Üstlendikleri Roller

Gerek karşıdevrim gerekse karşıdevrimin karşısındakiler La Fontain`nin „ tavşan ve kaplumbağa“ masalını çok güzel uyguladıklarını görüyoruz. Kaplumbağı`nı karşıdevrim, tavşan`ı da karşıdevrimin karşısındakiler çok güzel oynuyorlar.
Masalı bilirsiniz; tavşanla kaplumbağa, hangisi hedefe daha çabuk erişecek diye iddiaya tutuşmuşlar. Sırtını ağaca dayamış olan tavşan, kaplumbağa“ Sen benden önce yola çık ben geliyorum.“ der. Tavşan, kendinden emin ve kaplumbağın çok yavaş hareket ettiğini bildiği için acele etmez ve gönül rahatlığı ile havucunu yemeye koyulur. Kaplumbağa`da ağır adımlarla hedefe doğru ilerler. Tavşan, „Artık zamanı geldi.“ der ve hedefe doğru koşmaya başlar. Hedefe yaklaştığında bir de ne görsün, kaplumbağa hedefe çoktan erişmiş!
İşte karşıdevrimle karşıdevrimin karşısındakilerin yaptıkları yarış da buna benziyor...
Kendi gücüne güvenen tavşan gibi hareket eden karşıdevrimin karışısındakiler, final çizgisinde karşıdevrimi görünce şaşırmakla şaşırmamak arasında kaldılar!
Ne yazık ki, 72 yıl önce yani 11 Kasım 1938`de start alan karşıdevrim, emin ve ağır adımlarla hedefe doğru ilerledi.
Şaşkınlıktan olsa gerek; karşıdevrimin karşısındakiler, yaptıklarını örtbas etmek için durmadan “Türkiye laiktir laik kalacak” naraları atmaktadırlar. Atarlarken de nelerin elden gittiğini fark edemediler!..
Elden neler gitmedi ki! Mustafa Kemal unutuldu, ilkeler unutuldu, yurtseverlik unutuldu. Kale olarak adlandırılan dayanak noktaları birer birer elden çıktı. Bütün bunlar olurken de, karşıdevrimin karşında olanlar, olup bitenleri ciddiye alamadılar şaşkınlıklarından.
Her fırsatta Mustafa Kemal`in sözlerini tekrar eder dururuz ki, bu sözlerden birisini hep tekrarlar ve ardından da unuturuz. Nedir bu söz?
“Gerçekleri söylermekten korkmayınız!”
Gerçek olan 86 yıllık Türkiye Cumhuriyeti`nin sonunun gelmek üzere olduğudur. Fişler birer birer çekilirken, cumhuriyet can çekişirken, karşıdevrimin karşısındakiler hala ve inatla gerçekleri görmemezlikten gelmekte ve kendilerini bayrakla, Onuncu Yıl Marşı ile, Nutuk ile oyalamakta ve son çareyi de Anitkabir`e gidip yapılanları O`na şikayet etmekte bulurlar. Fayda verse...
Galiba en sona yargı kalmıştı. Şimdi o da elden gidiverdi!..

Dr. Yüksel Cavlak