Bilgilendirmenin Önemi Üzerine bir örnek
1 sayfadaki 1 sayfası
Bilgilendirmenin Önemi Üzerine bir örnek
Bilgilendirmenin Önemi Üzerine bir örnek
Her yıl Uğur Mumcu anılır ve sözü tekrarlanır:
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz”
Ama ne hikmetse, hiç kimse fikir sahibi olmak için bilgi edinmek istemez. Bilgilendirmenin ne kadar önemli olduğuna dair alın size bir örnek.
Haberlerden izlemişsinizdir; daha tam kış başlamadan bütün Avrupa`yı kar teslim aldı. Uçak ve tren seferleri aksadı. Sahabın köründe işe gitmek isteyenler, erken kalkıp arabalarının buzlanmış camlarını silmek oldu. Dış camlar zar zor kazındıktan sonra, içeriden buzlanmış camları silmek gerekiyordu. Camlar içerinden sert bir şeyle kazınamıyordu, çünkü kazındığı takdirde iz bırakıyordu. Herhalde camların iç kısmı hassas bir tabaka ile kaplanmış olmalı ki, bu tabaka kazınmayla zedeleniyor. Buzlanmış olan arabayı hem dışardan hem içerden temizlemek zaman kaybına neden olduğundan, muayenehaneme birkaç dakika geç gidiyordum. Personal odasında bu konu tartışılırken, doktor yardımcım bana “Neden arabanın içine tuz koymuyorsunuz?” dedi. “Nedenmiş o” diyince, bana “doktor bey biliyorsunuz tuz nemi çeker.” “ dedi. İşte o zaman ben de jeton düştü!
Hepimiz biliriz ki, bir mutfakta nem olursa, tuzluktaki tuz nemli olduğu için tuzluğu deliklerden dükülmez. Ben de hemen akşamdan arabanın içine bir avuç tuz koydum ve sabahı merakla bekledim. Sabah ilk işim arabaya gitmek oldu. Bütün camlar kazınmayacak dercede buz tutmuştu. Merakla kapıyı açtım ve bir de baktım ki, bütün camlar içerde pırıl pırıl. Demek tuz arabadaki mevcut nemi çekmişti. Kasedeki tuz nemliydi.
Bu örnekle şunu anlatmak istiyorum:
Gerek siyası partiler gerek sivil toplum örgütlerinin yetkilileri, rahat ve kolay olsun diye, televizyon kanallarına çöreklenip, ülkenin gidişatına dair fikir yürütüp duruyorlar. Yani kısacası; onlar konuşuyor, orada bulunanlar dinliyor ve o kanalı izleyenler kulak misafiri oluyorlar. Hepsi o kadar!.. Peki, geri kalan toplum ne yapıyor? Onlar da, evlendirme programlarına baktıklarından, bilgilendirmeden nasiplerini alamıyorlar...
Alamayınca da fikir sahibi olamıyorlar...
“Türk milletinin belleği zayıftır” deniliyor, ama bu zayıflığa ortadan kaldıracak herhangi bir girişim de yapılmıyor. İçimizde, bu tuz örneğini bilenler mutlaka vardır ve “Kardeşim senin bellek ayvayı yemiş, biz ne yapalım!” diyebilenler çıkabilir. Haklıdırlar! Fakat birisinin çıkıp bu bellek zayıflığını dürterek, hatırlatma yaparsa, bellek gene eskisi gibi çalışmaya devam eder. Ben de olduğu gibi...
Toplumun çoğu Atatürk`ü seviyor O`na bağlı, ilkelerini benimsiyor. Ama bazı sorulara cevap vermiyor. Neden? Çünkü geçen 72 yıl için, olaylar tekrarlanmadı ve toplum bildiklerini unuttu. Tuz misali...
O halde aydınım, Atatürkçüyüm, yurtseverim diyenlere düşen görev, unutulmaya yüz tutmuş bazı önemli olayları, oturduğu yerden değil, bizzat toplumun karşısına geçerek yani daha açıkcası Anadolu`yu karış karış gezerek onlara anlatmaktır. Örnek istiyorlarsa, açsınlar Mustafa Kemal`in yurt gezilerini okusunlar.
Ne yazık ki, bunu CHP`nin ne eski yönetimi (Baykal ve yandaşları) ne de Atatürkçüyüm diyenler yaptılar. Ama konuşmalarında mangalda kül bırakmadılar.
Demek yerinde ve zamanında bilgilendirmek çok, ama çok önemliymiş!...
Dr. Yüksel Cavlak
Her yıl Uğur Mumcu anılır ve sözü tekrarlanır:
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz”
Ama ne hikmetse, hiç kimse fikir sahibi olmak için bilgi edinmek istemez. Bilgilendirmenin ne kadar önemli olduğuna dair alın size bir örnek.
Haberlerden izlemişsinizdir; daha tam kış başlamadan bütün Avrupa`yı kar teslim aldı. Uçak ve tren seferleri aksadı. Sahabın köründe işe gitmek isteyenler, erken kalkıp arabalarının buzlanmış camlarını silmek oldu. Dış camlar zar zor kazındıktan sonra, içeriden buzlanmış camları silmek gerekiyordu. Camlar içerinden sert bir şeyle kazınamıyordu, çünkü kazındığı takdirde iz bırakıyordu. Herhalde camların iç kısmı hassas bir tabaka ile kaplanmış olmalı ki, bu tabaka kazınmayla zedeleniyor. Buzlanmış olan arabayı hem dışardan hem içerden temizlemek zaman kaybına neden olduğundan, muayenehaneme birkaç dakika geç gidiyordum. Personal odasında bu konu tartışılırken, doktor yardımcım bana “Neden arabanın içine tuz koymuyorsunuz?” dedi. “Nedenmiş o” diyince, bana “doktor bey biliyorsunuz tuz nemi çeker.” “ dedi. İşte o zaman ben de jeton düştü!
Hepimiz biliriz ki, bir mutfakta nem olursa, tuzluktaki tuz nemli olduğu için tuzluğu deliklerden dükülmez. Ben de hemen akşamdan arabanın içine bir avuç tuz koydum ve sabahı merakla bekledim. Sabah ilk işim arabaya gitmek oldu. Bütün camlar kazınmayacak dercede buz tutmuştu. Merakla kapıyı açtım ve bir de baktım ki, bütün camlar içerde pırıl pırıl. Demek tuz arabadaki mevcut nemi çekmişti. Kasedeki tuz nemliydi.
Bu örnekle şunu anlatmak istiyorum:
Gerek siyası partiler gerek sivil toplum örgütlerinin yetkilileri, rahat ve kolay olsun diye, televizyon kanallarına çöreklenip, ülkenin gidişatına dair fikir yürütüp duruyorlar. Yani kısacası; onlar konuşuyor, orada bulunanlar dinliyor ve o kanalı izleyenler kulak misafiri oluyorlar. Hepsi o kadar!.. Peki, geri kalan toplum ne yapıyor? Onlar da, evlendirme programlarına baktıklarından, bilgilendirmeden nasiplerini alamıyorlar...
Alamayınca da fikir sahibi olamıyorlar...
“Türk milletinin belleği zayıftır” deniliyor, ama bu zayıflığa ortadan kaldıracak herhangi bir girişim de yapılmıyor. İçimizde, bu tuz örneğini bilenler mutlaka vardır ve “Kardeşim senin bellek ayvayı yemiş, biz ne yapalım!” diyebilenler çıkabilir. Haklıdırlar! Fakat birisinin çıkıp bu bellek zayıflığını dürterek, hatırlatma yaparsa, bellek gene eskisi gibi çalışmaya devam eder. Ben de olduğu gibi...
Toplumun çoğu Atatürk`ü seviyor O`na bağlı, ilkelerini benimsiyor. Ama bazı sorulara cevap vermiyor. Neden? Çünkü geçen 72 yıl için, olaylar tekrarlanmadı ve toplum bildiklerini unuttu. Tuz misali...
O halde aydınım, Atatürkçüyüm, yurtseverim diyenlere düşen görev, unutulmaya yüz tutmuş bazı önemli olayları, oturduğu yerden değil, bizzat toplumun karşısına geçerek yani daha açıkcası Anadolu`yu karış karış gezerek onlara anlatmaktır. Örnek istiyorlarsa, açsınlar Mustafa Kemal`in yurt gezilerini okusunlar.
Ne yazık ki, bunu CHP`nin ne eski yönetimi (Baykal ve yandaşları) ne de Atatürkçüyüm diyenler yaptılar. Ama konuşmalarında mangalda kül bırakmadılar.
Demek yerinde ve zamanında bilgilendirmek çok, ama çok önemliymiş!...
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz