Hayatımızda yıllar değil...
1 sayfadaki 1 sayfası
Hayatımızda yıllar değil...
Hayatımızda yıllar değil...
Dişçi dostumun muayenehanesinde otururken, cam kapıda asılmış bir yazı dikkatimi çekti.
“Nicht die Jahre in unserem Leben zählen, sondern das Leben in unserem Jahren”
Türkçesi:
“Yaşamımızda yıllar değil, yıllarımızda yaşam sayılır.”
Dostum yanıma gelip oturduğunda, kendisine “bir kalem, kağıt verir misin” dedim” Neden diye sorunca, “Şu kapıya astığın yazıyı yazmak istiyorum” dedim. Güldü ve “bu yazı aylardan beri orada, ama senden başka kimsenin dikkatini çekmedi” dedi.
Gerçekten de, kimin söylediği beliritilmemiş ilginç bir yazı!
Camdaki bu yazıyı kağıda yazarken, bekleme odasında oturan bir Türk kadınına ve bir de bu yazıya baktım. Bu kadın ile bu yazı arasında bir benzerlik kurmaya çalıştım. Orta yaşlı tahmin ettiğim bu genç kadının başı türbanlıydı ve elinde de okuduğu “Üç Peygamberler” başlıklı bir kitap vardı. “ Ne yazık ki, yaşamının yıllarını bu yabancı ülkede geçirmiş, ama yıllarını boşuna harcamış” diye düşünmeye başladım. Bu bir Cumhuriyet kadını idi yani, çünkü Cumhuriyet kurulduktan sonra dönyaya gelmşiti. Ya Türkiye`de büyüyüp, okula gitti, ya da burada büyüyerek bu yaşa geldi. Kendisi Türk kadını idi, ama dış görünüşüyle Cumhuriyet kadını olduğu göstermiyordu. Demek yıllar, boşu boşuna, yaban ellerinde iz bırakmadan akıp gitmişti !...
Camdaki bu yazı bir gerçeği vurguluyordu; yıllar pek o kadar da önemli değil, önemli olan bu geçen yıllardaki yaşam bir önem taşımaktadır...
Bir ülke düşünün ki, kadınlar, bundan 76 yıl önce kadın özgürlüğüne kavuşmuşlardı. Çağdaş giyimliydiler ve başları çağdaşlığa yaraşır bir şekilde açıktı. Özgürlüğünü bir tarafa bırakarak, öyle isteniyor diye, şöyle veya böyle, 76 yıl geriye giderek tekrar kapanmayı tercih ettiler. Başlarını örtseler iyi de, kara çarşaflara büründüler... Eşi ile yan yana otururken, ayrı yerlerde oturmaya başladılar nedenini sormadan !...
Demek yaşam yıllar arasında kaybolmuştu, erimiş gitmişti...
Demek 72 yıl yaşamımızı yalayıp yutmuştu.
Demek yıllarımızı gereği gibi kullanamamışız !...
Muayehanedeki gibi kendisini örten, özgürlüğünü geri veren binlerce kadın var Avrupa`da ! 21`inci yüzyılda, Avrupalı kadın kendisini çağa uygun bir şekilde hazırlarken, ne yazık ki bizim insanlarımız, bu çağdaş giyimli kadınların arasında dolaşabilmektedirler !... Sadece kadınlar mı ? Erkekler de onlardan aşağı kalmamaktadırlar. Mustafa Kemal`in modern Cumhuriyetini temsil etmekte oldukça uzaktadırlar ne yazı ki...
Demek yaş öenmli değiş değilmiş ! Önemli olan o yaşı, o yaşamı yaşamakmış!
Dr. Yüksel Cavlak
Dişçi dostumun muayenehanesinde otururken, cam kapıda asılmış bir yazı dikkatimi çekti.
“Nicht die Jahre in unserem Leben zählen, sondern das Leben in unserem Jahren”
Türkçesi:
“Yaşamımızda yıllar değil, yıllarımızda yaşam sayılır.”
Dostum yanıma gelip oturduğunda, kendisine “bir kalem, kağıt verir misin” dedim” Neden diye sorunca, “Şu kapıya astığın yazıyı yazmak istiyorum” dedim. Güldü ve “bu yazı aylardan beri orada, ama senden başka kimsenin dikkatini çekmedi” dedi.
Gerçekten de, kimin söylediği beliritilmemiş ilginç bir yazı!
Camdaki bu yazıyı kağıda yazarken, bekleme odasında oturan bir Türk kadınına ve bir de bu yazıya baktım. Bu kadın ile bu yazı arasında bir benzerlik kurmaya çalıştım. Orta yaşlı tahmin ettiğim bu genç kadının başı türbanlıydı ve elinde de okuduğu “Üç Peygamberler” başlıklı bir kitap vardı. “ Ne yazık ki, yaşamının yıllarını bu yabancı ülkede geçirmiş, ama yıllarını boşuna harcamış” diye düşünmeye başladım. Bu bir Cumhuriyet kadını idi yani, çünkü Cumhuriyet kurulduktan sonra dönyaya gelmşiti. Ya Türkiye`de büyüyüp, okula gitti, ya da burada büyüyerek bu yaşa geldi. Kendisi Türk kadını idi, ama dış görünüşüyle Cumhuriyet kadını olduğu göstermiyordu. Demek yıllar, boşu boşuna, yaban ellerinde iz bırakmadan akıp gitmişti !...
Camdaki bu yazı bir gerçeği vurguluyordu; yıllar pek o kadar da önemli değil, önemli olan bu geçen yıllardaki yaşam bir önem taşımaktadır...
Bir ülke düşünün ki, kadınlar, bundan 76 yıl önce kadın özgürlüğüne kavuşmuşlardı. Çağdaş giyimliydiler ve başları çağdaşlığa yaraşır bir şekilde açıktı. Özgürlüğünü bir tarafa bırakarak, öyle isteniyor diye, şöyle veya böyle, 76 yıl geriye giderek tekrar kapanmayı tercih ettiler. Başlarını örtseler iyi de, kara çarşaflara büründüler... Eşi ile yan yana otururken, ayrı yerlerde oturmaya başladılar nedenini sormadan !...
Demek yaşam yıllar arasında kaybolmuştu, erimiş gitmişti...
Demek 72 yıl yaşamımızı yalayıp yutmuştu.
Demek yıllarımızı gereği gibi kullanamamışız !...
Muayehanedeki gibi kendisini örten, özgürlüğünü geri veren binlerce kadın var Avrupa`da ! 21`inci yüzyılda, Avrupalı kadın kendisini çağa uygun bir şekilde hazırlarken, ne yazık ki bizim insanlarımız, bu çağdaş giyimli kadınların arasında dolaşabilmektedirler !... Sadece kadınlar mı ? Erkekler de onlardan aşağı kalmamaktadırlar. Mustafa Kemal`in modern Cumhuriyetini temsil etmekte oldukça uzaktadırlar ne yazı ki...
Demek yaş öenmli değiş değilmiş ! Önemli olan o yaşı, o yaşamı yaşamakmış!
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz