Facebook`daki Bir Etkinlik Üzerine

Facebook`da deniliyor ki, ülkemizde tüketim açısından ekonomik bir gücüz. 2 boyunca az alılverş yaparak bizi yönetenleri hizaya getirebiliriz.
İlk bakışta doğru gibi geliyor insana bu teklif. Öyle ya, üretimi terk etmiş ve bütün gücümüzle tüketime yönelmiş bir toplumuz. Cepte para yok, ama raflarda ne var ne yok silip süpürüyoruz! Büyük dostumuzun, can yoldaşımız ABD`nin bir icadı olan kredi kartı ile hiç para ödemeden de evimizin oturma odasını, evimizin mutfağını dolduruyoruz. Bu tüketim, bir alışkanlık haline geldi artık Türk milletinde. Peki, nasıl olacak da halk bu huyundan vazgeçecek veya vazgeçirilecek? Güzel bir atasözümüz vardır biliyorsunuz: “Alışmış kudurmuştan beterdir.” Toplum alıştırıldı bir kez! Almazsa içi rahat etmiyor, hele hele aldığı yabancı mal ise!
Yıllardan beri yabancı mallara karşı bir zaafımız vardır. “Yabancı olsun da ne olursa olsun diyerek, ilk önce yabancı mallara el atarız.
Şimdi nasıl bu iki ay içinde az alışveriş yaparak yöneticileri dize getireceğiz? Çok zor bir iş... Hatırlayacaksınız; yıllar önce Fransa ters bir laf etti diye, hemen bu ülkenin mallarını almama boykotuna başlandı. Ne oldu Carrefour alışveriş merkezleri kapandı mı? Yooo! Tam tersine doldu doldu boşaldı. Alman yetkilileri içişlerimize karışıyor ve hemen ardından “Alman malı almayınız” deniliyor. Sonra! Dr. Oetker`in, Knorr`un vb. mallar yok yazıyor. Alan alana...Ya ABD` ne ne demeli? “Sen misin bize laf atan” diyerek, pahalı olmasına rağmen, Philip Morris`in Marlboro sigarasını içmeye doyamıyoruz! O kadar çok örnekler var ki, say say bitmez. Peki, bu toplum bu iki ay içinde nasıl dayanacak tüketmeden?
Görüldüğü gibi düşünce iyi olmasına rağmen, etkili olamamaktadır. Çünkü toplum tüketmek istiyor, tüketmek...
Peki, bunu yerine daha etkili bir yöntem tavsiye edilemez mi? Edilmez olur mu?!
Hatırlayınız Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluş yıllarını. Hatırlayınız Mustafa Kemal`in 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi`nde söylediklerini. Bu kongrede, yurdun bağımsızlığının korunması için yerli mallarının üretilmesinin ve kullanılmasının kararı alınmıştı. Yerli malların üretilmesi hem ülkeyi dışa bağımsız yapacaktı hem de ülkede üretme yoluyla iş imkanları yaratılacaktı. Bu düşünceden yola çıkılarak “Yerli Malı Haftası” devreye girdi ve 12- 18 Aralık arası, “Yerli Malı Haftası” olarak kutlanmaya başladı. Bu tarihler arasında okullarda şiirler okunur, yerli malı üretmenin anlam ve önemi anlatılırdı. Zamanla “Yerli Malı Kullan”, “Yerli Malı Kullan Türkiye`i Güçlendir,” sloganları duvarlardan kaldırılarak çekmecelere konuldu ve onun yerine “Üretip Yorulma”,”Tüketip rahatına Bak” denilmeye başlandı!...Veee Türk toplumu da öyle yaptı, yan gelip yatarak, yattığı yerden yabancını cebini doldurmaya başladı.
Yıllar önce Almanya`da bir slogan ağızdan ağıza dolaşıyordu: “Japonya`da çalışmak istiyorsan TOYOTA al!”
İşte bu slogan her şeyi anlatıyor, yurtseverliğin anlamını özetliyor! Bu slogandan yola çıkan Almanlar`da ısrarla Volkswagen`i tercih ediyorlardı. Çünkü ne kadar çok VW satılırsa, o kadar çok işçiye çalışma imkanının açılacağını biliyorlardı. Kendi üilkesinde bu sloganı yayanlar, bizim gibi ülkelerde de tam tersini topluma aşılıyorlar. İşte bu aşılama sonucunda da Türk toplumunda yeri mala karşı bir allerji durum meydana geldi.
Peki şöyle yapsak daha iyi olmaz mı? 31Mart ve sonrası, yerli malı propandası yapılsa, ülkenin hemen her yerinde yerli malının ülkeye neler getireceği anlatılsa daha iyi, daha etkili olmaz mı? Belki kısa vade de olmaz, ama uzun vade de mutlak surette başarılı olunacaktır hem de bu iki aylık boykottan daha etkili ...



Yerli Malı

Üstüm, başım, içim, dışım.
Ayakkabım yerli malı...
Vatanını seven insan,
Yerli malı kullanmalı.

Neden param avuç avuç
Yabancıya gitsin bütün?
O paralar diken olur,
Canımızı yakar bir gün.

Yerli malı duruyorken
Yabancıya bakar mıyım?
İşçimizin emeğini
Bile bile yıkar mıyım?

Çeşidi az olsa bile,
Yerli malı, vatan malı
Başka türlü düşünenler
Varlığından utanmalı.

Hakkı SUNAT

Dr. Yüksel Cavlak