Bediüzzaman değil Belaüzzaman
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rıza ZELYUT :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bediüzzaman değil Belaüzzaman
Bediüzzaman değil Belaüzzaman
Kendisine; yüzyılın harikası anlamına gelecek biçimde 'Bediüzzaman' diyordu.
Ben ise 'Belaüzzaman' diyorum.
Şu sıralarda onu, ölümünün 50. yılı diyerek tantanalarla anıyorlar.
Sözünü ettiğim kişi Nurculuk denilen tarikatin fikir babası sayılan Kürt Said'dir.
Size onu Kürt Said olarak değil de Bediüzzaman Said Nursi diye takdim ederler. 'Bediüzzaman Hazretleri!' diyerek sahte unvanlar verirler.
Onun ne büyük bir düşünür olduğunu yazarlar; televizyonda över de överler.
KÜRDİSTAN TEALİ CEMİYETİ İÇİNDEYDİ
Halbuki bu adam; hayatının bir bölümünde açık açık Kürtçülük yapmış; Kürdistan isimli bir devletin kurulması için çalışanların arasında yer almıştır. Bu amaçla da 1919'da kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti'nde önemli görevler üstlenmiştir. Kürdistan'ın kurulması için çabalayan bu örgütün başkanı olan Seyit Abdülkadir, Emin Ali Bedirhan, Said-i Nursi ve Mehmet Şükrü Sekban İstanbul'daki Amerikan, İngiliz ve Fransız komiserliklerini ziyaret ederek Kürdistan projesiyle ilgili görüşmeler yaptılar. Said-i Kürdi Kürdistan'ın dış dünya ile irtibatının sağlanabilmesi için bir denizle kıyısı olması gerektiği düşüncesindeydi.
Said-i Kürdi; 1909 tarihli 'İki Mekteb-i Mus”betin Şahadetnamesi Yahut Divan-i Harb-i Örf” ve Said-i Kürd”' adlı eserinde de açıkça Kürtçülük yapmakta ve Kürtleri uyanmaya ve Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye davet etmektedir. Özetle şöyle demektedir. “ Ebna-i cinsime (ırkıma) burada birkaç söz söylemezsem, bence konu eksik kalır. Ey Asur”ler ve Keyan”lerin cihangirlik zamanından başbuğ, kahraman askerleri olan arslan Kürtler!... Beşyüz sene yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Hikmet-i ilah” denilen alemin düzeni size emrediyor ki, parçalanmakla ve damla damla boşa giden su gibi yok olan yiğitliğinizi ve gücünüzü milliyetçilik etrafında birleştirerek genel bir Kürt milleti ortaya çıkarınız.'
İşte Kürt Said'in de içinde yer aldığı bu dernek, Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatan Mustafa Kemal ve arkadaşlarına açıkça düşman idi. Bu yapılanma ile ayrıntılı bilgileri, ay başında piyasaya çıkacak olan Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği isimli çalışmamda ortaya koyacağım.
Kürdistan Teali Cemiyeti, ilk olarak Sivas'ta milli bir kongre düzenleyen Mustafa Kemal'i öldürtmek istemiş; bunun için İstanbul'daki padişah Vahideddin ve Damat Ferit Paşa ile işbirliği yapmıştır.
1920 sonlarında bu cemiyete üye Kürtçü Aleviler Sivas'ın doğusunda Koç kırı ayaklanmasını başlatmışlardır. 1925 yılında Türkiye'nin Musul'u almak için hamle yaptığı sırada Şeyh Said'in başlattığı isyan da Kürdistan Teali Cemiyeti'nin desteği ile planlanmıştı.
SİLAHTAN İDEOLOJİK SAVAŞA
Kürt Said, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtçü ayaklanmalarını bastırdığını gördükten sonra; böyle silahlı örgütlenmelerin içinde yer almaktan vaz geçerek mücadelesini fikir düzeyinde yürütmüştür. Bu mücadelenin özünü de cumhuriyetin temel değerleri ile savaş oluşturmuştur. Bütün Kürtçü Kürdistancı kişilerde görüldüğü gibi; bunlar; cumhuriyet ile savaşlarını; bu rejimi dinsiz; Mustafa Kemal'i ise deccal göstermek üzerine kurmuşlardır.
Kürdistan Teali Cemiyeti yöneticilerinden Celadet Ali Bedirhan'ın görüşleri ile Kürt Said'in görüşleri birbirine son derece benzemektedir. Bu iki farklı isim de yeni devleti 'Türkiye Cumhuriyeti) Kuran'ı devreden çıkarmak, İslam'ın ilkelerini yıkmakla suçlamaktadır.
Yani Nurslu Said veya kendisine kendisinin taktığı isimle Kürt Said; 'bediüzzaman' değil 'belaüzzaman' olmuştur. Bu bela halen bir virüs gibi sokaklarda yayılmakta, evlere-okullara-yurtlara sızarak cumhuriyetle savaşını sürdürmektedir.
Bugün içinde bulunduğumuz çatışmanın asıl yüzünü de işte bu belanın yarattığı fitne oluşturmaktadır...
TARİKAT YULARINI TAKAN AYDIN OLAMAZ
Bugün televizyonların çoğunda, gazetelerin büyük bölümünde; gizliden veya açıktan Kürt Said'in fikirlerini savunanlar bulunmaktadır. Aralarında Altan kardeşlerin de bulunduğu bu ekip; ne yazık ki tarikatçiler tarafından para ile güdülmektedirler. Bunlara aydın denilemeyeceğini; bunların ilişkileri de ele vermektedir. Bu tür aydınları güden de Gülen cemaati denilen yapılanmadır. Bu grup da Kürt Said'in çizgisinin devamından ibarettir. Çanakkale'ye çıkıp bizim askerimizle çarpışırken ölen İngiliz veya Yeni Zelanda askerini de şehit sayan bu zihniyet; Hz. Muhammet'in peygamber olduğunu tescil eden 'Muhammeden resulullah' ibaresinin bile kelimeişahadetten çıkartılmasını isteyebilmektedirler.
Yani; cumhuriyet rejimine karşı Haçlılarla bile birleşmekten çekinmeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız.
İşte bu duruma asrın harikası (bediüzzaman) diyor adamlar.
Siz bunun asrın belası olduğunu görmezlikten gelebilir misiniz?
Kendisine; yüzyılın harikası anlamına gelecek biçimde 'Bediüzzaman' diyordu.
Ben ise 'Belaüzzaman' diyorum.
Şu sıralarda onu, ölümünün 50. yılı diyerek tantanalarla anıyorlar.
Sözünü ettiğim kişi Nurculuk denilen tarikatin fikir babası sayılan Kürt Said'dir.
Size onu Kürt Said olarak değil de Bediüzzaman Said Nursi diye takdim ederler. 'Bediüzzaman Hazretleri!' diyerek sahte unvanlar verirler.
Onun ne büyük bir düşünür olduğunu yazarlar; televizyonda över de överler.
KÜRDİSTAN TEALİ CEMİYETİ İÇİNDEYDİ
Halbuki bu adam; hayatının bir bölümünde açık açık Kürtçülük yapmış; Kürdistan isimli bir devletin kurulması için çalışanların arasında yer almıştır. Bu amaçla da 1919'da kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti'nde önemli görevler üstlenmiştir. Kürdistan'ın kurulması için çabalayan bu örgütün başkanı olan Seyit Abdülkadir, Emin Ali Bedirhan, Said-i Nursi ve Mehmet Şükrü Sekban İstanbul'daki Amerikan, İngiliz ve Fransız komiserliklerini ziyaret ederek Kürdistan projesiyle ilgili görüşmeler yaptılar. Said-i Kürdi Kürdistan'ın dış dünya ile irtibatının sağlanabilmesi için bir denizle kıyısı olması gerektiği düşüncesindeydi.
Said-i Kürdi; 1909 tarihli 'İki Mekteb-i Mus”betin Şahadetnamesi Yahut Divan-i Harb-i Örf” ve Said-i Kürd”' adlı eserinde de açıkça Kürtçülük yapmakta ve Kürtleri uyanmaya ve Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye davet etmektedir. Özetle şöyle demektedir. “ Ebna-i cinsime (ırkıma) burada birkaç söz söylemezsem, bence konu eksik kalır. Ey Asur”ler ve Keyan”lerin cihangirlik zamanından başbuğ, kahraman askerleri olan arslan Kürtler!... Beşyüz sene yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Hikmet-i ilah” denilen alemin düzeni size emrediyor ki, parçalanmakla ve damla damla boşa giden su gibi yok olan yiğitliğinizi ve gücünüzü milliyetçilik etrafında birleştirerek genel bir Kürt milleti ortaya çıkarınız.'
İşte Kürt Said'in de içinde yer aldığı bu dernek, Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatan Mustafa Kemal ve arkadaşlarına açıkça düşman idi. Bu yapılanma ile ayrıntılı bilgileri, ay başında piyasaya çıkacak olan Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği isimli çalışmamda ortaya koyacağım.
Kürdistan Teali Cemiyeti, ilk olarak Sivas'ta milli bir kongre düzenleyen Mustafa Kemal'i öldürtmek istemiş; bunun için İstanbul'daki padişah Vahideddin ve Damat Ferit Paşa ile işbirliği yapmıştır.
1920 sonlarında bu cemiyete üye Kürtçü Aleviler Sivas'ın doğusunda Koç kırı ayaklanmasını başlatmışlardır. 1925 yılında Türkiye'nin Musul'u almak için hamle yaptığı sırada Şeyh Said'in başlattığı isyan da Kürdistan Teali Cemiyeti'nin desteği ile planlanmıştı.
SİLAHTAN İDEOLOJİK SAVAŞA
Kürt Said, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtçü ayaklanmalarını bastırdığını gördükten sonra; böyle silahlı örgütlenmelerin içinde yer almaktan vaz geçerek mücadelesini fikir düzeyinde yürütmüştür. Bu mücadelenin özünü de cumhuriyetin temel değerleri ile savaş oluşturmuştur. Bütün Kürtçü Kürdistancı kişilerde görüldüğü gibi; bunlar; cumhuriyet ile savaşlarını; bu rejimi dinsiz; Mustafa Kemal'i ise deccal göstermek üzerine kurmuşlardır.
Kürdistan Teali Cemiyeti yöneticilerinden Celadet Ali Bedirhan'ın görüşleri ile Kürt Said'in görüşleri birbirine son derece benzemektedir. Bu iki farklı isim de yeni devleti 'Türkiye Cumhuriyeti) Kuran'ı devreden çıkarmak, İslam'ın ilkelerini yıkmakla suçlamaktadır.
Yani Nurslu Said veya kendisine kendisinin taktığı isimle Kürt Said; 'bediüzzaman' değil 'belaüzzaman' olmuştur. Bu bela halen bir virüs gibi sokaklarda yayılmakta, evlere-okullara-yurtlara sızarak cumhuriyetle savaşını sürdürmektedir.
Bugün içinde bulunduğumuz çatışmanın asıl yüzünü de işte bu belanın yarattığı fitne oluşturmaktadır...
TARİKAT YULARINI TAKAN AYDIN OLAMAZ
Bugün televizyonların çoğunda, gazetelerin büyük bölümünde; gizliden veya açıktan Kürt Said'in fikirlerini savunanlar bulunmaktadır. Aralarında Altan kardeşlerin de bulunduğu bu ekip; ne yazık ki tarikatçiler tarafından para ile güdülmektedirler. Bunlara aydın denilemeyeceğini; bunların ilişkileri de ele vermektedir. Bu tür aydınları güden de Gülen cemaati denilen yapılanmadır. Bu grup da Kürt Said'in çizgisinin devamından ibarettir. Çanakkale'ye çıkıp bizim askerimizle çarpışırken ölen İngiliz veya Yeni Zelanda askerini de şehit sayan bu zihniyet; Hz. Muhammet'in peygamber olduğunu tescil eden 'Muhammeden resulullah' ibaresinin bile kelimeişahadetten çıkartılmasını isteyebilmektedirler.
Yani; cumhuriyet rejimine karşı Haçlılarla bile birleşmekten çekinmeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız.
İşte bu duruma asrın harikası (bediüzzaman) diyor adamlar.
Siz bunun asrın belası olduğunu görmezlikten gelebilir misiniz?
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Rıza ZELYUT :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz