Kürt, Roman derken Süryani açılımı ve büyük kabus...
1 sayfadaki 1 sayfası
Kürt, Roman derken Süryani açılımı ve büyük kabus...
Kürt, Roman derken Süryani açılımı ve büyük kabus...
Uzun bir süre Avrupa Birliği masalları ile uyuttular.
AB’nin kandırmaca olduğu ortaya çıkınca eski plağı koydular ve türban istismarlarını yaptılar.
O da etkisini kaybedince Dolmabahçe sırdaşı Yaşar Büyükanıt’ın bir gece ansızın tedavüle soktuğu muhtıraya sığındılar.
Derken sırayı Ergenekon aldı!
Aylar ve hatta yıllar boyu Ergenekon’la yatıp kalktık!
Bir gün olmayan ölüm kuyuları, ertesi gün gömülen silah hikayelerini
uydurdular.
Ahali yeter deyip feryat edince, makas değiştirip darbe mugalatalarına
başladılar.
12 Eylül ve 28 Şubat’ı yapan gerçek darbecileri değil ama sözde darbecileri bir bir içeri tıktılar!
İşi şirazesinden öylesine çıkardılar ki ahali askere acımaya başladı!
Bunun anlamı AKP’nin mağduriyeti kaybedip mağrur olmasıydı.
İşte Tayyip Erdoğan bunu gördü ve Çankaya’da ikinci bir Dolmabahçe mutabakatına imza atarak yeni istismar alanlarına yöneldi.
Önce başlattığı açılım işini genişletti.
Kürt, Roman derken şimdi de Süryani açılımına el attı!
Keldani, Yezidi ve Pontus açılımları da muhtemelen eşiktedir!
Hoş, açılım adına yaptığı sadece ve sadece kuru gürültü ama bu bile birlikte yaşamayı sabote eden bir davranış!
Amacı tek ve mutlak!
Halkı bu gibi konularla afyonlayıp, gündemi ters yüz etmek!
Ha bu süreçte, milli birlik ve birlikte yaşama olgusu zarar görmüş, umurunda değil!
Varsa yoksa kendi çıkarı!
Düşündüğü tek şey Çankaya
Köşkü’ne kapağı atıp yargılanmaktan kurtulmak!
Bunun için de gerçek gündem konuşulmasın istiyor ve toplumu hayal aleminde tutuyor. Son Anayasa değişikliği teklifi de bu türden bir şey!
Öyle çünkü biz biliyoruz da Tayyip Erdoğan böyle bir değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nden döneceğini ve referandumun olmayacağını bilmiyor mu?
Dedik ya bu şekilde birkaç ay kazanacak ve de ‘Anayasayı değiştiriyordum ama bana engel oldular’ istismarını yapmak için gerekçe üretiyor.
Evet Tayyip Erdoğan Türkiye’yi yönetemediğini gördü ve hasar almadan Çankaya Köşkü’ne sığınmak istiyor. Aksi halde akıbetinin Markos’dan bile kötü olacağını görüyor!
Sahi Kürde, Romana, Süryaniye güya açılımlar yapan Tayyip Bey şu işsizliğe neden bir açılım yapmıyor?
Oysa bu ülkenin en büyük sorunu işsizlik değil mi?
Eee lafla açılımlar olur da lafla karın doymuyor ki!
NOT: Sevgili Saygı Öztürk’ün “Taşerön Mesih”, Sevgili Mehmet Faraç’ın “PKK ne istiyor” kitaplarını yeni bitirdim. İki meslektaşımı kutluyor ve eserleri öneriyorum. Sayın Gökhan Çapoğlu’nun “Küresel Güç Dengesi ve Türkiye” adlı titiz çalışmasına ise yeni başladım.
FB, GS ve BJK’nın büyük açmazı?
Bendeniz futbolla yakından ilgili biriyim.
İyi bir Fenerbahçeli’yim.
Dahası baba evimden hayatımda bir kere kaçtım ve o da Fenerbahçe içindi.
Fener, Giresunspor’la oynamak için Giresun’a gelecekti.
Babamdan izin istedim ama yaşım küçük olduğu için olur demedi.
Ben de bunun üzerine arkadaş grubumla kaçak olarak Rize’nin Ardeşen’inden kalkıp 200 kilometre öteye yani Giresun’a gittim ve maçı izledim.
Tabii bu keyfin bedeli okkalı şamarlardı ama Fener için kabullendim onları.
Bilahare babam iyi bir lisede okusun ve üniversiteyi kazansın diyerek beni İstanbul’a gönderince bana piyango çıkmıştı zira çok sevdiğim Fener’in maçlarını Dolmabahçe’de seyrediyordum artık.
Yaşlı sayılmam ama laf aramızda bizim çocukluğumuzda Fener’in Kadıköy’deki stadı henüz yoktu!
Ve üniversite bitene kadar sesi kısılana kadar bağıran bir FB taraftarı olarak tribündeki yerimi aldım.
İş gereği Ankara’ya taşınmamdan ötürü artık tribün taraftarlığı yerine ekran taraftarıyım lakin buna rağmen özellikle futbolu yakından izlediğimi söyleyebilirim.
Futbola ve Fenerbahçe’ye olan ilgimi bu şekilde özetledikten sonra gelelim Fener’in ve diğer iki büyüğün yani GS ve BJK’nın son seyirlerine?
Üzülerek söylemeliyim bu sene ne FB ne de diğer iki büyük kulüp iyi yönetilmiyor!
Kıyas doğru olur mu bilmem ama bugün Türkiye’nin durumu nasılsa takımlarımız da öyle!
İmkanlarına yani bütçelerine bakıyorsunuz, nerede ise Avrupa’da klasmana girecekler ama başarıda değil bir Bursaspor, diğer Anadolu takımlarının bile gerisindeler.
Öyle çünkü FB, GS ve BJK’nın forması zaten bir sezon için otomatik artı 20 puandır, buna ayrılan astronomik bütçeleri ilave ederseniz üç takımımızın da başarılı olmadığını görürsünüz!
Türkiye’de spor kulübü yöneticiliği bazı şeylerle karıştırılıyor.
İyi yönetici iyi stat ve saha yapan değil, iyi takım kurup Avrupa’da başarı kazanandır.
Dürüstçe söylemeliyiz ki Türkiye’de kulüp yöneticiliği spor aşkından ziyade onun getirdiği şöhrete ve açtığı kapılara endekslidir.
Ne Aziz Yıldırım, ne Adnan Polat ne de yakın dostluğum olan Yıldırım Demirören şirketlerini başarıyla yönettikleri gibi kulüplerini başarıyla yönetemiyorlar. Tamam yönetememede kendi dışında gelişen şeyler var ama hadiseye profesyonel bakmıyorlar. Baksalardı her yıl onlarca milyon euroyu uyduruk yabancılara saçacaklarına örneğin Arsenal gibi alt yapıya yönelirler ve de Afrika’da kabiliyet avında olurlardı.
Yerim bitti bu konuya ileride devam ederiz...
Uzun bir süre Avrupa Birliği masalları ile uyuttular.
AB’nin kandırmaca olduğu ortaya çıkınca eski plağı koydular ve türban istismarlarını yaptılar.
O da etkisini kaybedince Dolmabahçe sırdaşı Yaşar Büyükanıt’ın bir gece ansızın tedavüle soktuğu muhtıraya sığındılar.
Derken sırayı Ergenekon aldı!
Aylar ve hatta yıllar boyu Ergenekon’la yatıp kalktık!
Bir gün olmayan ölüm kuyuları, ertesi gün gömülen silah hikayelerini
uydurdular.
Ahali yeter deyip feryat edince, makas değiştirip darbe mugalatalarına
başladılar.
12 Eylül ve 28 Şubat’ı yapan gerçek darbecileri değil ama sözde darbecileri bir bir içeri tıktılar!
İşi şirazesinden öylesine çıkardılar ki ahali askere acımaya başladı!
Bunun anlamı AKP’nin mağduriyeti kaybedip mağrur olmasıydı.
İşte Tayyip Erdoğan bunu gördü ve Çankaya’da ikinci bir Dolmabahçe mutabakatına imza atarak yeni istismar alanlarına yöneldi.
Önce başlattığı açılım işini genişletti.
Kürt, Roman derken şimdi de Süryani açılımına el attı!
Keldani, Yezidi ve Pontus açılımları da muhtemelen eşiktedir!
Hoş, açılım adına yaptığı sadece ve sadece kuru gürültü ama bu bile birlikte yaşamayı sabote eden bir davranış!
Amacı tek ve mutlak!
Halkı bu gibi konularla afyonlayıp, gündemi ters yüz etmek!
Ha bu süreçte, milli birlik ve birlikte yaşama olgusu zarar görmüş, umurunda değil!
Varsa yoksa kendi çıkarı!
Düşündüğü tek şey Çankaya
Köşkü’ne kapağı atıp yargılanmaktan kurtulmak!
Bunun için de gerçek gündem konuşulmasın istiyor ve toplumu hayal aleminde tutuyor. Son Anayasa değişikliği teklifi de bu türden bir şey!
Öyle çünkü biz biliyoruz da Tayyip Erdoğan böyle bir değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nden döneceğini ve referandumun olmayacağını bilmiyor mu?
Dedik ya bu şekilde birkaç ay kazanacak ve de ‘Anayasayı değiştiriyordum ama bana engel oldular’ istismarını yapmak için gerekçe üretiyor.
Evet Tayyip Erdoğan Türkiye’yi yönetemediğini gördü ve hasar almadan Çankaya Köşkü’ne sığınmak istiyor. Aksi halde akıbetinin Markos’dan bile kötü olacağını görüyor!
Sahi Kürde, Romana, Süryaniye güya açılımlar yapan Tayyip Bey şu işsizliğe neden bir açılım yapmıyor?
Oysa bu ülkenin en büyük sorunu işsizlik değil mi?
Eee lafla açılımlar olur da lafla karın doymuyor ki!
NOT: Sevgili Saygı Öztürk’ün “Taşerön Mesih”, Sevgili Mehmet Faraç’ın “PKK ne istiyor” kitaplarını yeni bitirdim. İki meslektaşımı kutluyor ve eserleri öneriyorum. Sayın Gökhan Çapoğlu’nun “Küresel Güç Dengesi ve Türkiye” adlı titiz çalışmasına ise yeni başladım.
FB, GS ve BJK’nın büyük açmazı?
Bendeniz futbolla yakından ilgili biriyim.
İyi bir Fenerbahçeli’yim.
Dahası baba evimden hayatımda bir kere kaçtım ve o da Fenerbahçe içindi.
Fener, Giresunspor’la oynamak için Giresun’a gelecekti.
Babamdan izin istedim ama yaşım küçük olduğu için olur demedi.
Ben de bunun üzerine arkadaş grubumla kaçak olarak Rize’nin Ardeşen’inden kalkıp 200 kilometre öteye yani Giresun’a gittim ve maçı izledim.
Tabii bu keyfin bedeli okkalı şamarlardı ama Fener için kabullendim onları.
Bilahare babam iyi bir lisede okusun ve üniversiteyi kazansın diyerek beni İstanbul’a gönderince bana piyango çıkmıştı zira çok sevdiğim Fener’in maçlarını Dolmabahçe’de seyrediyordum artık.
Yaşlı sayılmam ama laf aramızda bizim çocukluğumuzda Fener’in Kadıköy’deki stadı henüz yoktu!
Ve üniversite bitene kadar sesi kısılana kadar bağıran bir FB taraftarı olarak tribündeki yerimi aldım.
İş gereği Ankara’ya taşınmamdan ötürü artık tribün taraftarlığı yerine ekran taraftarıyım lakin buna rağmen özellikle futbolu yakından izlediğimi söyleyebilirim.
Futbola ve Fenerbahçe’ye olan ilgimi bu şekilde özetledikten sonra gelelim Fener’in ve diğer iki büyüğün yani GS ve BJK’nın son seyirlerine?
Üzülerek söylemeliyim bu sene ne FB ne de diğer iki büyük kulüp iyi yönetilmiyor!
Kıyas doğru olur mu bilmem ama bugün Türkiye’nin durumu nasılsa takımlarımız da öyle!
İmkanlarına yani bütçelerine bakıyorsunuz, nerede ise Avrupa’da klasmana girecekler ama başarıda değil bir Bursaspor, diğer Anadolu takımlarının bile gerisindeler.
Öyle çünkü FB, GS ve BJK’nın forması zaten bir sezon için otomatik artı 20 puandır, buna ayrılan astronomik bütçeleri ilave ederseniz üç takımımızın da başarılı olmadığını görürsünüz!
Türkiye’de spor kulübü yöneticiliği bazı şeylerle karıştırılıyor.
İyi yönetici iyi stat ve saha yapan değil, iyi takım kurup Avrupa’da başarı kazanandır.
Dürüstçe söylemeliyiz ki Türkiye’de kulüp yöneticiliği spor aşkından ziyade onun getirdiği şöhrete ve açtığı kapılara endekslidir.
Ne Aziz Yıldırım, ne Adnan Polat ne de yakın dostluğum olan Yıldırım Demirören şirketlerini başarıyla yönettikleri gibi kulüplerini başarıyla yönetemiyorlar. Tamam yönetememede kendi dışında gelişen şeyler var ama hadiseye profesyonel bakmıyorlar. Baksalardı her yıl onlarca milyon euroyu uyduruk yabancılara saçacaklarına örneğin Arsenal gibi alt yapıya yönelirler ve de Afrika’da kabiliyet avında olurlardı.
Yerim bitti bu konuya ileride devam ederiz...
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz