Anti-modern yargılama!
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Anti-modern yargılama!
Anti-modern yargılama!
“12 Eylül 1980 müdahalesinin tüm sorumlularının; Millî Güvenlik Konseyi’nin, bu konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, Kurucu Meclis olarak görev ifa eden Danışma Meclisi üyelerinin, her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz”...
Anayasa Reform Paketinde, kaldırılacak maddenin özeti bu! Sözde aydınlar, öteden beri bu “maddeye” takmışlardır. O “müdahaleden” sonra, zamanın askeri yönetiminin yanlışları yüzünden eza ve cefa çekenlerin, bu “maddenin” kaldırılmasını, kendilerine bunları yaptıranların cezalandırılmalarını istemeleri doğal haklarıdır!
Kavramlar
Önce kavramları doğru tespit etmek gerekir; “darbe” başka “müdahale” başka. 12 Eylül “müdahalesi”, 27 Mayıs “cunta darbesi” gibi değildi. Ordunun, Cumhuriyeti korumak ve kollamak yasal görevi icabı, “emir-komuta zinciri” içinde yapılmış meşru bir “müdahale” idi... O günün şartlarında sivil yönetim, siyaset aciz kaldığında zorunlu, kaçınılmaz olmuştu. Ülkede kan gövdeyi götürüyor, terör örgütleri kanlı eylemler yapıyor ve günde onlarca genç ölüyordu... Ordu içinde çatlamalar başlamıştı ve bir iç savaş tehlikesi baş göstermişti. Zamanın hükümetleri, bu tehlikelerle başa çıkamadılar, aciz kaldılar... Ve 12 Eylül 1980 sabahı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, televizyonda ve radyolarda “ordunun idareye el koyduğunu” ilan edince, halk bunu tankların üzerine çıkarak, medya da sevinçle karşılamışlardı! Bugün müdahaleyi eleştirenler de! Ancak “müdahale” sonra zıvanasından çıktı ve aşırılıklar yapıldı, “meşruiyetini” kaybetti!
Eski Fransız Başbakanlarından Clemanceau “Süngüyle her şey yapılır ama üstüne oturulamaz” demiş, doğru!
TSK bu acı tecrübeden ders almıştır ve “darbe” yapmayı artık aklından bile geçirmez... Fakat “meşru” müdafaa başka şey! Cumhuriyetin son sigortası TSK!
Otuz yıl sonra geçmişle yüzleşmek ve o zamanın sorumlularını cezalandırmak düşünülürse; hesaplaşmaya ta gerilerden, hatta Abdülaziz’in hal edilmesinden, İttihatçıların hareketlerinden başlamak gerekir! Ve tarihimizle “hesaplaşmak” isteyenler imkân bulsalar, Mustafa Kemal’in, Osmanlı Devletine başkaldırmasını da yargılamaya kalkarlar!
Eğer 12 Eylül müdahalesini yapanlar yargılanacaksa; o zaman herhalde 27 Mayıs gerçek darbesini yapan cuntacıların ve darbe sonrasında yapılanların sorumlularının, bazıları hayatta kalan sözde “Milli Birlik”, “Cunta” üyelerinin emirlerini uygulayan bürokratların, Yassıada’da sözde “yüksek” ve sözde “adalet” Divanı savcı ve üyelerinin de yargılanıp cezalandırılmaları gerekir; eğer maksat hakikaten tarihle hesaplaşmak ve adaletin yerini bulması ise! “27 Mayıs” gayrimeşru bir darbeydi. Ancak bazı aydınlar bunu görmezlikten geldiler ve hâlâ da gelirler! Bu “darbeden” sonra çok masum insan büyük acılar çekti, bazıları intihar etti, üç değerli devlet adamı idam edildi!
Ben de, 27 Mayıs 1960 gerçek “Cunta Darbesinin” de 12 Eylül 1980 “müdahalesinin” de bir bakıma mağduruydum... 1960 “darbesinden” sonra fiziksel olarak hırpalandım, 9 ay Yassıada’da yattım ve yargılandım.
Ancak, o elli yıl önceki “darbeyi” yargılamak ve sorumlularını cezalandırmak, ne kadar imkânsızsa, otuz yıl öncesindeki “müdahaleyi” de yargılamak, pratik olarak mümkün değil! “Madde” kaldırılırsa yargılanması istenenler, sadece komutanlar askerler değil, zamanın tüm yönetimi, Danışma Meclisi üyeleri ve Konsey kararlarını uygulayan bürokratlar! Kaçı hayatta kalmışsa! Mümkün mü?
O zaman bugünkü iktidar, bu maddenin kaldırılmasını neden Anayasa “Reform” paketi içine koyuyor? Bir sebep, intikam! Ve de politik bir manevra: CHP’nin, muhalefetin, ret edemeyecekleri bu “maddeyi”, sözde “reformlarını” kabul ettirmek için olta-ökse olarak kullanmak maksadıyla!
Fakat daha derin, sembolik bir amaçları da var; askerlerden intikam almak ve olası müdahale imkânlarını ortadan kaldırmak!
NOT: Bu akşam saat 20.00’da NTV’de yayınlanacak Celal Pir tarafınan yönetilen 12 Eylül Maddesi ile ilgili programa konuk olacağım...
“12 Eylül 1980 müdahalesinin tüm sorumlularının; Millî Güvenlik Konseyi’nin, bu konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, Kurucu Meclis olarak görev ifa eden Danışma Meclisi üyelerinin, her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz”...
Anayasa Reform Paketinde, kaldırılacak maddenin özeti bu! Sözde aydınlar, öteden beri bu “maddeye” takmışlardır. O “müdahaleden” sonra, zamanın askeri yönetiminin yanlışları yüzünden eza ve cefa çekenlerin, bu “maddenin” kaldırılmasını, kendilerine bunları yaptıranların cezalandırılmalarını istemeleri doğal haklarıdır!
Kavramlar
Önce kavramları doğru tespit etmek gerekir; “darbe” başka “müdahale” başka. 12 Eylül “müdahalesi”, 27 Mayıs “cunta darbesi” gibi değildi. Ordunun, Cumhuriyeti korumak ve kollamak yasal görevi icabı, “emir-komuta zinciri” içinde yapılmış meşru bir “müdahale” idi... O günün şartlarında sivil yönetim, siyaset aciz kaldığında zorunlu, kaçınılmaz olmuştu. Ülkede kan gövdeyi götürüyor, terör örgütleri kanlı eylemler yapıyor ve günde onlarca genç ölüyordu... Ordu içinde çatlamalar başlamıştı ve bir iç savaş tehlikesi baş göstermişti. Zamanın hükümetleri, bu tehlikelerle başa çıkamadılar, aciz kaldılar... Ve 12 Eylül 1980 sabahı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, televizyonda ve radyolarda “ordunun idareye el koyduğunu” ilan edince, halk bunu tankların üzerine çıkarak, medya da sevinçle karşılamışlardı! Bugün müdahaleyi eleştirenler de! Ancak “müdahale” sonra zıvanasından çıktı ve aşırılıklar yapıldı, “meşruiyetini” kaybetti!
Eski Fransız Başbakanlarından Clemanceau “Süngüyle her şey yapılır ama üstüne oturulamaz” demiş, doğru!
TSK bu acı tecrübeden ders almıştır ve “darbe” yapmayı artık aklından bile geçirmez... Fakat “meşru” müdafaa başka şey! Cumhuriyetin son sigortası TSK!
Otuz yıl sonra geçmişle yüzleşmek ve o zamanın sorumlularını cezalandırmak düşünülürse; hesaplaşmaya ta gerilerden, hatta Abdülaziz’in hal edilmesinden, İttihatçıların hareketlerinden başlamak gerekir! Ve tarihimizle “hesaplaşmak” isteyenler imkân bulsalar, Mustafa Kemal’in, Osmanlı Devletine başkaldırmasını da yargılamaya kalkarlar!
Eğer 12 Eylül müdahalesini yapanlar yargılanacaksa; o zaman herhalde 27 Mayıs gerçek darbesini yapan cuntacıların ve darbe sonrasında yapılanların sorumlularının, bazıları hayatta kalan sözde “Milli Birlik”, “Cunta” üyelerinin emirlerini uygulayan bürokratların, Yassıada’da sözde “yüksek” ve sözde “adalet” Divanı savcı ve üyelerinin de yargılanıp cezalandırılmaları gerekir; eğer maksat hakikaten tarihle hesaplaşmak ve adaletin yerini bulması ise! “27 Mayıs” gayrimeşru bir darbeydi. Ancak bazı aydınlar bunu görmezlikten geldiler ve hâlâ da gelirler! Bu “darbeden” sonra çok masum insan büyük acılar çekti, bazıları intihar etti, üç değerli devlet adamı idam edildi!
Ben de, 27 Mayıs 1960 gerçek “Cunta Darbesinin” de 12 Eylül 1980 “müdahalesinin” de bir bakıma mağduruydum... 1960 “darbesinden” sonra fiziksel olarak hırpalandım, 9 ay Yassıada’da yattım ve yargılandım.
Ancak, o elli yıl önceki “darbeyi” yargılamak ve sorumlularını cezalandırmak, ne kadar imkânsızsa, otuz yıl öncesindeki “müdahaleyi” de yargılamak, pratik olarak mümkün değil! “Madde” kaldırılırsa yargılanması istenenler, sadece komutanlar askerler değil, zamanın tüm yönetimi, Danışma Meclisi üyeleri ve Konsey kararlarını uygulayan bürokratlar! Kaçı hayatta kalmışsa! Mümkün mü?
O zaman bugünkü iktidar, bu maddenin kaldırılmasını neden Anayasa “Reform” paketi içine koyuyor? Bir sebep, intikam! Ve de politik bir manevra: CHP’nin, muhalefetin, ret edemeyecekleri bu “maddeyi”, sözde “reformlarını” kabul ettirmek için olta-ökse olarak kullanmak maksadıyla!
Fakat daha derin, sembolik bir amaçları da var; askerlerden intikam almak ve olası müdahale imkânlarını ortadan kaldırmak!
NOT: Bu akşam saat 20.00’da NTV’de yayınlanacak Celal Pir tarafınan yönetilen 12 Eylül Maddesi ile ilgili programa konuk olacağım...
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz