Hapı yutuyoruz!
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Hapı yutuyoruz!
Hapı yutuyoruz!
Anayasalar değişir ama büyük olaylardan, ihtilallerden sonra ve de “karşı devrimle” değiştirilir! Ama böyle olsa bile, ekseriya bir “makul sürede” kamuoyunda tartışılması sonunda, toplumsal “uzlaşma” sonucu değişir!
Şimdi, açıkça “Devlet benim. Milli iradeyi ben temsil ederim” diyen Başbakan Erdoğan tarafından “Ben yaptım oldu” metoduyla değiştirilecek ve böylelikle de Türkiye tarihinde yeni bir dönem, “demokrasi tramvayına” bindirilmiş oyların temsil edildiği, bugünkü TBMM’de oylanarak açılacak! Yani, AKP’nin, mutlak egemen olduğu bugünkü TBMM “Kurucu Meclis”!
Hiş şüphe etmeyin bu “bindirilmiş demokrasi tramvayı” nın, Atatürk Cumhuriyetini terk ettikten sonra son durağı 2. Cumhuriyettir! Nasıl bir “Cumhuriyet” olacağı da “haramiler” sonra biri birlerine düşünce anlaşılacak!
Eğer bundan şüphe eden varsa, Erdoğan’ın “Paketi” Meclise sunarken yaptığı konuşmayı okusunlar; Hazret, “Ya kabul edersiniz ya kabul edersiniz” diye başka seçenek bırakmıyor!
Hap gibi
Erdoğan açıkça “Referandumda değişikliği millete hap gibi sunacağız” diyor.
Siz, şu edaya, laubali üsluba bakın; Muhalefete, “Kardeşim sen benimle beraber çalışmazsan ne yapacağım, senin keyfini mi bekleyeceğim” diyor... Hep “ben, ben” ! Sanki demokratik bir ülkenin Başbakanı değil, bir mutlakıyet devletinin “Padişahı”! Emrindeki AKP Parlamentosu “güya” bütün değerlendirmesini yapıyor, milletin huzuruna “Paketi” adeta bir hap gibi, tablet gibi, sunuyor. Yani bırakılırsa “hapı” millete ve TC’ye yutturacak! Merak ediyorum Türk milleti, bu “tatlandırılmış acı hapı” yutacak kadar aptal mıdır? Erdoğan, “Bu taşın altına elimizi koymadık, bedenimizi koyduk” buyurmuş, ama o taşın altında kalmak da var!
Son gol!..
Ve Erdoğan’ın “tek kaleye” son golü! Daha doğrusu, hesabına göre TSK’ya “golü”! YAŞ kararlarının sivil yargıya tabi tutulması maddesinden sonra son dakikada, yangından kaçırılacak “mallara” katılan son “mal”!
Yeni “sürpriz”, ama hiç de “sürpriz” olmayan maddeye göre, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları da görevleriyle ilgili suçlardan Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacaklar!
Bu maddeyi de kolaylıkla geçirmeleri mümkün. Aylardır, “Darbe” - “Ergenekon” iddialarıyla zemin hazırlandı. Medyadaki yanaşmalar “değişiyoruz” diye, yoluna taşlar döşediler. TSK kendisini, kimliğini, kişiliğini korumak gücünden arındırılmakta... “Demokratik ülkelerde böyledir, AB Kriterleri” diye Türk Ordusunun geleneksel konumu değiştirilmek isteniyor... Ve işte son “darbe”! Şimdi de TSK, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanabilir artık!
Evet, başka demokratik ülkelerin orduları “öyledir” de o Ordularda parayla, pulla, teknolojiyle, elde edemeyecekleri “ruh” var mı? İşte şimdi, bu “ruh” körletilmek isteniyor! Anayasa Mahkemesi hükmüyle “Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmuş” bir Parti, irticaya karşı son engel olan Türk Ordusundan kurtulmak istemez mi? Sormak abes!
Millete “hapı” yuttura yuttura sonunda, Anayasanın değiştirilemez maddeleri değiştirilir... Zaten bu maddelerin “ruhu” gitmiş ama “lafzı” -kelimeleri- kalmış, neye yarar!
Kötümserim ama bunu, Emre Kongar’ın geçen Pazar günkü yazısı, biraz biraz dağıttı; Hoca, ülkenin geçirdiği kötü dönemleri hatırlattıktan sonra “Aydınlık Pazarlar mutlaka gelecektir... Daima gelir” diyor...
O bir “bilgedir”!
Anayasalar değişir ama büyük olaylardan, ihtilallerden sonra ve de “karşı devrimle” değiştirilir! Ama böyle olsa bile, ekseriya bir “makul sürede” kamuoyunda tartışılması sonunda, toplumsal “uzlaşma” sonucu değişir!
Şimdi, açıkça “Devlet benim. Milli iradeyi ben temsil ederim” diyen Başbakan Erdoğan tarafından “Ben yaptım oldu” metoduyla değiştirilecek ve böylelikle de Türkiye tarihinde yeni bir dönem, “demokrasi tramvayına” bindirilmiş oyların temsil edildiği, bugünkü TBMM’de oylanarak açılacak! Yani, AKP’nin, mutlak egemen olduğu bugünkü TBMM “Kurucu Meclis”!
Hiş şüphe etmeyin bu “bindirilmiş demokrasi tramvayı” nın, Atatürk Cumhuriyetini terk ettikten sonra son durağı 2. Cumhuriyettir! Nasıl bir “Cumhuriyet” olacağı da “haramiler” sonra biri birlerine düşünce anlaşılacak!
Eğer bundan şüphe eden varsa, Erdoğan’ın “Paketi” Meclise sunarken yaptığı konuşmayı okusunlar; Hazret, “Ya kabul edersiniz ya kabul edersiniz” diye başka seçenek bırakmıyor!
Hap gibi
Erdoğan açıkça “Referandumda değişikliği millete hap gibi sunacağız” diyor.
Siz, şu edaya, laubali üsluba bakın; Muhalefete, “Kardeşim sen benimle beraber çalışmazsan ne yapacağım, senin keyfini mi bekleyeceğim” diyor... Hep “ben, ben” ! Sanki demokratik bir ülkenin Başbakanı değil, bir mutlakıyet devletinin “Padişahı”! Emrindeki AKP Parlamentosu “güya” bütün değerlendirmesini yapıyor, milletin huzuruna “Paketi” adeta bir hap gibi, tablet gibi, sunuyor. Yani bırakılırsa “hapı” millete ve TC’ye yutturacak! Merak ediyorum Türk milleti, bu “tatlandırılmış acı hapı” yutacak kadar aptal mıdır? Erdoğan, “Bu taşın altına elimizi koymadık, bedenimizi koyduk” buyurmuş, ama o taşın altında kalmak da var!
Son gol!..
Ve Erdoğan’ın “tek kaleye” son golü! Daha doğrusu, hesabına göre TSK’ya “golü”! YAŞ kararlarının sivil yargıya tabi tutulması maddesinden sonra son dakikada, yangından kaçırılacak “mallara” katılan son “mal”!
Yeni “sürpriz”, ama hiç de “sürpriz” olmayan maddeye göre, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları da görevleriyle ilgili suçlardan Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacaklar!
Bu maddeyi de kolaylıkla geçirmeleri mümkün. Aylardır, “Darbe” - “Ergenekon” iddialarıyla zemin hazırlandı. Medyadaki yanaşmalar “değişiyoruz” diye, yoluna taşlar döşediler. TSK kendisini, kimliğini, kişiliğini korumak gücünden arındırılmakta... “Demokratik ülkelerde böyledir, AB Kriterleri” diye Türk Ordusunun geleneksel konumu değiştirilmek isteniyor... Ve işte son “darbe”! Şimdi de TSK, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanabilir artık!
Evet, başka demokratik ülkelerin orduları “öyledir” de o Ordularda parayla, pulla, teknolojiyle, elde edemeyecekleri “ruh” var mı? İşte şimdi, bu “ruh” körletilmek isteniyor! Anayasa Mahkemesi hükmüyle “Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmuş” bir Parti, irticaya karşı son engel olan Türk Ordusundan kurtulmak istemez mi? Sormak abes!
Millete “hapı” yuttura yuttura sonunda, Anayasanın değiştirilemez maddeleri değiştirilir... Zaten bu maddelerin “ruhu” gitmiş ama “lafzı” -kelimeleri- kalmış, neye yarar!
Kötümserim ama bunu, Emre Kongar’ın geçen Pazar günkü yazısı, biraz biraz dağıttı; Hoca, ülkenin geçirdiği kötü dönemleri hatırlattıktan sonra “Aydınlık Pazarlar mutlaka gelecektir... Daima gelir” diyor...
O bir “bilgedir”!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz