Dik durmuş da dikleşmemiş
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rıza ZELYUT :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Dik durmuş da dikleşmemiş
Dik durmuş da dikleşmemiş
Görüyorsunuz Türkiye'nin şanlı dış politikasını...
3 milyonluk Ermenistan karşısında peş peşe bozguna uğruyoruz.
Cumhurbaşkanı Gül'ün futbol bahanesiyle Ermenistan'a gidip iyi niyet gösterisi yapması bile bir işe yaramadı.
Yani; AKP'lilerin inatla savundukları uyumlu dış politika; Türkiye'ye uyumsuzluk olarak yansıdı.
Ülkemizin 80 yıllık dış politikasını değiştirip 'Dik dururuz ama dikleşmeyiz!' diyenlerin ne hale düştükleri ortada.
Sözde dik durdular lakin hiç dikleşemediler...
Bu yüzden de Avrupa Birliği, Kıbrıs'ın tümünün sahibi olarak Kıbrıs Rum kesimini ilan etti.
Bizimkiler 'Kazan-Kazan politikası' uyguluyorlardı ya...
Türkiye'den başka herkesin kazandığı bir teslimiyet politikasının cafcaflı ambalajıydı bu Kazan-Kazan politikası...
Bunların dikleşemeyeceğini gören Avrupalı; Türkiy'nin AB'ye girişinin anahtarını bile Rumların eline verdiler.
Kıbrıs Rumlarını AB'ye alıp onlara Türkiye'yi veto etme yetkisi sağlayarak...
Teslimiyetçi halimizi gören Avrupa tarafı bizimkilere ne dedi: 'Dik dur, boyunun ölçüsünü alacağım!'
Aldılar da...
Avrupa Birliği'ne girdik diyerek gündüz gözü havai fişek patlatanların bu çatırtılarının gerçekten de havai fişek türünden sahte gürültüler olduğu ortaya çıktı.
Avrupa'dan kimse bize yüz vermiyor.
Peki onca taviz, onca gösteriş, onca nutuk ne içindi?
Bu millet bu kadar mı aptal ki böyle kolayca kandırılıyor?
FİLİSTİN KADAR SAVUNMADI?
Başbakan Erdoğan Davos'ta Filistin için Yahudilerin cumhurbaşkanına çıkıştı. İçeride bayram ettik.
Türkiye şu an Filistinlilerden daha berbat durumda...
Amerika bizi soykırımcı ilan etti...
Kahraman Başbakan Erdoğan'ın ağzından tek kelime çıkabildi mi?
Çıkamaz...
Obama geldi, bizim Meclis'te emir verdi; milletvekilleri 'Başüstüne efendimiz!' diyerek bu emri alkışladılar.
Sonra Ermenistan'la malum anlaşmalar imzalandı.
Ne kazandık?
Şimdi de Ermeniler emrediyorlar: Dik dur, boyunun ölçüsünü alacağız.
Alıyorlar da...
ABD'den İsveç'e kadar her yerde Ermenilerin dedikleri oluyor.
Cumhuriyet tarihi boyunca yapılanlardan daha fazla bölünmüş yol yapmakla övünen Tayyip Bey'in bir iki mırıltı dışında sesi çıkamıyor.
Eğer içeridekiler olsa, eğer yüksek yargı olsa, ağzına geleni akıtırdı...
Büyükelçileri geri çağırıyormuş...
-Kör dana ha bağlı durmuş ha boş.
Türkiye'nin sinirlerini söküp attınız...
Dik durup dikleşmeyeceğiz, diye milleti kandırdınız.
Ülkemiz şamaroğlanı oldu...
Tarihte hiçbir dönemde Türkiye'nin onuru ile böyle oynanmamıştı.
'Dik durucağız, dikleşmeyeceğiz!' imiş.
El oğlu azarlıyor şimdi: Dik dur, boyunun ölçüsünü bir daha alacağım...
Bu rezalet, bu alçaltma karşısında bizim taraf ne yapıyor?
Suudi Arabistan'a koşup oradan şovalye nişanı alıyor...
Müslümanları kasap gibi kesen Hıristiyan askerlerine şovalye denildiğini bile bilmiyorlar mı acep? Yoksa; öbür tarafa şovalye ile mesaj mı veriliyor?
Bu işbirlikçi Müslümanlar; ödüllerini bile Hıristiyan dünyasından adlandırıyorlar.
Diyalog onlarla, hoşgörü onlara...
Gel gör ki sıra kendi dininden, kendi milletinden olanlara geldi mi... Ali kıran baş kesen...
ILIMLI DEĞİL AJAN
İşte mezar yıkıcı Suudi Kralı'nın veya ABD'de ikamet eden Fethullah Gülen'in temsil ettiği İslam anlayışı budur. Bunlara sakın Ilımlı İslam demeyin...
Ilımlı İslam; İslamdininin özünü bozup onu uluslararası büyük tefeci sermayenin (emperyalizmin) emrine sokmaz. Ilımlı İslam; bu dini çağın gereklerine göre yorumlayarak daha ileri düzeye taşımayı hedeflar. Örneğin, Atatürk dönemi İslam dininin yeniden yapılandırıldığı böyle bir dönem sayılabilir.
Halbuki ABD'de tasarlanan, Fethullahçılar tarafından kitleselleştirilen İslam ise; Hıristiyan emperyalizmi karşısında İslam dünyasının direncini kırmak amacıyla imal edilmiştir. Bu ılımlı değil; işbirlikçi bir İslam anlayışıdır. İslam dünyası içinde ajanlık yapan bir zihniyeti temsil eder. Buna siz 5. Kol İslam da diyebilirsiniz. Bunlar; Irak'ta katledilen bir buçuk milyon Müslüman'ı hatırlamazlar. Afganistan'da yeniden başlatılan İslam kıyımını da desteklerler. Çünkü Amerika ile işbirliği içindedirler. Bunlar için din veya insanlık değil; kendi çıkarları, gruplarının (cemaat) çıkarı daha önemlidir.
Hz. Muhammet'e şeklen bağlı, Kuran'dan da sadece pasifleştirici yönleri alan bu zihniyet; kitlelere muazzam maddi imkanlar sunarak onları midesinden avlamakta ve böylece yaygınlaşmaktadır.
Bu tür pasif, işbirlikçi, haçlı sermayenin emrindeki İslam anlayışına İslam demek bile yanlıştır. Lakin; gazetelerle, televizyonlarla, konferanslarla, özel okullarla, kurslarla ve bu kesime bağlı üniversitelerle bu haçlı İslam anlayışı yayılmaktadır.
Nerede o yüce peygamberin yolunu savunan gerçek Müslümanlar?
Görüyorsunuz Türkiye'nin şanlı dış politikasını...
3 milyonluk Ermenistan karşısında peş peşe bozguna uğruyoruz.
Cumhurbaşkanı Gül'ün futbol bahanesiyle Ermenistan'a gidip iyi niyet gösterisi yapması bile bir işe yaramadı.
Yani; AKP'lilerin inatla savundukları uyumlu dış politika; Türkiye'ye uyumsuzluk olarak yansıdı.
Ülkemizin 80 yıllık dış politikasını değiştirip 'Dik dururuz ama dikleşmeyiz!' diyenlerin ne hale düştükleri ortada.
Sözde dik durdular lakin hiç dikleşemediler...
Bu yüzden de Avrupa Birliği, Kıbrıs'ın tümünün sahibi olarak Kıbrıs Rum kesimini ilan etti.
Bizimkiler 'Kazan-Kazan politikası' uyguluyorlardı ya...
Türkiye'den başka herkesin kazandığı bir teslimiyet politikasının cafcaflı ambalajıydı bu Kazan-Kazan politikası...
Bunların dikleşemeyeceğini gören Avrupalı; Türkiy'nin AB'ye girişinin anahtarını bile Rumların eline verdiler.
Kıbrıs Rumlarını AB'ye alıp onlara Türkiye'yi veto etme yetkisi sağlayarak...
Teslimiyetçi halimizi gören Avrupa tarafı bizimkilere ne dedi: 'Dik dur, boyunun ölçüsünü alacağım!'
Aldılar da...
Avrupa Birliği'ne girdik diyerek gündüz gözü havai fişek patlatanların bu çatırtılarının gerçekten de havai fişek türünden sahte gürültüler olduğu ortaya çıktı.
Avrupa'dan kimse bize yüz vermiyor.
Peki onca taviz, onca gösteriş, onca nutuk ne içindi?
Bu millet bu kadar mı aptal ki böyle kolayca kandırılıyor?
FİLİSTİN KADAR SAVUNMADI?
Başbakan Erdoğan Davos'ta Filistin için Yahudilerin cumhurbaşkanına çıkıştı. İçeride bayram ettik.
Türkiye şu an Filistinlilerden daha berbat durumda...
Amerika bizi soykırımcı ilan etti...
Kahraman Başbakan Erdoğan'ın ağzından tek kelime çıkabildi mi?
Çıkamaz...
Obama geldi, bizim Meclis'te emir verdi; milletvekilleri 'Başüstüne efendimiz!' diyerek bu emri alkışladılar.
Sonra Ermenistan'la malum anlaşmalar imzalandı.
Ne kazandık?
Şimdi de Ermeniler emrediyorlar: Dik dur, boyunun ölçüsünü alacağız.
Alıyorlar da...
ABD'den İsveç'e kadar her yerde Ermenilerin dedikleri oluyor.
Cumhuriyet tarihi boyunca yapılanlardan daha fazla bölünmüş yol yapmakla övünen Tayyip Bey'in bir iki mırıltı dışında sesi çıkamıyor.
Eğer içeridekiler olsa, eğer yüksek yargı olsa, ağzına geleni akıtırdı...
Büyükelçileri geri çağırıyormuş...
-Kör dana ha bağlı durmuş ha boş.
Türkiye'nin sinirlerini söküp attınız...
Dik durup dikleşmeyeceğiz, diye milleti kandırdınız.
Ülkemiz şamaroğlanı oldu...
Tarihte hiçbir dönemde Türkiye'nin onuru ile böyle oynanmamıştı.
'Dik durucağız, dikleşmeyeceğiz!' imiş.
El oğlu azarlıyor şimdi: Dik dur, boyunun ölçüsünü bir daha alacağım...
Bu rezalet, bu alçaltma karşısında bizim taraf ne yapıyor?
Suudi Arabistan'a koşup oradan şovalye nişanı alıyor...
Müslümanları kasap gibi kesen Hıristiyan askerlerine şovalye denildiğini bile bilmiyorlar mı acep? Yoksa; öbür tarafa şovalye ile mesaj mı veriliyor?
Bu işbirlikçi Müslümanlar; ödüllerini bile Hıristiyan dünyasından adlandırıyorlar.
Diyalog onlarla, hoşgörü onlara...
Gel gör ki sıra kendi dininden, kendi milletinden olanlara geldi mi... Ali kıran baş kesen...
ILIMLI DEĞİL AJAN
İşte mezar yıkıcı Suudi Kralı'nın veya ABD'de ikamet eden Fethullah Gülen'in temsil ettiği İslam anlayışı budur. Bunlara sakın Ilımlı İslam demeyin...
Ilımlı İslam; İslamdininin özünü bozup onu uluslararası büyük tefeci sermayenin (emperyalizmin) emrine sokmaz. Ilımlı İslam; bu dini çağın gereklerine göre yorumlayarak daha ileri düzeye taşımayı hedeflar. Örneğin, Atatürk dönemi İslam dininin yeniden yapılandırıldığı böyle bir dönem sayılabilir.
Halbuki ABD'de tasarlanan, Fethullahçılar tarafından kitleselleştirilen İslam ise; Hıristiyan emperyalizmi karşısında İslam dünyasının direncini kırmak amacıyla imal edilmiştir. Bu ılımlı değil; işbirlikçi bir İslam anlayışıdır. İslam dünyası içinde ajanlık yapan bir zihniyeti temsil eder. Buna siz 5. Kol İslam da diyebilirsiniz. Bunlar; Irak'ta katledilen bir buçuk milyon Müslüman'ı hatırlamazlar. Afganistan'da yeniden başlatılan İslam kıyımını da desteklerler. Çünkü Amerika ile işbirliği içindedirler. Bunlar için din veya insanlık değil; kendi çıkarları, gruplarının (cemaat) çıkarı daha önemlidir.
Hz. Muhammet'e şeklen bağlı, Kuran'dan da sadece pasifleştirici yönleri alan bu zihniyet; kitlelere muazzam maddi imkanlar sunarak onları midesinden avlamakta ve böylece yaygınlaşmaktadır.
Bu tür pasif, işbirlikçi, haçlı sermayenin emrindeki İslam anlayışına İslam demek bile yanlıştır. Lakin; gazetelerle, televizyonlarla, konferanslarla, özel okullarla, kurslarla ve bu kesime bağlı üniversitelerle bu haçlı İslam anlayışı yayılmaktadır.
Nerede o yüce peygamberin yolunu savunan gerçek Müslümanlar?
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rıza ZELYUT :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz