Benim de Kanıma dokunan sözcük “Beyaz Türkler”

Değerli dostumuz Mustafa Kemal`in neferi „Kanıma Dokunuyor“ başlıklı bir yazı yazdı. Bu yazısında değerli dostumuz, kanına dokunanları sıralamış ve diyor ki:“
„Türkiye Cumhuriyeti sona her geçen gün biraz daha yaklaşıyor.“
„..Dut yemiş bülbüller gibi sessizlik, vurdum duymazlık“
„CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu`nun sözlerinden rahatsızlığı dile getiriyor Mustafa Kemalìn neferi.
„Cemaatlare saygı duyarım“
„Laiklik tehlikede değil.“
Bu ve bunlara benzer sözler ve CHP`nin şu andaki tutumu demek dostumuzun kanını donduruyormuş.
Açık konuşmak gerekirse, benim de kanımda bazı değişikliklere neden olmaya başladı. Kendisinden bu sözler yerine daha başka, daha umut verici sözler beklerdik. Kendisinden bu sözler yerine 12 Eylül öncesi, halka, basit bir şekilde, onların anlayacağı bir dilde yeni anayasanın nasıl ağır tehlikelerle donatıldığını, ülkeyi nasıl diktaya doğru götürdüğünü anlatmasını beklerdik. Olmadı!
Türkiye`de partilerin nasıl ucuz bir politika yaptıklarını 72 yıl içinde üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Kendisine genel başkan olarak seçildiği andan itibaren büyük bir umutlarla bağlanmıştık ve ülkenin geleceğini onda görüyorduk. İşte hayal kırıklığına uğrayınca bir çoğumuzun olduğu gibi dostumuzun da kanına dokunmaya başladı.
Fakat benim başka konularda kanım donuyor. Kanım hem donuyor hem de pıhtışalıp kalıyor. Hangi konuda mı? Müsadenizle izah edeyim:
Amiral gemisi olarak adlandırılan Hürriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni şimdiki köşe yazarı Ertuğrul Özkök, köşesinde “Beyaz Türk” lerden bahsediyor. 16 Ekim tarihli köşesinde “Birinci” Beyaz Türk” kongresi adlı bir yazı yazmış. Rusya`da “Beyaz Rusya” diye bir küçük devletin olduğunu biliyoruz, ama Türkiye`de “Beyaz Türk” lerin olduğunu ilk kez onun sayesinde öğrenmiş oluyoruz!..
Yazısını okuyunca, bu “Beyaz Türk” ün referandumda “hayır” diyenlerin ve “türban” yasağına karşı olduğunu anlıyoruz. Yani referandum sonucunda çıkan yüzde 42`ler “Beyaz Türk” olmuş oluyor. Peki, yüzde 58`ler ne oluyor? İşte bunu açık olarak söylemiyor gazeteci Ertuğrul Özkök.
Ve gene yazıyı okumaya devam ettikçe, Beyaz Türk” ün 29 Ekim`de Çankaya`daki törene katılmayının olduğunu anlıyoruz.
Yani sözün kısası; sayın Özkök yazısında şunu demek istiyor:
“Beyaz Türk, toleranslıdır.
“Beyaz Türk, genç bir kızımız 18`e bastı mı ne giyimine ne de üniversiteye girmesine karışır.”
“Beyaz Türk, Kürt çözümüne karşı değildir.”
Herhalde “Beyaz Türk” ülkenin bölünmesine de karşı değildir toleranslı olduğu için!..
Ülke zaten son yıllarda bölüne bildiği kadar bölündü; Kürt-Türk, laik-antilaik, çağdaş-antiçağdaş. Şimdi bir de bunlara “Beyaz Türk” de eklendi.
Benim burada kanımı donduran veya pıhtılaştıran, neden aydınlarımızın bu tümce üzerinde durmamalarıdır. Konu ufak veya önemsiz de olsa, günün birinde karşımıza büyümüş olarak çıkacaktır aynen itsürüsü konusunda olduğu gibi.
Kanım daha donmadan kendi kendime soruyorum:
“Ben şimdi ülkemi sevdiğim için “Beyaz Türk” müyüm?

Dr. Yüksel Cavlak