Ya hep ya hiç!
Ya hep, ya hiç!
AKP’nin Anayasa değişikliği teklifi bu mantığa göre sunuluyor!
Ya 26 maddenin tamamını kabul edeceksiniz ya da hiç birini!
Örneğin diğer maddeleri kabul
etmekle beraber yargının AKP tarafından ele geçirilmesini istemiyorum diyemezsiniz zira oylama paket
halinde.
Aynı şekilde siyasi partilerin harcamalarının Anayasa Mahkemesi’nin değil de, başkanı TBMM tarafından seçilen Sayıştay’ın denetlemesi içime sinmiyor diyemezsiniz.
Bunun anlamı tartışmasız olarak şudur:
AKP yargıyı kuşatmaya almış ve vicdanın ya da yansızlığın son kalesi de ele geçirilmeye çalışılıyor. Pakette bulunan diğer pek çok değişiklik teklifleri ise bu sinsi amacı örtmeye yani kamufle etmeye matuftur.
Sorarım size bu şark kurnazlığının Kenan Evren’in malum dayatmasından ne farkı var!
Yaşları müsait olanlar hatırlamaz, Kenan Evren kendisini bu şekilde Cumhurbaşkanı seçtirmişti.
Darbe sonrasında gidilen Anayasa referandumuna eklenen bir madde ile Evren Cumhurbaşkanı sıfatını kazanmıştı.
Oysa oylama ayrı yapılsa yani Anayasa ve Evren’in durumu ayrı ayrı oylanıp tasnif edilseydi farklı sonuçların çıkacağı kesindi. 12 Eylül cuntası bunu gördüğü içindir ki her iki konuyu paket biçiminde sundu!
Bugünkü tablo da bunun
kopyasıdır!
Tam bu noktada bir parantez açıp AKP’nin bu değişiklik tekliflerini TBMM’den geçirmek için seferber olduğu iddialarını aktarmak istiyoruz.
Evet referandum sonucunun ne olacağını kestiremeyen AKP’nin özellikle hakkında açılması muhtemel olan bir kapatma davasının önüne geçmek için harekete geçtiği kaydediliyor.
Dün kulislere yayılan söylentilere göre, AKP bunun için el altından bazı gruplara mesajlar bile göndermeye başlamışmış!
Mesela DSP ve BDP’lilere hazine yardımı sinyaleri verilmişmiş!
Dahası barajın indirileceği taahhüdü bile yapılabilirmiş!
Kuşkusuz bu aşamada bu
söylenenler spekülasyon ama öyle olsa bile önümüzdeki günlerin nasıl geçeceğini göstermesi bakımından ilginçtir.
AKP eğer BDP’yi ikna edebilirse, geriye kalan eksiğini bağımsızlar ve başka türlü yollarla ikna edeceği vekillerle tamamlayabilir ve 367’ye erişebilir.
Kuşkusuz bu oylamada AKP’nin fire verme ihtimali de var ancak AKP’deki mutsuz milletvekillerinin gidebileceği istikbal vaat eden bir siyasi yapı olmadığından, bu fire beklenenin çok altında olur.
Hülasa Anayasa değişikliği teklifi süreci siyaseti hareketlendirecektir.
GÜNDEMDE...
İlhan Kesici’ye dikkat!
İlhan Kesici’nin Uğur Dündar’ın Arena programındaki duruşu ve performansı, onun Türk siyasetinin geleceğinde önemli rolleri oynayacağının işareti gibiydi. İlhan Kesici, son günlerde değişik çevrelerde merkez sağı toparlayacak isim olarak öne çıkıyor ve pek çok platformda adı zikrediliyor. Dün yabancı bir bankanın yaptırdığı bir kamuoyu araştırma raporu elime geçti. Buna göre seçmen merkezde ve sağında İlhan Kesici’yi görmek istiyor. Ne olur, nasıl gelişir bilmem ama İlhan Kesici ismi, Çiller ve Yılmaz’ın erozyona uğrattığı merkez sağ kulvara hareket ve bereket getirebilir. Öyle çünkü Kesici; 1- Dürüstlüğü 72 milyonun vicdanında tescilli. 2) Türkiye’de ekonomiyi tartışmasız olarak en iyi bilen siyasetçi. Bu özellik önemli ve belirleyici çünkü Türkiye’nin temel gündemi ekonomik kaos! 3) Cami cemaatından meyhane müdavimine, Alevisinden, Kürdüne her kesimden oy alabilecek imaja ve özelliklere sahip. 4) Hasan Ekinci’nin ifadesi ile, girdiği lokantada sadece patronun elini değil, garsonların da sıkan adam yani her şeyi ile halktan biri. 5) Lisan bilen ve devleti çok iyi tanıyan biri. 6) Kavgacı bir üsluba sahip değil. Bu özelliğiyle Erdoğan’a panzehir olabilir. 7) Ayrıştıran değil, bütünleştiren özellikleri var. Çiller’le Yılmaz’a değil, Demirel’le Özal’a benziyor. 9) Tarih bilgisi ve entelektüel birikimi ile de yeni nesil siyasetçilerinin en donanımlısı.
CIS...
Gizli kasa olayı, 10 tane Ergun Göknel eder!
Türkiye İstanbul’dan yönetilir derler ya vallahi doğru, baksanıza ülkenin Başbakanını eleştirmek serbest ama İstanbul Belediye Başkanını eleştiremiyorsunuz. Kazara eleştiren olursa ya yazısı sayfadan çıkarılıyor ya da işine son veriliyor. Son örnek Necati Doğru olayıdır. Peki İstanbul’un bu gücü nereden mi geliyor? Tabii ki rantından. Pek çok medya grubunun İstanbul Belediyesi ile işi ya da ilişkisi var... Dolayısı ile işler zarar görmesin diye Başkan’a dokunulamıyor. Yandaş medyayı anladık. Peki Doğan, Habertürk ya da Karamehmet Gruplarına ne demeli? Demek ki hepsinin Belediye ile işleri var. Oysa polise bile intikal eden evde bulunan gizli kasalar olayı, değil Kadir Topbaş’ı, AKP’yi bile iktidardan götürecek dehşette bir rezalettir ama medya gözü önündeki, yani şehrindeki bu pisliği çıkarlarına halel gelmesin diye görmezden geliyor. Sadece o kasa rezaleti olayı on tane İSKİ ve Ergun Göknel’e eşittir...
BİR SARAYDA BİR YALIDA...
Çiller-Tayyip, tencere-kapak!
Tansu Çiller’le Tayyip Erdoğan’ın zaman zaman konuştuklarını Özer Çiller’i kaynak göstererek bu sütunda dile getirmiştik. Son haberi Güneş Gazetesinden Talat Atilla verdi, meğer Tayyip Erdoğan’la Tansu Çiller sadece telefonla konuşmuyorlar, zaman zaman görüşüyorlarmış. Talat Atilla, bu görüşmenin ikisini belirlemiş bunlardan birinin Dolmabahçe’de, diğerinin de Yeniköy’de Çiller’in evinde olduğunu yazdı. Dahası Talat Atilla, aynı yazısında Tayyip Bey’in Tansu Hanım’a beraber politika yapalım teklifinde bulunduğunu da yazdı. Hiç şaşırmadım, daha önce de yazdığımız gibi hem Çiller hem Erdoğan tencere-kapak misali aynı mizaçta politikacılardır. Her iki ismin de siyasi fayda adına yapamayacağı şey yoktur... Burada altını çizerek yazıyorum, Tansu Çiller eğer DP ve merkez sağa liderlik bağlamında hedefine erişemezse -ki Tayyip Bey destekli böyle bir proje de var- o zaman hiç kuşkunuz olmasın ilk seçimde AKP’den mebus adayıdır.