Atatürkçü Düşünce Dernekleri`ne virüs mü bulaştı

Bugün Türkiye`de Ankara genel merkeze bağlı 500 Atatürkçü Düşünce Dernekleri vardır. Bir de bunlara Avrupa`nın çeşitli ülkelerindeki dernekleri, ki bunların sayıları 40`ın üstündedir, katacak olursak karşımıza çok büyük örgüt ağının çıkmış olduğunu görürüz. Pardon özür dilerim bir de Avrupa Fedarasyonu`nu unuttum. Bu kadar büyük bir örgütün ne yazık ki, çok, ama çok azının internette web sayfası var. Değerli dostumuz Acunsel “internet ortamı herşey demek değildir savı tamamen bir acz ifadesidir” diyor yazısında. Çok doğru bir tespit ! İnternet ortamı ve burada bulunan web sayfaları çağımızda çok önem taşımaktadır. Bugün ülkemizde bilgisayarı olan 20-25 milyon, belki daha fazla, insan vardır ve bunların çoğu internette dolaşmaktadır. İnternet artık, bir kütüphane görevini üstlenmiştir. Tıkladığınız anda istediğiniz her bir bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Takunyalılar diye adlandırdığımız karşıdevrimciler bu interneti çok güzel kullanmakta, kendi reklamlarını çeşitli şekillerde topluma yaymayı başarmaktadırlar. Durum böyle iken, gelin görün ki, sayıları neredeyse 600`e erişen Atatürkçü Düşence Dernekleri`nin büyük bir çoğunda, bilgisayar var, ama internette web sayfaları yok !
Yoksa bu derneklerdeki bilgi sayarlarının hepsine virüs mü bulaştı ? Tabi ki değil... Ya ne ? Değerli dostumuz Acunsel`in ifadesiyle tamamen, ama tamanen bir “acz” ifadesidir. İnternette bu derneklerin adlarını bağlı olduğu merkezde görebilirsiniz, ama çoğunun ne web sitesi ne de e- posta adresi vardır. Peki, insanlar bu derneklere nasıl ulaşacaklar veya nasıl onlardan bilgi alacaklar ? Trakya`da ki bir Atatürkçü Düşünce Derneğine yolladığım bir yazıma cevap bile alamadım. Diyelim ki, Yılmaz Dikbaş “Başkan interneti kullanmayabilir” diyor, derneklerde bu işten anlayan kimse yok mu ? Diyelim ki, böyle birileri yok. Peki, o zaman başkan odasındaki bilgisayar ne işe yarıyor ? Odayı süslemek için mi ?
Birkaç gün önce, dostumuz Acunsel`in yazına karşılık olarak Yılmaz Dikbaş`in yazmış olduğu yazı ile bir tartışma başlatıldı. Bu tartışmadan öğreniyoruz ki, Antalya Atatürkçü Düşünce Derneği`nin mevcut web sayfası, ki sayfa dostumuz Acunsel tarafından kuruldu, herhangi bir nedenle çalışmıyor. Bir başkan, eski ve yenisi, düşünün ki, bu web sayfanın mevcudiyetinden bihaber! Nasıl olur da bu dernek veya başkanı, Yılmaz Dikbaş`ın tabiriyle, dik duruşu ile, Atatürkçülüğü topluma anlatacak ? İşte karşıdevrimciler ile devrimcilerin arasındaki fark, onların teknolojinin her alanını kendi çıkarları için kullanmalıdır.
Bir dernekte başkan her şeyi bilemez, bilmesi de beklenemez. Ondan beklenen, odasında oturup, gelen gidenle sohbet yerine, dernekteki arkadaşlarına web sitesinin, e-postanın iyi çalışıp çalışmadığını sorarak bilgi almaktır. Bilmek ayıp değildir, ama öğrenmemek ayıptır. Hele hele yeni taze başkanın, yaptığı bildirinin altına olmayan veya çalışmayan bir web sitesinin adresini yazmak daha da ayıp !...
Bildiğim kadarıyla bilgisayar ve internet işini bilen dostumuz Acunsel Atatürkçü Düşünce Derneği`nin üyesidir. Çalışmayan bir web sitesinin aktif hale getirilmesi için, ona müracaat edilmemesi, yardım istenilmemesi, derneğin içine düştüğü acizliği bir kere daha gözler önüne sermiştir”
Ha bu tutum yalnız Antalya Atatürkçü Düşünce Derneği için mi geçerli ? Ne yazık ki, diğer yurtiçi şubeleri ve yurtdışındaki dernekler için de geçerlidir. İşin daha da acıklısı, listede adları bulunan yurtdışı derneklerin bazıları tabela dernekleridir.
Ve kalkıyoruz karşıdevrimle savaşmaya ! Burada söylenecek tek bir bir söz vardır, o da “Hadi oradan, hadi oradan” demek olacaktır.
Not:
Yılmaz Dikbaş hakkında yazdığım yazıya, haklı olarak gelen yorumlara şu tümcelerle cevap vermek isterim:
“Errare humanum est, Irren ist menschlich. Yanılmak insanidir.”
(asahaber)
Dr. Yüksel Cavlak