dördüncü kocama benziyorsunuz!” Yakışıklı “Gerçekten mi?” demiş “Kaç
kere evlendiniz ki?” Kadın cevaplamış: “Üç!”
Yarı fiyatına
KarI-koca
alışverişe gitmişler. Adam bir kutuda ikili paketlenmiş rakı şişelerini
raftan alıp sepete koyunca “Ne yaptığını zannediyorsun?” diye atılmış
karısı. Adam “Bunlarda bugün kampanya var karıcığım.. İkisi 26 liraya
inmiş” diye yanıtlamış. Kadın “Yerine bırak” demiş, “Şu anda onları
alamayız!..” Birkaç raf sonra bu sefer kadın raftan yüz kremi alıp
sepete koyunca “Hey, ağır ol bakalım” demiş adam, “Ne aldın öyle?”
Kadın “Yüz kremi” demiş “55 liraya inmiş kaçıramam, beni
güzelleştiriyor.” Adam “Pöh!” demiş, “Benim rakılar da öyle.. İçince
seni aynen bir fıstık gibi görüyorum, hem de yarı fiyatına!”
Kontakt
lens
Genç kız okuldan dönerken yolda kontakt lensini
kaybetmiş, aramış, bulamamış. Eve dönünce olayı annesine anlatmış.
Annesi hemen işini gücünü bırakıp okul yoluna fırlamış ve yarım saat
sonra elinde kızının kontakt lensi ile dönmüş eve. “Aa” demiş kızı
şaşırarak, “Anne nasıl bulabildin onu?” Annesi “Sen yolda küçük bir
plastik parçası arıyordun kızım” demiş, “Ben ise tam 150 dolar!”
Kayıp
viski
Adam tren garındaki “Kayıp Eşya” bürosuna gitmiş,
“Dün gece geldiğim trende bir şişe viski unutmuşum acaba onu size
getiren oldu mu?” diye sormuş. “Hayır” diye cevap vermiş ilgili memur,
“Ama o şişeyi bulan adamı getirdiler!”
*****
Sahnede
nişan
Geçen pazar. Sevgililer Günü. Ali Poyrazoğlu “İyi
günde kötü günde” adlı oyununu bitiriyor, sanatçılar izleyiciyi
selamlarken biri fırlıyor sahneye. Ali Poyrazoğlu’nun yanında durup
elindeki “tek taş” yüzüğü gösterip “Bu anlamlı günde nişan yüzüğümüzü
takar mısınız?” diyor.
Ali Poyrazoğlu adama bakıyor sonra dönüp
seyircilerin arasındaki “nişanlı adayını” süzüyor ve soruyor: “Senin
haberin var mı bundan?” Genç kız kızararak “Hayır yok” diyor. Bunun
üzerine Poyrazoğlu, “O zaman buyrun sahneye” deyince genç kız “Böyle
olmaz ama, bana henüz teklif bile etmedi” cevabını veriyor ve yerine
oturuyor.
Ali Poyrazoğlu “Ne yapması lazım yani?” diye sorunca
genç kız cevaplıyor: “Gelsin, diz çöksün ve evlilik teklif etsin.” Genç
adam sevgilisinin yanına gidiyor, diz çöküyor ve evlenme teklif ediyor.
Sonra el ele sahneye çıkıyorlar, Ali Poyrazoğlu yüzükleri takıyor.
Sonra damat adayına dönüp “Nikâhına da çağıracaksın ama” diyor. Genç
adam dünden razı “Tabii olmaz mı” der demez Ali Poyrazoğlu darbeyi
vuruyor. “Bütün salonu ama.” Genç adam dehşet içinde “Yooo, o kadarına
yetemem ki batarım” diyor.
*****
Bir
bilgeye sormuşlar
- Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
- Terzimi severim.
- Aman üstad, dünyada sevecek o
kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?
-
Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim
ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda
karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.
Bir
bilgeye sormuşlar...
- Dünyada en güzel şey ne?
-
Sevmek.
- Peki sonra?
- Sevilmek.
- Neden sevmek
sevilmekten önce geliyor?
- İnsan sevdiğine sevildiğinden daha
çok emindir.
Bir bilgeye sormuşlar...
- Nasıl insan
oluruz?
- Üç adım atlama gibi.
- Yani?
- Önce
sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir. İnsanlığa attığın ilk
adım budur... Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise ikinci
büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik
yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin
zaman insan olursun...
Bir bilgeye sormuşlar...
- Nasıl bu
kadar doğru kararlar alabiliyorsunuz?
- Deneyim.
- O
deneyimi nasıl kazandınız?
- Hatalarımla...
Bir bilgeye
sormuşlar...
- Canınız ne istiyor?
- Canım hiçbir şey
istememeyi istiyor. Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur...
Bir
bilgeye sormuşlar...
- Bir insanın zekâsını nereden anlarsınız?
-
Konuşmasından.
- Ya hiç konuşmazsa?
- O kadar akıllı
insan yoktur ki!..
Bir bilgeye sormuşlar...
- En mutlu
insan kimdir?
- Dağdaki çobandır.
- Neden?
- Çünkü
insan bildikleriyle yaşar, onun bildikleri koyunları ve çevresiyle
sınırlı, kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir
bilgiye sahip değil.
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Can ATAKLI :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz