Pamuk şekeri yalatılan millet
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rıza ZELYUT :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Pamuk şekeri yalatılan millet
Pamuk şekeri yalatılan millet
Başbakan Erdoğan; deprem bölgesini ziyaret etti. sonra da oradaki çocuklara pamuk şekeri yolladı. Çocuklar o şekeri yalarken öyle mutlu görünüyorlardı ki... Anası ölmüş, babası göçmüş hiç önemli değildi.
Başbakanımız o pamuk şekerini sadece deprem vurgunu çocuklara yalatmıyor. Bütün millete vermiş bir top şeker; herkes onu yalamakla meşgul.
Açlık, milyonlarca evde davul çalıyor.
Yoksulluk; ülkenin yarıdan fazlasını esir almış.
Üniversite mezunlarının neredeyse yarıya yakını işsiz; yıllarca okuyan gençler, temizlik işçiliği için bile sıraya girmişler.
Lakin herkes mutlu. Çünkü; ellerinde pamuk şekeri; onu yalamaktalar.
Nedir o pamuk şekeri?
Başbakan'ın nutukları...
Deprem vurgunu çocuklar nasıl o şekerleri yalarken mutluluktan gözleri baygınlaşıyorsa; Başbakan Erdoğan'ın nutuklarını dinleyen halkın da mutluluktan gözleri kapanıyor.
İşsizlikmiş, hastanelerde kuyrukmuş; yoksullukmuş, parasızlıkmış... Hiçbiri önemli değil.
Kulağında Başbakan'ın yüksek perdeden attığı nutuk; yalayıp duruyor...
İSTANBUL VALİSİ
Diyarbakırspor İstanbul'da maç yapacak. İstihbarat elemanları; itsürüsü'lıların bu maçta olay çıkartacaklarını öğreniyorlar. Durumdan İstanbul Valisi Muammer Güler de haberdar oluyor. Maç sırasında bakıyorsunuz ki Diyarbakır'ı destekleyen seyircinin önünde hiçbir engel yok.
Sonunda olanlar oluyor... O malum adamlar sahaya dalıyorlar...
Zaten itsürüsü; Diyarbakar'da Türk devletinin varlığını devam ettirecek bütün kurumlarla/kuruluşlarla savaşıyor. Diyarbakırspor çevresinde oluşan devletçi çekime terör örgütü tahammül edemiyor. Sporu da battal edip gençleri kendi kapsama alanında tutacak. Bunun için de olay çıkartacak... Bunu, biraz aklı olan herkes anlar. Lakin İstanbul Valisi anlayıp da önlemini almıyor... Adamlara; 'Buyurun sahaya girin, kışkırtıcılığınızı yapın!' der gibi bir alan yaratıyor.
Eğer orada polis kuvvetli bir hat oluştursaydı; 87. dakikada başlayan o saldırı kolayca engellenirdi.
Ama Bay Muammer Güler ile Bay Hüseyin Çapkın; solcu öğrencilere; hükümeti protesto edenlere uyguladıkları önlemin binde birini o itsürüsü'lılara uygulamadılar. İçişleri Bakanlığı'nın bu aşırı hoşgörüsü ile Diyarbakırspor'un maçları, futbol maçı olmaktan çıkarıldı ve Türkiye Cumhuriyeti ile savaşın bir muharebesine dönüştürüldü.
Ne diyeyim bu işe? Gaflet ve dalalet mi yoksa daha ötesi mi?
İMAM AÇIĞI YOK ÖĞRETMEN AÇIĞI ÇOK
Türkiye'nin AB'ye doğru mu yoksa Suudi Arabistana doğru mu gittiğini anlamayanlara bir örnek daha vereyim.
Türkiye'de en az 200 bin öğretmen açığı bulunuyor. Yüz binlerce öğretmen kenarda beklerken, okulları öğretmensiz bırakan bu hükümetin bir de cami politikasına bakın. Acaba kaç camide imam eksiği var?
Bu ülkede okuldan fazla cami var. Oralarda kadro tamam. Lakin; okullarda çocuklarımız öğretmen bekliyor.
İmam olunca Maliye Bakanlığı para veriyor; öğretmen olunca 'Kadro yok!' diye azarlıyor.
Şimdi birileri; 'Ne mübarek hükümet! Görüyorsunuz, bütün camilerin ihtiyacı karşılanmış!' diyerek propaganda yapacaktır.
Biz, camilerin ihtiyacına bir şey demiyoruz.
Lakin; okulların ihtiyacı camilerin ihtiyacından çok önceliklidir. Bir yerde cami olmasa da ibadet görevi yerine getirdilir. Ama okul olmazsa, orası çöker.
Millet, bunun farkına varmazsa, en büyük felaket de onun başına gelir...
Osmanlı Devleti de okulun dışlanması yüzünden çökmedi mi?
KENDİNİ DÖVEN ÇİNGENE
Başbakan Erdoğan pazar günü İstanbul'da Çingenelere de bir tutam çiçek uzattı. Zaten dışlanmış, horlanmış olan Çingeneler; bu yaklaşımdan çok mutlu oldular.
Toplantı sırasında iki genç pankart açıp 'Parasız eğitim istiyoruz!' diye bağırdılar. Bunu gören güvenlik elemanları, hemen saldırıp onları karga tulumba dışarı attılar. Protestocu gençler götürülürken; bir iki Çingene de onlara yumruk vurdu.
Ah benim Roman denilerek kandırılan Çingene kardeşim.
Sen o yumruğu kendine attın, kendine...
Sen de çocuklarına eğitim istemiyor muydun?
Sen de mağdur değil misin? Kendini dövdüğünü ne zaman anlayacaksın?
Ve siz ey Çingeneler; bu kadar mı safsınız?
Sizi Sulukule'den kovanlar; evlerinizin yerini partililerine verenler bunlar değil mi?
Beyoğlu'nda Çingenelerin oturduğu o çok değerli yerlerin bu hükümetin destekçisi bir önemli işadamına aktarılacak olmasına ne diyorsunuz?
Bu çingene açılımı; sizi İstanbul'dan atmak için yapılan bir kandırmaca olmasın?
Başbakan Erdoğan; deprem bölgesini ziyaret etti. sonra da oradaki çocuklara pamuk şekeri yolladı. Çocuklar o şekeri yalarken öyle mutlu görünüyorlardı ki... Anası ölmüş, babası göçmüş hiç önemli değildi.
Başbakanımız o pamuk şekerini sadece deprem vurgunu çocuklara yalatmıyor. Bütün millete vermiş bir top şeker; herkes onu yalamakla meşgul.
Açlık, milyonlarca evde davul çalıyor.
Yoksulluk; ülkenin yarıdan fazlasını esir almış.
Üniversite mezunlarının neredeyse yarıya yakını işsiz; yıllarca okuyan gençler, temizlik işçiliği için bile sıraya girmişler.
Lakin herkes mutlu. Çünkü; ellerinde pamuk şekeri; onu yalamaktalar.
Nedir o pamuk şekeri?
Başbakan'ın nutukları...
Deprem vurgunu çocuklar nasıl o şekerleri yalarken mutluluktan gözleri baygınlaşıyorsa; Başbakan Erdoğan'ın nutuklarını dinleyen halkın da mutluluktan gözleri kapanıyor.
İşsizlikmiş, hastanelerde kuyrukmuş; yoksullukmuş, parasızlıkmış... Hiçbiri önemli değil.
Kulağında Başbakan'ın yüksek perdeden attığı nutuk; yalayıp duruyor...
İSTANBUL VALİSİ
Diyarbakırspor İstanbul'da maç yapacak. İstihbarat elemanları; itsürüsü'lıların bu maçta olay çıkartacaklarını öğreniyorlar. Durumdan İstanbul Valisi Muammer Güler de haberdar oluyor. Maç sırasında bakıyorsunuz ki Diyarbakır'ı destekleyen seyircinin önünde hiçbir engel yok.
Sonunda olanlar oluyor... O malum adamlar sahaya dalıyorlar...
Zaten itsürüsü; Diyarbakar'da Türk devletinin varlığını devam ettirecek bütün kurumlarla/kuruluşlarla savaşıyor. Diyarbakırspor çevresinde oluşan devletçi çekime terör örgütü tahammül edemiyor. Sporu da battal edip gençleri kendi kapsama alanında tutacak. Bunun için de olay çıkartacak... Bunu, biraz aklı olan herkes anlar. Lakin İstanbul Valisi anlayıp da önlemini almıyor... Adamlara; 'Buyurun sahaya girin, kışkırtıcılığınızı yapın!' der gibi bir alan yaratıyor.
Eğer orada polis kuvvetli bir hat oluştursaydı; 87. dakikada başlayan o saldırı kolayca engellenirdi.
Ama Bay Muammer Güler ile Bay Hüseyin Çapkın; solcu öğrencilere; hükümeti protesto edenlere uyguladıkları önlemin binde birini o itsürüsü'lılara uygulamadılar. İçişleri Bakanlığı'nın bu aşırı hoşgörüsü ile Diyarbakırspor'un maçları, futbol maçı olmaktan çıkarıldı ve Türkiye Cumhuriyeti ile savaşın bir muharebesine dönüştürüldü.
Ne diyeyim bu işe? Gaflet ve dalalet mi yoksa daha ötesi mi?
İMAM AÇIĞI YOK ÖĞRETMEN AÇIĞI ÇOK
Türkiye'nin AB'ye doğru mu yoksa Suudi Arabistana doğru mu gittiğini anlamayanlara bir örnek daha vereyim.
Türkiye'de en az 200 bin öğretmen açığı bulunuyor. Yüz binlerce öğretmen kenarda beklerken, okulları öğretmensiz bırakan bu hükümetin bir de cami politikasına bakın. Acaba kaç camide imam eksiği var?
Bu ülkede okuldan fazla cami var. Oralarda kadro tamam. Lakin; okullarda çocuklarımız öğretmen bekliyor.
İmam olunca Maliye Bakanlığı para veriyor; öğretmen olunca 'Kadro yok!' diye azarlıyor.
Şimdi birileri; 'Ne mübarek hükümet! Görüyorsunuz, bütün camilerin ihtiyacı karşılanmış!' diyerek propaganda yapacaktır.
Biz, camilerin ihtiyacına bir şey demiyoruz.
Lakin; okulların ihtiyacı camilerin ihtiyacından çok önceliklidir. Bir yerde cami olmasa da ibadet görevi yerine getirdilir. Ama okul olmazsa, orası çöker.
Millet, bunun farkına varmazsa, en büyük felaket de onun başına gelir...
Osmanlı Devleti de okulun dışlanması yüzünden çökmedi mi?
KENDİNİ DÖVEN ÇİNGENE
Başbakan Erdoğan pazar günü İstanbul'da Çingenelere de bir tutam çiçek uzattı. Zaten dışlanmış, horlanmış olan Çingeneler; bu yaklaşımdan çok mutlu oldular.
Toplantı sırasında iki genç pankart açıp 'Parasız eğitim istiyoruz!' diye bağırdılar. Bunu gören güvenlik elemanları, hemen saldırıp onları karga tulumba dışarı attılar. Protestocu gençler götürülürken; bir iki Çingene de onlara yumruk vurdu.
Ah benim Roman denilerek kandırılan Çingene kardeşim.
Sen o yumruğu kendine attın, kendine...
Sen de çocuklarına eğitim istemiyor muydun?
Sen de mağdur değil misin? Kendini dövdüğünü ne zaman anlayacaksın?
Ve siz ey Çingeneler; bu kadar mı safsınız?
Sizi Sulukule'den kovanlar; evlerinizin yerini partililerine verenler bunlar değil mi?
Beyoğlu'nda Çingenelerin oturduğu o çok değerli yerlerin bu hükümetin destekçisi bir önemli işadamına aktarılacak olmasına ne diyorsunuz?
Bu çingene açılımı; sizi İstanbul'dan atmak için yapılan bir kandırmaca olmasın?
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rıza ZELYUT :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz