Bir Atatürkçümüzün Samimi İtirafı

Bu samimi olarak adlandırdığımız itiraf da internetten gelen bir yazı üzerine yapılmış. Bu yazıyı sözde Can Yücel, “Hangi Atatürk” başlığı ile kaleme almış. Bu uzun yazını okuyunca şöyle bir özetleyebiliriz: Basit bir vatandaştan tutun bir parti genel başkanına, yüksek rütbeli bir generale, bir politikacıya kadar uzanan listede herkesin bir Atatürk`ü var. Var, ama farklı bir Atatürk! Kimine göre, kalpaklı kimine göre, sarı saçlı mavi gözlü bir kurt vs. Olabilir; herkes gönlündeki Atatürk`ü hayal edebilir ve ona benzetebilir. Hıristiyan dünyasında Hz. İsa`nın da çork farklı resimleri elden ele dolaşmaktadır. Fakat hemen hepsi onun Tanrı`nın oğlu olduğuna inaniyor ve söylediklerini yapmaya, hayata geçirmeye çalışıyor. Atatürk`de öyle halkın, aydınların ve hatta Atatürkçüyüm diyenlerin gözünde. Kimi Atatürk`ü sarışın bir kurt olarak, kimi kalpaklı bir Kuvvacı, kimi devrimci olarak görmek ister. Fakat Atatürkçü düşünceye gelince, karşımızda sadece ve sadece bir Atatürkçü düşünce çıkar. Bu düşünceyi değiştirmek, kendi düşüncene göre algılamak hem doğru değildir hem de ok yanlıştır.
Can Yücel`in olduğu iddia edilen bu yazıya Atatürkçümüzün hem itirazı hem de samimi itirafı var.
Atatürkçümüz diyor ki;
• “Atatürk`ü herkes kendine mal etmek için uğraşıyor.”
• “Ama kimse O`na bağlı kalmayı amaçlamıyor.”
• “Tersine O`nu sömürmek için kullanıyor.”
• “Neden kimse O`nun yolunda gitmiyor ve yeni yollar aramaya devam ediyor?”
Atatürkçümüzün tümcelerine tek tek cevap vermeye çalışalım:
1. Yalnız herkes Atatürk`ü kendine mal etmiyor, aynı zamanda onun adına dernek kuranlar da kendilerine mal etmeye ve hatta “Atatürkçülük bizden sorulur” bile diyorlar. Bunun böyle olduğunu 1989`da kurulan ve 21 yıl içinde bir arpa boyu kadar ilerliyemeyen Atatürkçü Düşünce Dernekleri güzel bir örnektir.
2. Doğru söylüyor Atatürkçüyüm diyen! 11 Kasım 1938`den beri ne poltikacılar ne aydınım diyenler ne de “Atam izindeyiz” diyen Atatürkçüler O`na bağlı kalmışlardır. Daha açık söylemek gerekirse, hepsi sözde Atatürkçülük yaparak 72 yılı harcamışlardır!.. Sözde Atatürkçü olunduğu içindir ki, O`na bağlı kalmak amaçlanmamıştır. Bu ad bir araç olarak kullanılmıştır şimdiye kadar.
3. Bu tümce de çok yerindedir. Maalesef O, sömürülmüştür. Adıyla, heykelleriyle, resimleriyle, rozetleriyle...O`nun adını kullanarak nemalananlar bile var maalesef! Keşke bu sömürüye imkan vermemek için 1989`da O`nun adını taşıyan dernek kurulmasaydı! İyi niyetle kurulan bu dernek, zamanla erozyona uğratıldı...
4. “Neden kimse onun yolunda gitmiyor” diye soruyor Atatürkçü. Kendisine soralım: “O kimse dediğiniz kim?” “O kimse Halk “diyorsa Atatürkçümüz, bu konuda yanılıyor demektir, çünkü 72 yıl boyunca yapılan sözde ve yüzeysel Atatürkçülük, halka ulaşamadı. Tam tersine halk gerçek Atatürk`ü ve Atatürkçülüğü pek anlayamadı. Böyle bir durumda halk, nasıl O`nun yolunda gitsin? Ha, burada aydınları, poltikacıları, Atatürkçüleri kastediliyorsa, nedeni burada oldukça açık; Atatürkçülük işlerine gelmediği içindir ki, O`nun yolunda gitmek istemediler.
Peki, Atatürkçüyüm diyenlerin tuttuğu yol O`nun yolu mudur? Bakıyoruz eylem adamı olarak adlandırdıkları Atatürk ile bir nebze eylemliği yok bu Atatürkçülerde!..
Hani bir deyim vardır: “iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmak.” Bu Atatürkçüyüm diyenlerin tutumu da buna benziyor. İlk önce Atatürkçüyüm diyenlerin Atatürkçü olmaları ve ondan sonra da başkalarını eleştirmeleri gerekir. Bu yapılmadığı takdirde hepsi masaldır masal...

Dr. Yüksel Cavlak