Ji siyaseta etnîkî re na
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Ji siyaseta etnîkî re na
Ji siyaseta etnîkî re na
Siyaseta li ser bingehên etnîkî, zirarê dide yekîtiya neteweyî...
Siyaseta li ser bingeha ziman, ol û cinsiyetê, welêt ber bi parçebûn û veqetandinê ve dibe...
Tenê kesên ku berjewendiyên wan di parçebûn û veqetandinê de ne, piştgiriya vê feraseta siyasetê dikin.
Ji ber vê yekê divê propagandaya siyasî li tenê li ser zimanê zikmakî bê kirin.
***
Yukarıdaki Kürtçe başlığa ve sözlere anlam veremediniz mi?
İyi...
Ben de zaten dün Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülen Seçim Kanunu’nda yapılan değişikliğin ne kadar saçma olduğunu anlatmak için seçtim bu yolu...
Bu ülkede yaşayan insanların en az 60 milyonu yukarıdaki dili bilmiyor ama; dün Meclis komisyonunda yapılan değişiklik, siyasi partilerin ana dilde propaganda yapmalarına izin veriyor...
Eğer yasa değişikliği gerçekleşirse, bundan böyle ülkenin her köşesinden ayrı bir “dil”de nutuklar yükselecek...
Kimse, kimsenin söylediğini anlamayacak...
Anlamayınca da kuşkular törpülenecek, saflar sıklaşacak, öfkeler büyüyecek...
Böylece...
“Ulusal siyaset”in defteri dürülecek, “etnik siyaset” dönemine fiili ve resmi geçiş yapılacak.
***
Diyeceksiniz ki; “Ne olmuş yani? Seçmene kendi ana dilinde seslenmenin ne gibi bir zararı olabilir?”
Eğer “üniter devlet”ten yana değilseniz...
Ülkenin federasyonlara bölünmesi olasılığı sizi rahatsız etmiyorsa...
Bölünüp, parçalanıp; emperyalist ülkeler tarafından “ham” edilecek olmak umurunuzda değilse... Haklısınız!
Ama...
Gerçek anlamda “bağımsızlık” için her şeyden önce “bir ve bütün olmak” gerektiğini biliyorsanız...
Irkçı değilseniz...
Herkesin ana diline saygı duyuyor ama “bir ve bütün” olmak için tek bir “resmi dil” olması gerektiğini düşünüyorsanız...
İşte; o zaman durumun vahametini tüm çıplaklığıyla görürsünüz...
Yüzlerce yıldır iç içe girmiş bir toplumdaki dil, din ve etnik köken ayrılıklarını körüklerseniz... Bunun adı “açılım” değil, “parçalama” olur...
Umarım emperyalist güçlerin bu asırlık hayali gerçekleşmez...
***
Gelelim yukarıdaki sözlerin anlamına:
Kürtçe başlıkta, “Etnik siyasete hayır” diyorum...
Kürtçe yazının çevirisi ise şöyle:
“Etnik kökenlere dayalı siyaset, ulusal bütünlüğe zarar verir...
Dil, din, ırk, cinsiyet üzerinden yapılan siyaset, ülkeyi bölünmeye parçalanmaya götürür...
Bu siyaset anlayışına sadece bölünmekten, parçalamaktan medet umanlar destek verir...
Bu yüzden siyasi propaganda, sadece ana dil üzerinden yapılmalıdır!”
***
GÜNÜN SORUSU
Kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan Anayasa Paketi’nin incelenmesi ve görüş bildirilmesi için; siyasi partilere, yargı kurumlarına ve sivil toplum örgütlerine pazartesi gününe kadar süre tanındı...
Bu acelenin nedeni ne? Beş günlük süre 15 güne çıkarılsa ve bütün kurumlara daha sağlıklı çalışma yapılması için süre tanınsa, Türkiye demokratikleşemeyecek mi?
***
TRT hâlâ özerk mi?
Kuruluş haberini pazar günkü yazımda “müjdelediğim” Medya Derneği, “yandaş gazetelerin yandaş yöneticileri” tarafından resmen kuruldu.
Kendilerine hayırlı, uğurlu olsun!
Bu dernekle ilgili beni rahatsız eden tek şey, kamu yayıncılığı yapan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in derneğin Yönetim Kurulu’nda üye sıfatıyla görev alması...
CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de benimle aynı rahatsızlığı hissetmiş olmalı ki; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a verdiği soru önergesinde aşağıdaki soruyu sormuş:
“Yasasında ‘özerk ve tarafsız’ olduğu belirtilen TRT’nin Genel Müdürü’nün, AKP hükümetini koşulsuz destekleyen yayın organlarının yöneticilerinden oluşan bir derneğe üye olması doğru mudur?”
Sorunun yanıtını ben vereyim:
Elbette yanlıştır. İbrahim Şahin bu üyelikle TRT’nin zaten “özerk ve tarafsız” olmadığını itiraf etmiştir!
Siyaseta li ser bingehên etnîkî, zirarê dide yekîtiya neteweyî...
Siyaseta li ser bingeha ziman, ol û cinsiyetê, welêt ber bi parçebûn û veqetandinê ve dibe...
Tenê kesên ku berjewendiyên wan di parçebûn û veqetandinê de ne, piştgiriya vê feraseta siyasetê dikin.
Ji ber vê yekê divê propagandaya siyasî li tenê li ser zimanê zikmakî bê kirin.
***
Yukarıdaki Kürtçe başlığa ve sözlere anlam veremediniz mi?
İyi...
Ben de zaten dün Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülen Seçim Kanunu’nda yapılan değişikliğin ne kadar saçma olduğunu anlatmak için seçtim bu yolu...
Bu ülkede yaşayan insanların en az 60 milyonu yukarıdaki dili bilmiyor ama; dün Meclis komisyonunda yapılan değişiklik, siyasi partilerin ana dilde propaganda yapmalarına izin veriyor...
Eğer yasa değişikliği gerçekleşirse, bundan böyle ülkenin her köşesinden ayrı bir “dil”de nutuklar yükselecek...
Kimse, kimsenin söylediğini anlamayacak...
Anlamayınca da kuşkular törpülenecek, saflar sıklaşacak, öfkeler büyüyecek...
Böylece...
“Ulusal siyaset”in defteri dürülecek, “etnik siyaset” dönemine fiili ve resmi geçiş yapılacak.
***
Diyeceksiniz ki; “Ne olmuş yani? Seçmene kendi ana dilinde seslenmenin ne gibi bir zararı olabilir?”
Eğer “üniter devlet”ten yana değilseniz...
Ülkenin federasyonlara bölünmesi olasılığı sizi rahatsız etmiyorsa...
Bölünüp, parçalanıp; emperyalist ülkeler tarafından “ham” edilecek olmak umurunuzda değilse... Haklısınız!
Ama...
Gerçek anlamda “bağımsızlık” için her şeyden önce “bir ve bütün olmak” gerektiğini biliyorsanız...
Irkçı değilseniz...
Herkesin ana diline saygı duyuyor ama “bir ve bütün” olmak için tek bir “resmi dil” olması gerektiğini düşünüyorsanız...
İşte; o zaman durumun vahametini tüm çıplaklığıyla görürsünüz...
Yüzlerce yıldır iç içe girmiş bir toplumdaki dil, din ve etnik köken ayrılıklarını körüklerseniz... Bunun adı “açılım” değil, “parçalama” olur...
Umarım emperyalist güçlerin bu asırlık hayali gerçekleşmez...
***
Gelelim yukarıdaki sözlerin anlamına:
Kürtçe başlıkta, “Etnik siyasete hayır” diyorum...
Kürtçe yazının çevirisi ise şöyle:
“Etnik kökenlere dayalı siyaset, ulusal bütünlüğe zarar verir...
Dil, din, ırk, cinsiyet üzerinden yapılan siyaset, ülkeyi bölünmeye parçalanmaya götürür...
Bu siyaset anlayışına sadece bölünmekten, parçalamaktan medet umanlar destek verir...
Bu yüzden siyasi propaganda, sadece ana dil üzerinden yapılmalıdır!”
***
GÜNÜN SORUSU
Kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan Anayasa Paketi’nin incelenmesi ve görüş bildirilmesi için; siyasi partilere, yargı kurumlarına ve sivil toplum örgütlerine pazartesi gününe kadar süre tanındı...
Bu acelenin nedeni ne? Beş günlük süre 15 güne çıkarılsa ve bütün kurumlara daha sağlıklı çalışma yapılması için süre tanınsa, Türkiye demokratikleşemeyecek mi?
***
TRT hâlâ özerk mi?
Kuruluş haberini pazar günkü yazımda “müjdelediğim” Medya Derneği, “yandaş gazetelerin yandaş yöneticileri” tarafından resmen kuruldu.
Kendilerine hayırlı, uğurlu olsun!
Bu dernekle ilgili beni rahatsız eden tek şey, kamu yayıncılığı yapan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in derneğin Yönetim Kurulu’nda üye sıfatıyla görev alması...
CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de benimle aynı rahatsızlığı hissetmiş olmalı ki; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a verdiği soru önergesinde aşağıdaki soruyu sormuş:
“Yasasında ‘özerk ve tarafsız’ olduğu belirtilen TRT’nin Genel Müdürü’nün, AKP hükümetini koşulsuz destekleyen yayın organlarının yöneticilerinden oluşan bir derneğe üye olması doğru mudur?”
Sorunun yanıtını ben vereyim:
Elbette yanlıştır. İbrahim Şahin bu üyelikle TRT’nin zaten “özerk ve tarafsız” olmadığını itiraf etmiştir!
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Mustafa MUTLU :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz