Sanat uzun, hayat kısa!
1 sayfadaki 1 sayfası
Sanat uzun, hayat kısa!
Büyük
aktris Sarah Bernard sahnede düşüp ölmüş. Bir telaş, bir kıyamet,
doktorlar falan filan... Muayene eden hekimler de öldüğüne karar vermiş.
Tam o sırada Sarah Bernard ayağa kalkmış ve herkesin dehşet dolu
bakışları karşısında “hayatımın rolünü oynadım” demiş.
Cumartesi
akşamı Paris’te o sahnede konserim vardı. Tiyatro yöneticilerinden
Jacques Erwan bir konuşma yaptı ve “Livaneli 27 yıl sonra tekrar bu
sahnede” dedi.
Tam o anda kulisten sahneye çıkıyordum, şaşırdım
kaldım.
Demek bana dün gibi gelen Théâtre de La Ville
konserlerimin üzerinden koskoca 27 yıl geçmiş.
Dile kolay, 27
yıl.
O dönemde Türkiye 12 Eylül vahşetinden kurtulmaya
uğraşıyordu. Arkadaşlarımız hapisteydi, biz sürgündeydik.
Askeri
rejimler üstümüzden silindir gibi geçmişti.
27 yıl sonra dünya da
değişmişti, Türkiye de.
Bu sefer ihtilal girişimleri
yargılanıyordu.
27 yıl önce Cannes’da Altın Palmiye kazanmış olan
Yol filminin müziği çalınıyordu radyolarda.
27 yıl sonra ise
Semih Kaplanoğlu’nun Berlin’de kazandığı Altın Ayı ile seviniyor,
sinemamızla gurur duyuyorduk.
27 yıl önce o salonda Abidin Dino
da oturuyordu.
Bu sefer o yoktu ama “Kan Çiçekleri” sergisi
üzerine yazdığım şarkı ve büyük usta için yükselen alkışlar vardı.
Güzin
Hanım’ı da memnun etmişti bu saygı selamı.
27 yıl önce o salonda
bizi dinleyen Jack Lang Kültür Bakanı’ydı, bu sefer bir dost olarak
geldi.
Paris Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu ve eşi Efsane Hanım
27 yıl önce o salonda müsteşar olarak dinlemişlerdi beni.
Şimdi
Büyükelçi olarak.
27 yıl önce o salonda rahmetli Büyükelçi Adnan
Bulak, Büyükelçi Tanşuğ ve Erel Bleda, Büyükelçi Orhan ve Selma Güvenen
de vardı.
Aradan geçen yıllar sevgili Erelimizi de alıp götürdü
aramızdan.
Sevgili dostlarım Altan Gökalp ve Gaye Petek 27 yıl
önce de o salondalardı, şimdi de.
27 yıl önce konserden çıkıp Üç
Çavuş lokantasına gitmiş, sabahlara kadar şarkılar söylemiştik.
Kimler
yoktu ki o akşam: Abidin Bey, Güzin Hanım, Selçuk Demirel, Altan
Gökalp, adını sayamayacağım sevgili dostlar.
Kimi hayatta, kimi
değil.
***
Her konserin sonunda
dinleyicilere Ey Özgürlük bölümünü söyletmeye alışmışım ya; orada da
aynı şeyi yapmak istedim.
Bir de baktım ki Türk seyirci çok az.
O
zaman Fransızlara “Bu şarkı meşhur şairiniz Paul Éluard’ın Liberté
şiirinden bestelenmiştir. Sanırım şair Türkiye’de daha meşhur. Özgürlük
liberté demektir. Benimle söyler misiniz” dedim.
Şaşırtıcı bir
coşkuyla bütün salon bana eşlik etti.
Ne demiş Latinler: Ars
longa, vita brevis!
Yani sanat uzun, hayat kısa!
aktris Sarah Bernard sahnede düşüp ölmüş. Bir telaş, bir kıyamet,
doktorlar falan filan... Muayene eden hekimler de öldüğüne karar vermiş.
Tam o sırada Sarah Bernard ayağa kalkmış ve herkesin dehşet dolu
bakışları karşısında “hayatımın rolünü oynadım” demiş.
Cumartesi
akşamı Paris’te o sahnede konserim vardı. Tiyatro yöneticilerinden
Jacques Erwan bir konuşma yaptı ve “Livaneli 27 yıl sonra tekrar bu
sahnede” dedi.
Tam o anda kulisten sahneye çıkıyordum, şaşırdım
kaldım.
Demek bana dün gibi gelen Théâtre de La Ville
konserlerimin üzerinden koskoca 27 yıl geçmiş.
Dile kolay, 27
yıl.
O dönemde Türkiye 12 Eylül vahşetinden kurtulmaya
uğraşıyordu. Arkadaşlarımız hapisteydi, biz sürgündeydik.
Askeri
rejimler üstümüzden silindir gibi geçmişti.
27 yıl sonra dünya da
değişmişti, Türkiye de.
Bu sefer ihtilal girişimleri
yargılanıyordu.
27 yıl önce Cannes’da Altın Palmiye kazanmış olan
Yol filminin müziği çalınıyordu radyolarda.
27 yıl sonra ise
Semih Kaplanoğlu’nun Berlin’de kazandığı Altın Ayı ile seviniyor,
sinemamızla gurur duyuyorduk.
27 yıl önce o salonda Abidin Dino
da oturuyordu.
Bu sefer o yoktu ama “Kan Çiçekleri” sergisi
üzerine yazdığım şarkı ve büyük usta için yükselen alkışlar vardı.
Güzin
Hanım’ı da memnun etmişti bu saygı selamı.
27 yıl önce o salonda
bizi dinleyen Jack Lang Kültür Bakanı’ydı, bu sefer bir dost olarak
geldi.
Paris Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu ve eşi Efsane Hanım
27 yıl önce o salonda müsteşar olarak dinlemişlerdi beni.
Şimdi
Büyükelçi olarak.
27 yıl önce o salonda rahmetli Büyükelçi Adnan
Bulak, Büyükelçi Tanşuğ ve Erel Bleda, Büyükelçi Orhan ve Selma Güvenen
de vardı.
Aradan geçen yıllar sevgili Erelimizi de alıp götürdü
aramızdan.
Sevgili dostlarım Altan Gökalp ve Gaye Petek 27 yıl
önce de o salondalardı, şimdi de.
27 yıl önce konserden çıkıp Üç
Çavuş lokantasına gitmiş, sabahlara kadar şarkılar söylemiştik.
Kimler
yoktu ki o akşam: Abidin Bey, Güzin Hanım, Selçuk Demirel, Altan
Gökalp, adını sayamayacağım sevgili dostlar.
Kimi hayatta, kimi
değil.
***
Her konserin sonunda
dinleyicilere Ey Özgürlük bölümünü söyletmeye alışmışım ya; orada da
aynı şeyi yapmak istedim.
Bir de baktım ki Türk seyirci çok az.
O
zaman Fransızlara “Bu şarkı meşhur şairiniz Paul Éluard’ın Liberté
şiirinden bestelenmiştir. Sanırım şair Türkiye’de daha meşhur. Özgürlük
liberté demektir. Benimle söyler misiniz” dedim.
Şaşırtıcı bir
coşkuyla bütün salon bana eşlik etti.
Ne demiş Latinler: Ars
longa, vita brevis!
Yani sanat uzun, hayat kısa!
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz