Türkiye Tek Yöne Sokuldu Bir Kez
1 sayfadaki 1 sayfası
Türkiye Tek Yöne Sokuldu Bir Kez
Türkiye Tek Yöne Sokuldu Bir Kez
Tek yönün ne anlama geldiğini burada size anlatmama gerek yok, çünkü biliyorsunuz. Tek yöne girdiniz mi, geriye dönmenin imkanı yoktur. Yolun sonuna kadar gidip, başka bir yoldan dönüş yapmak zorunda kalınır. Ne yazık ki, Türkiye 11 Kasım 1938`de, demokrasi aşkına, tek yöne yönlendirildi! Geriye dönmek imkansız, çünkü yol, arkadan gelmekte olan arabalarla tıkalı. Geri geri gidip, bütün trafiği alt etmeniz de artık imkansız. Tek çare, yolun sonunu bulmak. Hem de hızla...
Karşıdevrim, karşıdevrimin karşısında olanları veya olmak isteyenleri arkadan tek yönün sonuna doğru itiyor ve karşıdevrime karşı olanlar da istemeyerek, belki de biraz olsun isteyerek, gitmek zorunda kalıyorlar.
Ve her geçen gün tek yönün ucu yaklaştıkça yaklaşıyor!
Peki, bu tek yönden kurtulmanın veya çıkmanın bir imkanı yok mu? Ortalığı karıştırmadan, hızla tek yönü terk edip, yeni bir yol bulmanın imkanı yok mu?
Teknoloji her geçen gün hızla değişiyor. Yeni çıkan bir araç, ertesi günü değerini kaybediyor. Yol göstermede teknolojinin yeni olan icadı, arabalardaki “navigasyon” aracını biliyorsunuz. Yola çıkmadan önce gideceğiz yerin adını ve caddesini kaydediyorsunuz ve yola çıkıyorsunuz. Araç sizi gideceğiniz yere kadar yönlendiriyor yanıltmadan.
Türkiye`yi de bu sokulmuş olduğu tek yönden düzlüğe, aydınlığa çıkarması için böyle bir araca ihtiyaç var. Fakat böyle bir araç henüz daha icat edilmediğine göre, başka bir yöntem gerekmektedir. Peki, nedir bu yöntem?
Mustafa Kemal`in ilkeleri, söyledikleri. Elimizde navigasyonun yerine geçeçek olan bir sürü araçlar vardır:
Nutuk var.
Onuncu Yıl Nutku var.
Bursa Nutku var.
Gençliğe Hitabesi var.
Bizler de bu yol göstericileri bir kenara bırakıp, arkadan itile kakala tek yönün sonuna doğru sürükleniyoruz. İlginç olduğu kadar da acı...
İşin garip tarafı da, sürüklendiğimiz tek yönden kurtulmak için de herhangi gayret göstermiyoruz.
Hep sonunda da, şeytan bu ya, o bilinen deyimi aklıma getiriyor:
“Türkün aklı ya kaçarken ya da su içerken gelir.”
Bakalım hangisi bizi aydınlığa kavuşturacak!
Dr. Yüksel Cavlak
Tek yönün ne anlama geldiğini burada size anlatmama gerek yok, çünkü biliyorsunuz. Tek yöne girdiniz mi, geriye dönmenin imkanı yoktur. Yolun sonuna kadar gidip, başka bir yoldan dönüş yapmak zorunda kalınır. Ne yazık ki, Türkiye 11 Kasım 1938`de, demokrasi aşkına, tek yöne yönlendirildi! Geriye dönmek imkansız, çünkü yol, arkadan gelmekte olan arabalarla tıkalı. Geri geri gidip, bütün trafiği alt etmeniz de artık imkansız. Tek çare, yolun sonunu bulmak. Hem de hızla...
Karşıdevrim, karşıdevrimin karşısında olanları veya olmak isteyenleri arkadan tek yönün sonuna doğru itiyor ve karşıdevrime karşı olanlar da istemeyerek, belki de biraz olsun isteyerek, gitmek zorunda kalıyorlar.
Ve her geçen gün tek yönün ucu yaklaştıkça yaklaşıyor!
Peki, bu tek yönden kurtulmanın veya çıkmanın bir imkanı yok mu? Ortalığı karıştırmadan, hızla tek yönü terk edip, yeni bir yol bulmanın imkanı yok mu?
Teknoloji her geçen gün hızla değişiyor. Yeni çıkan bir araç, ertesi günü değerini kaybediyor. Yol göstermede teknolojinin yeni olan icadı, arabalardaki “navigasyon” aracını biliyorsunuz. Yola çıkmadan önce gideceğiz yerin adını ve caddesini kaydediyorsunuz ve yola çıkıyorsunuz. Araç sizi gideceğiniz yere kadar yönlendiriyor yanıltmadan.
Türkiye`yi de bu sokulmuş olduğu tek yönden düzlüğe, aydınlığa çıkarması için böyle bir araca ihtiyaç var. Fakat böyle bir araç henüz daha icat edilmediğine göre, başka bir yöntem gerekmektedir. Peki, nedir bu yöntem?
Mustafa Kemal`in ilkeleri, söyledikleri. Elimizde navigasyonun yerine geçeçek olan bir sürü araçlar vardır:
Nutuk var.
Onuncu Yıl Nutku var.
Bursa Nutku var.
Gençliğe Hitabesi var.
Bizler de bu yol göstericileri bir kenara bırakıp, arkadan itile kakala tek yönün sonuna doğru sürükleniyoruz. İlginç olduğu kadar da acı...
İşin garip tarafı da, sürüklendiğimiz tek yönden kurtulmak için de herhangi gayret göstermiyoruz.
Hep sonunda da, şeytan bu ya, o bilinen deyimi aklıma getiriyor:
“Türkün aklı ya kaçarken ya da su içerken gelir.”
Bakalım hangisi bizi aydınlığa kavuşturacak!
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz