Hamamda türkü söylemek
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Hamamda türkü söylemek
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “demokratik açılım
çerçevesinde” Dolmabahçe Sarayındaki “çalışma ofisinde”, “brunchta”
sanatçılar ile bir araya geldi. Bilmeyenlere; “brunch”, kahvaltıyla öğle
yemeği karışımı bir şeydir. Bu buluşmanın konusu “açılım” da,
sanat-türkü-siyaset karışımı bir şey, bir “şov”!
Erdoğan “Yemen
Türküsünü” söylemiş: “Havada bulut yok, bu ne dumandır”. Doğru; ortalık
toz duman.
Türkiye, hiç bir zaman “Tayyip Devrinde” olduğu kadar
karışmamış, her kesim bu kadar sokaklara dökülmemişti! Bölücü
Kürtler-itsürüsü da bu kadar azmamıştı! Ve ülkenin birikimi böyle
haraç-mezat, yabancılara, pazarlanmamıştı! Bütün bunlar olurken
iktidarın “başarılarıyla” böylesine alay edercesine övünülmemişti!
Doğrusu bunları başarmak, ayrı bir maharettir! Büyük dirayet ister!
“Korkusuz
kaptanımız” yolunda devam ediyor. “Brunchta” gene, hamamda türküler
söyledi, bir habercinin deyimiyle “melodik” bir konuşma yaptı,
sanatçılardan, ellerini “taşın altına” koymalarını istedi. Hangi “taş”?
itsürüsü sözcülerinden Emine Ayna kadın Erdoğan’a söylemişti; “Açılım bitti
bitti” diye. “Taş” eridi gitti; Erdoğan, sanatçıların suni teneffüsüyle,
zaten ölü doğan açılımı canlandıramaz artık! Ellerine neyi alsınlar,
neyin altına koysunlar? Ortada, açılımın adı ve “idare-i maslahat”
kaldı!
Açılımın gayesi Güneydoğu sorununu çözmek, itsürüsü terörünü
bitirmek: Ayar Habur’da bozuldu. Terör dağlarda, kentlerde devam ediyor!
“Hamamda” türküler çığrıla dursun!!
Bu sanatçılardan bazıları,
acaba açılımı desteklemek için, bir tiyatro piyesi, film senaryosu veya
roman yazmayı düşünürler mi? Ben olsam, yazardım adını da “Vebal”
koyardım! Çünkü şu sırada Erdoğan çok “vebal” altında. Aylarca
Silivri’de, cezaevlerinde “Ergenekon kapsamında” yatanların “vebali”,
TEKEL işçilerinin “vebali” ve de binlerce işsizin “vebali”! Daha sayayım
mı?...
Erdoğan, bu “veballerin” er veya geç oy sandıklarına
yansıyacağını düşünmez mi? Bu onun problemi!
AKP “açılımının” ilk
başarısı, Kürtçe TV ve gidişata bakılırsa “Kürtçe Eğitim”... Bu etnik
gruplar arasındaki farklılıkları kaldıracak. Kürtlerin yıllardır inkâr
edilmiş “Kültür” ve ana dil haklarını geri verecekmiş! Ama ne pahasına.
Türkiye’yi, okul çağlarından başlayarak, daha fazla bölmek pahasına! Bu
gayretleri Kürt asıllı vatandaşlarımıza Türkçe öğretmeye harcasalar!
“Sanatçılar açılımı şovunda” anlamlı bir aksesuvar da vardı; Devletin
Kürtçe TV TRT ŞEŞ kameralarıyla birlikte Kürdistan TV! Yani hoş geldiniz
aramıza “Kürdistan”!
Bu “melodik” toplantıda, tek Apoköpeği eksikti. itsürüsü
yandaşları şimdi bunu Türkiye sokaklarında havayi fişeklerle anıyorlar.
Gelecek “açılım şovuna” Apoköpeği da davet edilirse şaşmamalı!
Soner’den
sanatçılara
Bu “kapsamda” tavsiye ederim, Soner Yalçın’ın
Hürriyet’teki son yazısını okuyun... Soner, “sanatçıların, ancak hemen
kolları sıvamadan önce Hüseyin Subaşaki’yi tanımaları şart... Çünkü
şehit Subaşaki’nin yaşadıkları öğrenilmeden Kürt Açılımı yapılamaz”
diyor. Özetle: “Girit canımız, feda olsun kanımız” derken, Girit’in
sonra da Balkanların yabancıların yardımıyla elimizden nasıl gittiğini
ve “açılımların, AB uyum yasalarının ağa babaları ıslahat fermanlarının”
Osmanlının sonunu, nasıl getirdiğini anlatmış! Bütün yazısını okumak
lazım!
Mademki söz geçmişten açıldı ben de, 1824’de Yunan
başkaldırısı esnasında Mora’da 20.000 Türkün, bir gecede Rum komşuları
tarafından katledildiklerini hatırlatayım. Bizim “Ermeni Soykırımı”
şampiyonları, neden bu olayı ve Anadolu’daki Ermeni zulmünü hatırlamaz,
hatırlatmazlar?
ABD Kongresi General James Harbord’u Ermenistan
Devletini hazırlamak üzere doğuya göndermiş. Mustafa Kemal ve Kazım
Karabekir Paşalar, ona Ermeni çetelerinin yaptıklarını anlatmışlar ve
rahmetli Hüsrev Gerede ve babam Kılıç Ali, Generale, Ermeni
cinayetlerinin dumanları tütmekte olan kanıtlarını göstermişler. General
“ikna oldum” demiş ve “Ermeni devletinin neden kurulamayacağı”
hususundaki raporunu Kongreye vermiş. Yıl 1919... Şimdi yıl 2010.
“Soykırımı” zırvası gene ABD senatosunda. Bizim “Ermeniciler, Hrant
Dinkler”, “Harbord Raporunu” ortaya çıkarsalar ya!
çerçevesinde” Dolmabahçe Sarayındaki “çalışma ofisinde”, “brunchta”
sanatçılar ile bir araya geldi. Bilmeyenlere; “brunch”, kahvaltıyla öğle
yemeği karışımı bir şeydir. Bu buluşmanın konusu “açılım” da,
sanat-türkü-siyaset karışımı bir şey, bir “şov”!
Erdoğan “Yemen
Türküsünü” söylemiş: “Havada bulut yok, bu ne dumandır”. Doğru; ortalık
toz duman.
Türkiye, hiç bir zaman “Tayyip Devrinde” olduğu kadar
karışmamış, her kesim bu kadar sokaklara dökülmemişti! Bölücü
Kürtler-itsürüsü da bu kadar azmamıştı! Ve ülkenin birikimi böyle
haraç-mezat, yabancılara, pazarlanmamıştı! Bütün bunlar olurken
iktidarın “başarılarıyla” böylesine alay edercesine övünülmemişti!
Doğrusu bunları başarmak, ayrı bir maharettir! Büyük dirayet ister!
“Korkusuz
kaptanımız” yolunda devam ediyor. “Brunchta” gene, hamamda türküler
söyledi, bir habercinin deyimiyle “melodik” bir konuşma yaptı,
sanatçılardan, ellerini “taşın altına” koymalarını istedi. Hangi “taş”?
itsürüsü sözcülerinden Emine Ayna kadın Erdoğan’a söylemişti; “Açılım bitti
bitti” diye. “Taş” eridi gitti; Erdoğan, sanatçıların suni teneffüsüyle,
zaten ölü doğan açılımı canlandıramaz artık! Ellerine neyi alsınlar,
neyin altına koysunlar? Ortada, açılımın adı ve “idare-i maslahat”
kaldı!
Açılımın gayesi Güneydoğu sorununu çözmek, itsürüsü terörünü
bitirmek: Ayar Habur’da bozuldu. Terör dağlarda, kentlerde devam ediyor!
“Hamamda” türküler çığrıla dursun!!
Bu sanatçılardan bazıları,
acaba açılımı desteklemek için, bir tiyatro piyesi, film senaryosu veya
roman yazmayı düşünürler mi? Ben olsam, yazardım adını da “Vebal”
koyardım! Çünkü şu sırada Erdoğan çok “vebal” altında. Aylarca
Silivri’de, cezaevlerinde “Ergenekon kapsamında” yatanların “vebali”,
TEKEL işçilerinin “vebali” ve de binlerce işsizin “vebali”! Daha sayayım
mı?...
Erdoğan, bu “veballerin” er veya geç oy sandıklarına
yansıyacağını düşünmez mi? Bu onun problemi!
AKP “açılımının” ilk
başarısı, Kürtçe TV ve gidişata bakılırsa “Kürtçe Eğitim”... Bu etnik
gruplar arasındaki farklılıkları kaldıracak. Kürtlerin yıllardır inkâr
edilmiş “Kültür” ve ana dil haklarını geri verecekmiş! Ama ne pahasına.
Türkiye’yi, okul çağlarından başlayarak, daha fazla bölmek pahasına! Bu
gayretleri Kürt asıllı vatandaşlarımıza Türkçe öğretmeye harcasalar!
“Sanatçılar açılımı şovunda” anlamlı bir aksesuvar da vardı; Devletin
Kürtçe TV TRT ŞEŞ kameralarıyla birlikte Kürdistan TV! Yani hoş geldiniz
aramıza “Kürdistan”!
Bu “melodik” toplantıda, tek Apoköpeği eksikti. itsürüsü
yandaşları şimdi bunu Türkiye sokaklarında havayi fişeklerle anıyorlar.
Gelecek “açılım şovuna” Apoköpeği da davet edilirse şaşmamalı!
Soner’den
sanatçılara
Bu “kapsamda” tavsiye ederim, Soner Yalçın’ın
Hürriyet’teki son yazısını okuyun... Soner, “sanatçıların, ancak hemen
kolları sıvamadan önce Hüseyin Subaşaki’yi tanımaları şart... Çünkü
şehit Subaşaki’nin yaşadıkları öğrenilmeden Kürt Açılımı yapılamaz”
diyor. Özetle: “Girit canımız, feda olsun kanımız” derken, Girit’in
sonra da Balkanların yabancıların yardımıyla elimizden nasıl gittiğini
ve “açılımların, AB uyum yasalarının ağa babaları ıslahat fermanlarının”
Osmanlının sonunu, nasıl getirdiğini anlatmış! Bütün yazısını okumak
lazım!
Mademki söz geçmişten açıldı ben de, 1824’de Yunan
başkaldırısı esnasında Mora’da 20.000 Türkün, bir gecede Rum komşuları
tarafından katledildiklerini hatırlatayım. Bizim “Ermeni Soykırımı”
şampiyonları, neden bu olayı ve Anadolu’daki Ermeni zulmünü hatırlamaz,
hatırlatmazlar?
ABD Kongresi General James Harbord’u Ermenistan
Devletini hazırlamak üzere doğuya göndermiş. Mustafa Kemal ve Kazım
Karabekir Paşalar, ona Ermeni çetelerinin yaptıklarını anlatmışlar ve
rahmetli Hüsrev Gerede ve babam Kılıç Ali, Generale, Ermeni
cinayetlerinin dumanları tütmekte olan kanıtlarını göstermişler. General
“ikna oldum” demiş ve “Ermeni devletinin neden kurulamayacağı”
hususundaki raporunu Kongreye vermiş. Yıl 1919... Şimdi yıl 2010.
“Soykırımı” zırvası gene ABD senatosunda. Bizim “Ermeniciler, Hrant
Dinkler”, “Harbord Raporunu” ortaya çıkarsalar ya!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz