DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

CUMHURİYETİN OKULUNU KURUYORLAR...

Aşağa gitmek

CUMHURİYETİN OKULUNU KURUYORLAR... Empty CUMHURİYETİN OKULUNU KURUYORLAR...

Mesaj tarafından Ali Eralp 2010-07-16, 22:23

CUMHURİYETİN OKULUNU KURUYORLAR…

ALİ ERALP

Cumhuriyetin gençleri, Cumhuriyetin okullarını kuruyorlar.

Siyasal İslam, ABD, AB ve bölücüler ele ele vermiş, “cumhuriyet yıkıcılığı” yaparken, cumhuriyetin gençleri, cumhuriyetin okullarını kuruyorlar.

Bu tatil aylarında dinlenmiyorlar. Yan gelip yatmıyorlar. Deniz demiyorlar, disko, eğlence, dans demiyorlar. Çatısı delik, duvarları çatlamış, dökülmüş, harabe haline gelmiş okulun onarımı için bu sarı sıcakta yollara düşüyorlar.

“Türkiye’nin birliğine harç koyuyoruz. Türkiye’nin birliği için cumhuriyetin okulunu yapıyoruz…” diyorlar. Bin yıldır bir arada yaşayan insanları Kürt açılımları, Ermeni, Rum, Yeşilçam açılımları ile bölme, ayrıştırma yoluna gitmiyorlar. Tam tersine birlikten, bütünlükten yana çaba gösteriyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün deyişi ile Türkiye Cumhuriyetini kuran Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Boşnak, Abaza, Sünni, Alevi, tüm Türkiye halkını birleştiriyorlar. Emperyalizmin işbirlikçisi politikacılara yol yordam öğretiyorlar. Nasıl ulusalcı olunur, nasıl yurtsever olunur, halka nasıl hizmet edilir, yani halkın sorunları nasıl çözümlenir, örnekleriyle ortaya koyuyorlar.

Gemicik satın almıyorlar. Zeytin, zeytinyağı, yumurta ticareti yapmıyorlar. Kurduyla kuşuyla, börtü böceğiyle zümrüt ormanları ortadan kaldırıp, katlederek maden çıkarmıyorlar… ABD’nin emrine girerek BOP eşbaşkanlığına soyunmuyorlar.

Okul yapıyorlar. Cumhuriyetin okullarını yapıyorlar. Devletin halkına vermesi gereken sosyal hizmeti dar olanaklar içerisinde köylüye onlar veriyorlar.

20’şer kişilik gruplar halinde, birer haftalık süreyle imece yöntemi ile çalışıp geri dönüyorlar. Bu kısa zaman dilimi içerisinde köylülerin evlerinde kalıyorlar. Onlarla kaynaşıyorlar. Dertlerini dinliyorlar. Tekel işçileri ile daha önce nasıl dayanışma içerisine girdilerse şimdi de köylülerle yaşamı paylaşıyorlar. Sadece okul yapımında değil, her zaman, her yerde, her koşulda onların yanlarında olduklarını gösteriyorlar. Omuz omuza, yürek yüreğe bir arada yaşıyorlar…

Bu eylem, bir zamanlar, aman vermez, geçit vermez, canlar alan Zap suyu üzerine 68 gençliğinin, köprü yapmasını anımsatıyor bize.

1969 yılında Devrimci Gençlik örgütünden bir grup genç, birinci Boğaz köprüsüne karşı çıkarak, halkın kanayan bir yarasına derman olabilmek için, Zap suyu üzerine bu köprüyü yapmaya karar vermişti. Yıllarca yöre halkı tarafından “Dev-Genç Köprüsü” olarak adlandırılan, öyküsü dilden dile dolaşan bu köprü, zaman zaman da Deniz Gezmiş’lerin adıyla anılmıştı. Aslında Deniz’ler o çalışmaya katılmamışlardı. Ama o bölgede yaşayan insanlar, halkın kurtuluşu yolunda canlarını veren bu yiğit önderlere bağlılıklarını, sevgilerini, saygılarını gösterebilmek için böyle bir davranış içerisine girmişlerdi.

2010 yılının devrimci gençleri de 68’li ağabeylerinin devrimci, halkçı yolunu izleyerek, aynı yiğitliği, aynı özveriyi, yurt ve ulus sevgisini ortaya koyarak “Cumhuriyetin okullarını yapıyoruz” kampanyasına katıldılar.

Satmanın, yıkmanın, yok etmenin onursuzluğunu değil, yeni bir eser ortaya koymanın, üretmenin, geliştirmenin, iyileştirmenin onurunu yaşadılar.

Cumhuriyet kurumlarını, kamu mallarını yabancılara peşkeş çekmediler. Binlerce öğrenci yetiştirmiş tarihsel okulları üç kuruş para için anıları ile birlikte yok etmeye kalkmadılar. Kendileri gibi üniversiteli gençler yetişsin, geleceğin doktorları, avukatları, öğretmenleri, hemşireleri buradan çıksın diye Cumhuriyet okulu kurma girişimini başlattılar. Cumhuriyetin okulunu yaptılar. Tıpkı Köy Enstitülü ağabeyleri gibi…

Yaşamları boyunca ellerine hiç kürek, çekiç, testere, keser, mala almayan üniversite öğrencileri bu araçları ilk kez belki de bu okul yapımında tanıdılar.

İlk kez nasır bağladı elleri. İlk kez su topladı. Şişti. Yara oldu. Ama Köy Enstitülü ve 68’li ağabeyleri gibi onlar da asla çalışmaktan, uğraşmaktan geri durmadılar. Yılmadılar. Ülkenin geleceğini kurmak için çalıştılar, çaba harcadılar.

Ankara Gazi Üniversitesi Mühendislik Bölümü öğrencisi Özgür Bora Toran, İlk kez eline testere alan, çekiç tutan, elleri patlayan arkadaşlar var. Ancak bu acı işe tat katıyor" diyordu.

Onlar yiğit Ozan Hasan Hüseyin’in anlatımıyla “Acıyı bal eylediler.” Onlar acıyı ve mutluluğu karıp, cumhuriyetin harcına kattılar. Cumhuriyet okulunun harcını alın terleri ile yoğurdular.

Bir yanda cumhuriyet gençliği bir yanda cumhuriyet köylüsü…

Bir yanda ağaların, tarikat reislerinin, şeyhlerin baskısı, sömürüsü altında inim inim inleyen, ama kaderine razı olan köyler, öte yanda “Yıkılsın ağalık, yaşasın Cumhuriyet” pankartlarıyla yürüyüş yapan Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Aslanoğlu Köyü. Onlar aydınlığa açılan bir pencere, karanlık gecelerin sabahıdır.

Üniversiteli bir genç anılarını anlatırken şunları aktarıyordu:

“Elektrikler olduğunda Cahit Abi’nin arkasında parıldamakta olan yıldızları görememiştim. Işıkların kapanması ile birlikte yıldızlar ile birlikte Cahit Abi’nin gözleri de parıldadı. Gökyüzünde ki yıldızlar Cahit Abi’nin gözlerine inmişti sanki. Biz ona köy hakkında sorular soruyorduk. Bizim sorularımızı bıkmadan usanmadan cevaplıyordu. Sonra o da bize ağa ile olan mücadelelerini anlatmaya başladı. “Ağa” sözü geçen her cümlede gözleri parlamaktaydı. Biz ise nefeslerimizi tutup, pür dikkat Cahit Abi’yi dinliyorduk. Köyde zamanın durduğu bir sürü zaman olmuştu. O anlardan birini yaşıyorduk”.

“Biz bu köy için kanımızın son damlasına savaşacağız. Ölsek de bu köyden ayrılmayacağız.” Herkes gözlerini Cahit Abi’ye dikmişti. Tüylerimiz diken diken olmuştu.”

Türkiye Gençlik Birliğinden gençler işte bu nedenle Aslanoğlu köyünü seçtiler. Sanki onlar şunları söylüyorlardı Aslanoğlu köylülerine:

“Biz sizin okulunuzu yapıyoruz, ama ağalığa karşı verdiğiniz mücadelenizi de destekliyoruz. 21. Yüzyılda ağalık beylik düzenine yer yoktur. Yüce insan Atatürk’ün dediği ‘Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz…’

Sizler de tekel işçileri gibi bu ülkenin çoban yıldızısınız, çoban ateşisiniz…

Tüm köyler, tüm köylüler sizin yolunuzdan aydınlığa, şafağa yürüyeceklerdir.

Bu ülkenin kurtuluşunda Tekel işçileri ve Aslanoğlu köylüleri birer kutup yıldızı olacaklardır…”

(ali-eralp@hotmail.com)
Ali Eralp
Ali Eralp
GÜMÜŞ ÜYE
GÜMÜŞ ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 62
Yaş : 72
ŞEHİR : içel
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 23
Kayıt tarihi : 22/12/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz