Şaşmamak Elde Değil

Bugün Atatürk nasıl ayaklar altına alındığını görüp de şaşmamak elde değil. Ve her geçen günde daha da kötüye gidiyor. Bütün bu olumsuzluklar gözlerimiz önünde cereyan ederken, sessiz kalmayı anlamak hiç mümkün değil! Tamam halkın sessizliği anladık. Gel gör ki, aydınları, Atatürkçüyüm diyenleri, durmadan iktidarı eleştirenleri anlamak mümkün değildir. Halk hem 73 yıl içinde cahil bırakıldı, geriye 1923`ün arkasına götürüldü hem de pembe pembe dizilerle uyutuldu.
O zaman şöyle düşünmek gerekmez mi?
Acaba kendilerini aydın gibi, Atatürkçü gibi görenler de mi bu 73 yıl içinde cahil bırakıldı?
Acaba onlar da mı bu pembe dizilerle uyutuldu?
Hani bazı insanlar rüyalarında konuşurlar. Uyandıklarında da hiç bir şeyi hatırlamazlar.
Boşuna denilmiyor:
Gardrop Atatürkçüleri,
Salon Atatürkçüleri,
Klavyeli Atatürkçüler,,
diye...
Durmadan,
“Bağımsızlık ateşini yakacağız”
“Samsun`a çıkacağız.”
“Türkiye laiktir laik kalacak”
gibi tümceler mırıldanıp duruluyor.
İktidarın icraatlarını gördükçe, bu konuşmaları dinledikçe hep aklıma şu atasözü geliyor:
“İt ürür kervan yürür.”
Gerçekten de öyle değil mi?
Karşıdevrimin karşısında olanlar mırıldanırlarken, klasik sözleri tekrarlarken, karşıdevrimciler de o oranda da yol almaktadırlar.
Ne Atatürk`e ne ilkelerine toz kondurmayanlar, bir gün olsun O`nun 1919`da yaptığını akıllarına bile getirmek istemiyorlar:
Nedir o?
Mustafa Kemal, 1919`da Samsun`a askeri ünüforma ile gitti ve toprağa ayak bastığı andan itibaren sivil kıyafetler giyerek halkın arasına karıştı. Ama 19 Mayıs geldi mi sadece kutlamasını biliyorlar Atatürk`ü sevenler! İşte en büyük hata burada yapılıyor. Sayın Erdal Sarızeybek işte bunun için çırpınıp duruyor ve defasında “halka gidin” diyor.
Dinleyen kim?
Pasif Atatürkçülük gerçek Atatürkçülük değil mi?
Ne zaman aradaki farkı kavrayabilirsek, işte o zaman ülkenin ufku aydınlanmaya başlar.

Dr Yüksel Cavlak