Laf Üretme Yerine Veya Kılavuzu Karga Olanın Burnu Boktan Çıkmazmış
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Laf Üretme Yerine Veya Kılavuzu Karga Olanın Burnu Boktan Çıkmazmış
Laf Üretme Yerine Veya
Kılavuzu Karga Olanın Burnu Boktan Çıkmazmış
Laf üretme yerine ulusal örgütlenmeyi kimse aklına getirmiyor nedense. 8 yıldır habire konuşuluyor. Ama herkes konuşuyor. Birisi de çıkıp “Konuşan Türkiye istiyorum” demiş. Böyle boş konuşmaktansa, “Susan Türkiye isterim” demek daha doğru olur...
Bazı konular vardır ki, insanlarda bağışıklık sağlarlar. Bu konular açıldığın da, söylenenler bir kulağından girer öbür kulağından çıkar ve belleklerde hiç biri kalmaz. Bu konulardan en önemlileri de, Atatürkçülük, Cumhuriyet, ülkenin karanlığa doğru sürüklenmesi vs. gibi sözcüklerdir.
Bu ve buna benze konular üzerine aydınlar, politikacılar saatlerce konuşuyorlar ekran başlarında. İyi ki, ülkemizde yüzlerce televizyon kanallları kuruldu da konuşma fırsatı buldular! Ya bunlar olmasaydı? Herhalde kendi aralarında konuşarak problemleri çözmeye çalışacaklardı! Olur muydu dersiniz?!
Mangalde kül bırakmayan Atatürkçüler, yurtsever aydınlar, ülkenin kurtuluşu hakkında o kadar çok konuşuyorlar ki, iş çözüme geldiğinde ya dilleri tutuluyor ya da konuyu başka yöne çeviriyorlar. Dikkat etmişsinizdir; bir sunucu, sorulan soruya tek bir cevap almak isteyince hemen “Sorunuza cevap vermeden önce, şunu belirtmememe müsaade ediniz” denilerek, konu başka tarafa doğru çekilir. Ne soran ne de izleyen doğru dürüst bilgilendirilir...
Örneğin konuşmacıya şöyle bir sorular sorulsa:
1. “Kurtuluş Savaşı bir halk hareketi miydi?”. “Evet, bu bir halk hareketiydi” diyeceğine, lafı uzattıkça uzatarak kafaları karıştırır.
2. “Bu harekette kimler vardı?” “Bu harekette, özveriyle çalışan, yurtsever aydın kitlesi vardı.” diyeceğine, uzun uzadıya izaha girişilerek kafa karıştırılır.
3. “Peki, Kurtuluş Savaşı`nda olduğu gibi neden şimdi halkın önünde halka örnek teşkil edecek aydınlar çıkmıyor?” Bu sorunun da cevabını almak mümkün olmaz.
Hadi bunları bir tarafa bırakalım; Atatürkçüyüm, yurtseverim diyenler, sık sık Nutuk`tan, hitabalerden, Atatürk`ün sözlerinden örnekler verirler. Verirler vermesine, ama nedense kendileri bunları okuma fırsatı bulamazlar! Hemen hepsinin ceketinde ya Atatürk`ün resimini veya imzasını içeren rozetler vardır. Fark etmezler ki, rozetler, büstler, devrimlerin değerini zayıflatmışlardır.
Bundan 73 yıl önce çözülmüş olan sorunlar tekrar sorun hale getirilmiştir. Başka bir deyişle her şey yeniden “sil baştan” olmuştur...
Bundan 73 yıl önce çözülmüş olan bu sorunların tekrar karşımıza çıkmaması ve baş ağrıtmaması için, Türkleri`in Atası olarak kabullendiğimiz Ulu Önder Mustafa Kemal, ortadan kalkan sorunları tekrar ülkenin başına bela olabileceğini bildiğinden, bunlara engel olacak çeşitli çözüm yollarını birer birer göstermiştir.
Ama dinleyen kim!
Bütün sorunların cevabı önümüzdeyken, bunların çözülmesi için yabancıların nasihatlarına başvuruldu. “Kılavuzu Karga olanın Burnu Boktan Çıkmazmış” atasözünün ne kadar doğru olduğu bizzat yaşayarak gördük.
ABD`nin ve AB`nin nasihatleri yolunda hareket edildiği içindir ki, değil sadece burnumuz, baştan ayağa kadar bokun içine gömüldük.
Ne demiş Mustafa Kemal 1922`de?
“Hangi istiklal vardır ki, yabancıların nasihatlarıyla, yabancıların planlarıyla yükselebilsin?
Ne yazık ki, bu sözü sadece karşıdevrimçiler değil, karşıdevrimin karşısında olanlar, Atatürkçüyüm diyenler bile unuttular. Unutmuş olabilirler! Onlar her fırsatta “Türk halkının belleği zayıftır” diye demiyorlar mı? Onlar da Türk halkından olduğuna göre...
Dr. Yüksel Cavlak
Kılavuzu Karga Olanın Burnu Boktan Çıkmazmış
Laf üretme yerine ulusal örgütlenmeyi kimse aklına getirmiyor nedense. 8 yıldır habire konuşuluyor. Ama herkes konuşuyor. Birisi de çıkıp “Konuşan Türkiye istiyorum” demiş. Böyle boş konuşmaktansa, “Susan Türkiye isterim” demek daha doğru olur...
Bazı konular vardır ki, insanlarda bağışıklık sağlarlar. Bu konular açıldığın da, söylenenler bir kulağından girer öbür kulağından çıkar ve belleklerde hiç biri kalmaz. Bu konulardan en önemlileri de, Atatürkçülük, Cumhuriyet, ülkenin karanlığa doğru sürüklenmesi vs. gibi sözcüklerdir.
Bu ve buna benze konular üzerine aydınlar, politikacılar saatlerce konuşuyorlar ekran başlarında. İyi ki, ülkemizde yüzlerce televizyon kanallları kuruldu da konuşma fırsatı buldular! Ya bunlar olmasaydı? Herhalde kendi aralarında konuşarak problemleri çözmeye çalışacaklardı! Olur muydu dersiniz?!
Mangalde kül bırakmayan Atatürkçüler, yurtsever aydınlar, ülkenin kurtuluşu hakkında o kadar çok konuşuyorlar ki, iş çözüme geldiğinde ya dilleri tutuluyor ya da konuyu başka yöne çeviriyorlar. Dikkat etmişsinizdir; bir sunucu, sorulan soruya tek bir cevap almak isteyince hemen “Sorunuza cevap vermeden önce, şunu belirtmememe müsaade ediniz” denilerek, konu başka tarafa doğru çekilir. Ne soran ne de izleyen doğru dürüst bilgilendirilir...
Örneğin konuşmacıya şöyle bir sorular sorulsa:
1. “Kurtuluş Savaşı bir halk hareketi miydi?”. “Evet, bu bir halk hareketiydi” diyeceğine, lafı uzattıkça uzatarak kafaları karıştırır.
2. “Bu harekette kimler vardı?” “Bu harekette, özveriyle çalışan, yurtsever aydın kitlesi vardı.” diyeceğine, uzun uzadıya izaha girişilerek kafa karıştırılır.
3. “Peki, Kurtuluş Savaşı`nda olduğu gibi neden şimdi halkın önünde halka örnek teşkil edecek aydınlar çıkmıyor?” Bu sorunun da cevabını almak mümkün olmaz.
Hadi bunları bir tarafa bırakalım; Atatürkçüyüm, yurtseverim diyenler, sık sık Nutuk`tan, hitabalerden, Atatürk`ün sözlerinden örnekler verirler. Verirler vermesine, ama nedense kendileri bunları okuma fırsatı bulamazlar! Hemen hepsinin ceketinde ya Atatürk`ün resimini veya imzasını içeren rozetler vardır. Fark etmezler ki, rozetler, büstler, devrimlerin değerini zayıflatmışlardır.
Bundan 73 yıl önce çözülmüş olan sorunlar tekrar sorun hale getirilmiştir. Başka bir deyişle her şey yeniden “sil baştan” olmuştur...
Bundan 73 yıl önce çözülmüş olan bu sorunların tekrar karşımıza çıkmaması ve baş ağrıtmaması için, Türkleri`in Atası olarak kabullendiğimiz Ulu Önder Mustafa Kemal, ortadan kalkan sorunları tekrar ülkenin başına bela olabileceğini bildiğinden, bunlara engel olacak çeşitli çözüm yollarını birer birer göstermiştir.
Ama dinleyen kim!
Bütün sorunların cevabı önümüzdeyken, bunların çözülmesi için yabancıların nasihatlarına başvuruldu. “Kılavuzu Karga olanın Burnu Boktan Çıkmazmış” atasözünün ne kadar doğru olduğu bizzat yaşayarak gördük.
ABD`nin ve AB`nin nasihatleri yolunda hareket edildiği içindir ki, değil sadece burnumuz, baştan ayağa kadar bokun içine gömüldük.
Ne demiş Mustafa Kemal 1922`de?
“Hangi istiklal vardır ki, yabancıların nasihatlarıyla, yabancıların planlarıyla yükselebilsin?
Ne yazık ki, bu sözü sadece karşıdevrimçiler değil, karşıdevrimin karşısında olanlar, Atatürkçüyüm diyenler bile unuttular. Unutmuş olabilirler! Onlar her fırsatta “Türk halkının belleği zayıftır” diye demiyorlar mı? Onlar da Türk halkından olduğuna göre...
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
Geri: Laf Üretme Yerine Veya Kılavuzu Karga Olanın Burnu Boktan Çıkmazmış
Artık söylemden,eyleme geçme zamanıdır.Sözlerin bittiği yere az kaldı,Türkiye her yönden kuşatılmış,hergün nelerle karşılaşıyoruz.
Seçim karşı devrimden yana çıkarsa vay halimize,bir daha İran gibi çırpınır dururuz,Örgüt işinide bu aymazlar çok iyi başardıdar ve kazandılar.saygılar.
Seçim karşı devrimden yana çıkarsa vay halimize,bir daha İran gibi çırpınır dururuz,Örgüt işinide bu aymazlar çok iyi başardıdar ve kazandılar.saygılar.
Denizkızı- ELMAS ÜYE
- PROJE ÖDÜLÜ :
KATILIM ÖDÜLÜ :
Mesaj Sayısı : 1090
Yaş : 53
ŞEHİR : İstanbul
Meslek : Tekstil-Tasarım
Öğrenim Durumu : Lise
Aldığı Teşekkür : 411
Kayıt tarihi : 27/11/07
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz