Seçmece aydınlar
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Seçmece aydınlar
Seçmece aydınlar
Hasan Cemal adlı bir kişi var... Kendisi, refiki şefiki, Cengiz Çandar gibi “tecrübeli” biri, her gün yazar, TV programlarında konuşur! O da, Çandar gibi, gerçekten çok tecrübelidir, terör örgütlerinde çalışmışlar, teröre karışmışlardır. Hasan, şefinin talimatıyla Orduevine bomba atacakken, gene talimatıyla, son dakikada vazgeçmiş, hevesi kursağında kalmıştı... Hasan milliyetçi -İttihatçı - rahmetli Cemal Paşa’nın ve benim de tanıdığım Seniha Hanımefendinin torunu... Cemal Paşa’yı Ermeni Taşnaklar Tiflis’te öldürdüler. Fakat O şimdi Ermenilerin, Kürtçülerin “Hasan Abisidir” ve de müzmin Ordu düşmanıdır. Kırk beyti varsa hepsi Ordu karşıtlığı, itsürüsü yandaşlığı “soykırımı” ve Türk Ordusu üzerinedir... Velhasıl psikolojisi karışıktır!
Pınar Selek
Hasan Cemal, son yazılarından birinde, “Pınar Selek için adalet bekliyoruz!” diyor... Bu Pınar Selek kim? Dosyasını -foyasını- ben iyi bilirim: “Pınar kızımız”, 1998 de Mısır Çarşısı’nda 7 kişinin ölümü ve 127 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan patlamadan dolayı sanık olarak yargılandı... 8 yıl süren dava sonunda, Pınar Selek’in cerbezeli avukat babası Alp Selek mahkemeyi çok uzatmayı başardı ve zamanında, yerinde tespit yapılmadığı için, suç ortağı, itsürüsü itirafçısı Abdülmecit Öztürk’ün itiraflarına rağmen, Pınar kurtulmuş oldu... Savunması; sadece itsürüsü konusunda “sosyolojik” araştırmalar ve arada da boncukçuluk yapıyormuş! Mahkeme Heyeti ayrıca, “yasadışı örgüte yardım ve yataklık etmekle suçlanan” Pınar Selek ve 8 sanık hakkındaki davayı da, “zaman aşımı” gerekçesiyle, ortadan kaldırdı! Ama Pınar Selek hiçbir şüphe kalmamacasına aklandı mı? Zira sekiz yılda ortada ne delil kalır, ne de ilk tahkikatı yapanlar, raporları verenler! Ne de savcı ve yargıçlarda ceza istemek ve vermek iradesi ve olanağı! Tabii kamuoyunda artık bu olayın kızgınlığı da kalmadı. Pınar’ı ve olayını, şimdi kaç kişi hatırlar? Aslında bu vaka hakikaten Hasan’ın da dediği gibi “geciken adaletin adalet olmadığı” ilkesinin canlı örneğidir... Ama Hasan Cemal gibi yandaş hamileri hatırlıyorlar!
Pınar kızımız, bu beraatı beklerken itsürüsü organı gazetelerde köşe yazarlığı ve hatta itsürüsü organı gazetelerde yönetmenlik yaptı, bölücüleri, PKK’yı savunan yazılar yazdı! Ama gene de Türkiye’de, bu olayın peşini bırakmayan emniyet mensupları, savcılar ve yargıçlar var... Yerel mahkemenin verdiği beraat kararı, Yargıtay 9. Dairesi tarafından Mart 2009’da bozuldu ve Selek’e ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesi istendi. Yargıtay 9. Dairesi’nin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı itiraz da, Şubat 2010’da Yargıtay Genel Kurulu’nda oy çokluğu ile reddedildi. Yargı süreci devam ediyor!
Şimdi, bu Hasan Cemal, bu kadın için adalet istiyor. Pınar kızımız komploya kurban gidiyor diyor. Ne komplosu? Acaba öyle mi?
Hasan Cemal, Pınar’ı, itsürüsü yandaşı hatta ajanı olduğunu bildiği halde, neden bu kadar hırsla savunur? Adalet, insan hakları için mi? O zaman sorarlar; neden “Ergenekon” sürecinde “geciken adaletten” hiç yakınmaz ve aylardır, Silivri’de tutuklu Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve diğer meslektaşları hakkında tek satır bile yazmaz? İşte bizim, sözde aydınlar böyle “seçmedirler”. Adalet, hak hukuk anlayışları da “seçmecedir”...Teröristler için ayrı, Ordu mensupları, milliyetçiler için ayrıdır!
Ve de Ergenekon sanığı Orgeneral Saldıray Berk hususunda “özenle” ayrıdır. Hasan Cemal, şimdi kafayı Saldıray Berk’e takmış; “Kendisine böylesine ağır bir suç isnat edilen bir devlet memuru, bir asker görevde kalabilir mi? Koltuğunda oturabilir mi? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en büyük kış tatbikatı olan Sarıkamış’ı yönetebilir mi? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un yanında olabilir mi?” diye soruyor ve hemen yargısız infaz edilmesini talep ediyor!
Bir tarafta, Mısır Çarşısı’nda, 7 masum insanın ölümüyle sonuçlanan, bomba olayının sanığı itsürüsü yanlısı “Pınar”... Öteki tarafta düzmece iddianamelerle, gizli tanık ihbarlarıyla ve Alevi köylerine yardım götürdüğü için de, suçlanan, onurlu bir Türk Generali!
Şu sırada, gündemde “Soykırımı” ile özdeş “Askerkırımı” var. Bir teğmen kazara adi bir suç işlese, manşetlere çıkıyor... Teğmenler, Albaylar, onurları için intihar edince de, bunlara türlü uydurma kulplar takılıyor!
Bunlar, Hasan Cemal’in, onun gibilerin tıynetlerini, adalet anlayışlarını, gönüllerinin hangi tarafta olduğunu gösteriyor!
“İhanetin, hainliğin belgesi olur mu?”
Oluyor işte!
Hasan Cemal adlı bir kişi var... Kendisi, refiki şefiki, Cengiz Çandar gibi “tecrübeli” biri, her gün yazar, TV programlarında konuşur! O da, Çandar gibi, gerçekten çok tecrübelidir, terör örgütlerinde çalışmışlar, teröre karışmışlardır. Hasan, şefinin talimatıyla Orduevine bomba atacakken, gene talimatıyla, son dakikada vazgeçmiş, hevesi kursağında kalmıştı... Hasan milliyetçi -İttihatçı - rahmetli Cemal Paşa’nın ve benim de tanıdığım Seniha Hanımefendinin torunu... Cemal Paşa’yı Ermeni Taşnaklar Tiflis’te öldürdüler. Fakat O şimdi Ermenilerin, Kürtçülerin “Hasan Abisidir” ve de müzmin Ordu düşmanıdır. Kırk beyti varsa hepsi Ordu karşıtlığı, itsürüsü yandaşlığı “soykırımı” ve Türk Ordusu üzerinedir... Velhasıl psikolojisi karışıktır!
Pınar Selek
Hasan Cemal, son yazılarından birinde, “Pınar Selek için adalet bekliyoruz!” diyor... Bu Pınar Selek kim? Dosyasını -foyasını- ben iyi bilirim: “Pınar kızımız”, 1998 de Mısır Çarşısı’nda 7 kişinin ölümü ve 127 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan patlamadan dolayı sanık olarak yargılandı... 8 yıl süren dava sonunda, Pınar Selek’in cerbezeli avukat babası Alp Selek mahkemeyi çok uzatmayı başardı ve zamanında, yerinde tespit yapılmadığı için, suç ortağı, itsürüsü itirafçısı Abdülmecit Öztürk’ün itiraflarına rağmen, Pınar kurtulmuş oldu... Savunması; sadece itsürüsü konusunda “sosyolojik” araştırmalar ve arada da boncukçuluk yapıyormuş! Mahkeme Heyeti ayrıca, “yasadışı örgüte yardım ve yataklık etmekle suçlanan” Pınar Selek ve 8 sanık hakkındaki davayı da, “zaman aşımı” gerekçesiyle, ortadan kaldırdı! Ama Pınar Selek hiçbir şüphe kalmamacasına aklandı mı? Zira sekiz yılda ortada ne delil kalır, ne de ilk tahkikatı yapanlar, raporları verenler! Ne de savcı ve yargıçlarda ceza istemek ve vermek iradesi ve olanağı! Tabii kamuoyunda artık bu olayın kızgınlığı da kalmadı. Pınar’ı ve olayını, şimdi kaç kişi hatırlar? Aslında bu vaka hakikaten Hasan’ın da dediği gibi “geciken adaletin adalet olmadığı” ilkesinin canlı örneğidir... Ama Hasan Cemal gibi yandaş hamileri hatırlıyorlar!
Pınar kızımız, bu beraatı beklerken itsürüsü organı gazetelerde köşe yazarlığı ve hatta itsürüsü organı gazetelerde yönetmenlik yaptı, bölücüleri, PKK’yı savunan yazılar yazdı! Ama gene de Türkiye’de, bu olayın peşini bırakmayan emniyet mensupları, savcılar ve yargıçlar var... Yerel mahkemenin verdiği beraat kararı, Yargıtay 9. Dairesi tarafından Mart 2009’da bozuldu ve Selek’e ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesi istendi. Yargıtay 9. Dairesi’nin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı itiraz da, Şubat 2010’da Yargıtay Genel Kurulu’nda oy çokluğu ile reddedildi. Yargı süreci devam ediyor!
Şimdi, bu Hasan Cemal, bu kadın için adalet istiyor. Pınar kızımız komploya kurban gidiyor diyor. Ne komplosu? Acaba öyle mi?
Hasan Cemal, Pınar’ı, itsürüsü yandaşı hatta ajanı olduğunu bildiği halde, neden bu kadar hırsla savunur? Adalet, insan hakları için mi? O zaman sorarlar; neden “Ergenekon” sürecinde “geciken adaletten” hiç yakınmaz ve aylardır, Silivri’de tutuklu Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve diğer meslektaşları hakkında tek satır bile yazmaz? İşte bizim, sözde aydınlar böyle “seçmedirler”. Adalet, hak hukuk anlayışları da “seçmecedir”...Teröristler için ayrı, Ordu mensupları, milliyetçiler için ayrıdır!
Ve de Ergenekon sanığı Orgeneral Saldıray Berk hususunda “özenle” ayrıdır. Hasan Cemal, şimdi kafayı Saldıray Berk’e takmış; “Kendisine böylesine ağır bir suç isnat edilen bir devlet memuru, bir asker görevde kalabilir mi? Koltuğunda oturabilir mi? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en büyük kış tatbikatı olan Sarıkamış’ı yönetebilir mi? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un yanında olabilir mi?” diye soruyor ve hemen yargısız infaz edilmesini talep ediyor!
Bir tarafta, Mısır Çarşısı’nda, 7 masum insanın ölümüyle sonuçlanan, bomba olayının sanığı itsürüsü yanlısı “Pınar”... Öteki tarafta düzmece iddianamelerle, gizli tanık ihbarlarıyla ve Alevi köylerine yardım götürdüğü için de, suçlanan, onurlu bir Türk Generali!
Şu sırada, gündemde “Soykırımı” ile özdeş “Askerkırımı” var. Bir teğmen kazara adi bir suç işlese, manşetlere çıkıyor... Teğmenler, Albaylar, onurları için intihar edince de, bunlara türlü uydurma kulplar takılıyor!
Bunlar, Hasan Cemal’in, onun gibilerin tıynetlerini, adalet anlayışlarını, gönüllerinin hangi tarafta olduğunu gösteriyor!
“İhanetin, hainliğin belgesi olur mu?”
Oluyor işte!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz